Hz. Fatıma Nerede? |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Fatıma Nerede?Hz Fatıma nerede? Hz Fatıma nerede? “Ve sizi sarsmasın diye, arza yerinden oynatılmaz dağlar ve yolunuzu bulasınız diye nehirler yerleştirdi ve daha nice işaretler, sözgelimi yıldızlar ki onlarla da insanlar yollarını bulmakta” (Nahl:15) Dağlar, nehirler ve yıldızlar İnsanlara yollarını buldurtan işaretler Nehirler nereye akar hiç düşündünüz mü? Nehirler, özledikleri yere akarlar derim, ben olsam Burada sözünü ettiğimiz Hz Fatıma, doğduğu günden beri bizzat içinde yaşadığı mücadelelerle dolu bir Resul (sav) hayatının en yakın tanığıdır, önce bunun altını çizelim: En yakın tanık Küçük yaşta annesizliği öğrenen, gayretli bir evlat olarak Hz Fatıma, kendisi gibi bir yetim olan babasına, hayatının her safhasında destek olmuş bir kız çocuğudur Risaletin en yakın tanığı olarak Fatıma, babasının tabi tutulduğu her türlü tecrit, boykot ve toplumsal dışlamanın yanı sıra, hayati tehlike altında sürdürdüğü kısa ömründe, babasıyla aynı imtihana kayıtlı, değişmez bir talebesidir İslam’ın Onlar, hep aynı takımdaydı ve hiç yorulmadılar Hiç usanmadılar, hiç bıkmadılar ve birer nehir gibi aşk tempoları hiç eksilmeden aktılar, aktılar Her kadının hayatından, dönem dönem değişik örtüler, değişik örtünme deneyimleri geçer Hz Fatıma’nın hayatındaki ilk örtülerden birisi, öyle zannediyorum ki rıza örtüsüdür O, gözünü açtığı günden beri, tüm derdi insanlara Hakkı tebliğ etmek olan bir babayı, rikkatle takip ederek, destek olarak ve yaşadığı tüm yoksunluk ve güçlüklere mertçe göğüs gererek geçirdi ömrünü Bir perde gibi çekti kendini, babasının etrafına Kol oldu Kanat oldu Kana basılı tütün gibi, ser verdi sırrını vermedi Fatıma, hep razı oldu Boykotu, işkenceleri, hakareti, yoksulluğu, açlığı, dışlanmayı, sürgünü, mülteciliği, savaşı, ölümleri ve ayrılıkları bizzat yaşayarak geçmiş hayatında, bizler onu ne kadarıyla tanıyabiliyoruz? Bazen böyle olur işte: O kadar aşikarca var olan şey, her nasılsa bütün debdebesiyle gizlenir Teneffüs ettiğimiz hava gibi Bizi sarar sarmalar, her yanımızı doldurur da, gören olmamıştır henüz onun yüzünü Havadan sudan işte deriz Halbuki değil bir saniye, bir an bile olmasaydı hava ve su Hangimiz devam edebilirdik hayatımıza Havada sudan deriz Geçeriz de aslında geçemeyiz Fatıma; hava Fatıma; su Hz Fatıma; hayat verdiği halde, öne çıkmayan, öne çıkmamaya razı olmuş; sessizliğin sesi Fatıma Nerede o? Bilen, tanıyan var mı hakkınca? Hatalarımız, tembelliklerimiz, alışkanlıklarımız ve hiç uykudan kaldırmadığımız hayatımızda, dinimiz için ömürlerini adamış bu insanların ne kadar yeri var? Siyasetlerin ve siyaset adına dil yutmaların hakim olduğu, gemisini kurtaran herkesin kendisini kaptan ilan ettiği, sahte kahramanların dünyasındayız İslam dini için; gariplerle geldi ve gariplerle gidecek şeklindeki yaygın öngörüyü doğrulamakla geçiyor neredeyse her günümüz Din; sanki yaşayan ve diri bir şey değil de bazı kıymetli gecelerde avuçlarımıza dökülen gülsuyu kadar ilginç ya da yıllar önce kaybettiğimiz uzak akrabalara ait eski fotoğraflar kadar solgun veya kabir ziyaretleri gibi serin ve kederli Ama ne olursa olsun, nabzı durmaya yakın bir yerlerde, ağır ağır seğiren ve ölümden başka hiçbir şeye itibar etmeyen, ihtiyar bir duvar saati gibi, bizim nezdimizde din Biz onu; iğne oyası kundaklar içinde sarıp sarmalayarak çıkarttığımız raflardan ve güzel kokmasını ümid ettiğimiz o naftalin torbacıklarının arasından, odaya ve hayata indirmek zorundayız Sibel Eraslan |
|