Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı |
07-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı DestanıKanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı Oğuz zamanında Kanglı Koca derlerdi bir gürbüz er var idi Yetişmiş bir yiğit oğlu var idi, adına Kan Turalı derlerdi Kanglı Koca der: Dostlar, babam öldü ben kaldım, yerim yurdunu tuttum, yarınki gün ben Öleceğim oğlum kalacak, bundan daha iyisi yoktur ki gözüm görürken oğul gel seni evlendireyim dedi Oğlan der: Baba mademki beni evlendireyim diyorsun, bana layık kız nasıl olur? Kan Turalı der: Baba ben yerimden kalkmadan o kalkmış olmalı, ben kara koç atıma binmeden o binmiş olmalı, ben kanlı kafir eline varmadan o varmış bana baş getirmiş olmalı dedi Kanglı Koca der: Oğul sen kız istemezmişsin, bir yiğit bahadır istermişsin, onun arkasında yiyesin içesin hoş geçesin Der: Evet canım baba öyle isterim, ya varasın bir cici bici türkmen kızını alasın, birdenbire kayayım üzerine düşeyim, karnı yırtılsın dedi Kanglı Koca der: Oğul kız görmek senden, mal rızk vermek benden dedi Böyle diyince yiğitler ejderhası Kan Turalı yerinden kalktı Kırk yiğidini yanına aldı İç Oğuz'u gördü, kız bulamadı Çekildi geri döndü, evlerine geldi Babası der: Oğul kız buldun mu? Kan Turalı der: Yıkılsın Oğuz elleri, bana yarar kız bulamadım baba dedi Babası der: Hey oğul kız dileyip varan böyle varmaz Kan Turalı der: Ya nasıl varır baba dedi Kanglı Koca der: Oğul sabah varıp öğlen gelmek olmaz, öğlen varıp akşam gelmek olmaz, oğul sen mala dört elle sarıl, yığ, ben sana kız aramağa gideyim dedi Kanglı Koca sevine kıvana kalktı Ak sakallı çok yaşlı ihtiyarları yanına aldı Iç Oğuz'a girdi, kız bulamadı Dolandı Dış Oğuz'a girdi, bulamadı Dolandı Tırabuzan'a geldi Meğer Tırabuzan tekfürünün bir fevkalade güzel dilber kızı var idi Sağına soluna iki çift yay çekerdi Attığı ok yere düşmezdi O kızın üç canavar kalınlığı kaftanlığı var idi Kim o üç canavarı bastırsa yense öldürse kızımı ona veririm diye vad eylemişti Bastıramasa başını keserdi Böylelikle otuz iki kafir beyinin oğlunun başı burç bedeninde kesilip asılmıştı O üç canavarın biri kükremiş aslan idi, biri kara boğa idi, biri de kara erkek deve idi Bunların her birisi bir ejderha idi Bu otuz iki baş ki burçta asılmıştı, kükremiş aslan ile kara erkek devenin yüzünü görmemişlerdi, ancak boğa boynuzunda helak olmuşlardı Kanglı Koca bu başları ve bu canavarları gördü, başında olan bit ayağına toplandıDer Varayım oğluma doğru haber vereyim, hüneri var isa gelsin alsın, yoksa evdeki kıza razı olsun dedi At ayağı çabuk ozan dili çevik olur Kanglı Koca giderek geldi Oğuz'a çıktı Kan Turalı'ya haber oldu, baban geldi dediler Kırk yiğit ile babasına karşı vardı Elini öptü der: Canım baba bana yarar kız buldun mu? Der: Buldum oğul hünerin var ise dedi Kan Turalı der: Altın akçe mi ister, katır deve mi ister? Babası der: Oğul hüner gerek hüner dedi Kan Turalı der: Baba yelesi kara cins atıma eyer vurayım, kanlı kafir eline akın edeyim, baş keseyim, kan döaaaim, kafire kan kusturayım, kul hizmetçi getireyim, hüner göstereyim Kanlı Koca der: Hay canım oğul hüner dediğim o değil O kız için üç canavar beslemişler Kim ki o üç canavarı bastırır, o kızı ona verirler Bastırıp öldürmese onun başını keserler burca asarlar Kan Turalı der: Baba bu sözü sen bana dememeliydin, mademki dedin, elbette varmalıyım, başıma kakınç, yüzüme dokunç olmasın, kadın ana bey baba esen kalın dedi Kanglı Koca der: Gördün mü ben bana nettim, oğlana korkunç haberler vereyim, belki gitmez döner dedi Kanglı Koca burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Oğul senin varacağın yerin Dolamaç dolamaç yolları olur Atlı batıp çıkamaz onun balçığı olur Alaca yılan sökemez onun ormanı olur Gök ile boy ölçüşen onun kalesi olur Göz Kakarak gönül alan onun güzeli olur Hay demeden baş getiren celladı olur Sırtında kalkan oynar yayası olur Yaman yerlere yeltendin geri dön Ak sakallı babanı ihtiyarcık olmuş ananı ağlatma dedi Kan Turalı kızdı, der: Ne söylüyorsun ne diyorsun canım baba Bu kadar işten korkan yiğit mi olur Alp ere korku vermek ayıp olur Dolamaç dolamaç yollarını Kadir kor ise geceleyin at sürüp geçeyim Atlı batıp çıkamaz onun balçığına kumlar döşeyeyim Alaca yılan sökemez ormanını Çakmak çakıp ateşe vereyim Gök ile boy ölçüşen kalelerini Kadir kor ise yapayım yıkayım Göz kakarak gönül alan güzelinin boynunu öpeyim Sırtında kalkan oynar yayasının Kadir kor ise başını keseyim Ya varayım ya varmayayım Ya geleyim ya gelmeyeyim Ya kara erkek devenin göğsü altında kalayım Ya boğanın boynuzuna ilişeyim Ya kükremiş aslanın pençesinde didileyim Ya varayım ya varmayayım Ya geleyim ya gelmeyeyim Yine görünceye kadar bey baba hatun ona esen kalın dedi Gördüler ki namus için durmuyor, dediler: Oğul uğurun açık olsun, sağ esen varıp gelesin dediler Babasının anasının ellerini öptü Kırk yiğidini yanına aldı Yedi gün yedi gece at koşturdular Kafirin hudut boyuna eriştiler, çadır diktiler Koşucu atını koşturup Kan Turalı gürzünü göğe atıyor, inip yere düşmeden kavrıyor, tutuyor, Hey kırk eşim kırk arkadaşım Yüğrük olsa yarışsam Hak Teala inayet eylese Üç canavarı öldürsem Güzeller sultanı sarı elbiseli Selcen Hatunu alsam Babamın anamın evine dönsem Hey kırk eşim kırk arkadaşım Kırkınıza kurban olsun benim başım diye söylüyordu Bunlar bu sözde iken meğer hanım teküre haber vardı Oğuz'dan Kan Turalı derler bir yiğit var imiş, kızını istemeğe geliyor dediler Kafirler yedi ağaç yer karşı geldiler, neye geldiniz yiğit beyler dediler Karşılıklı vermeğe almağa geldik dediler İzzet hürmet eylediler Ak çadır diktiler, alaca halı düşediler, ak koyun kestiler, yedi yıllık al şarap içirdiler Alıp bunları teküre getirdiler Tekür taht üzerinde oturmuştu Yüz kafir gizlice giyimini giyinmişti Yedi kat meydanı dolandı geldi Meğer kız meydanda bir köşk yaptırmıştı Bütün yanında olan kızlar al giymişlerde kendisi sarı giymişti, yukarıdan temaşa ediyordu Kan Turalı geldi, kara şaykalı teküre selam verdi Tekür selam aldı Alaca halı döşediler oturdu Tekür der: Yiğit nereden geliyorsun? Kan Turalı yerinden kalkı verdi, sallana sallana yürüdü, ak alnını açtı, ak bileklerini sıvadı, dedi ki: Karşı yatan kara dağını aşmağa gelmişim Akıntılı suyunu geçmeğe gelmişim Dar eteğine geniş koltuğuna sığınmağa gelmişim Tanrı buyruğu ile Peygamber kavli ile Kızını almağa gelmişim dedi Tekür der: Bu yiğidin sözü hızlı, eğer elinde hüneri var ise Tekür der: Bu yiğidi anadan doğma soyundurun Soyundurdular Kan Turalı altınlı ince keten bezini beline sardı Kan Turalı'yı alıp meydana getirdiler Kan Turalı cemal ve kemal sahibi idi Oğuzda dört yiğit yüz örtüsü ile gezerdi Biri Kan Turalı, biri Kara Çöğür ve oğlu Kırk Kınak ve boz aygırlı Beyrek Kan Turalı yüz örtüsünü sıyırdı açtı Kız köşkten bakıyordu, eli ayağı gevşedi, kedisi miyavladı, avsıl olmuş dana gibi ağzının suyu aktı Yanındaki kızlara der: Hak Teala babamın gönlüne merhamet lütfetse de başlık kesip beni o yiğide verse, bunun gibi yiğit yazık olur ki canavarlar elinde helak olsun dedi Bu sırada demir zincirle boğayı getirdiler Boğa dizini çöktü, boynuzu ile mermer taşı yuğurdu peynir gibi ditti Kafirler der: Şimdi yiğidi atar, yıkar, yere serer, delik deşik eder yıkılsın Oğuz etleri, kırk yiğit bir bey oğlu ile bir kızdan Ötürü ölmek ne oluyor dediler Bunu işitince kırk yiğit ağlaştılar Kan Turalı sağına baktı kırk yiğidini ağlar gördü, soluna baktı öyle gördü Der: Hey kırk eşim kırk arkadaşım, niye ağlıyorsunuz, kolca kopuzumu getirin övün beni dedi Burada kırk yiğit Kan Turalı'yı övmüşler, görelim hanım nasıl övmüşler: Der: Sultanım Kan Turalı Kalkarak yerinden doğrulmadın mi Yelesi kara cins atına binmedin mi Arku Beli Ala Dağı Anlayarak kuşlayarak aşmadın mı Babanın ak otağının eşiğinde Hizmetçiler inek sağar görmedin mi Boğa boğa dedikleri Kara inek buzağısı değil midir Alp yiğitler hasmından kaygılanır mı olur San elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar Kime baksa aşk ile ateşe yakar Kan Turalı sarı elbiseli kız a$kına bir hu dedi Bre boğanızı koyu verin gelsin dedi Boğanın zincirini aldılar, salı verdiler Boynuzu elmas mızrak gibi Kan Turalı'nın üzerine hücum etti Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, boğanın olnına öyle bir yumruk vurdu ki boğayı kıçı üzerine çökertti Alnına yumruğunu dayadı, sürdü meydanın başına çıkardı Çok uğraştılar Ne boğa yener, ne Kan Turzalı yener Küt küt boğa solumağa başladı Ağzı köpüklendi Kan Turalı der: Bu dünyayı erenler akıl ile bulmuşlardır, bunun önünden sıçrayayım, ne hünerim var ise ardından göstereyim dedi Adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, boğanın önünden savuldu Boğa boynuzu üzerine dikildi Kuyruğundan üç kere kaJdırıp yere attı Kemikleri hurdahaş oldu Bastı boğazladı Bıçak çıkatıp derişini' yüzdü Etini meydanda bırakarak derisini Tekür'ün önüne getirip der: Yarın sabah kızını bana veresin dedi Tekür der: Bre kızı verin şehirden sürün, çıksın gitsin dedi Tekür'ün kardeşi oğlu var idi, der: Canavarların sultanı aslandır, onunla da oyun göstersin, kızı ondan sonra verelim dedi Vardılar aslanı çıkardılar, meydana getirdiler Aslan haykırdı, meydanda ne kadar at var ise kan kaşandı Yiğitleri der: Boğadan kurtuldu, aslandan nasıl kurtulsun dediler, ağlaştılar Kan Turalı yiğitlerini ağlar gördü, der: Bre alca kopuzumu ele alın beni övün, sarı elbiseli kız aşkına bir aslandan döneyim mi dedi Arkadaşları burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Sultanım Kan Turalı Akça sazlar içinde san deriler görüp taylar basan Avın damarını delerek kanım emen Kara çelik öz kılıçtan dönmeyen Ak kirişli katı yaydan korkmayan Ak tüylü delici oktan çekinmeyen Canavarlar sultanı kükremiş aslan kıran Alaca köpek yavrusuna kendisini dalatır mı Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı dediler San elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar Kime baksa aşk ile ateşe yakar San elbiseli kız aşkınaa bir hu dedi Kan Turalı, bre katır aslanını koyu ver gelsin dedi Kara çelik öz kılıcım yok ki kapıştığı zaman iki biçeydim, sana sığındım cömertler cömerdi gani Tanrı, medet dedi Aslanı koyu verdiler, sürdü geldi Kan Turalı bir çoban keçesini eline doladı, aslanın pençesine sunu verdi Adı güzel Muhammed?e salavat getirdi, aslanın alnını gözetip öyle bir yumruk vurdu ki, yumruk çenesine dokundu ufattı Ensesinden tuttu belini yüzdü, sonra kaldırıp yere vurdu, hurdahaş oldu Tekür'ün önüne geldi, dedi: Dost, kızını bana ver dedi Tekür der: Kızı getirin verin, bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi, ister dursun ister gitsin dedi Yine kardeşi oğlu der: Canavarların başı devedir, onunla da oyununu oynasın dedi, ondan sonra kızı verelim dedi Tanrıdan inayet olunca beyin paşanın himmeti Kan Turalı'nın oldu Tekür devenin ağzını yedi yerden bağlayın dedi Hasut kafirler bağladılar, yularını sıyırıp salı verdiler Kan Turalı fırlar devenin koltuğundan girer, fırlar çıkar Sarhoş yiğit hem iki canavarla savaşmıştı, kaydı düştü Altı cellat ensesine geldiler, yalın kılıç tuttular Burada arkadaşlar söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Kalkarak Kan Turalı yerinden doğruluverdin Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin Ela gözlü yiğitlerini yanına aldın Arku Beli Ala Dağı geceleyin aştın Akıntılı güzel suyunu geceleyin geçtin Kanlı kafir eline geceleyin girdin Kara- boğa geldiğinde hurdahaş eyledin Kükremiş aslan geldiğinde belini büktün Kara erkek deve geldiğinde niye geçtin^ Kara kara dağlardan haber aşar Kanlı kanlı sulardan haber geçer Kudretli Oğuz eline haber varır Kanglı Koca oğlu Kan Turalı netmiş derler Kara boğa geldiğinde kıpırdatmamış Kükremiş aslan geldiğinde belini bükmüş Kara erkek deve geldiğinde niye geçmiş derler Büyük küçük kalmaz söz eder Yaşlı kadın erkek dedikodu eder Ak sakallı baban dertli olur İhtiyarcık olmuş anan kan yaş döker Hanım kalkarak yerinden doğrulmazsan Altı cellat ensende yalın kılıç tutar Birdenbire güzel basını keser Aşağıdan yukarı bakmaz mısın Karşına alaca kaz geldi şahinini atmaz mısın Sarı elbiseli Selcen Hatun işaret eder görmez misin Seni deve burnundan perişan olur dediler bilmez misin Son elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar Kime baksa aşk ile ateşe yakar Sarı elbiseli kız aşkına bir hu dedi Kan Turalı ayağa kalktı Der: Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü île yapıştı derler, yarın Oğuz eline haber varır, deve elinde kalmıştı kız kurtardı derler, bre kolca kopuzumu çalın övün beni, yaradan kadir Tanrı'ya sığındım, bir erkek deveden döneyim mi, inşallah bunun da başını keseyim, dedi Yiğitleri Kan Turalı'yı övüp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Kapkayalar basında yuva tutan Kadir ulu Tannya yakın uçan Mancınığı ağır taştan vızıldayıp müthiş inen Arı gölün ördeğini şakıyıp alan Koca üveyik dipte yürürken çekip yüzen Karıncığı aç olsa kalkıp uçan Cümle kuşlar sultanı kartal kuşu Kanadıyle saksağana kendisini bağırtır mı Alp yiğitler savaş günü hasmından kaygılanır mı dediler Son elbiseli Selcen Hatun köşkten bakar Kime baksa aşk ile ateşe yakar San elbiseli kız aşkına bir hu dedi Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, deveye bir tekme vurdu Deve bağırdı Bir daha vurdu, deve ayağı üzerinde duramadı yıkıldı Basıp iki yerden boğazladı Arkasından iki kayış çıkardı, tekürün önüne bıraktı, der: Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayışı kopar, dikmek için lazım olur dedi Tekür der: Vallah bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi dedi Kırk yerde otağ diktirdi Kırk yerde kızıl alaca gelin odası diktirdi Kan Turalı ile kızı getirip gelin odasına koydular Ozan geldi coşturucu havalar çaldı Oğuz yiğidinin yüreği kabardı Kılıcım çıkardı yere çaldı, kertti, dedi ki: Yer gibi kertileyim, toprak gibi savrulayım, kılıcıma doğranayım, okuma saplanayım, oğlum doğmasın, doğarsa on güne varmasın, bey babamın kadın anamın yüzünü görmeden bu gelin odasına girersem dedi Evini çözdü, devesini bağırttı, kara koç atını kişnetti, geceyi gündüze kattı, göçtü Yedi gün yedi gece at koşturdu Oğuz'un hudut boyuna çıktı, çadır dikti Kan Turalı der: Hey kırk eşim kırk arkadaşım Kurban olsun size benim başım Hak Teala yol verdi vardım, o üç canavarı öldürdüm, sarı elbiseli Selcen Hatun'u aldım geldim, haber eyleyin babam bana karşı gelsin dedi Kan Turalı baktı gördü bu konduğu yerde kuğu kuşları, turnalar, sülünler, keklikler uçuyorlar Soğuk soğuk sular, çayırlar, çimenler Selcen Hatun bu yeri güzel gördü, beğendi İndiler, yeme içme ile meşgul oldular Yediler içtiler O zamanda Oğuz yiğitlerine ne kaza gelse uykudan gelirdi Kan Turalı'nın uykusu geldi, uyudu Uyurken kız der: Benim aşıklarım çoktur, ansızın dört nala gelmesin, tutup yiğidimi öldürmesinler, akça yüzlü ben gelini tutup babamın anamın evine iletmesinler dedi Kan Turalı'nın atının giyimini sessizce tuttu giydirdi Kendisi de giyimini sessizce tuttu giyindi Mızrağını eline aldı, bir yüksek yere çıktı, bekledi Meğer hanım Tekür pişman oldu Üç canavar öldürdüğü için bir kızcağızımı aldı gitti dedi Gizlice kara elbiseli, mavi demirli altı yüz kafir seçti Gece gündüz at koşturdular Ansızın yetiştiler Kız hazır idi Baktı gördü dört nala yetiştiler, atını oynattı, Kan Turalı'nın üzerine geldi Söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Gafil olma kara basını kaldır yiğit Ela süzme güzel gözünü aç yiğit Pazularından ak ellerin bağlanmadan Ak alnın kara yere tepilmeden Birdenbire güzel başın kesilmeden Alca kanın yer yüzüne dökülmeden Hasım yetişti düşman erişti Ne yatıyorsun kalk yiğit Kapkayalar oynamadan yer oyuldu Yaşlı beyler ölmeden el boşaldı Kaynaşarak uğrayarak dağdan indi Tertiplenip üzerine düşman geldi Yatacak yer mi buldun yurt mu buldun Ne oldu sana diye seslendi Kan Turalı sıçradı uyandı, ayağa kalktı der: Ne söylüyorsun güzelim dedi Der Yiğidim, üzerine düşman geldi, uyandırmak benden, savaşıp hüner göstermek senden dedi Kan Turalı gözünü açtı, göz kapaklarını kaldırdı Gördü gelen at üzerinde, giyimini giyinmiş, mızrağı elinde Yeri öptü, der: Amenna ve saddakna, maksudumuz Hak Teala katında hasıl oldu diyip arı sudan abdest aldı Ak atına bindi, adı güzel Muhammed'e salavat getirdi, kara elbiseli kafire at sürdü, karşı vardı Selcen Hatun at oynattı Kan Turalı'nın önüne geçti Kan Turalı der: Güzelim nereye gidiyorsun dedi Der: Bey yiğit baş esen olsa börk bulunmaz mı olur, bu gelen kafir çok kafirdir, savasalım, dövüşelim, Ölenimiz olsun, sağ kalanımız otağa gelsin dedi Burada Selcen Hatun at sürdü Hasmım bastırdı Kaçanını kovalamadı, aman diyeni öldürmedi, öyle sandı ki düşman bastırıldı Kılıcının kabzası kan içinde otağa geldi Kan Turalı'yı bulamadı O sırada Kan Turalı'nın babası anası çıka geldi Gördüler ki bu gelen kişinin kılıcının kabzası kanlı, oğlu görünmez Haber sordular, görelim nasıl sordular: Anası der: Anam kişi kızım kişi Sabah erken yerinden kalkı verdin Oğulu tutturdun mu Birdenbire güzel başını kestirdin mi Kadın ana bey baba diye bağırttın mı Sen geliyorsun bir beyim görünmüyor bağrım yanıyor Ağız dilden bir kaç kelime haber bana Kara başım kurban olsun gelin sana dedi Kız bildi ki kaynanası kayın babasıdır Kamçı île işaret kılıp: Otağa inin, nerede iner karışır toz var ise ve nerede karga kuzgun oynuyorsa orada arayalım dedi Atına mahmuz vurdu, bir yüksek yere çıktı, gözetledi Gördü ki bir derenin içinde toz kah toplanıyor kah dağılıyor Üzerine geldi Gördü ki Kan Turalı'nın atını aklamışlar, gözünün kapağını aklamışlar, yüzüne kan bürümüş, durmadan kanını siliyor, kafirler üşüşüyor, kılıcını yalın eyliyor kafiri önüne katıp kovalıyor Selcen Hatun bunu böyle gördü, içine ateş düştü Bir bölük kaza şahin girmiş gibi kafire at sürdü Bir uçundan kırıp kafiri öbür ucuna çıktı Kan Turalı baktı gördü ki bir kimse düşmanı önüne katmış kovalıyor Selcen olduğunu bilmedi, kızdı Burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Kalkıp yerinden doğrulan yiğit ne yiğitsin Yelesi kara cins atına binen yiğit ne yiğitsin Birdenbire başlar kesen Destursuzca benim düşmanıma giren yiğit ne yiğitsin Destursuzca düşmana girmek bizim elde ayıp olur Bre yürü Doğan kuş olarak ucayım mı Sakalınla boğazından futayım mı Ansızın senin başını ben keseyim mi Alca kanını yer yüzüne döaaaim mi Kara başını terkiye asayım mı Bre belası gelmiş yiğit ne yiğitsin Çekilip dön dedi Selcen Hatun burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Hey yiğidim bey yiğidim Develer yavrusundan döner mi olur Kara koçta cins atlar Taycığını teper mi olur Ağıllarda akça koyun Kuzucağını süser mi olur Alp yiğitler bey yiğitler Sevgilisine kıyar mı olur Yiğidim bey yiğidim Bu düşmanın bir ucu bana bir ucu sana dedi Kan Turalı bildi ki bu düşmanı basıp dağıtan Selcen Hatundur Bir tarafına da kendisi girdi Kılıç çekip yürüdü, kafir basını kesti Hasım bastırıldı, düşman kırıldı Selcen Hatun Kan Turalı'yı at arkasına aldı çıktı Giderken Kan Turalı'nın fikrine bu geldi ki: Kalkıp ey Selcen Hatun doğrulduğunda Yelesi kara cins atına bindiğinde Babamın ak otağının eşiğine indiğinde Oğuzun ela gözlü kızı gelini destan anlattığında Herkes sözünü söylediğinde Sen orada durasın övünesin Kan Turalı perişan oldu At arkasına aldım çaktım diyesin Gözüm döndü gönlüm gitti Öldürürüm seni dedi Selcen Hatun durumun ne olduğunu bilip söylemiş, görelim hanım ne söylemiş : Der: Bey yiğit Övunürse erkek övüncün aslandır Övünmekle kadın erkek olmaz Alacak yorgan içinde seninle sarmaşmadım Tatlı damak tutarak emişmedim Al duvağımın altından söyleşmedim aaa sevdin aaa usandın kavat oğlu kavat Kadir Allah bilir ben sana Munisim yarim kıyma bana dedi Kan Turalı der: Yok, elbette öldürmem gerektir dedi Kız hiddetlendi, der: Bre kavat oğlu kavata ben aşağı kulpa yapışıyorum, sen yukarı kulpa yapışıyorsun, bre kavat oğlu, okunla mı, kılıcınla mı, gel beri konusalım dedi Atını tepti, bir yüksek yere çıktı Okluğundan doksan okunu yere döktü İki okun temrenini çıkardı Birini yaya taktı, birini eline aldı Temrenli ok île atmağa kıyamadı Der: Yiğit at okunu Kan Turalı der: Kızların yolu evveldir, önce sen at dedi Kız bir oku Kan Turalı'ya attı Şöyle ki başında olan bit ayağına indi İleri gelip Selcen Hatun'u kucaklayıp barışmışlar, emişmişler Kan Turalı burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Işıl ışıl ışıldayan ince elbiselim Yere basmayıp yürüyen servi boylum Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım Çift badem sığmayan dar ağızlım Ressamların çizdiği kara kaçtım Kurumsu kırk tutam kara saçlım Aslan soyu sultan kızı Öldürmeğe ben seni kıyar mıydım Kendi canıma kıyarım ben sana kıymam Ben seni deniyordum dedi Selcen Hatun da burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Kalkarak yerimde n doğrulurdum Yelesi kara cins atıma binerdim Babamın ak otağından çıkardım Arku Bedi Ala Dağı avlardım Alaca geyik yabani geyik kovalardım Çekince bir ok ile vururdum Temrensiz ok ile yiğit seni deniyordum Öldürmeğe yiğidim ben seni kıyar mıydım dedi Irağından yakınından geliştiler gizli yaka tutarak koklaştılar, tatlı damak vererek emiştiler, ak boz atlara binerek koşuştular, bey babasının yanına eriştiler Babası oğlancığını gördü Allah'a şükürler eyledi Oğlu ile, gelini ile Kanglı Koca Oğuz'a girdi Yeşil, alaca, güzel çimene çadır dikti Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi Düğün etti Kudretli Oğuz beylerini ağırladı Altınlıca gölgeliğini dikip Kan Turalı gelin odasına girip muradına maksuduna erişti Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, destan söyledi deyiş dedi, gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi Şimdi hani dediğim bey erenler Dünya benim diyenler Ecel aldı yer gizledi Fani dünya kime kaldı Gelimli gidimli dünya Son ucu ölümlü dünya Ecel geldiğinde on imandan ayırmasın Kadir seni namerde muhtaç etmesin Allah'ın verdiği ümidin kesilmesin Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun Amin diyenler Tanrı'nın yüzünü görsün Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa'ya bağışlasın hanım hey! |
|