İlahi Armağan -1- Meclis |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -1- Meclis( Fethu'r-Rabbani ) Abdülkadir Geylani Çeviren: Abdulkadir Akçiçek 1 MECLİS Bu konuşma, pazar sabahı Ribât'ta (*) yapıldı Konuşma tarihi: Hicrî 3 Şevval 545, Milâdî 1150 Kader başa geldiği zaman gönderene kafa tutmak, inancı öldürür, tevhid -Allah'ı birleme- nurunu söndürür, tevekkül ve ihlâsı yok eder Îman sahibinin kalbi, “niçin ve neden oldu” gibi sözleri bilmez Belki “şundan veya bundan oldu” gibi yersiz lafları da dile getirmez Bildiği tek şey vardır, o da; “Baş üstüne, hoş geldi, sefalar getirdi!” diye karşılamaktır |
İlahi Armağan -1- Meclis |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -1- MeclisNefis, tümüyle muhalefet safında durur Durmadan niza çıkarır, daima karışıklık ister Onun ıslahını dileyen, cihad ehli olsun Ta şerrinden emin oluncaya kadar O nefis, şer içinde şerdir Onunla cihad edersen emin olabilirsin Neticede göreceksin ki, hayır içinde hayır oluyor Cihad devam ettiği müddetçe, onu her iyiliğe uyar bulursun İbadetleri hoşlukla yapmaya koyulur Ve bu uyarlık mükâfatı olarak şu ilâhî hitap ona gelir: “Ey mutmainne -sakin, Hakk’a uyar- nefis, Rabb’ine dön! O, senden razı; sen de O’ndan hoşnut olarak!”(el-Fecr, 89/27-29) Bu cihad sonunda, nefse itimat caiz olur Çünkü şerli yönü ıslah olmuştur Nefsi halkın eline bırakma! Ta ki, manevî pederi İbrahim'e (as) nispeti yerinde olsun O ki, nefsi bir yana atmıştı Ve herkesten ayrı tutmuştu Şahsî hevesini söndürmüştü Boşlukta uçuyordu Bütün varlığı ile sakindi Her şey onu ateşten korumaya geliyordu Ama onun bunlara aldırış ettiği yoktu Allah'tan başka kimseden talebi yoktu “O’nun hâlimi bilmesi, bana yeter!” diyordu Çünkü tam teslim olmuştu Hakkiyle tevekkül etmiş, Rabb’ın zatına sığınmıştı İşte bu sığınmadır ki; “Biz ateşe, ‘İbrahim'e yakıcı olma, serin ve selâmet üzere ol!' dedik”(el-Enbiyâ, 21/69) mealinde gelen ilâhî fermanın inzaline sebep oldu Sabırlı kullara, Allah'ın bu dünyada hesapsız yardımı olur Âhirette ise sayısız nimetleri… Şu âyet-i kerime sözümüze şahittir: “Sabırlı kulların mükâfatı bol ve hesapsız verilir”(ez-Zümer, 39/10) Sabırlı kulların bu âlemde çektiği cefa, O’nun gözünden kaçmaz Siz, bir an olsun O’nun uğruna sabır yolunu tutun; yıllarca ecrini alırsınız Zaten ömür boyunca “Kahraman” lakabıyla gezen, onu, bir anlık cesaret sonunda almıştır “Allah sabırlı kişilerle olur” (el-Bakara, 2/153) Bu oluş, maddî bir terim değildir, manevîdir Sabırlıyı Allah zafere ulaştırır, yardımını bol eder Siz sabra devam ettikçe her an yardımcınız O olur Yeter ki, O'na bağlanmayı ve O'nun varlığına sığınmayı bilesiniz O'nunla sabredin, O'nunla ayık olun; gaflet uykusundan uyanın Uyanmayı, ölüm anına bırakmayın; önceden uyanın Biliniz ki, o anda uyanmanız sizi felâketin kucağından çeviremez O'nun huzuruna varmadan uyanın O'nun şedit emirlerini duymadan gözlerinizi açın Sonra pişman olursunuz; ama ne çare ki, faydasız olur |
İlahi Armağan -1- Meclis |
08-02-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -1- MeclisKalplerinizi ıslâh etmeye çalışın Çünkü onun salâh bulması, bütün varlığın salâha ermesi sayılır Bu mevzuda, Peygamber (sav) Efendimiz’in şu hadîs-i şerifini anlatmak yerinde olur: “Ayık olun, insanda bir et parçası vardır O iyi olunca, bütün duygular güzelleşir O fesada uğrarsa bütün duygular iyiliğini kaybeder İşte o et parçası ‘kalp’tir” Kalbin salâhı; takva, tevekkül ve bütün işlerde ihlâs sahibi olmakla mümkündür Fesadı ise; bunların yokluğu ile olur Kalp, şu bünye kafesinde bir kuş gibidir Ve bir şişe içinde saklı inciye benzer; hazinede gizli, muteber bir gibidir Bakılacak şey, kafes değil, içindeki kuştur İçindeki inciye bakılmalıdır, şişeye değil Hazinedeki muteber nesne dururken, duvarına, kerpicine bakmak neye yarar Allah’ım, duygularımızı itaatinde kullan Kalplerimizi marifet nurunla doldur Hayatımız boyunca yolunda kalmak için bizlere başarı ihsan eyle! Bizleri geçmişteki iyilere kat Onlara verdiğini bize de nasip et Onlara zatını vermiştin; bize de ver! Âmin! |
İlahi Armağan -1- Meclis |
08-02-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -1- MeclisEy cemaat! Allah yolunda olun Sâlihler böyle yaptı da erdi Siz Allah yolunda olursanız, O da size yardımcı olur Sâlih kişiler, hak yolda böylece erdiler; bir an bile ilâhi yardım onlardan kesilmedi Hak katından çıkacak kararların lehinize olmasını arzu ediyorsanız, O'nun itaatine koşun O'nun yolunda sabırla devam edin Yaptığı işlere boyun eğin Hakk'ın hükmü ne olursa olsun, razı olun Gerek size, gerekse başkasına bu yolda her ne ki geldi, uhdenize düşen razı olmaktır, teslim olmaktır Allah yolcuları dünyayı bir yana attılar Kısmetlerini alırken takva eli ile aldılar Bu arada verâ -şüphelileri bırakma- hâlini de bir yana atmadılar Bu hâli benliklerine sindirdikten sonra öbür âlemi istediler Bu işleri bitince, âhiret yolculuğuna hazırlık yapmaya koyuldular Nefislerine karşı isyan bayrağını çektiler Yaratanları önünde boynu bükük ve itaat ehli oldular Onların vazifesi, önce nefislerini yola getirmek, sonra başkalarını Önce özlerine öğüt verdiler; sonra da başkalarına Ey evlat! Önce nefsine öğüt ver Onu yola getir; sonra da başkalarını Sana nefsin özelliklerini bulmak başlıca vazifedir Bunu yapmadan başkasına gitme Senin, henüz ıslaha muhtaç hâllerin vardır Bunu sen de biliyorsun Yazıktır; bunu bildiğin hâlde, gayrın ıslahı sana nice nasip olur? Gözlerin bir adım öteyi görmüyor Körleri neyinle yola getirmek sevdasındasın? İnsanları, ancak ileri görüşlü ve basiret sahibi olanlar yola getirebilir Daimî dalgalarla kabaran denizden ancak Mahmûd (sav) -Peygamberimiz- kurtarabilir Ve onun hakiki vârisleri İnsanları Allah'a, Allah'ın irfan ve tam îman nasip ettiği kimseler götürebilir Ama onun hakikî ilminden ve irfanından nasibi olmayanlar, öncü olamazlar Hak tasarrufundan sana laf açmak düşmez Sana gereken; O'nu sevmek ve O'ndan gayrı kimseden korkmamak Ve bütün işleri O'nun uğruna görmek… Bunlar kalple olur Dil gürültüsüne getirip söze boğmakla olmaz Sonra mihenk taşına vurulunca utanırsın Herkesin içinde iddia etmek yakışmaz Kuru davaya kimse inanmaz Halk arasında söylediğin sözleri, yalnız kaldığın zaman da söylüyor musun? Aynı duyguları tek başına kaldığın zaman da duyman kabil oluyor mu? İşte, en önemli iş, bu oluyorsa mesele yok! Kapı önünde tevhid, içeri girince de şirk! Yakışır mı? Bu, nifak alametidir İçi bozuk olmanın ta kendisidir Acırım sana Sözün ittikâ -kötülükten sakınma- dan açılıyor, kalbin ise fitne çıkarmaya meyyal Şükrü dilinden bıraktığın yok; ama kalbin daima itiraz hâlinde Allah Teâlâ bir kudsî hadiste şöyle buyurur: “Ey insanoğlu, iyiliğim sana daima inmekte; ama senin de kötülüklerin bana gelmekte Bu nasıl oluyor?” |
İlahi Armağan -1- Meclis |
08-02-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -1- MeclisTehlikede olduğunu görüyorum; acıyorum Allah'a kul olduğunu iddia ediyorsun, ibadet ederken de kalbinde başkasını saklıyorsun Hakiki mânada O'na kulluk etseydin, O'nda yok olurdun O'nun varlığında erir, kaybolurdun Tam îmana sahip olan, nefis şeytanına boyun eğmez Şahsî arzularına uymaz Aslında îman sahibi, nefis denen bir şeye hak tanımaz Hakkı tanınmayan ve bilinmeyen bir varlığa nasıl boyun eğilir ki? Hele kötülüğü herkesçe müsellem olunca Îman sahibi, Rabb’inden başkasına inanmaz ve varlık tanımaz, O’nun gayrını bir yana atmıştır Hele dünyalık şeylerden hiç hoşlanmaz, öbür âlemi arzular Bu hâle eren, elbette ki Mevlâsı ile olur Bütün kulluğunu O'nun uğruna yapar Cümle vaktini O'nun yolunda geçirir Îman sahibi, can kulağı ile şu ilâhî hitabı işitmiştir: “Onlar yalnız Allah'a kullukla emrolunmuşlardır Din yolunda pak ve ihlâs sahibi olarak”(el-Beyyine, 98/5) Varlığında beslenen halkı, Hakk’a eş etmekten sakın Allah'ı tevhid et Çünkü bütün eşyanın yaratıcısı O'dur Her ne varsa hepsi O'nun elindedir Ey O'nsuz şey arayan adam, başta aklını ara! Sen aklını yitirmişsin O'nun hazinesi dışında bir şey var mı? Şu âyet-i kerimeyi iyi dinle: “Bize göre, saklı hiçbir şey yoktur Her şey bize malûmdur”(el-Hicr, 15/21) |
|