Fedakarlık |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
FedakarlıkFedakarlık Fedakarlık Asr-ı saadetten bu güne kadar gele gele insanımız içinden zor çıkabileceği ciddi bir çukurun içine düştü ve düşürüldü İnsanımız ciddi bir çukurun içindedir ve ciddi bir çukurun içinde bulunmadan öte ondan daha kötü ciddi bir çukurun içinde olduğunu bilmemektedir İnsanımız kendi ruh dünyasında kendi iç aleminden kalp aydınlığında uzaklaştırıla uzaklaştırıla çok karanlık alemlere itilmiştir O gecesinden uzaklaştırılmış, gece rabbisiyle münasebetinden uzaklaştırılmış, o aşkından ve vecdinden uzaklaştırılmış, o Kuran’ı iniş gayesine uygun anlamadan hatta mutlak manada onu anlamadan uzaklaştırılmış ve fakat bin kere maalesef ki o bütün olup biten bu şeylerden haberi yoktur Dünyasını yakmışlar, evini başına yıkmışlar, evladı iyalinden etmişler, cennet gibi dünyasından uzaklaştırmışlar, belki pek çoklarına göre gönülleri Hz Muhammed (asm)’dan mahrum etmişler, Kuran’dan mahrum etmişler daha beteri Allah’tan mahrum etmişler Bütün bunlara rağmen o başında dönüp duran bu gayelerden habersiz yaşamaktadır Bu ise kuyunun içinde ayrı bir kuyu, gailenin içinde ayrı bir gaile, belanın içinde ayrı bir bela, felaketin içinde ayrı bir felakettir Böylesine üst üste felaketlerin bir insanın veya insanlık topluluğunun üstüne yüklendiği bir başka devir göstermek oldukça zordur Tarihimizde bizim keşmekeşlikler olmuştur Hercü merç olmuştur Cemaatler kaynaşmış iç içe girmiştir Biz çok defa babil kulesi hüviyetinde insanımız arzı didar etmiştir Yamalı bohça gibi göründüğü çok vakidir Fakat hiç bir zaman dininden ve diyanetinden bu kadar uzaklaştırılmamıştır Kuran’a karşı bu kadar yabancı hale getirilmemiştir Bu denli Hz Muhammed (asm) gönüllerden sökülüp atılmamıştır Cemaat mescidine, mescitteki seccadesine, seccadede ki secdenin neşvesine bu kadar yabancı kalmamıştır Binaenaleyh, biz asrımızı dalaletlerin, helaketlerin, felaketlerin üst üste insanımızın üstüne yüklendiği bir asır olarak tarif ediyoruz Yirminci asrı bana tarif eder misin, yirminci asır getirdiği felaket ve helaketlerle delalet küfür ve küfranla içinde yaşayan insanın sırtına yüklendiği, onu iki büklüm ettiği mabudundan uzaklaştırdığı, kafalardan ve gönüllerden Hz Muhammed silindiği (asm), gönülleri Kuran’a karşı yabancı kıldığı, camisinden cemaatinden dahi Allah’ı uzaklaştırdığı korkunç bir asırdır Bu kadar felaket ve helaketlerin üstesinden gelebilecek insanın çok fedakar olması lazım Maddi manevi her şeyi aşmış olması lazım Maddi manevi çeşitli fedakarlık hisleriyle meşbu bulunması lazım Maddi manevi füyuzat hislerinden vazgeçmesi lazım Hatta icabında cennete bile gitmeyi tekmelemesi lazım Derin bir kulluk şuuru içinde insanımızın dertlerine bir hekim olarak şefkatli bir tabip olarak eğilmesi lazım Bu denli fedakarlık lazım ki beli bükülmüş insanımızın belini doğrultmaya muktedir olalım Kaddi bükülmüş insanımızın idbarını ikbale çevirelim Ona yeniden eski şerefini eski onurunu ve gururunu kazandıralım Kefere ve fecere karşısında eziklikten kurtarmış olalım Bu büyük dava, bu büyük hizmet ve vazife bu büyük hizmeti idrak eden insanlardan şuurla beraber feragat ve fedakarlık istemektedir Bir vapur bütün ihtişamıyla karaya oturmuştur Bunun yeniden yüzdürülmesi, yeniden bunun yelken açması, yeniden açık denizlere doğru açılması, yeniden şehbal açıp afakı alemde arzı didar etmesi, büyük gayret, büyük himmet ve büyük fedakarlık istemektedir Bina yıkılmış enkaz haline gelmiştir Bunu direklerle kaldırabilecek misiniz Sağdan soldan vurduğunuz payandalar bunu ikame edebilecek mi Ne yapacaksanız yapacaksınız bu binayı ikame edeceksiniz, edecekseniz ki enkazı fareleri dahi barındırmaz hale gelen bu bina yirminci asrın insanı tarafından kaldırılması iktiza etmektedir Yirminci asrın insanı bu binayı kaldırıp ikame etmezse sahabe ruh ve şuuru içinde bu vazifeye el uzatmaz ve omuz vermezse daha asırlarca insanımız sefalet çeker kıvrım kıvrım kıvranacaktır Her dava kendi kameti kıymetine göre himmet ister Her dava ciddi fedakarlık ister O davanın istediği fedakarlık o davanın ihtiş----- ve azametine göre olacaktır Yirminci asırda büyük bir dava var ortada Bu dava Allah davası, Allah davasının ikame edilmesi keyfiyetidir Yeryüzünde sahipsiz kalan Kuran’a sahip çıkılma davasıdır Cemaatsız kalan, ümmetsiz kalan Hz Muhammed(asm)’ın etrafında toplanma davasıdır Dava ihtişamı kadar gayret ve himmet istemektedir Binaenaleyh sizin fedakarlıklarınız normal devirlerdeki fedakarlık çizgisinde cereyan ederse sizden beklenen hizmeti vermiş sayılmayacaksınız Siz normalin çok üstünde ancak sahabenin meydana getirdiği, ancak sahabede görebildiğiniz fedakarlığı ika ettiğiniz zaman, meydana getirdiğiniz zaman içinde bulunduğunuz asra göre bir hizmet etmiş olacaksınız …Kuran bize diyordu ki üç asırdan veri ben halinden, dilinden anlaşılmayan bir şey oldum Üç asırdan beri ben merak görmedim Üç asırdan beri ben bana eğilen insana şahit olmadım Üç asırdan beri beni gırtlaktan aşağıya indiren, sinesine sindiren ve onunla aşk kazanan geceleri seccadeyi ahu vahla süsleyen kalbi imanla dolu insan görmedim Üç asırdan beri beni okuduğu zaman göz yaşlarıyla seccadeyi ıslatan insana şahit olmadım Üç asırdan beri siyasi düşünce ve kanaatlerin esiri oldukları kadar rabbe esir olmuş bir cemaat görmedim Üç asırlardan beri, ben camilerde bulundum cemaatte camide bulundu ama cemaat bir vadide ben bir vadide kaldım Üç asırdan beri el uzattım, Allah aşkına bana el uzatın dedim, sahip çıkın dedim Fakat daima kollarım muallakta kaldı Ve ben sahipsiz kaldım Kuran’ı kerim güçlü ve kuvvetli el bekliyor ki, fedakar el bekliyor ki Resulü Ekremin perçinlediği o mualla mevkiye çıkaralım, haiz bulunduğu mualla hal ve havayı yeniden kendisine iade edelim Vazife çok ağır ve çok ciddidir Büyük fedakarlıklar istemektedir Kuran yeryüzünde sahipsiz ve cemaatsizdir Böyle bir durumda bir beyin yapıcısı büyük bir mütefekkir yeryüzünde Kuran’ı cemaatsiz görürsem cenneti dahi istemem orası da bana zindan olur Yirmi beş milyon milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım derken milletin derdini ve ızdırabını terennüm etmektedir Senin iç ızdıraplarına içten yıkılışına tercüman olmaya çalışmaktadır Binaenaleyh dert budur Bu derdi omsuzumuzdan atma gayretine gelince ciddi fedakarlıklar, ciddi hasbilikler, ciddi feragatler istemektedir …Bir yerde mümin kendi rahatını ve rehavetini terk etmesi gerektiği yerde onu terk etmezse şayet kendisinden beklenen vazifeyi eda etmiş olmayacaktır Bir yerde mümin maddi manevi huzuzatını ve huzurunu terk etmezse, terk etmesi gerektiği yerde terk etmezse kendinden beklenen vazifeyi eda etmemiş olacaktır Dikkat buyurun, kafirler bizim elimizden her şeyi alırken aynı zamanda onları istirdar edebilme gücünü de elimizden aldılar Dirayet ve kiyasetini de elimizden aldılar Biz yeniden belimizi doğrutmaya çalışırken onların sırtımıza yüklediği rahat ve rehavet bizi iki büklüm tutuyor Bizi aşıladıkları sıcak döşeklerde yatmalar, günde üç defa yemek yemeler, gece ibadet-ü taatı terk etmeler, Kuran’ı muczül beyanı anlamayı bir tarafa bırakmalar, sünneti seniyeyi yaşamayı bir tarafa bırakmalar bize aşılanmış öyle felaketlerdir ki dini mübini islama hizmet dediğimiz zaman bu meseleler ağırlığıyla üzerimize yüklenince biz dini mübini islama hizmetten vaz geçiyoruz Kafir, dini ve dinin ruhunu elimizden alırken bir gün onu ihya edecek ve ikame edecek gücü de beraber aldı Bizi laçka bir topluluk haline getirdi Aşksız vecdsiz, gecesiz ve gündüzsüz bir topluluk haline getirdi Rabbiyle münasebete geçmeyen bir topluluk haline getirdi Ben size tazide bulunmak istemem Dini islam ortadadır ve fedakarlık istemektedir Dini mübini islam her devirde istediği fedakarlığı bizden de istemektedir Bize gelince, bizi arkadan ittirmek lazım müslüman olmak için Veyahutta önden çektirmek lazım Hangimizin hayatında böyle bir teessür bir ızdırap vardır Hangimizin hayatında ibadet-ü taatta ki bir eksikliğinin ifadesi olarak günlerce yemekten içmekten iştahın kaçması vardır …Sular seller gibi çağlasan Eyyub gibi ağlasan, ciğerini dağlasan Allah senin ahvalini soracaktır Sen Allah için koşsan, yüzünü yere sürsen Allah seni yüzü yerde bırakmayacaktır Sen onun yolunda toza toprağa boyansan, kirlensen hatta sû-i iktiza etmiş olarak huzuruna çıkmış olsan Allah seni maddi manevi lekelerinle bırakmayacak, melekler gibi seni tertemiz edecek kurb-ü huzuruna alacaktır Elinde lahmacun arabası lahmacun satan birisi var İki sene evvel bana geliyor diyor ki, “hocam siz talebelere yer arıyor, onları barındırmak için taalluk gösteriyorsunuz Ben şu arabacığımla lahmacun sata sata iki kulübecik yaptım Bu iki kulübecikten bir tanesi bana yeter Kabul buyurursanız ikincisini talebeler kalsın diye vermek istiyorum Birisi bana yeter” diyor Ben Rabbimin rızası istikametinde samimi olarak getirilen bu teklife hayır demedim Olur dedim Çünkü, benim olur dememle belki afv edilmeye liyakati olmayan Rabbim belki de beni de afv eder Onu böyle bir hizmete vesile olduğumdan dolayı belki de beni de afv eder Olur dedim Fakat bununla doymadı bu Hayra aç olan bu insan bununla doymadı Allah’a gönül vermiş bu insan bununla doymadı Aradan altı ay yedi ay geçti Dedi ki, “hocam evimin kapısının önünde bir bahçe var ya ben bu bahçeyi yurt yapıp yüz talebeyi barındırmak istiyorum” Ben evvela şaşkın şaşkın sokaklarda küçük el arabasıyla lahmacun satan bu adamın yüzüne baktım Bu işi nasıl yapacaksın Burada hizmeti tekeffül eden arkadaşlar beş altı inşaat yürütüyorlar Bin talebeye üniversite hazırlık kursu açıp sahip çıkalım Bin talebeyi üniversiteye imtihana geldiğinde barındıralım, sahip çıkalım Binlerce talebeye kurslarla sahip çıkalım ve çeşitli okullara dağıtalım, sahip çıkalım diye yüz yerde yurt yapalım diye taalluk gösteren bu cemaat zaten dopdolu nasıl yapacağız bunu “Hocam Allah’ın lütfuyla bu arabayla bu işi yaparım Bu arabayla ben bu işi yaparım” diyor Ve ondan sonra, hilaf olmasın, her ay yapan arkadaşlara sen kendi ellerinle ver ne olur Elli bin lira kazanırsa kırk beş bin lirasını getirir Beşi bana yeter hocam der Kırk beş bin lirasını hizmete verelim Kırk bin lira kazanırsa otuz beş bin getirir Hiç otuz beş bin getirdiğine şahit olmadım Aradan sekiz ay dokuz ay geçti o yurdu yaptı Şimdi boyasını yaptırıyor ve camlarını taktırıyor İşi bitirdi, ferih ve fahur keyfi yerinde Üç beş hafta yanımda kalan bir arkadaşa gelip diyor ki, kardeş diyor hocama söyle sen acaba giyip kullandığı eski ayakkabılardan var mı Ayağımda hiç ayakkabı kalmadı verse de giysem diyor Anlıyor musunuz mümini Anlıyor musunuz hakka gönül vermişi Ve bunların sayısı bu gün binleri çoktan aşmıştır Ben yüz defa fabrika tapusu geriye çevirdiğim insanların sayısı yüzün çok üstüne ulaşmıştır Yeniden bir sahabe devri başlıyor Yeniden malını ve canını feda etme devri başlıyor Yeniden Hz Muhammed’e ait ocaklar tütmeye başlıyor Ve yeniden bu bütün olup biten şeyler arasında Rabbimizin bize teveccühünü duyuyor ve müşahede ediyor gibiyiz Ve saflarımızın arasında bizi istikamete çağıran ve davet eden Hz Muhammed(asm)’ın mübarek kokusunu duyuyor gibiyiz Muhammedilik zuhur ettiği nispette aramızda bulunur Gönül yuvalarımız onun için hazır olduğu nispette aramızda bulunur Davranışlarımız onu hoşnut ettiği nispette aramızda bulunur Ve Hz Muhammed (asm)’ı aramızda hissediyor gibi bir hava duyuyoruz |
|