|
|
Konu Araçları |
etmeliyiz, gayri, islamı, müslimlere, tebliğ |
Gayr-İ Müslimlere İslam'ı Nasıl Tebliğ Etmeliyiz? |
07-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gayr-İ Müslimlere İslam'ı Nasıl Tebliğ Etmeliyiz?Gayr-i Müslimlere İslam'ı nasıl tebliğ etmeliyiz? Gayr-i Müslimlere İslam'ı nasıl tebliğ etmeliyiz? “Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-ı imaniyenin kemalatını ef’alimizle (hal ve hareketlerimizle) izhar etsek ( göstersek), sair dinlerin tabileri , elbette cemaatlerle İslamiyete girecekler” Öyleyse kendi nefsimize dönüp muhasebe yapalım “Acaba İslamı nasıl anlıyor, nasıl yorumluyor ve hayata nasıl geçiriyoruz? Halimiz nasıl? Etvarımız nasıl? Biz nasılız? Hal ve hareketimizle İslam güneşini parlatmak yerine perde mi çekiyoruz? İman bahçelerinin güllerini ihtiyaç sahiplerine sunacağımıza hoyrat bir el mi oluyoruz? İnsanları Kur’an sofrasına davet edecekken; o sofradan kovup uzaklaştırıyor muyuz? Bütün bu sorulara cevap verelim Hep suçu ötekilerde aramayalım Nerede ne yanlış yapıyoruz? Niçin insanları islamdan ve Müslümanlıktan korkutup ürkütüyoruz? Gerçekten çevremize güzel örnek olabiliyor muyuz? “İşte Müslüman dediğin böyle “ olmalı dedirebiliyor muyuz? Yoksa bizim Müslümanlık anlayışımız sadece baş örtüp, namaz kılıp, oruç tutmaktan mı ibaret? Komşularımızla ilişkilerimiz nasıl? Onlara iyi bir örnek miyiz? Ya da onların açık başları ve kot pantolonlarından dolayı yüzümüzü mü çeviriyoruz? İslam dininde sadaka olan tebessümü onlardan esirgiyor muyuz?Sonra da “arkamızdan “ne olacak canım işte gerici ve yobaz” mı dediriyoruz? Kızımın arkadaşı: “Sen farklı bir Müslümansın Senin yaşadığın İslamiyet farklı bir İslamiyet” dediğinde kızım: “ Hayır İslam bütün her yerde aynıdır ve aynı yaşanır” Cevabını verir Arkadaşı ısrarla: “Bizim apartmanda iki tane dindar kadın var Bizi gördüğü zaman kapıyı yüzümüze kapatıyor Oysa annem bana ‘gittiğin yerde o başörtülü arkadaşın varsa git Yoksa sana izin vermiyorum etraf çok tehlikeli’ diyor Annem o kadınlardan korkuyor Fakat sana güveniyor Peki bu nasıl bir islamı yaşamak? Tabii ki onlarınkiyle seninki çok farklı” Evet o kadınları da suçlamamak gerek İslamı onlara öyle öğretmişler Onlar öyle biliyor Belki mizaç farkı, belki taassub… Bu sebepten dolayı Bediüzzaman, aklın nurunun fen ilimleri, vicdanın ışığının da din ilimleri olduğunu,ikisinin birleşmesiyle hakikatin tecelli edeceğini, ayrıldıklarında birincisinde hile ve şüphe ikincisinde taassub olacağını söylüyor“ Bizler Müslümanlar olarak dünyaya açılmalıyız Kur’anın manasını anlayarak hayatımıza geçirmeliyiz Rahmet peygamberi olarak gönderilen Peygamberin sünnetine uymalıyız Hem fen ilimlerini, hem de din ilimlerini öğrenmeliyiz Kulaktan duyma sözlerle yaşanan İslamiyet sadece taassuptur Artık kılıçla cihat zamanı geçti Cihat dilimizle, halimizle fiillerimizle ve yaşayışımızla çevremize güzel örnek olarak yapılmaktadır Ötekilere tek bir tebessüm, tek bir güzel söz vermek ve iyi bir davranışta bulunmak İşte budur cihat Bir vakit Hollanda İslam Üniversitesindeki bir konferansta Hollandalı genç bayanla tanıştım ve bana takdim edilen çiçeği takdim ettim O, çok şaşırdı ve: “Ama sizin için özel hazırlanmış nasıl alabilirim” dedi Ben, kendisinin özel olduğunu söylediğimde gülerek aldı ve Hollanda’ya gelen bir Türk öğrencisiyle tanışıp, onda gördüğü güzel ahlak, fazilet, yardımlaşma ve insani duygulardan ötürü Müslüman olduğunu söyledi” Bu sebeple; benim bir davranışımdan ne çıkar demeyiniz Çünkü bazen bir cümle, bir davranış ve bir hareket bir insanın ebedi hayatının kurtuluşuna vesile olabilir “Kimin himmeti milleti ise o kimse tek başiyle küçük bir millettir” “Kim bir insanın imanını kurtarırsa sahralar dolusu kırmızı altından hayırlıdır” GÜLAY ATASOY |
|