İslâmda Va'zın Ve Öğüt Vermenin Önemi |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İslâmda Va'zın Ve Öğüt Vermenin Önemiİslâmda Va'zın ve Öğüt Vermenin Önemi İslam dininde va'z etmek ve öğüt vermek pek önemli bir görevdir, bir farz-ı kifayedir Kürsülerde ve minberlerde insanlara öğüt kasdi ile söylenen sözler (hutbeler) sünnettir Peygamberimizin yoludur Din hükümlerine uygun olarak ihtiyaca göre tatlı ifadelerle yapılan konuşmalardan, verilen öğütlerden herkes faydalanır Bunlar birer uyarmadır Bu uyarmalar mü'minler için çok yararlıdır Nasihat (öğüt), aslında hayır istemektir Bir hadis-i şerîfde şöyle buyurulmuştur: "Şübhe yok ki din, Allah için, Allah'ın kitabı ve Peygamberi için, müslümanların imamları için ve hepsi için hayır istemekten, (öğüt vermekten) ibarettir" Doğrusu Allah'ın dinine hizmet için çalışmak, başkalarının hidayete ermelerine, mutluluğa kavuşmalarına ve selametlerine hizmet için uğraşmak ne büyük bir hayırseverliktir, ne yüksek bir harekettir! Bunun içindir ki, bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: "Yüce Allah'ın bir kimseyi, senin aracılığınla hidayete erdirmesi, senin için, güneşin üzerine doğduğu ve battığı şeylerin hepsinden daha hayırlıdır" Nasihat, gerçekten bir hayır işidir, çok sevimli bir hizmettir Yalnız baş olmak sevgisi ile veya mala ve insanların takdirine kavuşmak maksadıyla yapılan öğütler ve konuşmalar, sahibleri için birer günahtır İyi niyet bulunmadığı için de, Yüce Allah katında makbul değildir Allah rızası için bir hayır olarak yapılan öğütü kabul etmemek, ilmi üstün olan kimsenin hakka bağlı emir ve tavsiyelerine boyun eğmekten kaçınmak ise temerrüd (İnatçılık) denen kötü bir huydur Bu da, kıskanmaktan, kendini beğenmekten ve nefsin arzusuna uymaktan ileri gelir İslamda iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak da bir öğüt ve hayır dilemekten ibaret çok önemli bir görevdir Müslümanlar bu görevi gereği üzere yerine getirmiş olmakla diğer milletlerden seçkin bir millet olmuşlardır Kur'an-ı Kerîm'de de övülmüşlerdir Maruf yaratılışa uygun ve dince güzel görülen şeydir Münker de, aksine yaradılışa aykırı ve dince çirkin bulunan şeydir Onun için her müslüman kendi din kardeşi hakkında ve bütün insanlık hakkında hayır ister, iyiliği emreder ve öğüt verir Kötülüklerden sakındırmayı da bir din görevi bilir Ancak bu görevin dereceleri vardır Şöyle ki: Bu yol gösterme görevinin yapılmasında, karşı taraftan bir kötülüğün ortaya çıkacağı düşünülmüyorsa, bu görev işe el koymakla, değilse sözle yapılır Bu da tehlikeli ise, yalnız kalb ile yapılır İyiliğin yapılması, kötülüğün de terk edilmesi için kalb ile dua yapılır Bir müslüman yapacağı iyiliği tavsiye ve kötülükten alıkoma görevinin zararız olarak kabul edileceğini üstün görüşü ile anlamış olursa, bu görevi yapmak ona vacib olur, bunu terk edemez Fakat bu yüzden döğülme ve sövülme gibi bir tepki göreceğini anlarsa, bu görevi bırakması daha iyidir Sözünün benimsenmeyeceğini bilmekle beraber böyle bir tepki de olmayacağını anlarsa, serbestir; isterse öğüt verir, isterse vermez Fakat öğüt vermesi daha iyidir Bu yolda bazı zorluklara katlanmak bir mücahededir Bir kimsenin emrettiği veya yasakladığı şey, hakka ve ihtiyaca uygun ise, kabul edilmelidir Öğüt veren, söylediklerini yapmamış olsa bile, doğru olan şey kabul edilir Şu da gerçektir ki, bir emir ve yasağın ruhlara tesir edebilmesi için, bu görevi yapmaya çalışan kimse şu beş vasfı kendisinde bulundurmalıdır: 1) Bilgi sahibi olmalıdır Çünkü bilgisi olmayan kimse bu görevi güzelce yapamaz 2) Söylediği şeyle kendisi de amel etmelidir Değilse: "Niçin yapmadığınız şeyi söylersiniz?" azarına muhatab olur 3) Bütün sözlerinde Yüce Allah'ın rızasını ve müslümanların yükselmelerini gözetmelidir Bunu hedef edinmelidir 4) Dinleyiciler hakkında şefkat göstermeli, irşad görevini tatlılık ve yumuşaklıkla yapmalıdır 5) Sabırlı ve iyi huyu olmalı Sertlikten ve şiddetten kaçınmalıdır Şunu da ekleyelim ki, halk tabakasından olan kimselerin, ilim ve irfan sahibi şahıslara iyiliği emretmeleri ve kötülüğü yasaklamaları uygun değildir Böyle bir davranış edebe aykırıdır Kendi haklarında bilmeyerek bir zarara sebeb olabilir Büyük İslam İlmihali Müellifi : Ömer Nasuhi Bilmen |
|