Allah Yoluna Davet Usulü |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah Yoluna Davet UsulüALLAH YOLUNA DAVET USULÜ [color="RoyalBlue"]Cenab-ı Mevlâmız’ın insanlık tarihini bir peygamberle başlatmış olması çok derin manalar taşır İlk insan olan, yeryüzünde yaşamış ve yaşayacak bütün insanların atası olan Hz Adem (as) bir peygamberdir Hâlik-i Zül Celâl’in meleklere hitaben buyurduğu “Yeryüzünde bir halife yaratacağım” fermanının ilk tecellisi, ilâhi bilgi ve ilimlerle donatılmış bir peygamber Yani O’nun elçisi… İlk insanın herhangi bir canlı gibi olmaması, ya da sıradan bir insan olarak yaratılmaması, her şeyden önce şu manaya gelir: Rabbimiz, insanoğluna çok büyük bir değer ve paye vermiş; yeryüzündeki en şerefli varlık olduğunu kıyamete kadar gelecek bütün nesillere göstermiştir Mukaddes Kitabımızdaki: [color="RoyalBlue"]“Biz insanı en güzel, en üstün surette yarattık” ilâhi beyanı da bu mananın açık bir izahıdır İnsanlığın atasının bir peygamber olması, insanoğlunun ilk yaradılışından itibaren ilâhi hakikatlerle, Melekût Alemi ile çok derin ve köklü bir irtibatının bulunduğunu da ispat eder Bu irtibat adeta onun genlerinde vardır Fıtratındaki temizliğe ve asalete bir işarettir Bu cihetledir ki,insanoğlu hem Cenab-ı Mevlâ’dan bir nefha olan ruhuyla, hem de varlık alemine böyle üstün vasıflarla başlangıç yapmasıyla, insanoğlu esas olarak ilâhi aleme ait bir varlıktır Diğer taraftan, hür ve irade sahibi bulunmanın bir tezahürü olarak bu özelliğin zıddını da bünyesinde bulundurur Yani o bir yanıyla melekût alemine aittir, diğer yanıyla da süflî, hayvanî aleme ait bir varlıktır Yaratılıştan itibaren bugün insanlık bu iki özellik saikiyle hareket etmiştir Ya yüzünü tertemiz fıtratından yana çevirerek melekleri kıskandıracak mertebelere yükselmiş, ya da üzerinde yürüdüğü toprağı utandıracak derecelere, “hayvandan da aşağı”lara düşmüştür Allah Teala,tıpkı ilk insanı peygamber olarak yarattığı gibi, engin rahmetinin bir tecellisi olarak insanlığa mübarek nebi ve resullerini göndermeye devam etmiş, insan topluluklarını asıl fıtratına,tertemiz yaradılışına, barışa, esenlik ve huzura davet etmiştir [color="RoyalBlue"]İşte bu ilâhi davetin adı en genel manasıyla tebliğdir ve bütün peygamberler birer tebliğcidir Onlar bir taraftan insanoğlunu ilâhi azaptan kurtarmaya çalışırken, diğer taraftan da yeryüzünü fitneden, bozgunculuk ve azgınlıktan korumaya çalışmışlardır “Hiçbir kavim yoktur ki, biz ona bir hidayete davetçi göndermemiş olalım” ayet-i kerimesi işte bu hakikati ifade eder Ne var ki insanoğlu çoğu zaman nefsinin ve şeytanın zebunu olarak bu davetten yüz çevirmiş, kendi fıtratını ve yeryüzünü isyan ve sapkınlıkla kirletmiş, ebedi hayatını karartmıştır [color="RoyalBlue"]İşte hakkı ve hakikati tebliğ, bu bozulmaya, bu çürümeye, bu aslından uzaklaşmaya karşı bir uyarıdır Hakka, adalete, barışa, huzura çağrıdır İnsanın kendi nefsini ve bütün insanlığı doğru yola sevk etme çabasıdır Tebliğ, kalpleri vahyin ilâhi ikliminde dirilmiş müminlere Cenab-ı Mevlâmız’ın verdiği bir vazife, bir emanettir Tebliğ, peygamberlerin sıfatlarından ve onların gerçek vazifelerindendir Bu gerçeği ifâde eden bir ayetin meâli şöyledir: [color="Pink"]"Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur Eğer bunu yapmazsan, O'nun elçiliğini yapmamış olursun Allah seni insanlardan korur" [color="Pink"]Bu görev yalnız Hz Muhammed(sav)'e verilmemiş, diğer peygamberlere de verilmiştir Tebliğ vazifesini yapan peygamberler, bu vazifelerinde zorlayıcı herhangi bir yola başvurmamışlar, sadece tebliğ vazifelerini yerine getirmişler ve sonucu Allah'a bırakmışlardır: "Peygambere düşen, sadece tebliğ yapmaktır" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn7] Allah'tan aldıkları mesajları, muhatabı olan insanlara tebliğ etmekle görevli olan peygamberler, bu yolda çeşitli sıkıntılara katlanmışlar ve en güzel sabır örneğini göstermişlerdir Allah Teala,tevdi ettiği bu vazife ve emaneti Efendimiz(sav)’in nasıl uygulaması gerektiğini:"O halde sen emr olunduğun şeyi açıkça söyle…” [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn8] buyurmuştur [color="RoyalBlue"]Bu ayet-i kerime, İslam davetini tebliğ görevinin en son aşamaya ulaştırılmasını emrediyordu Bu davetin, nefislere da*ha fazla tesir etmesi için görev daha da ağırlaştırılıyordu Peygamber efendimizin, bütün insanları İslam’a davet etmekle görevlendirilmesi şu ayet-i ke*rimenin nüzulünden sonra olmuştur: "(Önce) en yakın akraba*nı uyar" Buyurmuştur Bu vazife,ayet-i kerimede de belirtildiği gibi en dar çerçeveden başlayarak bütün insanlığı kuşatacak kadar geniş bir alana yayılır Hiç şüphe yok, bütün müminler aile efradı, dost-arkadaş çevresi gibi dar alanda bu vazifeyle mükellef olduğu gibi, bütün insanlığın ilâhi hakikatlerle buluşması için gerekli imkan ve zemini hazırlayacak faaliyetlerle de mükelleftir DAVETTE PEYGAMBERLERİN ÖZELLİKLERİ Davette örnek Hz Muhammed(sav)Efendimizdir Onun hayatı ve davet usulü iyi bilinmelidir Zira peygamber efendimiz(sav)ve bütün peygamberlerin metodu bilinmeden hakiki manada davet yapmak mümkün değildir Efendimiz(sav)’in davetinin beş devresi olup,birinci devresi;nübüvvet (peygamberlik) devresidir Davetin ikinci devresi; en yakın hısım ve akrabayı, âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir Davetin üçüncü devresi; kendi kavmini âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir Davetin dördüncü devresi; kendilerine daha önce âhiret azabıyla korkutup uyarıcı gelmemiş bulu*nan bütün Arap kavimlerini âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir [color="RoyalBlue"]Davetin beşinci devresi; zamanın sonuna kadar, cinlerden ve insanlardan, kendilerine davet erişe*bilecek olanları âhiret azabıyla korkutup uyarma devresidir Peygamberlerin (Allah'ın salât ve selâmı onların üzerine olsun)davetlerinde bulunan en önemli özellikleri ve şekilleri kı*saca şöyle özetlenebilir: 1 Peygamberlerin daveti Rabbanidir Yani onların daveti, Şanı Yüce Allah'tan gelen teklif ve vahiy iledir: Çünkü Yüce Allah'ın insanlara gönderdiği her Pey*gamber şöyle söylemekteydi: "Ben ancak bana vahyolunan şeye uyarım" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn11] [color="RoyalBlue"]Bu ayeti kerimeden de anlaşıldığı üzere; Peygamberler için, Şanı Yüce Allah'tan kendilerine vahyolunan emirleri ve yasakları insanlara tebliğ etme vardır 2 Peygamberler, Peygamberlik görevini yaparken insan*lardan bir ücret istemeyip aksine ücretlerini yalnızca Allah'tan istemeleri… Peygamberin hiç bir kimseden bir ücret istememeleri ve Peygamberlik görevini tebliğ etmede insanlardan bir değer ve para kabul etmemeleri, onların, mükafatı ve sevabı yalnızca şanı yüce olan Allah'tan istemeleridir Şanı Yüce olan Allah Teala, bu hakikati, Peygamberlerin sonuncusu Hz Muhammed (sav)'e , açık ve net bir şekilde şöyle bildir*mektedir: "(Ey Muhammedi Onlara “Bu (tebliğime ve uyanlarıma) [b]karşılık sizden bir ücret istemiyorum Sadece Rabbine doğru bir yol isteyen kimseler olmanızı istiyorum” de" Yine Şanı Yüce olan Allah Teala, Resulullah (sav)'e şöyle demektedir: "(Ey Muhammedi Onlara “Bu (tebliğime ve uyarılarıma) karşılık sizden bir ücret istemiyorum Ve ben, kendiliğimden bir şey teklif edenlerden de değilim" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn14] 3 Sırf Allah'ın rızasını kazanmak için uğraşmaları ve iba*deti, yalnızca Şanı Yüce Allah'a yapmaya çağırmaları… Peygamberlerin davetlerinde sırf Allah'ın rızasını kazanmak için uğraşmak ve ibadeti yalnızca Şanı Yüce Allah'a yapmalarıdır Bütün Peygam*berlerin her asır ve zamanda,her durum ve mekanda davet etmelerindeki en önemli gayedir, Çünkü Peygamberlerin gaye*si; zayıf olarak yaratılan mahluku, kendisini yaratana döndürmeleri ve insanların yönünü, kullara kulluktan kurtarıp Şanı Yüce Rab'lerine ibadet etmeye yöneltmekti Yüce Allah'ın şu sözü de bunu doğrulamaktadır: "Halbuki kendilerine kitap verilmiş olanlar, doğruya yöne*lerek dini yalnız Allah'a mahsus kılarak O'na kulluk etmek, namaz kılmak ve zekat vermekle (Müslüman olmaları)emr olunmuşlardı İşte bu, en doğru dindir" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn15] Allah bütün Peygamberleri, bu yüce ve kutsal olan "Tevhid davası" ile ibadet yoluyla niyeti ve ameli yalnızca yü*ce olan Allah'a mahsus kılmak için göndermiştir Nitekim Yü*ce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Senden önce hiçbir Peygamber göndermedik ki ona,”Benden başka ilah yoktur; şu halde bana ibadet edin” diye vahyetmiş olmayalım"[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn16] 4 Davette kolaylık göstermeleri, zorluk göstermemeleri veya sözü anlaşılır bir şekilde söylemeleri… Peygamberlerin davette kolaylık göstermeleri, zorluk göstermemeleri ve sözü anlaşılır bir şekilde söylemeleri tebliğdeki en önemli hususiyetlerden biridir Bu özellik, bütün Peygamberlerin davetinde açık bir şekil*de görülmektedir Çünkü onlar, davetlerini, insanların tabiatına uygun bir şekilde yürütürler İnsanlara, akılları miktarınca hi*tap ederler Peygamber*ler, davet ve tebliğle*rinde "Hikmet" yolunu tutarlar İşte bundan dolayı Kur'an, bunu, Peygamberlerin efendisi Hz Muhammed (sav)'in diliy*le şöyle haber vermektedir: "Ben,kendiliğimden bir şey iddia eden kimselerden deği*lim" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn17] Nitekim Rabbi, ona, "Hikmet" ile insanları, Allah'a davet etmesini emretmektedir Şanı Yüce olan Allah Teala bu konuda ise şöyle buyurmaktadır: "(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, 'Hikmet'le, güzel öğütle davet et Onlarla en güzel şekilde mücadele et;” doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir O, doğru yolda olanları da iyi bilir" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn18] İşte bu yüzden, Hz Resulullah(sav)’ın yoluna giren ve bu dâveti kabul eden pek çok insan mevcuttur 5 Peygamberlerin, davetinde mevcut olan hedefi ve amacı insanlara açıklamaları… Peygamberlerin davet hakkındaki gaye ve amacı açıklamaları, insanları açık bir amaca ve apaçık bir düşünceye çağırmakta olup davetlerinde şüphe ve gizlilik söz konusu olmamasıdır Şanı Yüce olan Allah Teala, bu konuda, nebilerin ve Re*sullerin sonuncusu olan Hz Muhammed (sav)'e hitaben şöyle buyurmaktadır: "(Ey Muhammed! Onlara İşte bu, benim yolumdur Ben,bir delil ve hüccete dayanarak (sizleri),Allah 'a davet ediyorum Ben ve bana tabi olanlarda (benim sünnetime,slretime ve yoluma)davet ederler Allah'ı tenzih ederim Ben, müşriklerden değilim” de" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn19] Ayeti celileden de anlaşılacağı üzere Peygamberlerin metodu açıktır ve onların davetleri, gündüz öğle vaktindeki güneş gibi ortadadır İşte bundan dolayı Peygamber Efendimiz(sav), konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Ben,sizleri,gecesi,gündüz gibi aydınlık olan dosdoğru bir yol (olan İslam) üzere bıraktım Benden sonra hiçbir kimse ondan sapmaz, sapan ise helak olur" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn20] 6 Dünyada zühd hayatı yaşamaları ve ahireti, dünya hayatına tercih etmeleri… Bu düşünce tarzı Peygamberlerin hayat gayesidir Dünyanın süsü ve ziynetiyle mal kazanmak değildir İşte bundan dolayıdır ki bü*tün Peygamberler, dünyada nimetlenmeye ve orada lüks ve rahat bir yaşamaya güçleri yettiği halde, zor şartlar ve sıkıntı içerisinde yaşamışlardır Onların bu hali kanaat ve zühd halinin göstergesidir Şanı Yüce olan Al*lah Teala, Peygamberlerin efendisi olan Hz Muhammed (sav)'e şöyle hitap etmektedir: "Kendilerini imtihan etmek için, dünya hayatının süsü olarak bol bol geçimlik verdiğimiz kimselere sakın göz dikme! Rabbinin rızkı daha iyi ve daha devamlıdır" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn21] 7Tevhid akidesini insanların arasına yerleştirmeleri ve gayba iman konusunu sağlamlaştırmalarıdır [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn22] Peygamberlerin davetlerindeTevhid akidesini insanların arasına yerleştirmeleri ve gayba iman konusunu sağlamlaştırmaları bütün Peygamberler davetinde (gören gözler için)bütün açıklığıyla ve genişliğiyle ortaya çıkan apaçık özelliklerinden biridir Zira onların hepsinin mücadelelerinin temel noktası; insanların arasına "Tevhid akidesini" yerleştirme, gayba iman konusunu sağlamlaştırma, Allah'ın vahdaniyetini yani birliğini ispat etmeye ve yaratıcının varlığının ortaya koymaya çalışmak olmuştur Onlar, gönderildikleri topluluklara, Allah’ı birlemeye davet etmekte ve ibadeti yalnızca O'na mahsus kılmaya çalışmaktadırlar Kur'ân-ı Kerîmde Allah Teala, Tevhidin, onların davetlerinin nasıl temel noktası ve mücadelelerinin asıl gayelerinin bu olduğunu Hz Nuh (as) hakkında şöyle haber verir: "And olsun ki Nuh'u kavmine gönderdik (Bunun üzerine Nuh onlara): “Ey kavmim! Allah'a ibadet edin Zira sizin, O'ndan başka ilahınız yoktur” dedi " [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn23] Yine Kur'ân-ı Kerîm'in, bu konuda Hz Hud (as) hakkın*da şöyle haber verir: “Âd kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur” [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn24] Yine Kur'ân-ı Kerîm, Hz Salih (as) ile ilgili olarak: “Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik Dedi ki, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin O'ndan başka bir tanrınız daha yoktur” [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn25] Ayet-i celilelerden de anlaşılacağı üzere Peygamberler ile kavimleri arasında gerçek risalet ve Tevhid daveti etrafında şiddetlenen mücadeleyi görmekteyiz Ama sonuç ise, Hakk'ın zaferiyle, Peygamberlerin galibiyetiyle ve yalancıların helak olmasıyla sonuçlanacaktır İşte bunlar, Peygamberlerin davetinde bulunan özelliklerin en önemlileridir |
Allah Yoluna Davet Usulü |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah Yoluna Davet UsulüDAVETTE FITRATA UYGUN DAVRANMAK Davette iyi niyet yetmez,ilim,usül,sabır ve fıtrata uygun muamele gerekir İslam’ın her daveti insan içindir Dolayısıyla her insanın yaratılışı (fıtrat) farklı farklıdır Her insanın Allah ile muhabbeti ve münasebeti taşıdığı yaratılışına göre farklılık arz eder İnsanların kâbiliyetleri değişik olduğu için; onları Hakk yoluna dâvet de farklı şekil ve derecelerde olmaktadır Bu hâli, Allah’u Teala: "(Ey Muhammed!) [b]Rabbinin yoluna, 'Hikmet'le, güzel öğütle [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn27][b]davet et Onlarla en güzel şekilde mücadele et;” emri ilahiyesiyletebliğdeki metodu belirtmiştir [color="RoyalBlue"]Hikmetle dâvet, ilâhî dâvette bir rütbedir Öğüt ve güzel mücâdele de aynı şekilde özel bir usül ve dâvet şeklidir Hikmetle Hakk yoluna dâvet edilecek kimse, nasihatle çağrılmaz Onun dâveti, ancak hikmetle güzel olur Mürşid-i Kâmil, kimin nasıl irşâd edileceğini, kimin ebrâr, kimin mukarrebun usûl ve üslûbunda terbiye edilmesi gerektiğini bilir Zira insanların bir kısmı, donuk tabiatlı, katı kalpli kimselerdir Bunlar ancak Cehennem korkusuyla ve uyarıcı öğüt ve nasihatlerle yumuşayabilirler Bazıları ise; temiz bir yaratılışa sâhip, kalpleriyle nefisleri birbirine uyum ve yakınlık içinde olan kimselerdir Nefsi kalbine galip gelen kimse, nasihat ve vaazla, kalbi nefsine hâkim olan kimse de, hikmetle hakka çağrılır Öğütle dâvete ebrâr (iyiler) uyar, bu dâvette Cennetle müjdelemek ve Cehennemle korkutmak esastır Hikmetle dâvete mukarrebûn (kurbiyyet makamına ulaşmış sâlihler) icâbet eder Onlar bu dâvetle, kurbiyyet makâmının lütuflarına, tertemiz mârifet ilmine ve tevhidin inceliklerine çağrılırlar Onlar da, ilâhî müşâhedeleri ve rabbânî marifetleri bulduklarında, ruhları, kalpleri ve nefisleriyle icâbet ederler Böylece; kendilerine söylenen emirlere uymaları, dâveti nefisleriyle kabul ettiklerini göstermektedir[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn30] [color="RoyalBlue"]Peygamber Efendimiz (sav) yaşayışı, davranışı ve sözleriyle davet faaliyetinde metodun önemini vurgulamış, bu konuda en güzel ve en geçerli örnekleri vermiştir Çevreye davet için görevli olarak gönderdiği ashâbına: "Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz " "Halkın seviyesine ininiz" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn32] gibi tavsiyelerde bulunarak uygulanacak bazı metotları onlara göstermiştir Elbette günümüzde İslâm davetini üstlenen Müslümanlar da davet faaliyetlerini usûlüne uygun bir şekilde yürütmek ve bu konuda Hz Peygamber'in tatbik ve tavsiye ettiği metotları örnek ve rehber edinmek mecbûriyetindedirler [color="RoyalBlue"]Çünkü Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Andolsun ki Resulullah’ta sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü umar olanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir imtisal numûnesi vardır" [color="RoyalBlue"]Peygamber Efendimiz(sav)de: "Size iki şey bırakıyorum; onlara sarılırsanız asla dalâlete düşmezsiniz: Allah'ın Kitabı ve Resûlünün Sünneti" "Şayet Nebînizin Sünnetini terk ederseniz sapıtırsınız" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn35] buyurarak Müslümanların genel davranış ve uygulamalarında sarılacakları kaynağı göstermiştir İşte belirtilen bu metotlarla irşad görevine soyunanlar,gerek davranış gerekse yaşantılarında Allah ve Resulünün metotlarını hiç yılmadan sabırla,ilmi hakikatlere dayanan bir hitabetle davet ederlerse işte bu davranış Kur’an ve sünnete uygun bir tebliğ olur İRŞADA ZARAR VEREN ZÜMRELER Davet faaliyeti, Müslümanların kaçınılmaz görev ve sorumluluklarından birini oluşturmaktadır Gücü, bilgisi ve bulunduğu konum nispetinde ayrı ayrı her Müslüman, üzerine düşeni kadarıyla davet vazifesini yerine getirmekten mesûldür Kur'ân âyetlerinde tebliğ, Müslümanların temel vasıflarından birisi olarak yer alır Meselâ Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz: iyiliği emreder, kötülükten sakındırırsınız " [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn36] [color="RoyalBlue"]Bu görevin mutlak gerekliliği, şu âyette kullanılan emir kipinden, açık bir şekilde anlaşılmaktadır: "Sizden öyle bir cemâat bulunsun ki (onlar herkesi) hayra davet etsin, iyiliği emredip kötülükten sakındırsın " [color="RoyalBlue"]Hz Peygamber (sav) Efendimiz de: "Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin; gücü yetmezse diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin ki bu, imanın en zayıfıdır " buyurarak davet görevinin imanla ilişkili bir husus olduğunu belirtmiştir İslâm'a davetin önem ve gerekliliğini açıkça ortaya koyan bir başka husus da, âyetler ve hadislerde bu görevi terk edenlerin acı âkıbet ve cezalarının belirtilmiş olmasıdır Allah'ın âyetlerini ve doğruyu tebliğ etmeyenler, Allah'ın ve lânet etme şanına erenlerin lânetine uğrarlar: “İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder Lanet edebilecek olanlar da lanet ederler” [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn39] [color="RoyalBlue"]Peygamber Efendimiz(sav) de şöyle buyurur: "İsrâil oğulları arasında zulüm yaygınlaştığı zaman onlardan biri, diğerini bir günah işlerken görür ve önce o işten sakındırırdı Fakat ertesi günü,o adamla oturup kalkabilmek,yiyip içebilmek (menfaat sağlamak) için gördüğü kötülükten sakındırmazdı Bunun üzerine Cenâb-ı Hak onları birbirine düşürdü ve haklarında: “İsrâil oğulları’ndan olup da küfredenlere Davud’un da,Meryem oğlu İsa'nın da diliyle lânet olunmuştur Bunun sebebi,isyan etmeleri ve ifrata sapmaları idi Onlar, işledikleri herhangi bir fenalıktan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı Yapmakta devam ettikleri(o hâl)ne kötü idi! “ âyetlerini indirdi Evet,siz de, ya zalime engel olursunuz ve onu hakka çekersiniz; ya da bu durum sizin başınıza da gelir " [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn41] İşte bu sorumluluğu hisseden Müslümanlar davet yoluna gitmişler ve tebliğ vazifelerini yapmaya yeltenmişlerdir Her ne kadar buraya kadar duygu ve düşünceleri doğruysa da dinden bahsedip dine zarar verenler de çoktur Bunların başında şunlar gelir Cahiller,söylediklerine ters hareket ederler Dini dünya menfaatlerine alet yapanlar,Münafıklar,Dindar gözüküp dini yıkanlar,Sert ve kaba davrananlar Bu tür sıfatlara sahip olanlar Allah’a ulaşamayacağı gibi, başkasını hiç ulaştıramaz [color="RoyalBlue"]Ömer b Abdülaziz(rah)’in belirttiği gibi, ilimsiz amel ve davet yapan kimsenin bozduğu, ıslah ettiğinden daha çoktur” Büyük arif Ebû Hafs el-Haddâd (ks)hak yolunda ilimsiz bir yere varılamayacağını ve cahile uyulamayacağını şu veciz ifadeyle dile getirir: [color="RoyalBlue"]“Biz işlerini, sözlerini ve hallerini Kur’an ve sünnet terâzisinde ölçmeyen kimseyi, Allah yolunun erlerinden saymayız!” Velilerin sultanı Cüneyt el-Bağdâdî (ks), bu konuda şu temel prensibi ortaya koyar: [color="RoyalBlue"]“Bizim yolumuz Kur’an ve sünnete bağlı ve her şeyi ile onlarla kuşatılmıştır Manevi terbiyesinden önce gerektiği kadar Kur’an’ı ezberlemeyen ve lazım olan sünneti yazıp öğrenmeyen kimseye bu yolda tâbi olunmaz” Bu tür insanlar her ne kadar niyetlerinin güzel olması ve sorumluluk duygusuyla muhabbetten davet yolunu seçmişlerse de, ilim birikimleri bulunmadığından davet edeyim derken dini hassasiyetlerden insanları soğutması ve uzaklaştırması muhtemeldir Bu zümreye düşen ilmi birikimlerle donanmalarıdır Davet emrini dünyevi çıkarlar doğrultusunda kullanarak,dinin emir ve yasaklarını çıkarları eksenlerinde değerlendirenler,bu çıkarcı davranışları yüzünden sorumlu olacaklardır [color="RoyalBlue"]Halbuki Allah Teala Resulullah (sav)'e: "(Ey Muhammedi Onlara “Bu (tebliğime ve uyarılarıma) karşılık sizden bir ücret istemiyorum” buyurarak davette dünyevi gailelerin olmayacağını belirtmiştir İslâm’a davet eden, boş çekişmelerden ve münakaşalardan uzak durur Hele din konusunda kimseyle çekişmeye girmez Sürekli bir biçimde Hakk’ı hatırlatır, Allah’a çağırır, O’nun dinini yaşamanın güzelliklerini anlatır Karanlığı kötüleme yerine sürekli aydınlığı (nur’u) sunar Davetçi, davet ettiği şeyi öncelikli olarak kendisi yaşar, yaşayışıyla örnek olur Tıpkı Hz Peygamber gibi anlattıklarının en doğru olduğunu hayatıyla ortaya koyar Davetçinin davetindeetkili olabilmesi söyledikleriyle önce kendisinin amel etmesine bağlıdır Aksi halde irşâddan olumlu sonuç alınamayacağı ayette şöyle ifade edilir: [color="RoyalBlue"]"Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi, niçin söyleyip duruyorsunuz" İnsanlar çoğu zaman davet edilen şeyi davetçinin şahsıyla özleştirirler Bu nedenle davetçinin yaşayışı İslâm üzere olmalıdır "Ey Musa ve Hârun! İkiniz de Firavun'a gidin Çünkü o çok azdı Öğüt alacağını veya korkacağını umarak ona yumuşak sözler söyleyin" [url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn47] emri ilahiyesi gereğince davet edenlerin kaba saba konuşmalarından sakınmalarını, " (Ey habibim!) [b]Allah'ın rahmeti sebebiyle onlara yumuşak davrandın Eğer sen sert ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz insanlar, etrafından dağılır giderlerdi” Ayeti kerimesi de bu yumuşak davranışın nasıl semere verdiğini belirtmektedir Davette en önemli unsurlardan biri de sabırlı olmaktır Genelde davetteki en büyük handikap davetçi yapmış olduğu davetin akabinde hemen tesirin hasıl olmasını bekler Bu tesir eğer istediği gibi çabuk olmazsa küsme,darılma ve tebliğden vazgeçme gibi nefsi hisler hasıl olur ki,bu davranış Kur’an ve sünnetle bağdaşmaz Halbuki Peygamber Efendimiz(sav)’ın saadetli hayatında ki davetler incelendiğinde göstermiş olduğu sabır ve tekrar tekrar davet de ısrar etmesi mü’minlere örnek teşkil edecek bir davranıştır Unutulmamalıdır ki,İslâm’a, Hakka, hidâyete ve güzelliklere davet işi, yalnızca peygambere ait bir görev değildir İman edenler, güçleri nispetinde bu davet işine katılırlar Zaten Müslüman kendi dininin temsilcisidir O hem İslâm’ı yaşamaktan, hem de onu başkalarına en güzel bir şekilde ulaştırmaktan sorumludur ALLAH DOSTLARININ İRŞADDAKİ ETKİLERİ Rasulullah (sav) Allah’u Teala’nın Resulü ve halifesi olarak, erkek-kadın bütün insanların Peygamberi ve rehberidir O’na vâris olan kamil mürşitler, Rabbanî alimler de bütün beşeriyetin irşat ve ıslahı için görevlidirler Bu büyükler, hiçbir ayırım yapmadan herkese ve her kesime ilâhi daveti, iman, ihlas, takva ve güzel ahlakı tebliğ etmekle memurdurlar Zira,manevi irşat kıyamete kadar sürecektir Çünkü, Rasulullah (sav) Efendimizin peygamberliği devam etmektedir O’nun Allah’a davet, kalpleri tezkiye, nefisleri terbiye ve gönülleri ilâhi aşk ile doldurup ahirete yöneltme işini, derecelerine göre vârisleri (velileri) yürütmektedir Yeryüzünde din ile yükümlü olan insan bulunduğu sürece irşat da devam edecektir Bu işi üstlenen kamil müminler, takvada imam olabilme sıfatına ulaşmış salih zatlardır Onlar, Kur’an-ı Hakim’de, “sabikun-mukarrebun” sınıfında tanıtılmışlardır [color="RoyalBlue"]Büyük arif İmam Sühreverdi (ks):“Allah dostları yanında rütbelerin en yükseği irşat makamıdır Çünkü bu makama çıkan kimse, kulları Allah’a davette ve onları terbiye işinde Hz Peygamber (sav)’e vekillik yapmaktır” [color="RoyalBlue"]Hz Ali(kv)yakin makamına ulaşmış,Allah’ın dinine davet ve irşat için görevlendirdiği kulları şöyle anlatır:“Yeryüzü ilâhî hükümleri ayakta tutanlardan boş kalmaz Bu kimseler ya halkın arasında bilinip tanınır veya Allah’u Teala’nın mânevî delil ve hüccetlerini korumak için gizli kalırlar Bunların nerede bulunduğunu Allah bilir Çünkü onların sayıları az, kıymetleri ise çok yüksektir Zatları gizli, fakat hâl ve hatıraları gönüllerdedir Allah’u Teala hüküm ve hüccetlerini onlarla korur Ta ki onları, kendilerinden sonra gelenlere emanet eder ve kendileri gibi olanların kalbelerine nakşeder Bu şekilde ilim tam manasıyla içlerine sirayet eder Sonuçta ruhî yakîne ulaşırlar; mülayim kimselerin sert gördükleri dahi onlar için yumuşak olur Gafillerin ürktüğü şeylerle onlar ünsiyet/muhabbet ederler Bedenleriyle dünyada bulunurken, ruhlarıyla alî makamlarda seyrederler İşte bunlar, Allah’u Teala’nın, kulları içinden seçtiği dostları, yeryüzünde dinine davet ve irşat için görevlendirdiği kullarıdır” Tarih boyunca İslam aleminde bu sıfatlarla donatılmış Sadat-ı Kiram en güzel irşadı yapmıştır Onlar İslam’ı dil ve halleri ile anlattıklarından gönüllere girmişlerdir Allah Teala’nın insanlığı eğitmek için gönderdiği peygamberlerin varisi olan rabbanî alimler, bizleri eğitilmeye çağırıyor Onlar her devirde olduğu gibi bugün de yaşantılarıyla, sözleriyle insanı insan olarak yaşatabilmek için çalışıyorlar İnsanlığı hakka, adalete, barışa ve güzelliklere davet ediyorlar Kalpleri geçici sevgilerden, baki olana bağlıyorlar Onların ders verdiği o mübarek terbiye okullarında kıyamete kadar bu vazife devam edecektir Sadat-ı Kiram, insanları kendisi gibi (salih bir hâlde) olmaya davet eder, ta ki insanlar da onun gibi salih olsunlar Ona baktıklarında, onun zühd hâlinden dolayı dünyaya karşı onlar da zühd ehli olsunlar isterler [color="RoyalBlue"]Bu konuda Zünnûn el-Mısri(ks) şöyle demiştir: “Sana diliyle söz edenle değil ilmi (ve hâliyle) konuşanla otur” Hasan-ı Basrî(rah) ise ondan önce şunları söylemiştir: “İnsanlara fiilin ile vaaz et(örnek ol), sadece sözünle vaaz etme” Kamil mürşit ilâhi emir ve mesajları devrinin insanlarına tebliğ ederken, zamanın şartlarına göre yeni içtihatlar yapıp farklı usuller belirleyebilir Müçtehitler fıkıh sahasında içtihat yetkisine sahip oldukları gibi, kamil mürşitler de ahlak ve terbiye alanında içtihada söz sahibidirler Onlar öyledirler ki, Allah’u Teala’nın özel himaye ve desteğinde hareket eder O’nunla konuşur, O’nunla görür, O’nunla tutar, O’nunla anlar Allah’u Teala, yeryüzünde onların adını ve irşadını yayar Onları yer ehlinin emniyeti, gök ehlinin nazar yeri kılar Artık onlar gönüllerin reyhanı, Allah’ın has dostu, nazargah-ı ilâhi, Rabbanî sırların madeni olup yeryüzünde kulları Yüce Allah’a sevk ederler Allah’u Teala, onların vasıtasıyla kullarını terbiye eder Onların nazarıyla ölü kalpleri diriltir Halkı kendi yoluna çevirir Onlarla ilâhi hukuku ayakta tutar Sözleri, kalpleri Allah’a bağlar Görülmeleri nefislere şifa verir Teveccüh edip yönelmeleri kalpten kötü arzuları yok eder Yakınlıkları çirkin huyları temizler Onlar,bahar gibi nur saçar Yaz gibi manevî meyveleri devşirirler Onlar,kendilerine sığınılan bir sığınak,bir şeyler bulunması ümit edilen maden kaynağıdır Onlar,Hak ile batlın arasını ayırt eden sıddık, hak adamı, dost, arif, ilhama mazhar, Allah’ın yeryüzündeki şahitleridirler İşte onlar bu halleriyle,hikmetle davet eden,dertlerin şifası,manevî hastalıkların tâbibi Muhammed Mustafa(sav)’in varisi olurlar Onların bu özellikleri yanında ,davet ve tebliğ edileceği insanların fıtratını, onların tatbik edileceği zaman ve mekanın şartlarını bilmenin de gereği vardır Zira elindeki tohumu nereye ne zaman ekeceğini bilmeyen bir çiftçi tohumu zayi eder Bu özellikleri ile donanan Allah dostları,Allah Resulüne vekaleten bu vazifeyi sürdürmeye devam etmektedirler ve kıyamete kadar da devam edeceklerdir Bu davetin iki tarafı vardır Bir tarafta yaratılışı gereğince eşrefi mahluk olan insanoğlu diğer tarafta ise hakka,hakikate,huzur ve barışa, kısaca insan olmaya davet eden kutlu elçiler [color="RoyalBlue"]-Bakara suresi ayet-30 [color="RoyalBlue"]-Tîn suresi ayet-4 [color="RoyalBlue"]-Fâtır suresi ayet-24 [color="RoyalBlue"]-M Saki Erol,Hayat Dengemiz,238-241 [color="RoyalBlue"]-Maide suresi ayet-67 [color="RoyalBlue"]-A'raf suresi ayet-62,68,79,93;Ahkaf suresi ayet-23 [color="RoyalBlue"]-Maide suresi ayet-99;Bu konu ile ilgili olarak BkzÂl-î İmran-20;Maide-92;Rad-40;Nahl-35,82; Nûr-54; Ankebût-18;Yâsîn-17;Şuara-48;Teğabün-12 [color="RoyalBlue"]-Hicr suresi ayet-94,99 [color="RoyalBlue"]-Şuara suresi ayet-214 [color="RoyalBlue"]-İbn Kayyım,Zâdü'l-Mead,I,34 [color="RoyalBlue"]-Enam suresi ayet-50;Ahkaf suresi ayet-9 [color="RoyalBlue"]-Fahreddin er-Razi bu ayet ile ilgili olarak şöyle der:"Bu ayet HzPeygamber(sav)'in ve diğer Peygamber- lerin, ancak vahiy ile hareket ettiğini gös*terir Bu ayet, Hz Peygamber (sav)'in ve diğer Peygamberlerin kendiliğinden hiçbir hüküm vermediğine ve içtihad etmediğine aksine bütün hükümlerin vahiyden sadır olduğunu gösterir Bu husus, "O, kendi nevasından söz söylemez O kendisine ilka edilen bir vahiyden başkası değildir" (Necm suresi ayet-3-4) ayetleriyle de kuvvet kazanmaktadır" Fahreddin Razi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb,IX,442 [color="RoyalBlue"]-Furkan suresi ayet-57 [color="RoyalBlue"]-Sâd suresi ayet-86 [color="RoyalBlue"]-Beyyine suresi ayet-5 [color="RoyalBlue"]-Enbiyâ suresi ayet-25 [color="RoyalBlue"]-Sad suresi ayet-86 [color="RoyalBlue"]-Nahl suresi ayet-125 [color="RoyalBlue"]-Yûsuf suresi ayet-108 [color="RoyalBlue"]-Ahmed b Hanbel MüsnedI,26;İbn Mace, Mukaddime, 6 (43) [color="RoyalBlue"]-Taha suresi ayet-131 [color="RoyalBlue"]-Sabuni,Peygamberler Tarihî, 59 [color="RoyalBlue"]-Mü'minun suresi ayet-23 [color="RoyalBlue"]-Hud suresi ayet-50 [color="RoyalBlue"]-Hud suresi ayet-61 [color="RoyalBlue"]-Fahreddin er-Razi, bu kelimeyle ilgili olarak şöyle der: "Buradaki hikmet, kesin inancı ifade eden kafi delil ki,işte bu ayeti kerimede de,'hikmet'adıyla adlandı*rılmıştır Bu, derecelerin en kıymetlisi ve makamlarında en yücesidir İşte bu, Al*lah'ın,”Kime de hikmet verilirse, muhakkak ki ona çok hayır verilmiştir” Bakara suresi ayet-269 ayetinde bahsettiği delildir" Fahreddin er-Razi, Tefsiri Kebîr,XIV,377 [color="RoyalBlue"]-Güzel öğüt ise zanni ipuçları ve iknai delilerdir ki, bunlarda ayeti kerimede"Güzel Öğüt" olarakbelirtilmiş- lerdir Fahreddin er-Razi,Tefsiri Kebîr,XIV,378 [color="RoyalBlue"]-Nahl suresi ayet-125 [color="RoyalBlue"]-Sühreverdi,Gerçek Tasavvuf,125-126 [color="RoyalBlue"]-Sühreverdi,Gerçek Tasavvuf,51-52 [color="RoyalBlue"]-Buhârî, Cihad, 164 [color="RoyalBlue"]-Ebû Davud, Edeb, 20 [color="RoyalBlue"]-Ahzab suresi ayet-21 [color="RoyalBlue"]-Muvatta',Kader,3 [color="RoyalBlue"]-İbn Mace, Mesâcid, 14 [color="RoyalBlue"]-Al-i İmran suresi ayet-110 [color="RoyalBlue"]-Al-i İmran suresi ayet-104 [color="RoyalBlue"]-Müslim, İman, 78 [color="RoyalBlue"]-Bakara suresi ayet-159 [color="RoyalBlue"]-Maide suresi ayet-78-79 [color="RoyalBlue"]-İbn Mâce, Fiten, 20; Tirmizî, Tefsîru Sûrati'l-Mâide, 7 [color="RoyalBlue"]-Söz için bkz: İbnu Abdilberr, Câmiu Beyâni’l-İlm, I, 33 [color="RoyalBlue"]-Câmî, Nefahâtü’l-Üns, 185;İbnu Kayyım,Medâricu’s-Salikîn,II 484 [color="RoyalBlue"]-Kuşeyri Risâle,I,118;Subkî,Tabakâtu’ş-Şâfiyye,II,36 [color="RoyalBlue"]-Sâd suresi ayet-86 [color="RoyalBlue"]-Saff suresi ayet-2 [color="RoyalBlue"]-Taha suresi ayet-43-44 [color="RoyalBlue"]-Al-i İmran suresi ayet-159 [color="RoyalBlue"]-Sühreverdi,Gerçek Tasavvuf,102 [color="RoyalBlue"]-el-Mekki,Kutu’l-Kulub,II,100 [color="RoyalBlue"]-el-Mekki,Kutu’l-Kulub,II,267-268 |
|