Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlamı, namazın

Namazın İç Anlamı

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namazın İç Anlamı






Namazın İç Anlamı
Namazın İç Anlamı

kılmak İslam'ın şartlarından ikincisi ve ibadetlerin en önemlisidir Günde beş vakit olarak her müslüman için farzdır Beş vakit namaz tek başına ve topluca (cemaatle) kılınabilir Namaz kılmak için yapılan câmiler İslam mimarisinin en önemli yapılarıdır Haftada bir cuma namazları topluca camilerde kılınır Yılda iki defa kılınan Bayram namazları da aynı şekilde toplu olarak kılınır Cemaatle kılınan namazlar dînin sosyalleşmesinin en belirgin örnekleridir

Bir hadiste: "Evimizin önünden akan bir nehir olsa, günde beş defa bu nehirde yıkansanız, üzerinizde kirden pastan hiç eser kalır mı? İşte beş vakit namaz böyledir, günahları siler süpürür"1 buyrulmuştur Yani namaz insanın ruhunu yıkar, kalbini saf ve temiz hale getirir
Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle, yerdeki ve gökteki bütün varlıklar Allah'ı tesbih ederler, (İsra 17/44) yani kendi dilleriyle O'na ibadet halindedirler İşte namaz onların hepsinin ibadet şekillerini içinde toplamaktadır Metafizik bir bakışla, dağların dikey, hayvanların yatay vaziyette; bitkiler kökleriyle besinleri aldıkları için onların da başları aşağıda olarak, hal diliyle fiilen Allah'a ibadet ve tâatte bulundukları söylenebilir2
İnsan namazda kıyamda iken dikey, rükûda yatay bir halde bulunur Secdede ise başı yerdedir Bu sonuncu halde iken Allah'a âzamî derecede yaklaşır Secde vaziyeti insanın Rabbine en yakın olduğu haldir İnsan Allah karşısında maddî olarak ne kadar eğilir ve küçülürse, mânen o nispette büyür ve yücelir
Namaza başlama tekbiri sırasında "Allah'ü Ekber" diyerek elini kaldıran insan sanki şunu demek ister: "Ben şu anda bütün dünyevî kaygıları ve maddî düşünceleri, kısacası Hak'tan gayri her şeyi elimin tersiyle arkaya atıyor ve yüce Mevlâ'nın huzuruna çıkıyorum" Bu niyet ve duyguyla ibadete başlayan kişi; namaz sırasında Allah'a tam bir yakınlık içinde olacaktır Onun için "Namaz mü'minin mîracıdır"3buyrulmuştur Mîraç sırasında Sevgili Peygamberimiz nasıl ki, Allah yakınlığının son noktasını yaşamışsa, müslüman için de namaz, Allah'la beraber olmanın yoludur
Kur'an-ı Kerim'de namazın kötülüklere engel olacağı belirtilir (Ankebut 29/45) Namaz kıldığı halde ahlâksız davranışlardan geri kalmayan kimse, büyük ihtimalle zamanla düzelecektir Bunun örnekleri az değildir
Namazın özü: a) Allah'ın huzurunda kalbin huşu ile yani saygı ve korku ile dolması, b) Dil ile Allah'ın anılması, c) Bedenle O'na âzamî derecede tâzim ve saygı tavrı sergilenmesinden ibarettir Bu üç unsur öteki dinlerin ibadetlerinin de özü sayılır Bu üçü arasında en önemli olan ise birincisidir Dilsiz kimse ikincisini, kötürüm kimse de üçüncüsünü yerine getiremeyebilir O halde namazda özün özü kalpteki Allah'a yöneliş, O'na olan sonsuz saygı ve sevgi duygusunu canlı tutuştur4
Allah'ı seven ve sayan O'nun emirlerine uyup yasaklarından kaçacaktır Sahibini ahlâksızlık sayılan tutum ve davranışlardan vazgeçirmeyen namaz faydasızdır Kur'an'da gaflet içinde ibadet edenler için "Yazıklar olsun o namaz kılanlara" "(Mâun Sûresi) buyrulur Hadiste: "Nice namaz kılanlar vardır ki, kıldıkları namazdan ellerine geçen sadece uykusuzluk ve zahmettir"5 denir Yunus Emre şöyle der: "Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil / Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil"6
Kur'an-ı Kerim' de namaz "zikir", yani Allah'ı anma, O'nu hatırlama olarak da ifade edilir (Ankebut 29/45) Bir kimsenin namazı, o sırada Allah'ı hatırlaması ölçüsünde değer taşır Gaflet içinde kılınan namaz şeklen namaz olsa bile, gerçek namaz olmaktan uzaktır Bununla birlikte namaz sırasında bir an bile Allah'ı hatırlayıp, kendini O'nun huzurunda hissetmek dahi bir başarıdır İnsan namaz kılarken en azından böyle bir huzur ânını yakalamayı düşünmelidir Bu büyük bir mutluluktur Bu ânın başlama tekbiri sırasında yakalanması daha uygun ve kolay olur
Gerçek namaz mîrac olmaya aday namazdır Gündelik namazlarımız onun taklidi sayılır Özlenen o asıl namaza ulaşabilmek için ihlâs ve samimiyetle gayret göstermeye devam etmelidir Hep aynı noktada çakılıp kalmak, bir gelişme göstermemek hoş değildir "İki günü biri birine eşit olan ziyandadır"
Namazdaki hareketleri ve taşıdıkları mânâları biraz daha yakından ele alalım İ Hakkı Bursevi başlama tekbiri alırken iki elin birden kaldırılmasını şöyle yorumlar: "İşin gerçeği şudur: Sağ el âhiretten, sol el dünyadan ibârettir Elleri kaldırmak ise, dünya ve âhiret ilgisini elden çıkarıp arka tarafa atmak ve her ikisi sebebiyle de büyüklenmeyi yok etmek anlamını taşır" Aynı müellifimiz, abdesti mâsivâdan ayrılmak, namazı ise Hakk'a kavuşmak olarak değerlendirir (Vudu ki mâsivâdan infisal, salât ki Hakk'a ittisaldir)7
Namazda ilk okunan dua olan "Sübhâneke" kelimesinin anlamı "Allahım seni tesbih ve tenzih ederim, sen en yücesin, sen en büyüksün" demektir Bu düşünce ve duygularla Allah'a yönelen kul, O'nu içinde duymaya çalışır
Daha sonra "Fâtiha" suresi okunur Burada Rab'la bir konuşma söz konusudur Önce Allah'a hamt edilir O'nun âlemlerin Rabbi olduğu, her şeyin sahibi ve hâkimi bulunduğu belirtilir "Yalnız sana kulluk ederiz" denir Bu, tasavvufta "fark" makamının ifadesidir Daha sonra "Yalnız senden yardım dileriz" denir Bu ise "cem" makamının simgesidir8 Yani bana kulluk etme imkan ve gücünü veren de sensin demektir O halde: "Ya Rab, ben sana sığınıyorum "Bizi sırât-ı müstakîme (doğru yola) ilet" diye dua ve niyazda bulunulur
Bir kudsi hadiste Yüce Allah şöyle buyurur: "Ben namazdaki Fâtiha suresini kulumla kendi aramda yarı yarıya bölüştürdüm, kulumun istediği onundur" der ve şöyle devam eder: Kul "Elhamdü lillâhi Rabbi'l'âlemîn" dediği zaman, Allah: "Kulum beni senâ etti" der Kul: "Mâliki yevmiddîn" dediği zaman, "Kulum beni övdü" der Kul "İyyakena'budu ve iyyakenestain" dediği zaman: Allah: "Bu kulumla benim aramdadır ve kulumun istediği hakkıdır" der Kul: "İhdine'ssırâta'l-müstakîm sırâtallezine en'amte aleyhim gayri'l-mağdubi aleyhim ve le'ddallîn" dediği zaman Allah: "İşte bu kulumundur ve kulumun istediği hakkıdır" buyurdu"9
"Rükû" eğilmek demektir Allah'a saygının, Onun büyüklüğünü itiraf etmenin fiilî şeklidir İnsan aziz (izzet sahibi, değerli) bir varlıktır Başka fâni varlıklar karşısında eğilmek ona yakışmaz Allah'ın huzurunda eğilip, kulluğun sâdece O'na âit olması gerektiğini bilenler, başkaları önünde eğilmezler "Hakîkî hürriyet ubûbiyyettedir"10 Bir tek kapıya, yani yalnızca Allah'a kul olmasını bilenler başka kulluklardan; insana, paraya, mevkiye, şöhrete kul olmaktan yakalarını kurtarmış olurlar
Rükûda Allah'ın azamet ve yüceliği dile getirilirken, doğrulunca da şükrün O'na mahsus olduğunu belirten sözler söylenir Bir hadiste Allah'ın bu sözleri işittiği müjdesi verilir11
Secde hâlinin, namazda insanın Allah'a en yakın vaziyet olduğuna evvelce değindik12 Namazın sonunda okunan "Ettahiyyâtü" duasıyla ilgili şöyle bir görüş vardır: Bu dua, Miraç'ta Hz Peygamber'le Yüce Allah arasında geçen bir konuşmanın hâtırasıdır13 O mutlu anda Resulullah "Her türlü selâmın, duanın, güzelliğin Allah'a yönelik olduğunu" söyler Allah da: "Ey Peygamber selâm/esenlik, rahmetim ve bereketim sana olsun" diye mukabelede bulunur Bunun üzerine Hak Resûlü: "Esenlik ve güzellikler aynı zamanda Tanrı'nın iyi kullarının da üzerine olsun" der Ve şehâdet kelimesiyle duasını bitirir
Namazın mü'min için mîraç olduğunu söylemiştik Namazını bu duygularla kılabilen kişi, Tahiyyat duasını okurken, onun anlamını da düşünerek aynı şuur ve aynı düşünceyi kafasında, gönlünde canlandırmaya çalışır14 Böylece Rabbiyle konuşmasını devam ettirmiş olur Bir hadiste, namaz sırasında Allah'ın kıble ile bizim aramızda olduğu belirtilir15 Burada elbette maddî bir keyfiyet söz konusu değildir Okuduğu sure ve duaların mânâlarını da göz önünde bulunduran kişi, namazda Rabbiyle karşı karşıyaymış, O'nunla konuşuyormuş gibi bir yakınlık duygusu hissetmeye çalışmalıdır
Bu seviyeyi yakalayamamak namazdan vazgeçmeyi gerektirmez Gönül ehli şöyle diyor: "Önünde beklediğiniz kapıyı cevap almak için çalınız Cevap gelmeyince vazgeçen muhtaç değil demektir Bu durumda ev sahibi ona ilgi göstermez Bu yüzden namaz terkedilirse mânevî kayıp büyük olur"
Namazda Allah'ın huzurunda bulunduğunun farkında olmayan ve aklı fikri ticaretinde veya başka dünyevi işlerinde takılıp kalan kimse, gerçek anlamda namaz kılmış sayılmaz Hz Ali'nin, bacağına saplanan bir okun çıkarılması sırasında, onun vereceği acıyı hissetmemek için namaza durduğu ve o esnada çıkarma ameliyesinin yapıldığı söylenir16 Gerçekten, zihin daha önemli bir şeyle ciddi şekilde meşgul olursa, fiziksel acılar duyulmaz
Bu yönden namazın öteki ibadetlerden farklı bir özelliği vardır Namaz kılan kimse, görünüş olarak da başka hiçbir şeyle meşgul olamaz Namazı onu diğer işlerden alı kor Meselâ oruç tutan bu sırada alış veriş yapabilir, Hac ibadetinin yapıldığı günlerde de bu mümkündür Namaz sırasında ise bu kabil şeyler söz konusu değildir Yûnus Emre şöyle der: "Bir dona kan bulaşacak yumayınca mismil olmaz / Gönül pası yumayınca namaz edâ olmayısar"17
İsmail Hakkı Bursevî beş vakit namaz için şöyle bir sıralama yapar: Sabah namazı sırr 'ın payıdır Çünkü o, gecenin karanlığına yakın bulunması dolayısıyla, öteki namazlara göre "gayb"tır Nitekim "sır" da sair kuvvelere göre gaybdır
Öğle namazı rûh 'un payıdır Çünkü ora rûhun zuhûru miktarınca tam zâhir oluş vardır Ruh âlem-i halktandır Zira her ne kadar bizzat görülmezse de, uzuvlar ve kuvvelerdeki tezahürleri cihetiyle eserleri müşahede edilir
İkindi namazı kalb 'in payıdır Çünkü o orda namazdır, nitekim kalb de uzuvların ve kuvvelerin ortasındadır Bunun içindir ki "Kalb iyi olduğu zaman bütün ceset iyi olur, o bozulduğu vakit bütün ceset bozulur"18
Akşam namazı, kendisinde nurun batması dolayısıyla nefs'in payıdır Nefs, "emmâre" mertebesinde karanlık ve siyahtır "Levvame"de karanlığı hafifler "Mülheme"ye intikal ettiği zaman aydınlanmaya başlar Nihayet "mutmainne" olunca onun hali, güneşin doğuşu sırasındaki insan durumuna benzer
Yatsı namazı, tabiat 'ın payıdır Çünkü yatsı, tabiatın vasıflarından olan uyku vaktidir19
Sufî müfessirimiz, namaz vakitlerini meleklerin kanatlarına benzetir, insanın onlarla mâna âleminde uçtuğunu söyler Cesedi göklere yükselmeye yetmeyen için mânevî mîrâcı tahsil etmek üzere namaz konulmuştur Mânevî kanat maddî kanattan daha güçlüdür Namaz rekâtları, organların hareketine muhtaç bulunmak itibâriyla her ne kadar maddî bir görünüme sahipse de, sahip oldukları hususlar ve onlardan hâsıl olan neticeler manevîdir
Namazda asıl olan "iki rekât" olarak kılınmasıdır Bu da Allah'ın Cemâl ve Celâl'ine işarettir Daha sonra bu iki rekât üzerine bir veya iki rekât ilâve edilmiştir Şöyle ki:
Sabah namazı iki rekât olarak farz kılınmıştır Öyle bir vakitte ki: Bir taraf gecedir, gece Zâtî Celâl mertebesi olan "Lâ taayyün" mertebesine işaret eder; bir tarafı gündüzdür Gündüz vücûdî ve hakîkî Cemal mertebesi olan "Taayyün" mertebesine işaret eder Ayrıca sabah namazının birinci rekâtı Celâl mertebesine, ikinci rekâtı Cemâl mertebesine işarettir İki rekâtın toplamının birliği, kendisinde bu iki mertebenin toplandığı Kemâl-i Zâtîye işarettir
Akşam namazı sabah namazının aksidir Çünkü Ahadiyyet-i câmia onda gizli bunda açıktır Nitekim akşamda birinci rekât Celâl'e, ikincisi Cemâl'e, üçüncüsü ise Kemâl-i câmia işarettir
Yatsı namazı, dört rekâtıyle "Lâ taayyün"e işarettir Burada gecenin vücûdu için celâl mertebesinde bilkuvve; zat, isimler, sıfatlar ve fiiller olarak dört taayyün söz konusudur
Öğle namazı, dört rekâtı ile gündüzün vücûdu için cemâl-i ilâhî mertebesinde bilfiil aynı dört taayyüne işarettir
İkindi namazı, dört rekâtı ile, bu vakitte başkalaşma (tegayyür) olduğu için bilfiil cemâl-i kevnîye işarettir Bu tasnifte bir ölçüde namaz vakitlerinin özelliğine de değinildiği görülür20
Müellifimiz namazın sonundaki selâmlar hakkında şu beyanda bulunur: "Namaz kılan, vuslat ve cem'in ancak tevhid ile gerçekleşeceğine işaret olmak üzere, namaza tekbirle girer; ayrılık ve fark'ın ikilikte olacağına işaretten namazdan iki selâmla çıkar Tevhîde girdiği zaman vuslat âlemine girmiş olur Buradan namazın maddî şekli ile elde edilen mânevi mîracın değeri anlaşılmış olur Bunun için Peygamber (as), daimî mîraçta olmasına rağmen "Bizi rahatlat ey Bilâl!"21 buyurmuşlardır"
Serrac'a (ö378/988) göre namazda kıyam edebi, Allah'ın huzurunda bulunma şuurudur Kıraat edebi, Kur'an âyetlerini gönül kulağıyla dinliyormuş gibi, yahut da Allah'a okuyormuş gibi bir duyguyla okumaktır Rükû edebi, Allah'ı yüceltmek, kendisini bir toz zerresi gibi görmek, "Semiallahü limen hamideh" sözünü Allah'ın işittiğini bilmektir Secde edebi, Allah'a en yakın olma halini hissetmek ve O'nu aziz bilmektir22 Hucviri (465/1072) namazın şartlarıyla ilgili olarak şu yorumları getirir: "Zahirde necâsetten, bâtında şehvet ve süfli arzulardan arınmak ve temizlenmektir Zahirde elbiseyi necasetten temizlemek, bâtında bu elbiseyi helâl yoldan temin etmektir Zahir kıblesi Kâbe, batın kıblesi Arş, sırrın kıblesi müşahededir Nefs mücahedesi ile uğraşmak namazdaki kıyam gibidir Zikr-i dâim namazdaki kıraat gibidir Namazda huşûun şartı sağında solunda kimin bulunduğunu bilmemektir"23

DİPNOTLAR: 1 Müslim, Mesacid, 283 2 Bu konuda bk M Hamidullah, İslama Giriş, 85; A Avni Konuk, Fususu'l-Hıkem Terceme ve Şerhi, IV, 337, İstanbul, 1992 3 Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, Yûnus suresi 10 âyetin tefsiri 4 Bk Şah Veliyyullah Dehlevî Huccetullahi'l-Baliğa I, 286, çev Mehmet Erdoğan, İz Yayıncılık, İstanbul, 1994; S Uludağ, age, 82 5 İbn Mâce, Sıyam, 21 6 Yunus Emre Divanı (MTatçı), 133 7 İsmail Hakkı Bursevi, Kitâbü'n-Netice II, 62, Hazırlayanlar: Ali Namlı - İmdat Yavaş, Însan Yayınları, İstanbul ,1997 8 Kuşeyrî, Risâle, çev Süleyman Uludağ, 155, Dergâh Yayınları, İstanbul 1978 9 Müslim, Salât, 37; İbn Arabî, Mişkâtü'l-Envâr, çev Mehmet Demirci (Nurlar Hazînesi), 98-100, İz Yayıncılık, 2 baskı, İstanbul, 1994 10 Bk Kuşeyrî, Risale terc "Hürriyet" bahsi, s316 11 Müslim, Salât, 62; Nurlar Hazinesi, 98, 12 Müslim, Salât, 215 13 Bk Ahmet Naim, Tecrîd-i Sarih terc, II, 876 Tahiyyat duasının bu mânâda yorumu için bk Halûk Nurbaki, Tek Nur, 144, İstanbul 1989 14 Bk Sühreverdi, Avârifü'l-Maârif, çev HKâmil Yılmaz - İrfan Gündüz (Tasavvufun Esasları) s 393, Erkam Yayınları, İstanbul 1989 15 Buhari, Salât, 33; Tecrid-i Sarih terc II, 353 16 Benzeri bir olay için bk Hucviri, age, 441 17 Yunus Emre Divanı (MTatçı), 56 Beytin yorumu için bk Mehmet Demirci, Yunus Emre'de İlâhî Aşk ve İnsan Sevgisi, 127, 2 baskı, Kubbealtı neşriyatı, İstanbul, 1997 18 Buhari, İman, 39; Müslim, Müsakat, 20 19 İHBursevî, Ecvibe-i Hakkıyye, vr 49/a-b, Süleymaniye K Es'ad Efendi no 152/2 20 Bursevi, Ecvibe, vr 53/a 21 Ebu Davud, Edeb, 86; Ahmed b Hanbel, V, 371 22 Ebu Nasr Serrac et-Tûsî, el-Luma, çev H Kâmil Yılmaz (İslam Tasavvufu), 160, Altınoluk Yayını, İstanbul, 1996 23 Hucviri, Keşfü'l-Mahcub terc; (Hakikat Bilgisi) 436
Kaynak: Altınoluk Dergisi Prof Dr Mehmet DemirciNamaz



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.