Niye Gafletteyiz? |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Niye Gafletteyiz?NİYE GAFLETTEYİZ? Rabia SULUK / DEĞERLERİMİZ Gaflet, kalp ve ruh hafızasının yitirilmesidir Bir hükümdarın her şeyi unutarak izbe sokaklara düştüğünü hayal edin: Üst baş perişan, bir kuru ekmekle açlığını bastırmak için insanlara el açıp yalvardığını Ayaklar altına alınıp alay edildiğini, hakarete uğradığını Ne bilsin bir zamanlar o ülkenin hükümdarı olduğunu Kendisiyle alay edenlerin bir zamanlar kapısına bile yaklaşamadıklarını İşte kalp ve ruh da beden ülkesinin hükümdarıdır Eşref-i mahlukat olarak yaratılan, tüm alemlerin yaratıcısının halifesi olan insan, gafletle; hafızasını yitirip gerçek değerini kaybederek, nefsinin heva ve hevesinin ayakları altında her an hakarete uğrar Onların oyuncağı haline gelir O nedenle Haris el-Muhasibi (ks) buyuruyor ki; “Kalbin Allah’tan gafil kalması bir kul için bela ve musibetlerin en büyüğüdür” Çünkü gaflette kişinin aklı örtülür, bir uyuşukluk sarar Muhakeme yeteneğini yitirir Gerçek bilgiden uzaktır Başına gelecek tehlikenin farkında değildir Tıpkı emekleyen bebekler gibi, bir uçurumun yanındayken bile tehlikeyi sezemediğinden oradan aşağı emeklemeye devam edebilir Peki, insan niye gaflete düşer? İMAN VE YAKİN NURUNU PERDELEYEN GÜNAHLAR Allah’tan uzaklaşan günahı kolay işler; kalbi katılaşır Kalp katılığı daha fazla günaha daldırır kişiyi Günaha dalanın kalbi perdelenir ve basiret nuru perdeler ardında kalır Böylece günahlar kalbin iman ve yakin nurunu zayıflatır Kalp kararır, gaflet uykusuna dalar Kalbin basiret nuru söndüğünde akıl da işlevini tam olarak yapamaz Kalbin, ruhun, aklın irade ve otoritesi nefsin eline geçer Sonrasında nefis ve şeytan ortalıkta cirit atmaya başlar Dünyaya geliş gayesi unutulur, gaye nefsin heva ve hevesi olur Tüm yaşam enerjisi ve verilen nimetler, ömür sermayesi nefsin arzularını gerçekleştirebilmek için seferber edilir adeta AHİRETİ UNUTUP DÜNYAYA TUTULMAK Nefsin kalbe hakimiyeti ölçüsünde, kişinin heva ve hevesi kuvvet kazanır Kişi heva ve hevesinin kuvveti ölçüsünde dünyaya sarılır, Allah’tan ve ahiretten uzaklaşır, gaflete dalar Gaflet; gözleri kör, kulakları sağır eder Böylece ilahi çağrıları duyamaz olur İlahi irtibat kesilince kalp körelir, kişi baş gözüyle görülene yönelir Ahireti unutur, dünyayı elde etmek ister Dünya sevgi ve hırsı kalbi sarar Onun ışıltılı cazibesi gönlü çeler Kalp dünyaya çekildikçe ilahi emirlerden ve ahiretten daha da uzaklaşılır Gaflet tedavi edilmezse, perdeler kalkıp gerçekler olduğu gibi ortaya çıkıncaya kadar kişi bir rüyanın peşinde koşturur durur SALİH AMELLERLE KALBİ BESLEMEMEK Farzlardan başka kuşluk, evvabin, teheccüd gibi namazlar, oruçlar, Kur’an okuma, zikir gibi ibadetlerle kalbin nefis ve şeytana karşı beslenmesi, hassasiyetinin artırılması gerekir Ve bu ibadetler olabildiğince gafletsiz yapılmaya çalışılmalıdır Gavs-ı Sani (ks), kalbini diriltmek ve beslemek isteyen kimsenin Allah’ın zikrini çok yapması gerektiğini belirtir GAFİL İNSANLARLA OTURUP KALKMAK Gafil insanlarla oturup kalkmanın yıkıcılığıyla ilgili çok çarpıcı bir kıssa anlatır Hace Ubeydullah Ahrar (ks) “Bir gün Bayezid Bestami’nin (ks) gönül huzuru bozulur, perişanlık ve huzursuzluk hisseder Kendini o halden kurtaramayınca meclisindekilere, ‘Yoklayın! Bizim meclisimize bir gafil girmiş olmalı Bu dağınıklığın sebebi odur!’ der Müridleri araştırırlar Yabancı birini değil ama asaların içinde yolun yabancısı gafil birinin asasını bulurlar Onu dışarı çıkarırlar O anda Bayezid Hazretleri’nin gönül huzuru yerine gelir; kabz basta, tefrika hali de cemiyyete (Allah’ta gönlün birliği) dönüşür” Gönüllerimiz Bayezid Hazretleri’ninki kadar hassas olmadığı için bizler zahiren çok bariz bir şekilde farkı anlayamasak da gafil kişilerden uzaklaşmak kalbimizi perdelenmekten korur DÜNYEVİ ŞEYLERDEN ÇOK FAZLA KONUŞMAK Ebu Abdullah en-Nibaci (ks) “Allah Teala’dan başka şeyleri anmak, onlardan bahsetmek kalpte kasvete, katılığa sebep olur” buyuruyor Maddi şeylerden çok fazla konuşmak, kişinin gönlüne kasvet yağdırır Bu kasvet başlangıçta kişiyi manen boğazlar gibi olur Ancak konuşmaların tekrarı ve devamı bu boğulma hissini kaybettirip kalbin katılaşmasına götürür Bunların artması ise perdelenmeye sebep olur YENİLENLERE DİKKAT ETMEMEK Kişinin yediği yemeğin 40 gün kalbi etkilediğini belirtiyor keşif sahibi arifler O yüzden yiyip giydiklerinin helal olmasına dikkat etmemek, yemek pişirirken, hazırlarken ve yerken gafletli olmak, o yemekle beslenen bedenden de gafletli işler çıkmasına sebep olur Yemek pişirirken öfkelenmek, kötü sözler sarf etmek, dinlemek ya da inkarcıların pişirdiği yemeği yemek de aynı şekilde kalbi olumsuz etkiler Hace Ubeydullah Ahrar (ks) buyuruyor ki, “Gafletle ısıtılan sudan abdest alan ve gafletle pişirilen yemekten yiyen kimsenin gönlünde zulmet ve gaflet meydana gelir” Eğer sunulan yemeği yememek fitneye, kalp kırılmalarına sebep olacaksa ya da yemek gerekiyorsa, yiyeceklere bir Fatiha ve üç İhlas okunarak yenmesinin, yemeğin manevi zararını kaldıracağı ümit edilir Ayrıca yemeği hazırlama, pişirme hatta yeme esnasında abdestli bulunmak da kişiyi gafletten korur Bunlar tasavvuf erbabının azimet hallerindendir Fakat çok ince görülebilecek bu gibi şartlara özen, kalbin daima uyanık ve gafletsiz kalmasında etkili olur Azimetlere sarılmak kişiyi her nefesinde gafletsizliğe ve Allah’ın huzuruna taşır |
|