Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
açan, anadolunun, büyük, islâm, kapısını, müslümanlara

Anadolunun Kapısını Müslümanlara Açan Büyük İslâm

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolunun Kapısını Müslümanlara Açan Büyük İslâm




Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanı bizlere armağan eden bürimizden birisi de Sultan Alparslan'dır İslâmın bu bahadır evlâdı Malazgirt'te kalabalık Bizans ordusunu perişan ederek Anadolu'nun kapısını Müslümanlara açmıştır Fetih ordusu da açılan bu kapılardan tekbirlerle girmiştir ve her karışını kanlarıyla sulayarak kendilerine yurt edinmişlerdir
Selçuklu Devletinin ikinci büyük hükümdarı olarak tahta geçen Sultan Alparslan 20 Ocak 1029'da doğmuştur Küçük yaşlardan itibaren babası Çağrı beyin yanında muharebelere iştirak etti Cenk meydanlarında kılıç sallayarak yetişti Babasının sağlığında iken mert ve mahir bir kumandan olarak tanındı Bizzat kumanda ettiği orduyla birlikte pek çok savaşlara katıldı ve zaferler kazandı Çağrı Bey, henüz sağlığında oğlu Alparslan'ı Horasan tahtına veliaht tayin etmişti Çağrı Bey 1060'ta vefat edince Alparslan Horasan valisi oldu

Alparslan, amcası Tuğrul Beyin 7 Eylül 1063'te evlad bırakmadan vefat etmesi üzerine, 7 Aralık 1063'te Selçuklu Beyleri tarafından tahta çıkarıldı ve kendisine biat edildi Kısa zamanda bütün Selçuklu beyleri ve Tuğrul Beyin veziri El-Kunduri de Alparslana biat etti (bağlılığını bildirdi) 27 Nisan 1064 günü Halife Kaim bi Amrillah'ın da hazır bulunduğu bir mecliste cülus merasimi yapıldı ve Alparslan sultan ilan edildi

Alparslan ilk icraat olarak, asayişi temin etti İsyanları bastırdı Devlet teşkilatına ve orduya çeki düzen verdi Akabinde de fetih harekâtına başladı 1064'te bir Hıristiyan krallığı olan Gürcistan'ı fethetti Kars'ı ve Ani'yi aldı

Devleti için Bizanslıları devamlı bir tehdit unsuru olarak gören Alparslan, düşman üzerlerine gelmeden önce düşmanın üzerine gidilmesi yolunu seçti ve namlı kumandanlarını Anadolu'ya akınlara gönderdi Bunlardan, Gümüş Tekin, Afşin ve Ahmed Şah Anadolu içlerine daldılar ve Bizans ordularını bozguna uğrattılar

Afşin Bey 1067'de Malatya civannda çok kalabalık Bizans ordusunu bozguna uğratmış, Kayseri'yi fethederek Orta Anadolu'ya kadar ilerlemişti

Afşin Bey 1069 senesinde de Anadolu'da Bizans ordusunu bozguna uğratarak akınlara devam etmiş ve Ege sahillerine kadar ilerlemiştir

Alparslan, Kutalmışoğlu Süleyman Şah'a da Anadolu'nun fethini emretmişti Bu namlı kumandan aldığı emir üzerine süratle Anadolu'ya dalmış ve fetih harekatlanna başlamıştı

Selçukluların Anadolu'da üst üste kazandıkları zaferlerden ürken Bizanslılar, kesin netice almak için büyük bu ordu hazırlamışlardı İki yüz bin kişilik bir büyük ordunun başına imparator Romanos Diogenes geçmişti Niyetleri Müslüman Türkleri Anadoludan çıkarmak, hatta bütün Selçuklu topraklarını ele geçirerek bu devleti ortadan kaldırmaktı Bu niyetle yola çıkmışlardı ve kendilerinden de son derece eminlerdi Böyle kalabalık bir orduya kimsenin karşı koyamayacağını zannediyorlardı

Bizans ordusu şarka doğru ilerlediği esnada Alparslan Halep civannda bulunmaktaydı Niyeti, bütün Suriye'yi fethetmekti Bizanslıların Anadolunun doğusundaki yerleri ele geçirip Azerbaycan'a girmek maksadıyla ilerlediklerini haber alınca ordusunun bir bölümünü Suriye'nin fethi için bırakıp kalan 54 bin kişilik kuvvetle süratle yola çıktı Fırat'ı geçip, Diyarbakır yoluyla Ahlat'a doğru hareket etti Bu esnada Bizans ordusu Malazgirt'e gelerek kaleyi ele geçirmişti

Sultan Alp Arslan, Buharalı İmam Muhammed Bin Abdülmelik'in tavsiyesi üzerine muharebeyi Cuma gününe denk getirmişti 26 Ağustos 1071 Cuma günü bütün İslam beldelerinde ve Malazgirt ovasında kılınan Cuma namazında halifenin gönderdiği şu hutbe ve dua okunmuştur:

"Allahım! İslâmın sancaklarını yükselt ve hayatlarını Sana kulluk için esirgemeyen mücahidlerini yalnız bırakma! Ya Rabbi! Alp Arslan'ı düşmanlarına karşı muzaffer kıl ve onun askerlerini meleklerin ile kuvvetlendir! Zira O, Senin rızanı kazanmak için varlığını, canını ve her şeyini fedadan sakınmıyor O Senin yolunda ve dininin üstünlüğü için nasıl cihat yapıyorsa Sen de onu öylece koru ve düşmanlarını kahret!"

Malazgirt ovasında kılınan Cuma namazından sonra bütün erler bir birleriyle helallaşmıştı Alparslan beyaz bir elbise giymişti

Toplanan askerlerin yanına gelen Alparslan, atından inerek secdeye varmış ve Âlemlerin Rabbine şöyle niyazda bulunmuştu:

'Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum Ey Allahım! Niyetim halistir, bana yardım et, sözlerimde hilaf varsa beni kahret!"

Sultan Alparslan daha sonra askerlerine dönerek şöyle demiştir:

"Burada Allah'tan başka bir sultan yoktur; emir ve kader tamamiyle O'nun elindedir Bu sebepten benimle birlikte savaşmakta veya savaşmamak için uzaklaşmakta serbestsiniz"

Askerler heyecanla, hep bir ağızdan; "Asla emrinden ayrılmayacağız!" diye haykırmışlardı Alparslan konuşmasına şöyle devam etmiştir:

"Ey askerlerim! Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun, Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır Ey askerlerim ve kumandanlarım! Daha ne zamana dek biz azınlıkta düşman çoğunlukta olmak üzere, böyle bekliyeceğiz Düşmanı yenersek arzu ettiğimiz netice

hasıl olacaktır Yoksa şehit olarak Cennete gideceğiz Beni izlemek isteyenler gelsinler Geri dönmek isteyenler serbestçe dönsünler Onlara hiçbir ceza verilmeyecektir Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır Ben de sizlerden biriyim ve sizinle birlikte savaşacağım"

Bu konuşmasından sonra oku, yayı atarak kılıcını sıyıran Alparslan, "Bismillah!" diyerek en ön safta düşmana doğru at sürmüştür Kumandanlarının arkasından şimşek gibi Bizans ordusu üzerine atılan 54 bin er, düşman ordusunu perişan etmişti Gün boyu devam eden savaş neticesinde müslümanlar kesin zaferi kazanmış, kılıç artığı Bizans askerleri yüz geri kaçmağa başlamışlardı İmparator Diogenes esir alınmıştı İmparator, Sultan Alparslan'ın huzuruna getirildi Muzaffer padişah esir imparatorun ellerini çözdürdü ve yanına oturttu Esir imparatora misafiriymiş gibi davranıyordu Sohbet esnasında İmparator'a sordu:

"Ey Rum Kayzeri, ben senin eline esir düşmüş olsaydım, bana nasıl muamele ederdin? Diogenes:

"Kamçılattınrdım" diye cevap verdi Alparslan:

"Şimdi, benim size nasıl bir muamelede bulunacağım tahmin ediyorsunuz?"

"Ya öldüreceksiniz, yahut da bir harp esiri sıfatıyla bütün Selçuk ülkesini dolaştıracaksınız Çok zayıf bir ihtimale göre de, benden bir kurtuluş akçesi ve rehineler aldıktan sonra serbest bırakacaksınız"

Alparslan bu cevab karşısında tebessüm etmiş ve Diogenes'e: "Bilemediniz Düşündüğünüzün hiçbirisini yapmayacağım Sizi karşılık beklemeden serbest bırakacağım" demiştir



Alparslan, Diogenes'e bol miktarda altın para verdi ve yanına muhafızlar katarak İstanbul'a kadar emniyetle gitmesini temin etti

Malazgirt zaferi üzerine Anadolunun kapısı Müslümanlara açılmıştı Bu cennet belde kısa zamanda tevhid ehli ile dolacak, tekbirlerle nurlanacaktı

Alıntı Yaparak Cevapla

Anadolunun Kapısını Müslümanlara Açan Büyük İslâm

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolunun Kapısını Müslümanlara Açan Büyük İslâm




Alparslan 1072'de Mâverâünnehir civarında fetih hareketlerine girişti Fethettiği bir kalenin komutanı olan Yusuf Harezmî tarafından hançerlendi Aldığı bu hançer yarasından kurtulamadı ve 25 Ekim 1072'de şehid olarak baki âleme göçtü Cenazesi Merv şehrine götürülerek oraya defnedildi

Mahir bir kumandan ve müdebbir bir idareci olan Alparslan İslâmiyeti harfiyyen yaşamaya gayret etmiş ve İslamiyetin kazandırdığı güzel ahlakla milletine örnek olmuştur Düşmanlarını bile affetmesiyle, üstün ahlakını göstermiştir

Alparslan, veziri Nizamülmülke geniş selahiyetler vererek memleketin baştan başa ilim ve irfan güneşiyle aydınlanmasına çalışmıştır Hakkı tebliğ etmek ve yaymak için bütün imkanları seferber etmiş, Müslümanlara yönelen tehlikeleri bertaraf etmek için hayatını ortaya koymuş, cihaddan cihada koşmuştur

Yahya Kemal'in "Alparslan'ın Ruhuna Gazel' şiirini hatırasını yâd maksadiyle naklediyoruz

"İklîm-i Rûm'u tuttu cihangir savleti Tarîh o işde gördü nedir şîr savleti

Titretti arş ü ferşi Malazgird önündeki Çüş ü hurûş-ı rahş ile şemşîr savleti

On yılda vardı sahil-i Kostantaniyye'ye Yer yer vatan diyarını teshir savleti

Ey şanlı cedd-i ekberimiz ab-ı tigınin Bî-hadd imiş güneş gibi tenvir savleti

Tasvir eder mi böyle şehinşâhı ey Kemâl Şimşekten olsa şi'rde ta'bir savleti"

kaynak: sevdede

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.