Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kapanmadan, kapılar

Kapılar Kapanmadan

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kapılar Kapanmadan






Kapılar Kapanmadan
Kapılar Kapanmadan



Saat hangi dakikada durur?

Günlerden hangi gündür?

Mevsim kış mıdır, bahar mı?

Yer yerindedir de benim yerim kaymıştır ayaklarımın altından

Son denilen andır Neyle kalakaldım?

Elimde avucumda ne var?

Şükür mü, sabır mı, kanaat mi?

Kulluk mu, isyan mı?

Andan ana değişir haller ömür sürdükçe

Saat bir sabrı vurur, bir isyanı…

Bugün bilir, duyarım acizliğimi

Yarın büyür büyür de yer üzerinde kibirle yürürüm

O, tevbeleri çokça kabul eden, bağışlaması bol olandır

Ve göklerin kapıları açıktır hâlâ, yer ayaklarımızın altındadır

Son pişmanlıktan önce pişman olmak için belki son fırsattır



Başka kapımız yok



Aciziz, kusurluyuz, hatalıyız Ya Rabbi!

Ya tevbeleri çokça kabul eden olmasaydın!

Ya tevbeyi yaratmasaydın!

Halimiz nice olurdu?

Layık değiliz kapına, lakin gidecek başka kapımız yok

Kime varalım?

Rasulün haber verdi:

“Bir adam günah işlemişti Bildi günahını, yalvarıp yakardı:

- Ya Rab! Hatalıyım, kusurluyum Bağışla, affet, merhamet et!

Allah Tealâ şöyle buyurdu:

- Kulum bir günah işledi ve günahını affedecek ya da cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi Şu halde ben de kulumu affettim

Sonra bu adam bir müddet Allah’ın dilediği halde yaşadı Ve bir gün yine bir günah işledi Günahını bildi, acizliğine sığındı, Rabbine yalvardı: “Pişmanım!” Allah Tealâ buyurdu:

- Kulum bir günah işledi ve kendisini günahından dolayı affedecek ya da cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi Ey kulum! Ne yapsan da ben seni affettim”

Günahımı bildikçe acizliğimi biliyorum

Acizliğimi bildikçe kendimi biliyorum

Kendimi bildikçe Rabbimi biliyorum


Allah Rasulü sav’e bir sahabi sordu:

- Ey Allah’ın Rasulü! Müslüman olmadan önce, cahiliyet zamanında işlediğimiz günahlardan dolayı azap görecek miyiz?

Allah Rasulü sav buyurdular:

- “Her kim müslümanlıkta güzel hareket ederse cahiliyet hayatında işlediği günah ile muaheze olunmaz, kınanmaz

Fakat her kim, müslümanlıkta sebat etmeyip geri dönme gafletinde bulunur ve küfür üzre ölürse, o hem evvelce cahiliyetteki ameliyle, hem de sonra müslümanlıktan dönüş küfrüyle yargılanır ve ebedi cehennemde kalır”

Yine bir gün Efendimiz sav’e bir genç geldi ve şöyle dedi:

- Ya Rasulallah! Bir günah işledim!

Efendimiz sav de:

- Tevbe et, dedi Genç:

- Tevbe ettim ama yine günah işledim, dedi Peygamber Efendimiz yine:

- Tevbe et, buyurdular Genç adam sordu:

- Ne zamana kadar tevbe edeyim?

Bunun üzerine Efendimiz sav şöyle buyurdular:

- Şeytan mağlup oluncaya kadar tevbe et

Genç adam yine sordu:

- Ya Rasulallah, benim günahım çok olduğu zaman ne olacak?

Efendimiz sav buyurdular:

- Allah’ın affı senin günahından daha büyüktür

Günahına çok üzülen bir adam İbn Mesud ra’a sordu:

- Bunun tevbesi var mıdır?

İbn Mesud ra aldırış etmedi Adam sorusunu tekrar etti İbn Mesud ra baktı ki adamın gözlerinden yaşlar akıyor Şöyle dedi:

- Cennetin sekiz kapısı var, bunlar bazen açılır, bazen kapanır Fakat tevbe kapısı asla kapanmaz O kapıda görevli bir melek var, o melek daima kapıyı açık tutar Sen ameline bak, ümidini kesme!



Örtüler altında kalsın



Allah Rasulü sav buyurdular:

“Ümmetimin hepsi Allah tarafından affolunmuştur Yalnız açık günahkârlar değil Bu açık günahkâr delilerden öyleleri vardır ki; geceleyin bir günah işler de sonra, ‘Şöyle şöyle bir gece geçirdim’ der

Halbuki Rabbi onun günahlarını örtmüştü Fakat bu deli, Allah’ın örttüğü perdeyi açarak sabahlıyor, günahını gösteriyor”

Yine bir gün ashaptan biri Efendimiz sav’e gelerek sordu:

- Ey Allah’ın Rasulü! Bütün bu insanların hesabını kıyamet gününde kim takip edecek?

Efendimiz sav:

- Allah Tealâ takip edecek, dedi Sahabi yine sordu:

- Bizzat kendisi mi takip edecek?

Efendimiz sav:

- Evet, dedi

Bu cevabı duyan sahabi güldü Efendimiz sav sordu:

- Niçin güldün?

Sahabi şöyle dedi:

- Kerem sahibi Rabbimiz affeder, hesap görürken de müsamaha gösterir

Efendimiz sav onu doğruladı:

- Doğru söyledin Allah’tan daha keremli, daha cömert kimse olamaz O, bütün keremlilerden keremlidir

Efendimiz sav diyor ki, “Kalbime öyle şeyler gelir ki, her gün ve gece yetmiş defa Allah’a istiğfar ederim”

Ve yine Efendimiz sav tevbe yolunu şöyle tarif ediyor:

“Sakın sizin biriniz; ‘Allahım dilersen beni mağfiret eyle, Allahım dilersen bana merhamet eyle!’ diye dua etmesin Azim ve katiyetle, kesin olarak; ‘Ya Rab! Beni affet, bana merhamet et!’ diye dua etsin Çünkü Allah’ı zorlayan hiçbir kuvvet yoktur”

Bırakalım, günahlarımız Rabbimizle aramızda kalsın Çünkü O affeder

İnsanları şahit tutmayalım

Karanlığın içindeki zulümleri aydınlığa kavuşturmayalım

Zira günah işleyen nefsine zulmeder, hayata kıyar

Aydınlıklar tevbemize şahit olsun da, gecelerimize ay doğsun


Uhud bir yaralı dağ Hâlâ kanıyor, hâlâ yanıyor

Bağrındakiler şehit, ölü değil ki, diriler hâlâ

Kanları kurumamış, akıyor kırmızı, akıyor sıcak

Nasıl yanmasın Uhud? Yiğit Hamza’nın bir dağ gibi düştüğünü görmüştür

Lâkin sular mecrasına dönüyor artık, gönüller sahibine teslim oluyor

Öyle yaralı bakma Uhud, acını içine göm, başın göklere ersin artık

Vahşi, Hamza’nın katili Vahşi, Allah Rasulü sav’e geliyor Geliyor başı önünde, geliyor pişman

Şimdi sevinme vaktidir Şükretme ve büyüme vaktidir Zira affettikçe büyüyeceksin

Vahşi sorar:

- Ey Muhammed! Nasıl beni İslâm’a çağırıyorsun? Adam öldürenin, şirk koşanın azaba uğrayacağını, o azap içinde hor ve hakir olarak kalacağını söyleyen sen değil misin? Ben bunların hepsini yaptım Benim için bir çıkış yolu var mı ki?

Bunun üzerine Cenab-ı Hakk tarafından şu ayet nazil oldu:

“Tevbe ve iman edip salih ameller işleyenlerin Allah kötülüklerini iyiliklere çevirir Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir” (Furkan, 70)

Bu ayet üzerine Vahşi dedi ki:

- Ey Muhammed, salih ameller işleme şartı çok ağır İhtimal ki ben iyi ameller yapacak gücü kendimde bulamam

Bunun üzerine bu kez şu ayet nazil oldu:

“Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz Ondan başka dilediği kimseleri bağışlar…” (Nisâ,)

Vahşi hâlâ korkuyordu, dedi ki:

- Anladığıma göre bu bağışlama isteğe bağlı Bilemiyorum ki, bu günahlarımla Allah beni affeder mi, affetmez mi?

Ve bu samimi itiraflara, Rabbimizden hepimiz için bir cevap geldi:

“Ey günah işlemekte haddi aşarak nefslerine karşı cinayet işlemiş kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin Muhakkak Allah bütün günahları bağışlayıcıdır Çünkü o çok bağışlayıcıdır çok esirgeyicidir” (Zümer, 53)

Vahşi, Allah’ın büyüklüğü karşısında boynunu büktü Hamza ra’ı düşündü, isyanla geçen yıllarını, boynunu büktü Müslüman oldu Sahabiler şöyle dedi:

- Ya Rasulallah, biz de Vahşi’nin yaptıklarını yaptık Bu müjdenizden biz de nasiplenecek miyiz? Efendimiz sav buyurdu:

- Evet, bu tevbe eden herkes içindir



Affettikçe affedileceğiz



Ve Hind, Hz Hamza’nın karnını deşerek ciğerini parçalayan Hind, Hz Peygamber sav’e geliyor Yüzü örtülüdür Zira utanmaktadır Biat ederek affını istiyor Hz Peygamber sav onu tanıyor fakat tanıdığını Hind’e sezdirmiyor

Hind çok zeki bir kadındı Allah Rasulü sav’in kendini tanıdığını fakat belli etmediğini anladı Bu tavır gönlüne o kadar tesir etti ki şöyle dedi:

- Ey Allah’ın Rasulü! Bugüne kadar yer üzerinde senin meclisinden daha fazla nefret ettiğim bir meclis, bir ev yoktu Fakat artık senin meclisinden daha güzel bir meclis göremiyorum

Müşriklerin ileri gelenlerinden Saffan bin Ümeyye, bir zamanlar büyük mükafatlar vaat ederek Umeyr’i Efendimiz sav’i öldürmesi için tutmuştu Saffan, Mekke fethedilince deniz yoluyla Yemen’e gitmek üzere Cidde’ye kaçmıştı

Umeyr, Efendimiz sav’e gelerek:

- Saffan kaçtı, gemiye binip gidecek, dedi Rasul-i Ekrem sav:

- Onu affediyorum, buyurdu Umeyr af alameti olarak bir şey istedi Rasul-i Ekrem sav sancağını verdi Umeyr Cidde’ye yetişerek Saffan’ı buldu ve ona affedildiği müjdesini verdi:

- Peygamberin ne derece affedici olduğunu bilirsin Vakit kaybetmeden dön!

Saffan hemen geri döndü Allah Rasulü sav’e geldi ve:

- Beni affettiniz mi, diye sordu Rasul-i Ekrem sav:

- Evet, dedi, affettim Saffan:

- O halde beni kendi halime bırakın, dedi Rasul-i Ekrem sav de:

- İstersen dört ay yalnız kal, buyurdu

Ve Saffan kendi arzusu ile müslüman oldu

Affettikçe affa lâyık olacağız

Affettikçe taştan katı kalbimiz yumuşayacak

Ancak o zaman ağlayacağız

Yoksa taş kalpler pişman olur mu?

Toprağa döner, suya yönelir mi?

Her zerresiyle yanarak der mi? “Ya Rabbi ben pişmanım!”

Ellerimiz yanılır

Dilimiz yanılır

Gün gelir bir bir dökerler yapıp ettiklerimizi, bir bir anlatırlar

Gönlümüz pişmanlığımızı bilir, tevbemize şahittir Çünkü bir müslümanın gönlü incinir hatalardan, günahlardan

İncinir de pişman olur

Elimizin işlediğini gönlümüz reddeder

Biz pişmanız, hatalarımız çok

Sana layık bir kul olamadık

Taatımız az, şükrümüz az

Sabrımız kalmadı

Pişmanız Rabbim

Birbirimizin günahını görmedik, görmeyeceğiz Sen settarsın çünkü Sen örtesin diye günahlarımızı, görmedik birbirimizin ayıbını

Lakin tevbelerimize şahidiz, pişmanlığımızı bildik Yine yollara koyulduk Kapına geldik Şahidiz

Sen, topluca tevbe edin, dedin

Kesin ve samimi bir dönüşle tevbe edin, dedin

Pişmanız ya Rabbi!

Kapındayız…


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.