Ramazan'ın &Quot;Bence&Quot;Si |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ramazan'ın &Quot;Bence&Quot;SiRamazan'ın "Bence"si Ramad, yakacak derecede kızgın taş, Ramazan böyle mevsimlerde oruç tutmak, nefsin en zoruna giden açlıkla sınanmak Ramat’ların değeni yakması gibi, günahları yakıp kavuran bir ay demek, üç ayların üçüncüsü demek… Ramazan'ın "Bence"si Evet, Ramazan; onbir ayın sultanı Ümmete tahsis edilmiş bir fırsat sefinesi Bağrında, “bin aydan daha hayırlı” bir Kadir çekirdeğini barındıran bir zemin… Ramazan Şeytan-ı râcim’in bile, sağanak halinde yağan rahmet karşısında bir ümitle başını kaldırması demek! Memlekette pide, zeytin, hurma; sahurda, anne elinin mahsulü börekler, bol manili davullar demek! Ramazan “Belhüm Edall” kuyularından, derece-i insan düzlemine çıkma arayışları ve çırpınışları demek! Ramazan Sultanahmet’lerin, Süleymaniye’lerin eteklerinde yaşayıp da, günde beş vakit salaha ve felaha çağrının rayihasıyla mest olmak, iftarı da haber veren akşam ezanları demek yürek hoplatan, ziyafete çağrı top sesleri demek! Bu anılarla avunmak demek! Ramazan arefesinde yâd ellere doğru yelken açmak, geride kalan bu güzelliklere hasret kalmak demek Dönmemek üzere gitmek, kalıp da kavrulmak demek! Çan sesleri ve katedraller arasında, minareler arasına gerilmiş manidar mahyaları hayal edip iftar demlerini beklemek demek! “Ezan-ı Muhammedî”nin bu diyarda ve her diyarda şehbal açması ümidiyle yaşamak demek! Kerbelâ’da HzHüseyin’in / Son Nebi’nin (sallallahu aleyhi ve sellem) ciğer paresinin ciğerinin susuzluktan kavrulması demek Bir yirmibeşinci gününde, bir Kadir gecesinde, seksen küsur yaşında Urfa’da hayata gözlerini yuman Asrın Garibini yürek burkuntusuyla hatırlamak demek! Ramazan Şubat Soğuklarında esen poyrazlarla, kendisine Yesrib olmuş mekanlarda cebrî meskun olmuş Gözyaşı Sultanı’nın hasret ve hicranla geçen yıllarını, beşinci katlardaki teravihlerini özleyişini sinenin derinliklerinde duymak demek! Ramazan bir de acı tedaî demek; gencecikken, şakağına yediği kurşunla, arkada körpecik üç evlat bırakıp giden bir “dayı” demek Bu yürek paralayan hadisenin arkasında doğmak demek, onun adını yaşatmak demek, o namın çağrışımları ve ağırlığı altında ezilip gitmek, mahlaslarda hafiflemek demek! Bir saplantıyla yaşayıp, bir anaforda şu kırık-dökük mısraları yazmak demek: Öldüğünde yirmibeşinde Var ya da yokmuş, denildiğine göre Geride üç elcağız oğluyla Kundaktakinin adı Hüsran, Böyle biten bir vadeye denk geldiğinden Yakışıklıymış, hızlı yaşamış Şakağına yediği kurşundan yüzüne Akan kana rağmen güleç kalabilen Bir yüzü olan dayım Ramazan Ölümünden sonra doğmakla onun Adını almış olan, onu hiç görmemiş ben Hep yirmibeşime geldiğimde öleceğim Saplantısıyla yaşadım bugüne değin Şükür şu an fazlayım yirmibeşlerden Nasıl geldi geçti ama Allahu a’lem Evet Ramazan, tuttuğunu koparmakla, pehlivanlığı ve gözükaralığıyla eşkıyalara gözaçtırmayıp, bundan mülhem, halk arasında bir nâm alan, kanundan sonra bunu kendisine soyadı olarak ekleyen dedenin hatırasını taşıyıp, başında da mübarek kelimeyi taşımak demek… Ramazan, bir de hoş hatıra demek; her karşılaşmada, isme gönderme yaparak: “Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan / Nerelerde kaldın ey Ramazan?” diye zâtımıza seslenen Yavuz Bülent Bâkiler’i hatırlamak demek! Ramazan, ölmek için onu, en güzel zaman dilimi bilip, hitamı bu mevsimde erdirme beklentisi demek… *** Ramazan’ınız hayırlı, mübarek ve bereketli olsun, oruçlarınız kabul olsun bu bol tedaîli Ramazan’da, oruç tüten ve kokusu Allah katında en hoş rayiha olan ağızlarınızla yaptığınız dualarınızda şu mücrim kardeşinizi de eksik etmezsiniz inşallah alıntı |
|