Harama Bakmanın Ve Örtünmenin Hükmü |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Harama Bakmanın Ve Örtünmenin HükmüHarama Bakmanın Ve Örtünmenin Hükmü Harama Bakmanın Ve Örtünmenin Hükmü 30- Mümin erkeklere söyle, gözlerini (harama karşı) yumsunlar, ırzlarını korusunlar Bu davranış onlar için daha temizdir Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarından haberdardır 31- Mümin kadınlara söyle, gözlerini (harama karşı) yumsunlar, ırzlarını korusunlar Görünmesi zaruri olanlar hariç ziynetlerini göstermesinler Başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsın- kocalarının ba-kocalarının oğul-kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, bunların hanımları, sahip oldukları köleler, cinsî arzu duymayan erkek uşaklar müstesna, ziynetlerini göstermesinler Gizledikleri ziynetlerini bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar Ey müminler! Hepiniz Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz Belagat: "Gözlerini yumsunlar" cümlesinde hazif yoluyla îcaz vardır Yani gözlerini herşeye karşı değil, sadece Allah'ın haram kıldığı şeylere karşı yumsunlar demektir "Ziynetlerini göstermesinler" ifadesi ise mecaz-i mürseldir Murad edilen mana ziynet yerleridir Hal ıtlak edilip mahal murad edilmiştir Tesettür ve korunma emrinde mübalağa yapılmıştır Kelime ve İbareler: "Mümin erkeklere söyle gözlerini yumsunlar," yani kendilerine bakmak helâl olmayan şeylere karşı gözlerini kapasınlar, harama bakmasınlar "ırzlarını" namuslarını helâl olmayan şeylerin tecavüzünden "korusunlar" Gözlerini yumsunlar, anlamındaki "yeguddû min-ebsârihim" cümlesinde fiilin "min" harf-i cerriyle kullanılması ile ırzlarını korusunlar' anlamındaki "yahfezû furûcehüm" cümlesinde fiilin "min" harf-i cerri olmaksızın kullanılması arasındaki bu ayırımın sebebi şudur: Gözü yummakta genişlik vardır Zira göbekle diz arası dışında erkeklere bakmak caizdir Ayrıca yabancı kadının yüz ve ellerine -bir rivayete göre, ayaklarına da- bakmak caizdir Irz, namus meselesine gelince Keşşafta zikredildiği gibi bunun durumu daraltılmıştır Müstesna olanlar dışındakilere bakmanın mubah oluşu, müstesna olan dışındakilerle cimanın haram oluşu fark olarak yeter Irz, namus konusunda asıl olan husus haram oluşudur Bakışta asıl olan ise mubah oluşudur Gözleri yumma ırzı korumanın önünde zikredilmiştir Çünkü harama bakış zinanın habercisidir "Bu" davranış "onlar için daha temizdir" Daha hayırlıdır, daha nezihtir "Şüphesiz ki Allah onların" gözleriyle ve fercleriyle "yaptıklarından haberdardır " Dolayısıyla onlara bunların karşılığını verecektir "Mümin kadınlara söyle Gözlerini" harama karşı "yumsunlar" yani bakılması helâl olmayan erkeklere bakmasınlar "Irzlarını korusunlar" Tesettürle yahut zinadan korunmak suretiyle yani ferclerini yapılması helâl olmayan şeyleri yapmaktan muhafaza etsinler Elbise ve yüzük gibi örtünmesinde meşakkat olanlar "Görünmesi zaruri olanlar hariç" takı, güzel elbise ve boyalar gibi "ziynetlerini göstermesinler" Yahut görmesi helâl olmayan kimselere ziynet yerlerini, güzelliklerini, vücutlarını göstermesinler Görünmesi zaruri olandan murad bir görüşe göre yüz ve ellerdir Dolayısıyla bu görüşe göre fitneden korkulmazsa yabancının buralara bakması caizdir Çünkü yüz ve eller avret -görülmesi haram- değildir İkinci görüşe göre ise, buralara bakmak haramdır Çünkü fitne kaynağıdır, fitneye sebeptir Beyzavî diyor ki: Tercih edilen görüş bunun namaz için caiz olmasıdır, yoksa bakılması caiz değildir Zira hür kadının bütün bedeni avrettir Kocadan ve mahremden başkasının tedavi, eğitim, ticarî muamele ve şahitlik gibi zaruretler dışında kadının yüz ve ellerine bakması helâl değildir "Başörtülerini yakalarının üstüne sarkıtsınlar" Yani başlarını, boyunlarını ve göğüslerini başörtüsüyle örtsünler "Khımâr" kadının başını örttüğü örtüdür "Cüyûb" elbisenin üst tarafında yaka tarafında bulunan göğsünün üst kısmını gösteren açıklıktır "Kocaları" eşleri ki süslenmeden asıl maksat kocaların beğenisini kazanmaktır; kocaların eşlerinin bütün bedenlerine hatta mekruh olmakla birlikte ferçlerine bile bakma hakları vardır " yahut babaları ya da kocalarının babaları" ifadesinden " sahip oldukları köleler" ifadesine kadar gelen ifadelerde çok muaşeret, görüşme ve bir arada bulunma ve bunlardan fitnenin beklenmesinin azlığı sebebiyle insan tabiatında yakın akraba ile cinsî temasta bulunmaktan nefret duyulduğu için, meşakkat kaldırılmıştır "Onların kadınları" tabiriyle kâfir kadınlar dışarıda bırakılmıştır Cumhurun görüşüne göre müslüman kadınların kâfir kadınların önünde açılmaları caiz değildir Çünkü kâfir kadınlar müslüman kadınları erkeklere anlatmaktan sakınmazlar Hanbelîler ise bunu caiz görmüşlerdir Zira burada murad edilen kadın cinsi yahut kadınların tamamıdır "Ellerinin sahip oldukları" kimseler köle ve cariyelerdir "cinsî arzu duymayan erkek uşaklar" Buradaki "el-irbe" ihtiyaç demektir Yani kadınlara ihtiyaç duymayanlar ki bunlar erkeklik organları harekete geçmeyen çok yaşlı kimselerdir Bir başka görüşe göre bunlar, ahmak ve kadınların durumu hakkında hiçbir şey bilmeyen aptal kimselerdir Burulmuş veya iğdiş edilmiş kimseler hakkında ise ihtilâf edilmiştir " yahut" temyiz kudreti olmaması sebebiyle "kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklar" Yani şehvet haddine ulaşmamaları ya da yaşlarının küçüklüğü sebebiyle cima nedir bilemeyen, kadınların avret yerleri hakkında bilgi sahibi olmayan çocuklar Bu çocuklara da kadınlar dizle göbek arası hariç vücutlarını gösterebilirler "et-tıfl" cins ismi olup vasfın delaletiyle yetinilerek cemi makamında kullanılmıştır Yahut bu kelime hem müfred hem de cemi için kullanılabilir "Gizledikleri ziynetleri" yani ayağa takılan ve yere vurdukça ses çıkaran halhal" adı verilen halkaları "bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar" Çünkü bu erkeklerin dikkatini çeker ve kadınlara meyletmelerine sebep olur Bu ifade ziynetleri göstermekten nehyetme ifadesinden daha beliğdir Sesleri yükseltmemeye daha iyi delâlet eder "Ey müminler!" Sizlerden meydana gelen haram bakış günahı sebebiyle hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa" iki cihan saadetine "eresiniz" Tev-benin kabul edilmesi sebebiyle günahtan kurtulasınız Ayette erkekler kadınları da içine alacak şekilde (tağlib yoluyla) zikredilmiştir Nüzul Sebebi İbni Ebî Hatim, Mukatil'den naklediyor: Bize Cabir b Abdillah'tan ulaşan habere göre Esma bt Mersel kendisine ait bir hurma bahçesinde idi Bazı kadınlar onun yanına izarlarını (eteklerini) tam örtmeden giriyorlar, ayaklarındaki halkaları görünüyor, göğüsleri ve saçları belli oluyordu Esma: "Bu ne çirkin durum!" dedi Bunun üzerine Allah bu hususta şu ayeti indirdi: "Mümin kadınlara söyle (Harama karşı) gözlerini yumsunlar" İbni Merduveyh, Hz Ali'den (ra) rivayet ediyor ki: Rasulullah (sa) zamanında bir adam Medine yollarından birinde bir kadına baktı Kadın da ona baktı Şeytan bunlara birbirlerinden hoşlandıkları için birbirlerine baktıkları şeklinde vesvese verdi Adam o kadına bakarak bir duvarın yanında yürürken önüne başka duvar çıktı Duvara çarptı, burnu kırıldı Adam bunun üzerine: - Allah'a yemin olsun ki Rasulullah'a (sa) gidip bu durumu haber vermeden kanı yıkamayacağım, dedi Peygamberimiz'e (sa) gelip olayı anlattı Peygamberimiz (s a) - Bu, senin günahının cezasıdır, dedi Cenab-ı Hak "Müminlere söyle (Ha--ım karşı) gözlerini yumsunlar" ayetini indirdi İbni Cerir'in Hadremî'den rivayet ettiğine göre bir kadın gümüşten iki halka ve bir de altın zincir takınmış, bir topluluğun yanından geçmişti Ayağını yere vurunca halka zincirin üzerine düşmüş, ses çıkarmıştı Bunun üzerine Ce-nab-ı Hak "Ayaklarını yere vurmasınlar" ayetini indirdi Ayetler Arası İlişki Bu ayetin önceki ayetlerle irtibatı gayet açıktır Çünkü evlere girmek mahrem hususlara muttali olmaya sebep olabilir Bu sebeple eve girmek için izin isteyeni de başkalarını da içine alan umumî bir hüküm şeklinde mümin erkekler ve mümin kadınlar gözlerini harama karşı yummakla emrolunmuşlardır Bundan dolayı hiçe alınması yasaklanan mahremiyetin çiğnenmemesi için eve girmeye izin isteyen kimse izin isteme ve eve girme anında bu sıfatı taşımalıdır Nitekim kadınlar da ziynetlerini sadece mahremlerine göstermelidirler Çünkü zinanın habercisi olan haram bakışlar gibi ziynetleri göstermek de harama düşmeye sebep olan fitneye sebep olmaktadır Nâmahreme bakmanın haram oluşu ile örtünmenin emredilmesi hususundaki ortak nokta fesada giden yolların kapanmasıdır Açıklama "Müminlere söyle, gözlerini yumsunlar" Yani ey Muhammed Mümin kullarımıza de ki: Allah'ın size haram kıldığı şeylere karşı gözlerinizi kapayın Sadece Allah'ın bakmaya izin verdiği şeylere bakın Ayette "Müminler" kelimesinin kullanılması müminlerin vasıflarından birinin emirlere derhal uymak olduğuna işarettir Gözü yummaktan murad gözü kapatmak, göz kapaklarını tamamen kapatmak değil, bilakis haya sebebiyle gözleri yere indirmek, harama bakmamak demektir Ayetteki "min" edatı "teb'îz" içindir Yani gözlerinin bir kısmını yummak yani harama gözlerini dikip doyuncaya kadar bakmamaktır Böylece harama çokça bakan kimse ihtar edilmektedir, azarlanmaktadır Nitekim İbni Merduveyh'in rivayet ettiği nüzul sebebinde de aynı durum meydana gelmiştir Gözleri yummak ile ırzları korumak arasındaki farka gelince, ırzlarda asıl olan istisna edilenler dışında haram olması, bakışta ise asıl olan istisna edilenler dışında mubah olmasıdır Eğer herhangi bir kasıt olmaksızın gözümüz nâmahreme ilişirse derhal gözü yere indirmek yahut bir başka tarafa çevirmek vaciptir Bunun delili Müslim'in Sahih'inde ayrıca Ebu Davud, Tirmizi ve Nesaî'nin Sünenlerinde Cerir b Abdillah el-Becelî'den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir Cerîr diyor ki: Peygamberimiz'e (sa) ansızın önüme çıkan bir nâmahreme bakmayı sordum Bana hemen gözümü çevirmemi emretti Ebu Davud'un Büreyde'den (ra) rivayetine göre Peygamberimiz (sa) Hz Ali'ye şöyle demiştir: "Ey Ali! Birinci bakıştan sonra tekrar bakma Çünkü birinci bakış senin hakkındır, ikincisi senin hakkın değildir" Buharî'nin Sahih'inde Ebu Said el-Hudrî'den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sa): - Yollar üzerinde oturmaktan sakının, dedi Ashab: - Ya Rasulallah! Mutlaka bizim meclislerimiz olmalı, orada konuşmalıyız, dediler Peygamberimiz (sa): - Eğer mutlaka olacaksa yolun hakkını verin, buyurdu Ashab: - Yolun hakkı nedir, ya Rasulallah? diye sordular Efendimiz: - Gözü (harama karşı) kapamak, eziyet verici şeyleri kaldırmak, selâmı almak, iyiliği emretmek, kötülüğe mani olmaktır Gözü (harama karşı) kapamanın emredilmesi fesada giden yolun kapatılması, günaha varmaya mani olmaktır Çünkü harama bakmak zinanın haberlisi, aracısıdır Seleften biri şöyle demiştir: Harama bakma kalbe saplanan zehirli bir oktur Bunun için Cenab-ı Hak ayette ırzı koruma emriyle aslî haram olan zinaya teşvik edici sebeplerden biri olan gözleri koruma emrini bir arada zikretti Cenab-ı Hak şöyle buyurdu: "Irzlarını korusunlar" Yani namuslarını zina, livata gibi hayasızlığı irtikap etmekten ve başkalarının bakışlarından korusunlar Nitekim İmam Ahmed ve Sünen sahipleri diyor ki: "Hanımın ve elinin sahip olduğu cariyen hariç mahrem yerini koru" Allah Tealâ bu iki hükümle emredilmesinin hikmetini beyan ederek şöyle buyurdu: "Bu -davranış- sizin için daha nezihtir" Yani gözleri kapamak ve namusu korumak daha hayırlıdır, kalpleri için daha temizdir, dinleri için daha nezihtir Nitekim şöyle denilmiştir: Kim gözünü korursa Allah onun basiretinde bir nur meydana getirir İmam Ahmed Ebu Ümame'den (ra) Peygamberimiz'in (sa) şu hadisini nakletmektedir: "Bir kadının güzelliğini görüp de gözünü kapayan hiçbir müslüman yoktur ki, Allah ona bunun yerine tatlılığını bulacağı bir ibadet ihsan etmesin " Taberanî Abdullah b Mes'ud'dan (ra) Peygamberimiz'in (sa) şu hadis-i kudsîsini rivayet etmektedir: "Nâmahreme bakış İblis'in zehirli oklarından bir oktur Kim bunu benim korkumla terk ederse onun yerine kalbinde tatlılığını bulacağı bir iman veririm" İsm-i tafdil veznindeki "daha nezih" manasında gelen "ezkâ" kelimesi gözü harama kapatmanın ve ırzı korumanın gönülleri rezaletlerin kirliliğinden temizleyeceği konusunda mübalağa ifade etmek içindir Buradaki üstünlük tak-iir yoluyla yahut bakışta fayda olduğu kanaatleri itibariyledir "Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarından haberdardır" Muhakkak ki Allah onlardan sadır olan bütün amelleri tam bir ilimle gayet iyi bilir Ona hiçbir şey gizli kalmaz Bu bir tehdit ve vaîddir Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: "O gözlerin hain bakışlarını ve gönüllerin gizlediği şeyleri (sırları) bilir " (Gafir, 40/19) O gizli bakışları ve sair duyguları bilir Buharî Sahih'inde -muallak olarak- Ebu Hureyre'den (ra) Peygamberimiz'in (sa) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Ademoğluna zinadan nasibi takdir edilmiştir Kul hiç şüphesiz buna erişecektir Gözlerin zinası (nâmahreme ) bakmaktır Dilin zinası konuşmaktır Kulakların zinası işitmektir Ellerin zinası dokunmaktır Ayakların zinası (harama doğru atılan) adımlardır Nefis temenni eder ve arzu duyar Tenasül organı da ya bu arzuyu doğrular, ya da yalanlar" Şer'î hitapların çoğunluğunda kadınlar genellikle erkekler için yapılan hitaplara -tağlib yoluyla- dahil olmasına muhalif olarak Allah Tealâ erkeklere emrettiği şekilde mümine kadınlara da kendilerine emrolunan hususları te'kit etmek için gözü yummayı ve ırzı korumayı emretti Kadınlara ait olan ziynetin gösterilmesi, örtünme ve ziynetlerine dikkat çekecek her şeyden sakınma gibi bazı hükümleri beyan etti Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştu: "Mümin kadınlara söyle, gözlerini yumsunlar ve ırzlarını korusunlar" Yani Ey Peygamber! Mümine kadınlara da şöyle de: Eşlerinizden başka bakmanız size haram olanlara karşı gözlerinizi yumun Zina, istimna gibi şeylerden ırzlarınızı koruyun Bu sebeple âlimlerin çoğuna göre kadının yabancı erkeklere şehvetli veya şehvetsiz bakması asla caiz değildir Bunun delili Ebu Davud ve Tirmizî'nin Ümmü Seleme (ra) den rivayet ettikleri şu hadis-i şeriftir: Ümmü Seleme Meymune ile birlikte Rasulullah'ın yanında idi O sıra İbni Ümmi Mektûm çıkageldi Peygamberimiz'in (sa) huzuruna girdi Bu örtünme ile emredildiğimizden sonra idi Peygamberimiz (sa): - Ondan sakınarak örtünün, buyurdu Dedim ki: - Ya Rasulallah! O âmâ değil mi? Bizi görmüyor ve tanımıyor değil mi? Peygamberimiz (sa): - Peki! Siz ikiniz kör müsünüz? Sizler görmüyor musunuz? Muvattada Hz Aişe'nin (ra) yanma gelen âmâ sebebiyle örtündüğü rivayet edilmiştir Bunun üzerine Hz Aişe'ye: - Amâ sana bakmaz, denildi Hz Aişe (ra): - Fakat ben ona bakıyorum, dedi Diğer bir gurup alim ise kadınların yabancı erkeklere -diz kapağı ile göbek arası hariç- şehvetsiz bakmalarını caiz görmüşlerdir Bunun delili ise Buharî ve Müslim'in Sahih 'lerinde sabit olan şu hadistir: Peygamberimiz (sa) Habeşlilere bakıyordu Onlar mescitte bayram günü mızraklarıyla oynuyorlardı Müminlerin annesi Hz Aişe (ra) de geriden onlara bakıyor, Peygamberimiz (sa) de Hz Aişe'yi örtüyordu Hz Aişe nihayet yoruldu ve döndü Bu görüş asrımızda ruhsat verici, kolaylaştırıcı bir görüştür İkinci görüşü -yani kadının erkeğe şehvetsiz bakmasının caiz olduğu görüşünü- ileri sürenler Hz Aişe'nin İbni Ümmi Mektum'dan dolayı örtüye bürünmesini mendup olarak kabul etmektedirler Aynı şekilde Hz Aişe'nin âmâdan dolayı örtünmesi de Hz Aişe'nin takvası sebebiyle idi Kadınların nikaba (peçeye) bürünmüş olarak hiçbir erkeğin kendilerini göremiyeceği şekilde çarşılara, mescitlere ve yolculuğa çıkması şeklinde amelin asırlarca devam etmesi ve kadınların erkekleri görmemeleri için erkeklere nikab (peçe) takmalarının emredilmemesi bu görüşü desteklemektedir Dolayısıyla bu durum bu konuda erkeklerle kadınların hükmünün farklı olduğuna delildir Cenab-ı Hak daha sonra kadınlara özel bazı hükümler zikretti ve şöyle buyurdu: 1- "Görülmesi zaruri olanlar müstesna ziynetlerini göstermesinler" Yani kadınlar ziynetlerini -süslendikleri takı, kına, boya gibi süslerini- takındıkları zaman yabancı erkeklere ziynetlerinden hiçbir şey göstermesinler Ziynet gösterilmezse ziynet yerlerinin gösterilmesi evlâ olarak yasak olmaktadır Ya da ziynet zikredilmiş, ziynet yerleri kastedilmiştir Buna göre ziynet yerlerini göstermesinler demektir Bunun delili Cenab-ı Hakk'ın "Görülmesi zaruri olanlar müstesna" kavl-i celilidir İkinci görüşe göre, ziynet yerlerinin gösterilmemesi daha evlâdır Çünkü bizzat ziynetin kendisinin nehyedilmesi kastedilmemiştir Her ne şekilde olursa olsun ziynet ile ziynet yeri arasında ilişki bulunmaktadır Gaye ziynetin mahalli olan göğüs, kulak, boyun, kol, pazu ve ayak gibi vücut parçalarının gösterilmesinin yasaklanmasıdır İbni Abbas'tan ve bir gurup alimden nakledildiği üzere, ayrıca cumhurun meşhur görüşü olarak nakledildiği gibi müstesna olan görünen kısım, yüz, iki el ve yüzüktür Ebu Davud'un Sünen'inde Hz Aişe'den (ra) yaptığı şu rivayet bu konuda istifade edilen hadislerdendir: Esma bt Ebîbekir (ra) üzerindeki ince elbiselerle Peygamberimiz'in (sa) huzuruna girdi Peygamberimiz (sa) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: - "Ey Esma! Kadın hayız görme çağına ulaştığı zaman -yüzüne ve ellerine işaret ederek- o kadının bu âzalarının görülmesi doğru değildir' Bu mürsel bir hadistir a) Bundan dolayı Hanefîler ve Malikîler hatta Şafiî bir kavlinde: "Yüz ve eller avret değildir" demişlerdir Buna göre "Görülen kısım müstesna" ifadesinden murad genellikle veya âdet olarak görülen kısım müstesna demektir İmam Ebu Hanife'den (ra) rivayet edildiğine göre ayaklar da avretten değildir Çünkü ayakların örtülmesi - özellikle köy halkında - ellerin örtülmesinden daha çok meşakkate sebeptir İmam Ebu Yusuf tan bir rivayette ise şöyledir: Kolları örtme meşakkate sebep olduğu için kollar da avret değildir b) İmam Ahmet ile İmam Şafiî'den nakledilen daha sahih ikinci kavle göre, nâmahremi ansızın görme ve devamlı bakmanın haram oluşu hakkındaki geçen hadislerin ve Buharî'nin şu hadisinin delaletiyle hür kadının bütün bedeni avrettir Buharî'nin İbni Abbas'tan (ra) rivayetine göre Peygamberimiz (sa) Fadl b Abbas'ı kurban bayramı günü arkasına bindirmişti Fadl da Peygamberimiz'e (sa) soru sormak için yaklaşan Has'am kabilesinden olan güzel kadına bakmaya başladı Peygamberimiz (sa) Fadl'ın çenesinden tuttu Kadına bakmasın diye Fadl'ın yüzünü çevirdi Buna göre "Görünen kısım müstesna" ifadesi hiç bir kasıt olmaksızın görünen kısım müstesna, manasındadır Fıkıh ve şeriat açısından tercih edilen görüşe göre; yüz ve eller fitne meydana gelmediği müddetçe avret değildir Fitneden korkulduğu, sıkıntı ve darlık meydana geldiği ve fasık erkekler çoğaldığı zaman yüzü örtmek vacip olur İkinci gurubun delillerine gelince bunlar vera, ihtiyaç, fitneden korkulması ve şeytanın kaygan zeminine dalmamak şeklinde açıklanabilir Şer'î olarak, istisna ve zaruret gereği olarak kız isteme, şahitlik, yargılanma, muamele, tedavi ve eğitim gibi durumlarda yabancı kadına bakmak caizdir Kadın doktor yoksa erkek doktorun hastalık ve dert yerine tedavi için bakması caizdir 2- "Başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar" Yani saçlarını, boyunlarını ve göğüslerini örtmek için başörtülerini göğüsleri üzerine bıraksınlar Burada "Vel yadrıbne" kelimesi bıraksınlar; aşağıya doğru salsınlar, demektir, "humür" kelimesi ise kadının başına örttüğü örtü manasındaki "hımar" kelimesinin çoğuludur "Cüyüb" kelimesi ise elbisenin üst kısmında bulunan ve boğazın bir kısmının göründüğü açıklık manasındaki "celb" kelimesinin çoğludur Bu, kadınların bazı gizli ziynet yerlerini örtmeleri için verilen bir irşad emridir Buharî Hz Aişe'nin (ra) şu sözünü rivayet ediyor: Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin "Başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar" ayeti indiği zaman geniş örtülerini yırtıp bununla başörtüsü yapmışlardı 3- "Kendi kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, kendi kardeşleri, kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları müstesna ziynetlerini göstermesinler" Yani gizli ziynetlerini, vücutlarını istifade etmeleri, bakmaları için özellikle evlendikleri kocalarına gösterebilirler Yahut kendi babaları ve dedelerine, kocalarının babalarına, kendi oğullarına, kocalarının oğullarına, kendi erkek kardeşlerine, kızkardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kızkardeşlerinin oğullarına görünebilirler Bunların hepsi mahrem olup kadın tamamen açılmaksızın ziynetleriyle bu kimselere çıkabilir Bu mahremler nesep yönünden yakın olan akrabalar olup beş çeşittirler Bunlardan başka hısımlık yoluyla akraba olan kocanın babası ile kocanın erkek çocukları vardır Fakat ayet nesep yoluyla mahrem olanlardan amcaları ve dayıları zikretmemiştir Zira amcalık ve dayılık babalık mertebesindedir Yine ayet süt yoluyla mahrem olanları zikretmemiştir Ancak Sünnet İmam Ahmed, Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesaî ve İbni Mace'nin Hz Ai-şe'den (ra) rivayet ettiği "Nesep yoluyla mahrem olan akraba süt yoluyla -nahrem olur" hadisiyle buna açıklık getirmiştir " yahut hanımları, sahip oldukları cariyeler, cinsî iktidarı olmayan hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklar müstes- Bunlar da kadının saçı, başı, kolları, ayakları gibi yerlerini görmelerinde mahzur olmayan insanlardır Bunlar, - Kadınlar, - Köleler, - Kadınlara arzusu olmayan uşaklar, hizmetçilerle, iğdiş, sakat kimseler gibi kadınlara karşı şehvet duymayan kimseler, - Küçüklüğü ve cinsî meselelere muttali olmamaları sebebiyle kadınların âsnımlanaâaız ve mahrem meselelerinden anlamayan kimselerdir Ancak alimler arasında bunların herbiri hakkında ihtilâf meydana gelmiştir Kadınlara gelince: Cumhur diyor ki: Buradaki kadınlardan murad müslüman kadınlardır, dinde kardeşleri olan kadınlardır, ehl-i zimmet kadınları değildir Müslüman kadının yüz ve elleri dışında vücudundan hiçbir azayı kâfir kadının önünde açması kocasına veya başkalarına anlatabilir diye caiz değildir Kâfir kadın müslüman kadına göre yabancı erkek gibidir Müslüman kadın ise dinde kızkardeşinin bu güzelliklerini başka erkeklere anlatmanın haram olduğunu bilir, bundan uzak kalır Buharî ve Müslim'in (ra) İbni Mes'ud'dan rivayet ettiği bir hadiste Peygamberimiz (sa) şöyle buyurmuştur: "Kadın kadının vücuduna temas edip de sanki kocası görüyor gibi açık bir şekilde o kadını kocasına anlatmasın" Said b Mansur, İbnül-Münzir ve Beyhakî Sünen'inde HzÖmer'den (ra) rivayet ediyorlar: HzÖmer (ra) Ebu Ubeyde b Cerrah'a şu mektubu yazdı: Müslümanların hanımlarından bazı hanımların ehl-i şirkin hanımlarıyla birlikte hamamlara girdikleri haberi bana ulaştı Sen bunu yasakla Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kadının vücuduna kendi dininden olan kadınlardan başkasının bakması helâl değildir İçlerinde Hanbelîlerin bulunduğu bir alimler topluluğu şöyle demişlerdir: Bunlardan murad edilen mana müslüman ve kâfir kadınların umumudur "Yahut onların kadınları" kavl-i celîlindeki tamamlama müşakele ve benzerlik içindir Yani onların cinsindendir Kadının kadına göre avreti mutlak olarak sadece dizle kapak arasıdır "Sahip oldukları köleler" e gelince: Çoğunluk diyor ki: Bu ifade hem köleleri, hem de cariyeleri içine almaktadır Dolayısıyla kadının saçı, başı, kollarının köle ve cariyelerce görülmesi caizdir Bunun delili İmam Ahmed, Ebu Davud, İbni Merduveyh ve Beyhakî'nin Enes'ten (ra) rivayet ettiklerine göre Peygamberimiz (sa) Hz Fatıma'ya bir köle bağışladı O sırada Hz Fatıma'nın üzerinde başını örttüğü zaman ayaklarına ulaşamayacak kadar, ayaklarını örtüğü zaman da başına ulaşamayacak kadar kısa bir elbise vardı Peygamberimiz (sa) bu durumu görünce şöyle buyurdu: "Bunun hiçbir mahzuru yoktur Bu gelenler senin baban ve kölendir" Bir gurup alim bunun sadece cariyelere mahsus olduğu kanaatine varmışlardır Çünkü köle de haram olma noktasında yabancı hür adam gibidir Kadınlara ihtiyaç duymayan kimselere gelince: Alimler bundan muradın ne olduğu hususunda ihtilâf etmişlerdir Denilmiştir ki: Bu şehveti tükenen yaşlı kimse ya da kadınların durumu hakkında hiçbir şey bilmeyen aptal, yahut iğdiş edilmiş kimse, ya da âmâ, ya da hizmetçi veya erkekliği dişiliği belli olmayan kimsedir Muteber olan diğer bir görüşe göre bununla murad edilen, kadınlara ihti-jap duymadan, kadının onun teiaündan y$ kadrolara) yasrfJajfflJ ytömS&Sfll nakletmesinden emin olduğu kimsedir Müslim, İmam Ahmed, Ebu Davud, Nesaî, Hz Aişe (ra)'dan şöyle dediğini rivayet ederler: "Hünsa bir adam Peygamber Efendimiz (sa)'in eşlerinin yanına geliyordu Onu kadınlara karşı arzu duymayanlardan sayıyorlardı Adam bir kadını tarif ederken Peygamberimiz (s a) içeri girdi Adam şöyle diyordu: "O kadın gelirken dört olarak gelir Arkasını döndüğü zaman sekiz olarak gelir" Bunun üzerine Peygamberimiz (s a) şöyle buyurdu: "Dikkat edin Görüyorsun ki o bu konuları gayet iyi biliyor Sakın sizin huzurunuza girmesin" Sonra da onu evden dışarı çıkardı Kadınların mahrem yerlerine henüz muttali olmayan çocuklar kadınların durumlarını ve avretlerini anlamayan, yaşlarının küçüklüğü sebebiyle kuvvetli cinsî eğilimleri ortaya çıkmamış olan çocuklardır Çocuk bunu anlamayacak kadar küçük ise kadınların huzuruna girmesinde mahzur yoktur Mürahık olan yahut buna yakın henüz bulûğa erişmemiş ve gördüğünü anlatan, çirkin kadınla güzel kadını birbirinden ayırdedebilen çocukların kadınların yanına girmelerine müsaade edilmez Bunun delili çocuğun üç vakitte odalara girmek için izin istemesinin vacip olmasıdır Cenab-ı Hak bunu şu ayetle beyan etmiştir: "Ey iman edenler! Köleleriniz ve henüz bulûğ çağına erişmemiş çocuklarınız günde üç defa sizden izin istesinler" (Nur, 24/59) Diğer bir grup alim ise şöyle demiştir: Kadının çocuklarca ziynetlerinin görülmesi haram olmaz Ancak çocuk mürahık olsun-olmasın kadınlara karşı arzu duyuyorsa bu müstesnadır Buradaki mubah oluş birinci görüş sahiplerinin kararlaştırdıklarından daha geniştir Cenab-ı Hak daha sonra fitneye vesile veya sebep olacak şeylerden nehyetti: "İnsanları gizledikleri ziynetlerini bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar " Yani kadının, ayak halkalarının sesini duyurmak için yürürken ayaklarını yere vurması caiz değildir Çünkü bu fitne ve fesadın kaynağıdır, dikkatleri çekmektir Şehvet duygularını tahrik etmektir O kadının fasıklar gurubundan olduğu şeklinde su-i zanna sebep olur Ziynetin sesini duyurmak o ziyneti göstermek gibidir, hatta daha da şiddetlidir Asıl maksat tesettürdür Bu ifade bilezik dolu kolları sallamak, sağlardaki çıngırakları sallamak, evden dışarı çıkarken kokulanmak, süslenmek gibi hususları da içine alır Dolayısıyla erkekler kadının kokusunu duyar, ziynetlerine kapılırlar Ebu Davud, Tirmizi ve Nesaî'nin Ebu Musa el-Eş'arî'den (ra) rivayet ettikleri hadis-i şerifte Peygamberimiz (sa) şöyle buyurmuşlardır: "Her göz zina eder Kadın koku sürüp de bir meclise uğrarsa o kadın şöyle şöyledir" Yanı zınakârdır Ebu Davud ve İbni Mace'nin Ebu Hureyre'den (ra) rivayet ettikleri hadıs-i şerifte Efendimiz (sa) şöyle buyurmuştur: "Kokulanıp bu mescide gelen kadın evine dönüp cünüplükten dolayı gusletmedikçe Allah onun namazını kabul etmez" Kadın ziynetlerini erkeklere duyurmayı kast etsin veya etmesin yabancı erkeklerin huzurunda ayakları yere vurmaktan nehyedilmiştir Zira halkalı ayakları veya benzerlerini (günümüzdeki yüksek topuklu ayakkabılar) yere vurmanın sonucu, gizledikleri ziyneti insanlara duyurmak ve bununla fitnenin meydana gelmesidir Hanefiler bu nehyi kadının sesinin avret olduğuna delil olarak getirmişlerdir Çünkü ayak halkalarının sesinin işitilmesine sebep olan husus yasaklanmışsa kadının sesini yükseltmesi de yasaklanmıştır Kanaatimizce kadının sesi fitneden emin olunduğunda avret değildir Zira Peygamberimiz'in (sa) hanımları yabancı erkeklere hadis rivayetinde bulunuyorlardı "Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz" Yani ey müminler topluca Allah'a itaate dönün ve ona yönelin Allah'ın size emrettiği bu güzel ahlâk ve sıfatları yerine getirin Gözleri harama karşı yummak, ırzları korumak, başkalarının evlerine izinsiz girmek, cahiliyetin üzerinde bulunduğu rezil ahlâk ve sıfatlar gibi Allah'ın sizi nehyettiği hususları bırakın ki dünya ve ahiret saadetini kazanasınız Burada sahih imanın sahibi emre uymaya, tevbeye, hata ve kusurlardan dolayı istiğfar etmeye sevkedeceği hususlarına dikkat çekmek için "iman" sıfatıyla hitap edilmiştir Zira tevbe kurtuluşun ve saadeti kazanmanın sebebidir Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler Bu ayetlerden şu hükümler çıkmaktadır: 1- Bakılması helâl olmayan bütün namahrem erkek ve kadınlara, fitneye düşürmesinden korkulan her şeye karşı gözü kapamak vaciptir Çünkü göz münkerlere düşme, kalbi vesveselerle meşgul etme, gönlü vesveselerle harekete geçirme hususunda anahtardır, fitneye ya da zinaya düşmenin postacısıdır, fesat ve fücurun kaynağıdır 2- Irz ve namusu helâl olmayan kimselerin görmesinden korumak, zina, livata, dokunmak, kucaklaşmak ve istimna gibi fuhşiyata bulanmaktan korumak vaciptir 3- Hamama örtüsüz girmek haramdır İbni Ömer diyor ki: Kişinin en güzel sarfedeceği şey halvet zamanında -yani insanların bulunmadığı veya insanların az bulunduğu bir zamanda- hamama girmek için verdiği bir dirhemdir Tirmizî Abdullah b Abbas'tan (ra) Peygamberimiz'in (sa) şu hadisini zikretmektedir: Peygamberimiz (sa): - Hamam denilen evden sakının, buyurdu - Ya Rasulallah! Hamam kirleri giderir ve cehennemi hatırlatır, denildi Peygamberimiz (s:a) - "Mutlaka bu işi yapacaksanız hamama örtülü olarak girin" buyurdu 4- Gözü harama karşı kapamak ve ırzı korumak dinde daha nezihtir, günah kirine bulaşmaktan daha uzaktır Allah kulların fiillerini, kalplerin niyetlerini, dillerin fısıltılarını, göz ve kulağın her türlü tavırlarını, her şeyi gayet iyi bilir, her şeye muttalidir Ona hiçbir şey gizli kalmaz Bütün bunların karşılığını verir 5- Avret yerleri dört kısımdır: a) Erkeğin erkeğe karşı avreti: Erkeğin, göbekle diz arası dışında başka bir erkeğin bütün bedenini görmesi caizdir Göbekle diz ise avret değildir İmam Ebu Hanife'ye göre diz avrettir İmam Malik diyor ki: Baldır namazda avret değil, bakışta avrettir Baldırın avret olduğunun delili Huzeyfe'den (ra) rivayet ettiği şu hadistir: Peygamberimiz (sa) baldırı açık olarak mescide uğradı Yine Peygamberimiz (sa) Hakim'in Muhammed b Abdullah b Cahş'tan rivayet ettiği hadiste şöyle buyurmuştur: "Baldırı ört Çünkü baldır avrettir" Yine Efendimiz (sa) Ebu Davud, İbni Mace ve Hakim'in rivayet ettiği hadiste Hz Ali'ye şöyle buyurdu: "Baldırını açma Ölü veya dirinin baldırına bakma" Kötü niyetle parlak oğlana bakmak da helâl değildir İki erkekten her biri yatağın bir tarafında olsa bile aynı yatakta yatmaları caiz değildir Bunun delili Müslim, Ebu Davud, Tirmizî ve Nesaî'nin Ebu Said el-Hudrî'den (ra) rivayet ettikleri Peygamberimiz'in (sa) şu hadis-i şerifidir: "Erkek erkekle aynı örtü içinde birbirlerine sarılmasın Kadın kadınla aynı örtü içinde birbirlerine sarılmasın" Kucaklaşma ve öpüşme -kişinin oğluna şefkat duyması hali müstesna-mekruhtur Musafaha etme ise (tokalaşma) müstehaptır Bunun delili Enesin (ra) rivayet ettiği şu hadistir: Bir adam: - Ya Rasulallah! İçimizden bir adam kardeşi veya dostuyla karşılaştığı zaman ona eğilebilir mi? dedi Peygamberimiz (sa): - Hayır, dedi Adam: - Ona sarılıp öpebilir mi? diye sordu Peygamberimiz (sa): - Hayır, dedi Adam: - Elini tutup onunla musafaha edebilir mi? diye sordu: Peygamberimiz (sa): - Evet, diye cevap verdi b) Kadının kadına karşı avreti: Erkeğin erkeğe karşı avreti gibidir Kadın kadının -göbekle diz arası hariç- bütün bedenine bakma hakkına sahiptir Fitneden korkma durumunda ise caiz değildir Beraber yatma caizdir Daha doğru olan husus, zimmî (gayr-i müslim) kadının müslüman kadının bedenine bakmasının caiz olmadığıdır Çünkü bu şahıs din hususunda yabancıdır Allah Tealâ "yahut onların kadınları" buyuruyor Zimmî ise bizim kadınlarımızdan değildir c) Kadının erkeğe karşı avreti: Eğer kadın yabancı (nâmahrem) ise bütün bedeni avrettir Erkeğin yabancı kadının alışverişte ihtiyaç duyduğu için sadece yüzüne ve ellerine bakması caizdir Erkeğin herhangi bir neden olmaksızın yabancı kadının yüzüne kasden bakması caiz değildir Erkeğin gözü ansızın kadına takılırsa: "Müminlere söyle, gözlerini (harama karşı) yumsunlar" ayetine bınâen erkek gözünü kapar veya çevirir İmam Ebu Hanife fitneye mahal olmadıkça bir defa bakmayı caiz görmüştür Ancak birkaç defa bakması caiz değildir Bunun delili az önce geçen "Ey Ali! Bir bakışın peşinden tekrar bakma Çünkü birinci bakış senin hakkındır, ikinci bakış senin hakkın değildir" şeklindeki hadis-i şeriftir Evlilik maksadıyla kızı görmek için ona bakmak caizdir Bunun delili İbni Hıbban ve Taberanî'nin Ebu Humeyd es-Sâidî'den rivayet ettiği Peygamberimiz'in (sa) şu hadisidir: "Sizden biriniz bir kadınla evlenmek istediği zaman kadın bilmese bile evlenmek niyetiyle baktığı zaman erkeğin kadına bakması caizdir" Ayrıca alışveriş anında ihtiyaç duyulursa kadını tanımak için bakmak da caizdir Şahitlik esnasında da yüze bakmak caizdir Çünkü tanımak ancak bu şekilde gerçekleşir Şehvetle bakmak ise yasaklanmıştır Bunun delili Peygamberimiz'in (sa) İmam Ahmed ve Taberanî'nin İbni Mes'uddan rivayet ettikleri "Gözler de zina eder" hadisidir Güvenilir doktorun tedavi için kadına bakması caizdir Sünnetçinin sünnet çocuğunun avret yerine bakması caizdir Çünkü bu zaruret yeridir Zinaya şahitlik yapmak için zina edenlerin fercine kasden bakmak, doğum için fercine bakmak, sütanne şahitliğinde bulunmak için emzikli kadının göğsüne bakmak caizdir Boğulmaktan veya yangından kurtarmak için kadının bedenine bakmak caizdir Kadın nesep, sütanne veya hısımlık sebebiyle erkeğin mahremi ise aralarında İmam Ebu Hanife'nin de bulunduğu bir gurup alime göre kadının göstermemesi gereken yerleri gündelik iş esnasında da örttüğü yerlerdir Erkeğin hanımının bütün bedenine, hatta fercine bile bakması caizdir Ancak ferce bakmak mekruhtur d) Erkeğin kadına karşı avreti: Erkek kadına yabancı ise erkeğin o kadına karşı avreti dizle göbek arasıdır Bir başka görüşe göre erkeğin yüzü ve elleri dışındaki bütün bedeni kadına karşı avrettir Tıpkı kadının erkeğe karşı avret olan yerleri gibi kadının erkek hakkında avret olması hilâfına olan birinci görüş daha doğrudur Çünkü kadının bedeni bizzat avrettir Bunun delili kadının vücudu açık olarak namaz kılmasının sahih olmamasıdır Erkeğin vücudu ise böyle değildir Kadının fitneye düşme ihtimali durumunda erkeğe kasden bakması veya kadının erkeğin yüzüne tekrar tekrar bakması: "Siz ikiniz ondan -yani âmâ olsa da İbni Ümmi Mektûm'dan- örtünün" şeklinde daha önce geçen hadise binaen caiz değildir Kadın kocasının bütün vücuduna bakabilir Ancak kocanın hanımının fercine bakması mekruh olduğu gibi hanımının da kocasının cinsi organlarına bakması mekruhtur Erkeğin avret yerini örtecek elbisesi olduğu halde evde çıplak oturması caiz değildir Çünkü Peygamberinıiz'e (sa) bu durum sorulduğunda Buharî, Tirmizî ve İbni Mace'nin rivayet ettiği hadiste şöyle buyurdular: "Allah kendisinden haya edilmeye daha lâyıktır" Tirmizî'nin İbni Ömer'den (ra) rivayet ettiği hadiste ise şöyle buyurdular: "Çıplaklıktan sakının Çünkü tuvalette ve erkeğin hanımına yaklaşma durumu haricinde sizden ayrılmayan melekler vardır " 6- Allah Tealâ kadınlara fitneye düşmekten sakınmak için vücutlarının yüz ve elleri dışındaki kısımlarını ve ziynetlerini bakanlara göstermemelerini emretti Görünmesi zaruri olan ve görünmeyecek olmak üzere ziynet iki çeşittir: - Görünmesi zaruri: Mahrem veya nâmahrem bütün insanlara mubahtır - Görünmeyecek kısım: Allah Tealâ'nın bu ayette bildirdiği kimseler dışındakilere gösterilmesi helâl olmayan kısımdır Bilezikler konusunda Hz Aişe: "Bu görünmesi zaruri olan ziynetlerdendir Çünkü ellerdedir" demiştir Mücahid ise: "Bu görünmeyecek olan ziynetlerdendir Çünkü ellerin dışındadır" demiştir Zira bilezikler bileklerde olur Kına ise, İbnü'l-Arabî'nin görüşüne göre ayaklarda olursa görünmeyecek olan ziynetlerden sayılır 7- "Baş örtüleriyle yakalarının üstünü kapatsınlar" ayetine binaen kadının saçlarını, boynunu ve göğsünü örtmesi vaciptir Ayette geçen "hımar" kelimesi kadının başına örttüğü örtü anlamındadır Buharî Hz Aişe'den (ra) şöyle rivayet ediyor: Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin "Başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar" ayeti indiği zaman büyük izarları yırttılar, başörtüsü yaptılar 8- Allah Tealâ kadının ziynetlerini göstermesi caiz olmayan erkeklerden mahremleri, mahrem hükmünde olan kocalarını, kendi babalarını, aynı şekilde ister anne tarafından isterse baba tarafından dedelerini, eşlerin kız-erkek çocuklarını, öz kardeşleri, ana bir baba bir kardeşleri, aynı şekilde kardeşlerin oğullarını istisna etti Bunlara amcalar ve dayılar da katılır Bunlar nesep yönünden akrabalardır Süt emme yönünden akraba olanlar da bunlar gibidirler Bunların hepsine "mahrem" adı verilir Yine bundan, kadınlar, köleler, müslüman ve kitabî cariyeler çoğunluğun raşüne göre istisna edilmiştir Bazıları ise sadece cariyeleri istisna etmiştir Ayrıca cinsî iktidarı olmayan, yahut aptal olan, ya da innîn (hastalık sebebiyle iziz) olan ve âmâ olan hizmetçiler ile henüz kadınların mahrem yerlerinden bir şey anlamayan, yaşlarının küçüklüğü sebebiyle kendilerinde cinsî eğilim ortaya çıkmayan çocuklar da müstesna tutulmuştur 9- Kadınların, erkekleri fitneye ve fesada düşürmeleri, açılıp saçılmaları, ayaklarını yere vurmaları, evden dışarı çıkarken kokulanmak, süslenmek gibi erkekleri baştan çıkaracak tavırlarda bulunmaları haramdır Kadının takılarıyla böbürlenerek ayaklarını yere vurması, Kurtubî'nin zikrettiği gibi, mekruhtur 10- Mümin erkeklerin ve mümin kadınların tevbe etmeleri ümmet arasında hiçbir ihtilâf olmaksızın vaciptir, ve kesin bir farzdır Çünkü her insan tevbeye muhtaçtır Zira insan Allah Tealâ'nın haklarını yerine getirirken hata ve Kusurdan uzak kalmaz Dolayısıyla hiçbir durumda tevbeyi terk etmez İnsanın günahını her hatırladığında tevbeyi yenilemesi gerekir Çünkü kul Rabbine kavuşuncaya kadar pişmanlığında ve azminde devam etmelidir İmam Ahmed, Buharî ve Beyhakî Şuabü'l-lman'da İbni Ömer'den (ra) Peygamberimizin (sa) şu hadisini rivayet etmektedirler: "Ey insanlar! Allah 'a tevbe edin Zira ben Allah 'a günde yüz defa tevbe ediyorum" Tevbenin şartları dörttür: - Günahı tamamen terk etmek, - Geçmişte yaptığından pişman olmak, - Tekrar yapmamaya azmetmek, - Hakları sahiplerine vermek |
|