Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dininin, Îmân, islâm, mertebeleri

İslâm Dîninin Mertebeleri (İman)

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslâm Dîninin Mertebeleri (İman)




İkinci Mertebe: ÎMÂN

Îmânın sözlük anlamı; Kabul etmeyi ve boyun eğmeyi gerektiren tasdik demektir
Terim anlamı ise; Itlak olunduğu (kullanıldığı) yere göre anlamı değişir Bunun da iki hali vardır:
Birincisi: Îmân, İslâm lafzı ile birlikte zikredilmeyip tek başına kullanıldığı takdirde, dînin tamamı kastedilir
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Allah, îmân edenlerin dostudur (yardımcısıdır), onları küfür karanlıklarından îmân nûruna çıkarır İnkâr edenlere gelince, onların dostları (yardımcıları) da tağuttur (Allah'ın dışında kendisine ibâdet ettikleri putlardır) ve , onları îmân nûrundan alıp küfür karanlıklarına götürürİşte onlar, cehennemliklerdir Onlar orada devamlı kalacaklardır"[color="gray"]

"Eğer mü'minler iseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin"[color="gray"]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( إِنَّهُ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلاَّ الْمُؤْمِنُونَ )) [ رواه مسلم ]
"Hiç şüphe yok ki ancak mü'minler cennete girecektir"[color="gray"]
Bundan dolayı selef imamları îmânı şöyle tanımlamışlardır:
"Îmân; kalp ile tasdik -ki buna kalp ile ilgili bütün ameller de girer-, dil ile söylemek, azalarla yapmaktır Allah Teâlâ'ya itaat etmekle artar, günah işlemekle eksilir"
Bunun içindir ki Allah Teâlâ îmânı, gizli ve açık olarak, dînin tamamına sımsıkı sarılan kimselerle sınırlandırmıştır (onlara münhasır kılmıştır)

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

"(Allah'a gerçekten îmân eden) mü'minler ancak öyle kimselerdir ki Allah'ın adı anıldığı zaman kalpleri ürperen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman îmânlarını artıran (îmânlarına îmân katan) ve yalnızca Rablerine tevekkül edenlerdirOnlar ki namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (emrettiğimiz şekilde) harcayanlardırİşte onlar, (bu fiilleri gizli ve açık yapanlar) gerçek mü'minlerdirOnlar için Rableri katında nice dereceler (yüksek makamlar), bağışlanma ve tükenmez bir rızık (cennet) vardır"[color="gray"]


[size="4"]Bakara Sûresi: 257

[size="4"]Mâide Sûresi: 23

[size="4"]Müslim (114)

[size="4"] Enfâl Sûresi: 2-4


Alıntı Yaparak Cevapla

İslâm Dîninin Mertebeleri (İman)

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslâm Dîninin Mertebeleri (İman)




Allah Teâlâ îmânın hepsini, aşağıdaki âyet-i kerîme'de şöyle açıklamıştır:


“(Allah katında, namazda iken Allah’ın emri olmadan) doğu veya batıya yönelmeniz iyilik değildir Asıl iyilik, o kimsenin yapmış olduğuiyiliktir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere îmân eder, -kendisinin çok ihtiyacı olmasına rağmen- yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve (kölelikten kurtulmak isteyen) kölelere sevdiği maldan harcar, namazı dosdoğru kılar ve zekâtı (hak edene) verir Söz verdiği zaman sözlerinde durur, yoksulluk, hastalık ve savaş zamanlarında sabrederİşte onlar (bu sıfatlarla sıfatlananlar, îmânlarında sâdık olan), muttakîlerdir (Allah'tan gereği gibi korkup O'na karşı gelmekten sakınanlardır)"[b]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de, Abdulkays heyetinin hadisinde îmânın tamamını şöyle açıklamıştır:
(( آمُرُكُمْ بِالْإِيمَانِ بِاللَّهِ وَحْدَهُ قَالَ: أَتَدْرُونَ مَا الْإِيمَانُ بِاللَّهِ وَحْدَهُ؟ قَالُوا: اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ قَالَ: شَهَادَةُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ، وَإِقَامُ الصَّلاَةِ، وَإِيتَاءُ الزَّكَاةِ، وَصِيَامُ رَمَضَانَ وَأَنْ تُعْطُوا مِنْ الْمَغْنَمِ الْخُمُسَ ))

[ رواه البخاري مسلم ]

“Size, yalnızca Allah'a îmân etmenizi emrediyorumYalnızca Allah'a îmân etmek ne demektir, biliyor musunuz? Onlar: Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler, dedilerBuyurdu ki: Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilahın olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, oruç tutmak ve ganimetten beşte bir vermeniz"[size="4"]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, farz oluşuna inanarak ve sevabını Allah Teâlâ'dan umarak Ramazan orucunu tutmayı, îmândan saymıştır Aynı şekilde inanarak ve sevabını Allah Teâlâ'dan umarak Kadir gecesini ibâdetle geçirmeyi, emânete riâyet etmeyi, cihad ve haccı, cenazeye iştirak etmek gibi amelleri îmândan saymıştır
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir hadislerinde îmânı şöyle açıklamıştır:
(( الْإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ أَوْ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شُعْبَةً، فَأَفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الْأَذَى عَنْ الطَّرِيقِ ))[ رواه البخاري ومسلم ]
“Îmân, yetmiş küsür veya altmış küsür şubedir (haslettir)(Bu hasletlerin) en fazîletlisi (yücesi): Lâ ilahe illallah sözüdürEn düşük miktarı ise, insanlara eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır"[size="4"]
Bu konudaki âyet ve hadisler sayılamayacak kadar pek çoktur
İkincisi: Îmân, İslâm lafzı ile birlikte zikredildiği takdirde, bâtınî itikatlar olarak açıklanır
Nitekim Cebrâil hadisi ile bu anlamdaki hadisler buna delildir
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in cenaze namazındaki şu duâsı bu anlamdadır:
(( اللَّهُمَّ مَنْ أَحْيَيْتَهُ مِنَّا فَأَحْيِهِ عَلَى الْإِسْلَامِ وَمَنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنَّا فَتَوَفَّهُ عَلَى الْإِيمَانِ )) [ رواه الترمذي وأبو داود وابن ماجه وأحمد ]
“Allahım! Bizden kimi yaşatırsan, onu İslâm üzere yaşatYine, bizden kimi vefat ettirirsen (öldürürsen), onu îmân üzere vefat ettir (öldür)"[size="4"]
Çünkü ameller, azalarla yapılır Bunları da ancak hayatta iken yapabilir Ölüm anında ise, kalbin sözü ve amelinden (inanmasından) başka bir şey kalmaz


[size="4"]Bakara Sûresi: 177

[size="4"] Buhârî (53) ve Müslim (17)

[size="4"]Buhârî (9) ve Müslim (35)

[size="4"]Tirmizî, Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce ve Ahmed rivâyet etmişlerdirTirmizî "hadis, hasen sahih" demiştirElbânî de "Sahîhu Sünen-i Tirmizî", c:1, s:299'da hadisin sahih olduğunu belirtmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

İslâm Dîninin Mertebeleri (İman)

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslâm Dîninin Mertebeleri (İman)




Sözün kısası, İslâm ve îmân lafızları ayrı ayrı zikredildiği takdirde, ikisi arasında hiçbir fark yoktur Hatta iki lafızdan her biri ayrı ayrı kullanıldığı takdirde dînin tamamını kapsarİslâm ve îmân, ayrı ayrı zikredildiği takdirde -daha önce de zikredildiği gibi- İslâm; azalarla yapılan zâhirî amellere hastırÎmân ise, kalbî olan bâtınî amellere hastırİşte Cibril hadisi olarak bilinen şu hadis, buna delâlet etmektedir:
((عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ ا قَالَ: بَيْنَمَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ × ذَاتَ يَوْمٍ إِذْ طَلَعَ عَلَيْنَا رَجُلٌ شَدِيدُ بَيَاضِ الثِّيَابِ شَدِيدُ سَوَادِ الشَّعَرِ لاَ يُرَى عَلَيْهِ أَثَرُ السَّفَرِ وَلاَ يَعْرِفُهُ مِنَّا أَحَدٌ حَتَّى جَلَسَ إِلَى النَّبِيِّ × فَأَسْنَدَ رُكْبَتَيْهِ إِلَى رُكْبَتَيْهِ وَوَضَعَ كَفَّيْهِ عَلَى فَخِذَيْهِ وَقَالَ:يَا مُحَمَّدُ!أَخْبِرْنِي عَنِ الْإِسْلَامِ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ×: الْإِسْلَامُ أَنْ تَشْهَدَ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ ×، وَتُقِيمَ الصَّلاَةَ، وَتُؤْتِيَ الزَّكَاةَ، وَتَصُومَ رَمَضَانَ، وَتَحُجَّ الْبَيْتَ إِنْ اسْتَطَعْتَ إِلَيْهِ سَبِيلاً قَالَ: صَدَقْتَ قَالَ: فَعَجِبْنَا لَهُ يَسْأَلُهُ وَيُصَدِّقُهُ قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ الْإِيمَانِ؟ قَالَ: أَنْ تُؤْمِنَ بِاللَّهِ، وَمَلَائِكَتِهِ، وَكُتُبِهِ، وَرُسُلِهِ، وَالْيَوْمِ الْآخِر،ِ وَتُؤْمِنَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَشَرِّهِ قَالَ: صَدَقْتَ قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ الْإِحْسَانِ؟ قَالَ: أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ، فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ السَّاعَةِ؟ قَالَ: مَا الْمَسْئُولُ عَنْهَا بِأَعْلَمَ مِنْ السَّائِلِ قَالَ: فَأَخْبِرْنِي عَنْ أَمَارَتِهَا؟ قَالَ: أَنْ تَلِدَ الْأَمَةُ رَبَّتَهَا، وَأَنْ تَرَى الْحُفَاةَ الْعُرَاةَ الْعَالَةَ رِعَاءَ الشَّاءِ يَتَطَاوَلُونَ فِي الْبُنْيَانِ قَالَ: ثُمَّ انْطَلَقَ فَلَبِثْتُ مَلِيًّا، ثُمَّ قَالَ لِي: يَا عُمَرُ! أَتَدْرِي مَنْ السَّائِلُ؟ قُلْتُ: اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ! قَالَ: فَإِنَّهُ جِبْرِيلُ أَتَاكُمْ يُعَلِّمُكُمْ دِينَكُمْ)) [ رواه مسلم ]
Ömer b Hattab'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Biz, birgün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında otururken bembeyaz bir elbise giymiş, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk izi bulunmayan ve içimizden de hiç kimsenin tanımadığı bir adam ansızın yanımıza çıkageldi Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in önünde oturup dizlerini, O'nun -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dizlerine dayadı, ellerini de kendi[color="gray"]
uyluklarının üzerine koydu ve: "Ey Muhammed! Bana İslâm'dan haber ver?" dedi
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "İslâm; Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilahın olmadığına ve Muhammed -sallalahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın elçisi olduğuna şâhitlik etmen, namaz kılman, zekât vermen,Ramazan orucunu tutman ve yoluna güç yetirdiğin takdirde Beytullah'ı haccetmendir", buyurdu
O: "Doğru söyledin",dediBunun üzerine biz soru soranın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hem soru sormasına, hem de ona doğru söyledin demesine şaşırdık
(Sonra devamla): "Bana îmândan haber ver?" dedi
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Îmân; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine (peygamberlerine), âhiret gününe ve kaderin hayrına ve şerrine îmân etmendir", buyurdu
Yine: "Doğru söyledin",dedi
(Sonra devamla): "Bana ihsandan haber ver?" dedi
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"İhsan; O'nu görüyormuşçasına Allah'a ibâdet etmendir Şayet sen O'nu görmüyorsan bile, O seni görmektedir", buyurdu
(Sonra devamla): "Bana, kıyâmetin ne zaman kopacağını haber ver?" dedi
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Kıyâmet hakkında kendisine soru sorulan kimse, soran kimseden daha bilgili değildir", buyurdu
Bunun üzerine o: "O halde bana kıyâmetin alametleri hakkında haber ver?" dedi
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Câriyenin efendisini doğurması[color="gray"]
ve yalınayak, baldırı çıplak koyun çobanlarının bina yükseltmekte birbirleriyle yarışmaları ve bunlarla iftihar etmeleridir", buyurdu
(Ömer b Hattab) dedi ki: Sonra adam oradan hızla ayrıldıBunun üzerine ben uzun bir süre (üç gece) öyle bekledim Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana: "Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu
Ben de: Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler, dedim
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Şüphe yok ki O, size dîninizi öğretmek için gelen Cebrâil'dir", buyurdu[color="gray"]


[size="4"]İmam Nevevî, Sahîh-i Müslim'in şerhinde, Sindî de Nesâî'nin şerhinde "kendi uyluklarının üzerine koydu" şeklinde açıklamışlar,Fakat "Avnu'l-Ma'bûd"'da "Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in uyluklarının üzerine koydu" şeklinde açıklanmıştır

[size="4"]İmam Hattabî, "Câriyenin efendisini doğurması"nın anlamı hakkında şöyle demiştir: "İslâm'ın yeryüzünde yayılmasıyla savaşlarda çokça kadın köleler ele geçirilmesinin ardından müslümanların onları câriyeler edinmeleri ve onlardan doğacak kız çocukları annelerine efendiler olacaktır"
Yine "Câriyenin efendisini doğurması" şöyle de açıklanmıştır: "Kız çocuğunun, annesine çokça itaatsizlik etmesi sonucu, kadın efendinin câriyesine hükmetmesi gibi, kız çocuğu annesine hükmedecektir"

[size="4"] Müslim

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.