Secde Süresi Meali |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Secde Süresi Mealisecde süresi meali Mumine Sitesi 032-es-SECDE 32-es-SECDEAdını 15 âyette geçen kelimeden alan bu sûre Mekke'de nâzil olmuştur 18, 19 ve 20 âyetlerinin Medine'de nâzil olduğu da rivayet edilmiştir 30 (otuz) âyettir Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Elif Lâm Mîm2 Bu Kitab'ın, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda asla şüphe yoktur3 "Onu Peygamber kendisi uydurdu" diyorlar öyle mi? Hayır! O, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı (peygamber) gelmemiş bir kavmi uyarman için -doğru yolu bulalar diye- Rabbinden gönderilen hak (Kitap) tır4 Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istivâ eden Allah'tır O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır Artık düşünüp öğüt almaz mısınız? “Altı gün”, “arş” ve “istiva” hakkında A’raf suresinin 54 Ayetindeki ve Hud suresi’nin 7 Ayetindeki açıklamalara bakınız 5 Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar “Birgün” diye belirtilen zarfın, mealde verildiği şekilde sadece ikinci cümleye bağlanması mümkün olduğu gibi, bunun, ayette geçen her iki yüklemle “yönetir” ve “çıkar” fiilleriyle alakalı olduğu görüşü de vardır Bazı müfessirlere göre, Allah’ın katında bir günün insanların sayageldikleriyle ne kadar bir süreye karşılık olduğu, sabit bir husus değildir; nitekim Mearic suresinde (70/4) bu sürenin elli bin yıl olduğu belirtilmiştir Bazı müfessirlere göre ise, “bin yıl”, “elli bin yıl” gibi ifadeler kinaye türündendir, yani sürenin uzunluğunu anlatmak içindir 6 İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O'dur7 O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır 8 Sonra onun zürryetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir9 Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır Ne kadar az şükrediyorsunuz! 10 "Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman, gerçekten (o vakit) biz mi yeniden yaratılacağız?" derler Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler 11 De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz 12 O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen! 13 Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik Fakat, "Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" diye benden kesin söz çıkmıştır Allah Teala insanları ve cinleri cebren cennet veya cehenneme sevketseydi, kulun hürriyet ve iradesinin, bunlara bağlı imtihanın manası olmazdı Mükellefler, kendi iradeleriyle hidayet ve cennet, yahut dalalet ve cehennem yolunu seçeceklerdir 14 (O gün onlara şöyle diyeceğiz Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!15 Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler Bu ayet secde ayetidir Bu konuda Ebu Hüreyre (ra)in rivayet ettiği bir hadis-i şerifin meali şöyledir: İnsanoğlu secde (ayetini) okuyup secde ettiği zaman, şeytan ağlayarak çekilir ve “Eyvahlar olsun! Ademoğlu secde ile emrolundu, secde etti ve cenneti kazandı; ben ise secde ile emredilince direndim ve sonum ateş oldu” der 16 Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar 17 Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez Allah’ın sevgili kullarına hazırlamış olduğu cennet nimetlerinin dünya ölçüleri içinde tarif edilemezliği, bu ayette çok özlü bir şekilde belirtilmiş olmaktadır Bu nimetleri, dünya hayatının nimetleri gibi nitelendirilen sözler, esasen bizim anlayışımıza hitap edebilmek içindir Nitekim Hz Peygamber (sa), Cenab-ı Allah tarafından, sevgili kulları için, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına gelmeyen nimetler hazırlanmış olduğunu ifade etmiştir 18 Öyle ya, mümin olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar 19 İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konakları vardır 20 Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir21 En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler En büyük azap “ahiret azabı” şeklinde, yakın azap ise, dünyadaki kıtlık, esaret ve benzeri sıkıntılar şeklinde tefsir edilmektedir 22 Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir! Muhakkak ki biz, günahkârlara, lâyık oldukları cezayı veririz 23 Andolsun biz Musa'ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık Bu manaya göre, Hz Peygamber’in, Mirac gecesinde Hz Musa ile karşılaşacağına işaret vardır Ayrıca, “sakın Musa’nın Kitab’a kavuşması, Kitab’ı alması hakkında şüpheye düşme” ve “sakın sen ona, yani Kitab’a kavuşacağından şüpheye düşme!” manalarıda verilerek; kendisinden önce hiç şüphesiz Hz Musa’ya da Kitap verilmiş olduğu veya Hz Musa’ya verildiği gibi kendisine de Kitap verileceğinde şüphe etmemesi konusunda Resulullah’a hitap edildiği yorumları yapılmıştır 24 Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik25 Muhakkak ki Rabbin, ihtilâf etmekte oldukları şeyler hakkında kıyamet günü onların aralarında hükmedecektir 26 Halen yurtlarında gezip dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır Hâla kulak vermezler mi? 27 Kupkuru yerlere suyu ulaştırdığımızı, onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yiyegeldikleri ekini çıkarmakta olduğumuzu da görmediler mi? Hâla da göremeyecekler mi? 28 Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih (ve hüküm) günü hani ne zaman? derler29 De ki: Fetih (ve hüküm) gününde inkârcılara (o gün ettikleri) imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır!30 Artık sen onları bırak ve bekle Zaten onlar da beklemektedirler Tefsirlerde, ayette, kefirlerin de, Hz Peygamber’in ölmesini veya öldürülmesini beklediklerine işaret olunduğu belirtilmektedir |
|