Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bağladım, gönlümü, gönlüne

Gönlümü Bağladım Gönlüne

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gönlümü Bağladım Gönlüne




Huriye KARNAP kaleme aldı,

Bir tebessümle nice gönülleri alırken, bir sözle nicesinin gönlünü kırarız Kimini gönlümüzden çıkarırken, bazısıyla gönül birliği kurarız Bir de gönül verdiklerimiz vardır ki ya nimettir bize ya bela Ondandır belki de “Kalbin hacmini kapladığı muhabbetler belirler” denmesi Zira ahlakımızı yükseltmeyen gönül işleri beladan sayılır; kalbimizi bulandırır, dara düşürür Lakin gönül erleri diye vasfedilenler böyle değildir, her gönle düşüşleri, kalpte yer edişleri terbiye eder, kemale erdirir Tıpkı bir türküde söze döküldüğü gibi “Bütün mürşitlerin tarif ettiği/ Sadıkların menziline yettiği / Enbiyanın, evliyanın gittiği / İzde ben bir insan olmaya geldim” dedirtir, yolu gösterir, yolda iz sürdürür

ALİMİN HAYALİ, DÜŞÜ MAKBULDÜR

Söze geldiği gibi ne kolaydır yolu görmek ne de yolda iz sürmek Nefis ve şeytanın cirit attığı bir meydanda tek başına olacak iş değildir Yolu bilen, izinden gidilecek ehliyetli bir rehbere, yol göstericiye, evlad-ı Rasul’e ihtiyaç vardır Vardır ki, hem zahiren dini ahkamı öğretsin hem de güzel ahlaka, ihlasa ulaşmada, nefsin çirkin sıfatlardan kurtulmasında feyzinden istifade edilebilsin İslam itikadı, ahlakı içinde çaresiz değildir bütün bunların üstesinden gelebilmek Lakin bu daire içinde sonuca en kolay ulaştıranını, en tesirlisini tasavvuf ehli gönül erleri tarif ettiler Dediler ki; Kur’an-ı Kerim’i ve sünneti her halinde cem edene gönül bağlayın, onunla bir çeşit tefekkürle alaka kurun, nefsin ve şeytanın şerrine karşı kalbi gözetleyin, o sınırda ribat edin, rabıta edin

Bir şeyi hatırda tutmaya, düşünmeye son derece yatkın varlıklarız Aşırı muhabbet duyduğumuz, özlediğimiz, anımsamakla kendimizi iyi hissettiğimiz çok şey vardır Kimimiz uzakta olan evladımızın halini iyi midir, aç mıdır, tok mudur diye düşünürüz Kimimiz bir kıza yahut delikanlıya gönül kaptırmışızdır gece gündüz hayaliyle dolaşırız Örnekleri çoğaltmak mümkün ama kalp kalbe karşı olsa bile bu düşünmeler, hayale getirmeler kalbimizi ele geçirmek için fırsat kollayan nefsin ve şeytanın tesirini kırmaz Terbiye etmez ve belki harama meylettirir Şu halde Aşık Hüdai’nin “Alimin hayali, düşü makbuldür” şeklinde özetlediği gibi, kalbi gafletten uyandıracak, nefsimizi tezkiye edecek, Allah Teala’nın muhabbetini gönlümüze düşürecek bir alimin gönlüne ihtiyacımız var Ki bu gönül, Allah Teala’nın ahlakıyla ahlaklanmış, O’nun (cc) zikrine dalmış bir gönül olmalıdır Ancak böyle bir gönülle kurulan münasebetle, rabıta ile zikirsizlikten, vesveseden, gafletten, nefsin şerli hallerinden Rabbimiz’in izniyle muhafaza olup “…Sadıklarla beraber olun” (Tevbe, 119) ayet-i kerimesinin manasına ulaşırız

GÜNEŞİM DOĞAR HER AKŞAM NAMAZINDA

Anlatılır ki, “Hicran ateşiyle küle dönen aşık, gelir sevgilinin eşiğine çalar kapıyı İçeriden bir ses gelir: ‘Kim o?’ Kavuşmak heyecanıyla yüreği titrer aşığın, ‘Ben’ der, ‘Ben geldim’ Orada olmaz sevgili; ‘Demek hala sen varsın öyle mi? Git, biraz daha yan öyle gel’ Dağlara vurur kendini, yan emriyle yanar aşık Ta ki ne yanacak bir şey kalır kendinde, ne kendi kalır o yangından geriye Bir kez daha koşar gelir sevgilinin eşiğine ama elsiz ayaksız Bir seher vaktinde yine çalar yarin kapısını Dilsiz, dudaksız seslenir ‘Kim o?’ diyen sevgiliye Bu sefer ‘Sen geldin’ der aşık
Bu kısa hikayede aşığın aşıklığı gerçek manasına kavuşmuş; “Ben geldim” yerine “Sen geldin” dedirtecek kıvama gelmiştir Zira seven, sevdiğinin haliyle hallenmiştir Hasılı sadıklarla beraber olabilmek için lazım olan hale bürünmüştür

Bize de bu halden nasiplenelim diye edilen bir nasihat vardır Zayıf kalplerimizi güzelleştirecek, kuvvetlendirecek bir terbiye metodudur Hatırlayalım ve “Herkesin güneşi gece olunca batar/ Benim güneşim doğar her akşam namazında” sözlerinin ardından gidip biz de çalalım kapıyı her akşam namazı sonrası, edilen nasihat üzere: Yüzümüz kıbleye dönük, gözlerimiz kapalı vaziyette 25 kez söylenen estağfirullah ile başlasın kalbimizin dünya ağırlığından silkelenmesi Sonrası, izinden gidilen Rasulullah Efendimiz’in (sav) evladıyla kurulan bir çeşit tefekkürle, gönülden muhabbetle devam etsin Gayet azametli ve heybetli bir şekilde yüksek bir makamda oturmuş olarak hayale düşsün İki kaşın arasından çıkan bembeyaz, şeffaf, süt rengindeki bir nurun ve feyzin kalbimize aktığı, bütün vücudumuzu kapladığı, kalbimizdeki günah ve zulmetin, manevi kirlerin temizlenip tedavi olduğu düşünülsün belli bir vakit Sonra yine tekrar edilen 25 estağfirullah ile kalp günlük cilasını alıp, mamur olsun Ve inşaallah böylece sadık kulların meclisine varıp, onlara lütfedilen ilahi muhabbet ve istikrardan, uyanıklıktan bizlere de pay düşsün

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.