Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, genel, hakkında, ilçeleri, ili, şanlıurfa

Şanlıurfa İli Ve İlçeleri Hakkında Genel Bilgi

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şanlıurfa İli Ve İlçeleri Hakkında Genel Bilgi



Şanlıurfa İlimiz Ve İlçeleri Hakkında Genel Bilgi


GENEL BİLGİLER


Şanlıurfa Hakkında Bilgiler, Şanlıurfa Coğrafyası, Şanlıurfa Gezilecek Yerleri, Şanlıurfa İlçeleri, Şanlıurfa Tarihi, Turistik Yerleri, Urfa Yemekleri,




Yüzölçümü: 18584 km²


Nüfus: 1001455 (1990)


İl Trafik No: 63


Şanlıurfa, tarihi geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanan, Hz İbrahim’in doğduğu, Hz Eyyüb’ün yaşadığı, Hz İsa tarafından kutsanan kent adeta bir müze şehir görünümündedir Harran’ ı gezerken 4000 yıl öncesinin solunduğunu hissetmemek, Atatürk Barajının suladığı Harran Ovası’nda ise yaratılan bolluk ve bereketi gözlemlememek mümkün değildir


Urfa ilinin ilçeleri;


Urfa ilinin ilçeleri Akçakale, birecik, bozova, ceylanpınar, halfeti, harran, hilvan, siverek, suruç ve viranşehirdir


Akçakale

Akçakale suriye sınırında bir ilçemiz Şanlıurfanın en eski İlçelerinden biri Türkiye-Suriye sınırı çizilmeden önce Tel Ebyâd (Beyaz Tepe) olan ismi, 1921 de Akçakale olarak değiştirilmiştir

Şanlıurfa İline 52 Km uzaklıkta


Birecik

İlçe şanlıurfanın güneybatısında gaziantep ili sınırında yer almakta

İlçenin güneydoğusundaki Beko Dağı ise Birecikin Suruç ile olan doğal sınırını oluşturur Fırat Nehri ilçe topraklarını kuzeyden güneye doğru ikiye ayırır Birecikte tarihi eser olarak;

Birecik Kalesini, Kule Mescidini, Mırbı (Ilgar) Kervansarayını

Birecik Ulu Camisi, Mahmut Paşa, Şeyh Sadettin ve Abdü Kethüda (Cücük) Camisi gezebilirsiniz Aynı zaman da Sivil Mimari Örneklerinden Birecik Evleride görülmeye değer


Viranşehir

Merkeze 92 km uzaklıkta Viranşehir mağaralarıyla, höyükleriyle, tarihi kalıntılarıyla dikkat çekici bir ilçemiz Aynı zaman da Peygamberler beldesi olarakta anılıyor…Nedenini hemen söylüyelim…

İsminden de anlaşılacağı gibi Eyyüpnebi Beldesindeki türbeler sizi hayretlere düşürebilir, Viranşehirin Kuzeybatısında Eyyüpnebi Köyü var Hepimizin bildiği sabrıyla dimağlarımıza yerleşen Peygamberlerden Hz Eyyüp AS ın yeni Peygamberlerden Hz İlyas AS ın türbeleri bulunmakta Viranşehirde ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında gelmekte

İç Kale ve Surlar, Ortogonel Tapınağı, Romalılarında izlerini taşıyan Kızlar Sarayı, Kale Çimdin, Çatalca harabeleri günümüze kadar gelebilen eserler arasında

Tarihi çok eski olan çeşitli medeniyetlere beşiklik etmiş olan Viranşehir,çevresindeki höyüklerle zengin bir kültür birikimini bağrında taşımakta Annabi Höyük, Yaban Höyüğü, Oğlakçı Höyüğü, Tılterik Höyük, Tılgören Höyük sadece birkaçı


Ceylanpınar

İl merkezine 142 km uzaklıkta İlçe topraklarının tamamına yakını Viranşehir Ovasında yer almakta Ceylanpınar 1982 e kadar viranşehir ilçemize bağlıymış

Ceylanpınar’ın bir yerleşim yeri olmasının başlangıcı, demiryolu üzerindeki istasyon ve buradaki işçilerin yapmış olduğu evlerdir

Ceylanpınar gündeme sınırdaki bayramlaşmalarla geldi

Kurtuluş savaşı zamanın da Şanlıurfa ili ve beraberinde Ceylanpınar toprakları da işgalden kurtarılmış

1921 tarihli Ankara Anlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti – Suriye Arap Cumhuriyeti devlet sınırının belirlenmesinden sonra birçok yakın akraba ayrılarak iki ayrı devletin sınırları içerisinde kalmışlar 70li yıllara kadar sınırlardan giriş çıkış yapılarak akrabalarıyla insanlar göreşebiliyorlarmış fakat artan terör olaylarının sonucunda sınırlar tamamen kapanınca 1999 kadar yakın akrabalar bile sınırlara kurban gitmiş…

İlk zamanlar Sınırın iki yakasında kalan bu insanlar özellikle dini bayramlarda her türlü olumsuz şekil ve iklim koşullarına rağmen, güvenlik sebebiyle sınır boyunca çekilen tel örgüler arkasından, kalabalıklar halinde, insanlık onuruna yakışmayacak bir ortam ve şekilde uzun yıllar bayramlaşmaya devam etmişlerdir

27 Aralık 1999 tarihinde, TC Şanlıurfa ve Suriye Arap Cumhuriyeti Haseki Valilikleri arasında, Ceylanpınar’da yapılan bir protokol ile; “Bundan böyle her iki vilayet sınırları içerisinde ikamet eden akrabaların idari mektupla, sınırı geçerek birbirlerinin evlerinde bayramlaşabileceklerine karar verilmiştir

1999 dan beri bir bayramda Türkiyedekiler suriye sınırlarına, bir bayram da suriyedekiler Türkiye sınırına geçmekte…


Bozova

İl merkezine 38 km uzaklıkta Kuzeyden Adıyamam ilmize komuş olan bir ilçemiz İlçeden günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Kurban Höyük, Titriş Höyük, Lidar Höyük ve Titriş Kervansarayı bulunmakta, gelmişken görebilrisiniz


Halfeti

Gaziantep ve Adıyaman illeri ile çevrili bir ilçemiz İlçe merkezinin Fırat sahili, yeşil bir kıyı şeridi şeklinde Sahilden itibaren en geniş yerde 200 mden sonra sarp kayalıklar başlar İlçe merkezi bu kıyı şeridi üzerinde ve sarp kayalıkların eteklerinde kurulmuş

Şanlıurfaya 112 km uzaklıktaki Halfeti, Şanlıurfanın en küçük ilçesi


Harran

Sanliurfa’nin 44 kilometre Güneydogusundadir Her yerinden tarih akan Harran ilçesi, kendi adiyle anilan Harran Ovasi merkezinde kurulmus

Tevrat’ta Hârân olarak geçen yerin burasi oldugu söylenilir Islam tarihçileri kentin kurulusunu Nuh Peygamber’in torunlarindan Kaynan’a veya Ibrahim Peygamber’in kardesi Aran’a (Haran) baglarlar 13 yüzyil tarihçilerinden Ibn Seddad, Hz Ibrahim’in Filistin’e gitmeden önce bu sehirde oturdugunu yazmaktadir Bu nedenle Harran’a Hz Ibrahim’in kenti de denildigini, Harran’da Ibrahim Peygamberin evinin, adini tasiyan bir mescidin, onun otururken yaslandigi bir tasin varoldugunu söylemekte

Harran tarihiyle ilgili en dogru bilgiler arkeolojik kazilardan elde edilen buluntulara dayanmaktadir Harran adina ilk defa, Kültepe ve Mari’de bulunan MÖ II bin baslarina ait çivi yazili tabletlerde “Har-ra-na” veya “Ha-ra-na” seklinde rastlanilmakta

Bu tarihi belgelerden anlasildigina göre, Harran adi 4000 yildan beri degismeden günümüze kadar gelmis Harran adi, Sümerce ve Akatca “Seyahat-Kervan” anlamina gelen “Haran-u” dan gelmekte

Bazi kaynaklar bu kelimenin kesisen yollar veya çok siddetli sicak anlamina geldigini de söylemekte

Harran, Kuzey Mezopotamya’dan gelerek bati ve kuzey batiya baglanan önemli ticaret yollarinin kesistigi bir noktada bulunmakta Anadolu’dan Mezopotamya’ya Mezopotamya’dan da Anadoluya olan ticaret binlerce yil Harran üzerinden yapilmis Bu da burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin olusmasina neden olmus

Abbasi hükümdari Harun Resit zamaninda kurulan “Harran Üniversitesi” dünyada büyük bir ün kazanmistir

13 yüzyila ait seyahatnamelerde Harran’da 4 medrese (Üniversite), bir hastahane, 1 düskünler yurdu ve 8 hamamin bulundugundan söz edilmektedir

Bu gün Cüllab ve Deysan irmaklari kurumus oldugundan, Harran sudan ve yesilden mahrum bir ovanin ortasinda 5000 yillik tarihi ile ayakta durmakta Tipik evleri, höyügü, kalesi, sehir surlari ve çesitli mimarikalintilari, geceleyin gök yüzünde piril piril yildizlari büyük ilgisini çekmektedir

Atatürk Barajı nedeni ile sulama olanağının artmasından ötürü son yıllarda pamuk ekimi başlamış ve pamuğa dayalı sanayisi gelişme göstermiştir

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında;

Harran Kalesi ve Surları, Han El Ba’rür Kervansarayı,Hayat El Harrani Türbesi

Cabir El Ensar Türbesi, İmam Bakır camii ve Türbesi, Şeyh Yahya Hayat El-Harrani (Hayat Bin Kays) Camisi

Ulu Cami (Harran)

Harran Höyüğünün doğu eteğinde bulunan Ulu cami…çeşitli kaynaklarda Cami el-Firdevs, Cuma Camisi ismiyle geçmektedir Anadolunun ilk anıtsal ve avlulu, şadırvanlı camilerinden olan biridir


Hilvan

Şanlıurfaya 55 km Uzaklıkta

Hilvanın tarih öncesine ait yeterli bilgi bulunmamakta Bugünkü yerleşim 1820 de Karacurum (Karacurun) ismi ile göçer aşiretleri tarafından kurulmuş Bu dönemde köy meydanında bulunan kara dibek taşından dolayı da Karacurun ismi verilmiş Bu yerleşimin ardından çevredeki diğer aşiretler de gelerek buraya yerleşmiştir

1926 yılında Hilvan ismi ile Urfa ilinin ilçesi konumuna getirilmiştir Hilvan ismini, Gölcük yolu 5 km mesafede halen Hilvan olarak anılan ancak yeni ismiyle Balkı olarak bilinen köyden almakta Balkı (Hilvan) köyünde çok eski medeniyetlere dayanan birçok tarihi kalıntı ve harabeler bulunmaktaAncak bu harabelerin hangi dönemden kaldığı konusunda hiçbir araştırma mevcut değil


Siverek

Şanlıurfaya 96 km uzaklıkta

Siverek, sönmüş, bir yanardağ olan Karacadağ’ın batısında, Fırat’a doğru uzanan bölgede, Diyarbakır-Şanlıurfa-Adıyaman arasındaki üçgende kurulmuş bir şehirdir

Siverek tarihi camileriyle , kendine mahsus örf ve adetleriyle ,gözleri kamaştıran bir şehrimizdir

Mazisi milattan önce 5000′li yıllara kadar uzanan Siverek’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin bilinmemekle beraber Şehrin etrafında kurulduğu kale ilk defa Asurlular tarafından yapılmış Daha sonra Bizanslıların eline geçen Siverek kalesi Diyarbakır’ın dış saldırılara karşı korunması ve ordu konaklama yeri olarak kullanılmış

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında;

Siverek Kalesi, Yer altı Hamamı , Abdalağa Hamamı

Serap Çeşmesi, Ulu Cami, Gülabibey Cami

Hüseyin Çeribaşı (Sulu) Camisi , Haliliye Camisi

Hasan Çelebi Camisi , Hacı Ömer Cami


Suruç

Şanlıurfaya 45 km Uzaklık

İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Çarmelik Kervansarayı ve Eba Müslimi Horasani Türbesi bulunmaktadır ziyaret edebilirsiniz


NASIL GİDİLİR


Karayolu: Şanlıurfa yurdumuzun güneydoğu sınırlarında ve Arap ülkelerine geçişte yer alması ve GAP’ın merkezi oluşu nedeniyle karayolu ulaşımda önemli rol oynamaktadır


Havayolu: Kentte havalimanı bulunmaktadır


Havaalanı Tel : 247 03 43


GEZİLECEK YERLER


Müzeler ve Örenyerleri


Şanlıurfa Müzesi


Şanlıurfa Müzesi’nde; Harran’daki kazı çalışmalarından elde edilen eserlerin yanı sıra, yöredeki diğer höyüklerde ve eski iskan yerlerindeki çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan kültür varlıkları kronolojik sıralama ile teşhir edilmektedir Giriş katındaki ilk salon Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait eserlere ayrılmıştır


Harran


Şanlı Urfa’nın 44 kilometre güneydoğusundadır Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi Harran Kenti, kendi adıyla anılan Harran Ovası merkezinde kurulmuştur


Tevrat’ta Hârân olarak geçen yerin burası olduğu söylenilir İslam tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamberin torunlarından Kaynana veya İbrahim Peygamberin kardeşi Aran’a (Haran) bağlarlar 13yüzyıl tarihçilerinden İbn Şeddad, Hz İbrahim’in Filistin’e gitmeden önce bu şehirde oturduğunu yazmaktadır Bu nedenle Harran’a Hz İbrahim’in kenti de denildiğini, Harran’da İbrahim Peygamberin evinin, adını taşıyan bir mescidin, onun otururken yaslandığı bir taşın varolduğunu söylemektedir


Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktadır Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari’de bulunan MÖ II bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde “Har-ra-na” veya “Ha-ra-na” şeklinde rastlanılmaktadır Kuzey Suriye’de bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran’dan “Ha-ra-na” olarak bahsedilmektedir MÖ II binin ortalarına ait Hitit Tabletlerinde, Hitit’lerle Mitanni’ler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran’daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu belirtilmektedir


Harran, Kuzey Mezopotamya’dan gelerek batı ve kuzeybatıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu tüccarların da önemli uğrak yerlerinden biri idi Anadolu’dan Mezopotamya’ya Mezopotamya’dan da Anadolu’ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden yapılmıştır Bu da burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur


Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliğinin (Sabiizm) önemli merkezi olması yönüyle ünlü idi Bu nedenledir ki Harran’da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir


Urfa’nın Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri haline gelmesine karşılık, Asur, Babil ve Hitit devirlerinden beri Harran’da süre gelen Sabiizm varlığını MS 11 yüzyıla kadar sürdürebilmiştir Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi “Harran ekolü”dür


Bugün Cüllab ve Deysan ırmakları kurumuş olduğundan, Harran sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır Tipik evleri, höyüğü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları, geceleyin gök yüzünde pırıl pırıl yıldızları ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir Atatürk Barajı ve Urfa Tünelleri vasıtasıyla Harran Ovasına akıtılacak olan Fırat Nehri, Harran’ı tarihteki yeşil ve verimli günlerine kavuşturacaktır


Şuayb Şehri


Şanlıurfa’dan 88 km uzaklıktaki Özkent köyü adıyla anılan tarihi harabelerdir Geniş bir alana yayılan ören yerinin surlarla çevrili olduğu ve Roma devrinde inşa edildiği anlaşılmaktadır Halk arasında Şuayb Peygamberin bu kentte yaşadığına inanılır Burada Peygamber Makamı olarak ziyaret edilen bir de mağara bulunmaktadır


Sogmatar


Şanlıurfa’ya 73 km uzaklıktaki kent bugün Yağmurlu köyü adıyla anılmaktadır MS1 ve 2′nci yüzyıllarda Süryaniler tarafından iskan edilmiştir Kökü Harran Sin Kültürüne dayanan Sabiizm ve Baş tanrı Marilaha’nın kültür merkezi olduğu bilinen Sogmatar ören yerinin Baş tanrıya ve gezegenlere ibadet edilen ve kurban kesilen açık hava mabedi en önemli kalıntılarından biridir Mabedin duvarlarında Süryanice yazılar ve gezegenleri tasvir eden insan rölyefleri işlenmiştir Ayrıca Kalenin batısında bulunan tepedeki kayalara da tanrıları tasvir eden rölyefler ve Süryanice yazılar işlenmiştir


Nevali Çori


Nevali Çori adıyla tanınan antik yerleşme yeri, Şanlıurfa ili Hilvan ilçesine bağlı Kantara köyünün sınırları içerisinde Fırat nehrinin sağ tarafında ve onun bir kolu olan Katara Deresinin yanında yer almaktadır


Kazane


Şanlıurfa merkeze bağlı Kazane (Uğurcuk) yerleşim alanının tarihi MÖ 5000-3000′e dayanmaktadır Çalışmalar sırasında mimari buluntular, evler, sokaklar ve bu döneme ait eserler bulunmuştur Bu yerleşim alanında höyüğün tepesinde su deposu inşa edilmiştir Ayrıca Sümerce’yi Akadça’ya çeviren bir alfabe bulunmuştur


Balıklı Göl


(Aynzeliha Ve Halil-Ür Rahman Gölleri ) Urfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa’nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir


İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır Bu sırada Allah tarafından ateşe “Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri verilir Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür Hz İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer Hz İbrahim’in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür Rivayete göre Nemrut’un kızı Zeliha da İbrahim’e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar Zeliha’nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır


Camiler ve Kiliseler


İnanç Turizminin önemli merkezlerinden olan Urfa’da Ulu Cami , Hasan Padişah Cami, Halil-Ür Rahman Cami, İbrahim Peygamber’in Doğduğu Mağara Ve Mevlid-İ Halil Cami, Eyyüp Peygamber Makamı Ve Kuyusu görülebilecek Camilerdir İsa Kilisesi, Der Yakup Kilisesi Urfa’nın önemli kiliseleridir


Ulu Cami (Merkez): Urfa merkezindeki camilerin en eskilerindendir Eski bir sinagog iken MS 435-436′da ölen Piskopos Rabula tarafından St Stephon Kilisesi’ne dönüştürülmüştür Kırmızı renkteki mermer sütunların çok olması nedeni ile “Kızıl Kilise” olarak da adlandırılan yapının yerine, 1170-1175 yıllarında Nurettin Zengi tarafından inşa edilmiştir


Anadolu’daki çok ayaklı camiler grubunda olup, payeler üzerinde kıble duvarına paralel üç sıra çapraz tonozlarla örtülü, yatık dikdörtgen planlıdır On dört sivri kemerli avluya açılan ve payeler üzerine duran çapraz tonozlarla örtülü son cemaat yeri, Anadolu’da ilk kez Şanlıurfa Ulu Cami’nde kullanılmıştır Yapının sekizgen çan kulesi bugün minare olarak kullanılmaktadır


Hz İbrahim’in Doğduğu Mağara Ve Mevlid-İ Halil Cami (Merkez): Hz İbrahim, Mevlid-i Halil Cami avlusunun güneyinde bulunan mağarada doğmuştur Rivayete göre devrin hükümdarı Nemrut, bir rüya görür Sabah rüyasında gördüklerini müneccimlerine anlatır Müneccimlerin “Bu yıl doğacak bir çocuk senin saltanatına son verecektir” demesi üzerine Nemrut, halkına emir salarak o yıl doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini ister


Sarayın putçusu Azer’in hanımı bu mağarada gizlice Hz İbrahim’i dünyaya getirir Hz İbrahim 7 yaşına kadar bu mağarada yaşamıştır Hz İbrahim’in doğduğu mağaranın içerisinde bulunan suyun, şifalı olduğuna ve bir çok hastalığı iyileştirdiğine inanılır


Balıklı Göl (Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha Gölü-Merkez): Şehir merkezinde olup, içindeki balıklar, etrafındaki asırlık çınar ve söğüt ağaçları ile tabii bir akvaryum görünümündedir Göller, Ayn-ı Zeliha ve Halil-ür Rahman olmak üzere iki tanedir Hz İbrahim Peygamber’in, devrin hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye ve onları kırıp parçalayarak tek tanrı fikrini savunmaya başlaması üzerine Nemrut tarafından bugünkü Şanlıurfa Kalesi’nden ateşe atılır Bu esnada Allah tarafından “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri üzerine ateş suya, odunlar da balığa dönüşür Hz İbrahim’in düştüğü yere “Halil-ür Rahman Gölü” denilir Nemrut’un evlatlığı Zeliha da, Hz İbrahim Peygamber’e aşık olur Hz İbrahim Peygamber için babalığı Nemrut’a yalvarır Hz İbrahim’in ateşe düştüğünü görünce Zeliha da kendini ateşe atar Zeliha’nın düştüğü yere de Ayn-ı Zeliha Gölü denir


Hz Eyyüp Peygamber ve Makamı (Merkez): Hz Eyyüp peygamberin, MÖ 2100 yılında Suriye’de Şam ile Ramla arasında üst diyarı denilen ülkenin Desniye köyünde dünyaya geldiği rivayet edilmektedir Cüzzam hastalığına tutulan Eyyüp Peygamber, Rahime adlı karısı ile mağarada çile çekmeye devam ederek Allah’a ibadetten vazgeçmez Bütün ıstıraplarına rağmen Allah’a asi olmaz Sonunda, Eyyüp Peygamber imtihanı kazanır, Allah tarafından belirtilen şifalı su ile yıkanarak iyileşir, hanımı ile kendisine mal ve evlat ihsan edilerek daha sonra uzun müddet yaşar Şanlıurfa merkezinde bulunan Hz Eyyüp peygamberin çile çektiği mağara, Eyyüp Peygamber Makamı olarak ziyaret edilmektedir


Eski Ömeriye Cami (Merkez): Şanlıurfa merkezinde bulunan bu caminin, mevcut kitabeleri onarım devrine ait olduğundan inşa tarihi bilinmemektedir Halk arasında adına dayanılarak caminin Hz Ömer tarafından yaptırıldığı söylenmektedir Son cemaat yerinin doğu duvarında yer alan kitabede caminin 1301 tarihinde Muhammed Ağa tarafından tamir edildiği yazılıdır Bu kitabedeki tarih Ömeriye Caminin Urfa’nın en eski camilerinden biri olduğunu göstermektedir


Halil-Ür Rahman Cami (Döşeme Cami-Makam Cami-Merkez): Halil-ür Rahman Gölünün güneybatı köşesinde yer alan cami, medrese, mezarlık ve Hz İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü makamdan meydana gelen bir külliye halindedir Cami, MS 504 tarihinde (Bizans dönemi) Urbisyus’un maddi yardımlarıyla monofistler adına yaptırılan Meryem Ana Kilisesi üzerine XIII yyda Eyyübiler devrinde inşa edilmiştir Caminin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin batı cephesindeki kitabede, Eyyübilerden Melik Eşref Muzafferiddin Musa’nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı yazılıdır


Rızvaniye Cami (Zulumiye Cami-Merkez): Halil-ür Rahman Gölünün kuzey kenarında yer alan cami, Bizans devrine ait St Thomas Kilisesi’nin yerine Osmanlıların Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1716 yılında yaptırılmıştır


Hz Eyyüp, Hz Elyasa ve Rahime Hatun Türbeleri (Eyyüp Nebi Köyü-Viranşehir): Hz Eyyüp Peygamberin mezarının, Viranşehir ilçesinden 12 km uzaklıkta Eyyüp Nebi Köyü’nde olduğu rivayet edilmektedir Hz Eyyüp 7 yıl çile çektikten sonra kendisine Allah tarafından nail olunan şifalı su ile yıkanıp yaralarından kurtulur Daha sonra eşi Rahime Hatunla birlikte Eyyüp Nebi Köyünde yaşar Her ikisinin türbesi de bu köyde bulunmaktadır


Eyyüp Peygamberi görmek için 3 ay yol yürüyen ve çok yakınına geldiği halde göremeden ölen Hz Elyasa’nın kabri de aynı köydedir Rivayete göre; IV Murat Bağdat seferinde iken Eyyüp Nebi Köyünde mola verip bir gece konaklar Rüyasında birisi kendisine “Kaldığın yer Eyyüp Peygamberin makamıdır Sabah kalktığında atının kişneyerek ayağını üç defa vurduğu yere bir cami ile türbe yaptır” der


Yine özellikle yöre halkı tarafından anlatılan başka bir rivayete göre Eyyüp Peygamberin sırtını sürdüğü kutsal bir kaya kütlesi de bu köyde bulunmaktadır Hz Eyyüp Peygamberi ziyarete gelenler önce Hz Elyasa’yı (Hz Eyyüp, “Beni ziyarete gelenler önce Hz Elyasa’nın türbesini ziyaret etsin” demiştir) sonra Hz Eyyüp’ün türbesini, daha sonra Rahime Hatunu ve en son da sırtını sürdüğü kutsal taşı ziyaret etmektedir


Şuayb Şehri (Harran): Harran’a 45 km mesafede, bir ören yeri olup mevcut kalıntılar Roma Devrine aittir Yüzlerce kaya mezarı üzerine kesme taşlardan yapılar inşa edilmiştir Bu yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir Şuayb şehri harabeleri arasında bir mağara, Şuayb Peygamberin makamı olarak bilinmektedir


Ulu Cami (Harran): Harran Höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alan Ulu Cami, 744-750 yıllarında Emevi Hükümdarı II Mervan tarafından yaptırılmıştır Ünlü medresesi, hamamı, hastanesi ile bir külliye halinde olduğu tahmin edilmektedir Anadolu’nun en eski ve en büyük camisi olması bakımından önem arz eden caminin Selçuklu dönemindeki onarımlarından kalma mimari parçaları, taş süsleme sanatının son derece güzel örneklerindendir


Der-Yakup Kilisesi (Nemrut’un Tahtı-Merkez): Urfa Kalesinin batısında Damlacık sırtlarında kurulmuş olan bu yapının Hıristiyanlık dininin doğuşundan sonra yaptırılan ilk kiliselerden olduğu bilinmektedir MS 38 yılında Hıristiyan olan Süryaniler tarafından kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir Buraya Nemrut’un tahtı da diyenler olduğu gibi Nemrut’un mezarı diyenler de vardır Halk arasında Apgarın Dağı da denir Süryaniler buraya Deyro D’Nalşotho (Ruhların Manastırı) demişlerdir


Deyr-i Mesih (İsa Kilisesi-Merkez): Bu kilise Tılfındır Mahallesindedir Hıristiyanlık tarihinin ilk kiliselerinden olup MS 38 yılında Süryaniler tarafından yapılmıştır Evliya Çelebi Hz İsa’nın Urfa’ya geldiğini ve bu kiliseyi ziyaret ettiğini, bu nedenle buraya Deyr-i Mesih (İsa Kilisesi) denildiğini yazmaktadır


Harran (Harran): Din ve dilleriyle en eski milletlerden biri sayılan İbraniler, tek tanrıya inanan bir din anlayışını ilk gerçekleştiren kavimdir Kutsal kitaplarda anlatılan Sami asıllı Yahudi kavmi, Tevrat’a göre Yehova İbranilerini yöneten İbrahim Peygambere “Kabileni al ve baba evini (Ur şehri şimdiki Urfa) bırak, göstereceğim ülkeye git Orada kavmini büyük bir millet yapacağım” denmiştir Yine Tevrat’ta “Abram Harran’dan gittiği vakit, 75 yaşında idi” denilmektedir Hz İbrahim’in evinin kentin ortasında bulunan höyüğün kuzey eteklerindeki kalıntılar arasında bulunduğu bilim çevrelerince iddia edilmektedir


Köprüler ve Su Kemerleri


Karakoyun Deresi


Karakoyun deresinin tarihteki adı Deysan Irmağıdır Urfa’nın batısından doğan, şehir içersinden geçerek Harran Ovası’nda Cüllap Irmağıyla birleşen bu dere günümüzde kurumuş bir durumdadır Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya doğru; Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Jünstinyen Su Kemeri, Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü (Kısas Köprüsü) ve Demir Köprü bulunmaktadır


Karakoyun Su Kemeri


Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır Bizans imparatoru Jünstinyen tarafından 525 senesinde yaptırıldığı tahmin edilmektedir


Urfa Kalesi


Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha Göllerinin güneyindeki Damlacık Dağı üzerindedir Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır


Çeşmeler


Firuz Bey Çeşmesi


Ulu Caminin doğusuna bitişik olan Eyyübi Medresesinin güney duvarında yeralan çeşme 1781 tarihinde Firuz Bey tarafından yaptırılmıştır Medreseden günümüze sadece 1191 tarihli kitabesi kalmıştır Aynı yerde bugün görülen tek eyvanlı medrese, Eyyübiler Devri medresesinin üzerine 1781 tarihinde Nakibzade Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır


Hamamlar


Urfa’da Osmanlı Dönemi’nden kalma 8 hamam bulunmaktadır Bunlar; Cıncıklı, Vezir, Şaban, Velibey, Eski Arasa, Serçe ve Sultan hamamlarıdır


Hanlar ve Çarşılar


Urfa’da Osmanlı Dönemi’nden kalma çok sayıdaki hanın en güzel örnekleri Gümrük Hanı, Hacı Kamil Hanı, Mençek Hanı, Topçu Hanı, Bican Ağa Hanı, Millet Hanı ve Barutçu Han’dır


Şanlıurfa’nın Osmanlı döneminden kalma iş hanları ve çarşılarından oluşan eski ticaret merkezi Gümrük Hanı civarında yoğunluk göstermektedir Kazaz Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Koltukçu Pazarı, Pamukçu Pazarı, Oturakçı Pazarı, Kınacı Pazarı, Bıçakçı Pazarı, Kazancı Pazarı, Neccar Pazarı, İsotçu Pazarı, Demirci Pazarı, Çulcu Pazarı, Çadırcı Pazarı, Saraç Pazarı, Attar Pazarı, Tenekeci Pazarı, Kürkçü Pazarı, Eskici Pazarı, Keçeci Pazarı, Kokacı (Kovacı) Pazarı, Kasap Pazarı, Boyahane Çarşısı, Kavafhane Çarşısı, Hanönü Çarşısı, Hüseyniye Çarşıları Gümrük Hanı civarında yer alan ve günümüzde de tarihi özelliklerini koruyan önemli alış veriş yerleridir


Ornitoloji


Dünyada soyu tükenmekte olan ve Türkiye’de yalnızca Birecik’te yaşayan Kelaynaklar Şanlıurfa yöresindeki hayvan türlerinden en ilgincidir İbidae soyundan olan Kelaynaklar baş ve gerdanları tüysüz olduğundan bu adla anılmaktadır Birecik’ten başka Fas ve Cezayir’de yaşayan Kelaynaklar kış aylarında Etiyopya ve Madagaskar’a göç ederler ve şubat ortasından başlayarak Birecik’e gelirler Kayalık yamaçlarda yuva kurar, yumurtlama döneminden sonra temmuz ayı ortalarında geri dönerler Birecik’te her yıl Kelaynak Festivali düzenlenmektedir


Geleneksel Urfa Evleri


Urfa evleri genellikle harem (halk harem der) ve “oda” denilen selâmlık kısmı olmak üzere iki bölümden oluşurlar Bazen bu iki bölüm, aralarından bir duvarla ayrılmış ve sokak tarafından ayrı birer kapıları olan müstakil iki ev görünümünü verdikleri gibi, bazen de tek kapıyla girilen selâmlık bölümünden sonra ikinci bir kapıyla harem bölümüne geçilen bir plan gösterirler


Hacı Hafızlar Evi


Kara Meydan semtindedir Postahanenin güneyine bitişik olan bu ev, harem ve selâmlık bölümlü olup geleneksel Urfa evlerinin birçok özelliğini üzerinde toplamaktadır 1888 yılında inşa edilen bu tarihi ev Kültür Bakanlığı’nca restore edilerek Devlet Güzel Sanatlar Galerisi haline getirilmiştir


Sakıbın Köşkü


1796-1876 yılları arasında yaşayan Şair Sakıp Efendi tarafından yaptırılan bu konak Halepli Bahçe içerisinde bulunur Nedim Efendi Konağı gibi harem ve selâmlık olarak geniş bir alana yayılır 1985 yılında Şanlı Urfa Belediyesi’nce tamir ettirilmiştir


Küçük Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu Konağı


(Vilayet Konukevi) : Şanlı Urfa Merkezinde, Vali Fuat Caddesi’nin (Büyükyol) Balıklıgöl’e yakın kesiminde Selahattin Eyyubi Caminin batısındadır Bu tarihi konak 19 yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir (1890 yılları) Harem ve selamlık bölümleri vardır Konakta inşaat malzemesi olarak ünlü Urfa Taşı kullanılmıştır


COĞRAFYA


Karacadağ Şanlıurfa’ nın en yüksek noktasını teşkil eder Güney yarısında ovalar yer alır Şanlı Urfa’nın etrafında çok sayıda mağara; sarnıç; polye; dolin bulunmaktadır (Kanlı Mağara; Dedenin Sarnıcı vb)


Batıdan doğuya doğru Suruç; Harran; Viranşehir-Ceylanpınar; Halfeti; Hilvan ve Bozova Ovaları en önemli ovaları, Karacadağ; Tektek; Takırtukur; Susuz; Germuş; Nemrut; Şebeke; Arat dağları en önemli dağları, Fırat Nehri; Culap Suyu; Habur Nehri en önemli nehirleri ve Atatürk Baraj Gölü; Halil-ür Rahman Gölü; Aynzeliha Gölü de en önemli gölleridir


Şanlıurfa iklimi karasal iklim özelliği gösterir Yazları çok sıcak ve kurak; kışları bol yağışlı ve nispeten ılıman geçmektedir


TARİHÇE


Şanlıurfa tarihinin Paleolotik çağa kadar uzandığı tespit olunmuştur Kazılarda Neolitik çağ Kalkolitik çağ ve İlk Tunç çağına ait çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir


Bölge, Arami, Part, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Selahattin Eyyubi, Moğol, Memlük ve Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır


NE YENİR


Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanliurfa’da Ayran çorbasi, çagala aşi, pakla aşi, hitti bastirmasi, sarimsak aşi, isot çömlegi, erik tavasi, semsek, has (marul) dolmasi, mimbar, acir bastirmasi, masluka, lebeni, borani, duvakli pilav, etli köfte (çig köfte), haş haş kebabi, kemeli kebap, tike kebabi, tepsi kebabi, frenkli (domatesli) kebap, kemeli cacik, bostana, koruk salatasi, katmer, aşir aşi, paliza, şillik, haside, kuymak, zingil, paliza geleneksel yöresel yemekler arasinda sayilabilir


NE ALINIR


Şanlıurfa’da tarihi çarşı ve pazarlarda el dokumacılığı, tarakçılık, ağaç oymacılığı, saraçlık (dericilik), kürkçülük, bakırcılık, kuyumculuk ve taş süslemeciliği ürünleri bulunmaktadır


LİNKLER


Şanlıurfa Valiliği http://wwwsanliurfagovtr


YAPMADAN DÖNME


Çiğ köfte tatmadan,


Harran’ı görmeden,


Urfa’nın acı kahvesini (mırra) içmeden,


Atatürk Barajını gezmeden,


Balıklı Gölü gezmeden,


Kelaynakları gözlemeden,


Kapalı çarşıdan alışveriş yapmadan,


Dönmeyin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.