Prof. Dr. Sinsi
|
Atlantis Gerçeği - 2
İlk Atlantis, bundan yaklaşık 30 000 yıl önce bir Venüs kolonisi olarak kurulmuş, Atlantik Okyanusu’nda verilmli ovalara ve dağlara sahip bir kıtaydı O sıralar Venüs gezegeni de aslında bir dünya kolonisiydi ve bu gezegene yerleşenler, dünyada meydana gelen büyük çapta bir felaketten sonra oraya kaçarak kurtulanlardı
Atlantis’in 13 500 yıl önce başlayan kademeli çöküşünü, 11 500 yıl önce meydana gelen büyük bir atom savaşı takip etmiş ve bunun sonucunda Atlantis’in Afrika’dan Karaip’lere kadar uzanan sahilleri sulara gömülmüştü Atlantis birdenbire değil, üç aşamalı olarak yok olmuştu
Atlantis, tasavvur edilemeyecek zenginliklere sahip bir kıtaydı Toplumsal ve teknolojik olarak ancak bugünün önde gelen ileri ulusları ile kıyaslanabilecek bir seviyedeydi
Atlantis’in uzay gemileri evrenin en ücra köşelerine kadar gidebiliyordu Çok uzaktaki gezegenlerle bile ticari ilişkileri vardı
Fakat Atlantis’lilerin çok tehlikeli bir düşmanları vardı; Ege bölgesinde büyük şehirlerde yaşayan Atina’lılardı Aralarındaki savaşın sebebi ticari nitelikteydi Her iki ulus da Güneş sistemizin ötesindeki, Samanyolu’daki gezegenler üzerinde ekonomik egemenlik kurmak istiyordu
Dünya üzerindeki birkaç yerel savaş, uzaya da taşındığı için, beraberinde büyük bir kin ve nefreti de getirmişti
Yaklaşık 11 500 yıl önce, Atina Kralı Atlantis’in büyük şehirlerine ani bir saldırı emri verdi Böylece sınırlı bir savaş başlamış oldu Atina orduları Atlantis’e havadan saldırarak, güçlü ışın silahları yardımıyla birkaç stratejik hedefi ele geçirmeyi ve Atlantis ordularına önemli kayıplar verdirmeyi başardılar
Savaşın 21 gününde, Atlantis’liler Atina’lıların hava savunmasını yararak, başkentlerini atom bombası ile yok ettiler Buna karşılık olarak Atina Hava Kuvvetlerine de Atlantis’in başkentine bir atom saldırısı emri verildi Sonraki 9 gün boyunca her iki kültür arasında topyekün bir atom savaşı başladı
Eski Yunan, İskandinav ve Hint mitolojilerinde bu felaketler anlatılır İncil’de de bunu anlatan pasajlar vardır Bu korkunç nükleer savaşın sonunda milyonlarca Atinalı ve Atlantisli hayatını kaybetti Atlantis’lilerden hayatta kalanlar Mısır’a sığındılar Diğerleri ise, Afrika’nın yer altı mağaralarında ve tünellerinde kayboldular Atina’lılardan bir grup insan bugünkü İtalya’ya veya Türkiye’deki dağlara kaçarak diğer ırklarla karıştılar
Atlantis’lilerden bazıları Amerika’ya gitti Mayalar, İnka’lar ve Kuzey Amerika yerli kabilelerinden bazıları, bu insanların torunlarıdır
9 günlük atom savaşının sonunda rüzgar ve su, atom bombasından daha fazla zarar verdi İlk önce atomun parçalanması sonucunda müthiş bir ısı dalgası ortaya çıktı Radyoaktif toz bulutu atmosferi kaplayarak güneş ışınlarına engel oldu Atomik ısı, spiral bir şekilde yukarı doğru yükselerek, dev hortumlara yol açtı
Kuzey kutbunun dev buzulları erimeye başladı ve bunun sonucu olarak yeni nehirler (Rhone, Ren, Sen, Tuna ve Po) ortaya çıktı
Kıtaya bağlı bulunan, Britanya ayrı bir ada haline geldi Daha önce mevcut bulunan kıta köprülerinin hepsi sular altında kaldı
Daha önce Avrupa’nın büyük bir bölümünü kaplayan buzlar eriyerek, bugün Hazar denizi ve Karadeniz’in bulunduğu çukurları doldurdu Ve sonunda Atlantis kıtası ebediyen sulara gömüldü
Atina’lılar için son tam bir felaket oldu Dünyanın dönüşünde meydana gelen değişiklik yüzünden “Herkül’ün Sütunları” denilen (Bugünkü İspanya ve Fas arasındaki Cebelitarık Boğazı’nda) yüksek dik duvarları yıkan güçlü dev tuzlu su dalgaları, Akdeniz havzasını doldurarak, bugün “Akdeniz” diye bildiğimiz meydana getirdi
Atina kültürünün temelini oluşturan verimli Akdeniz ovası, Atlantik’ten gelen tuzlu suların burayı doldurması ile, bir denize dönüştü ve bütün buradaki medeniyet yok oldu Yalnız dağ tepeleri suyun üstünde kalabildi Bunlar bugünkü Kıbrıs, Malta, Girit, Sicilya, Korsika, Sardinya adalarını oluşturdular
Appoloias, Hellinas, Spartillois ve Spartias gibi Atina şehirlerinden geri kalanlar tamamen suların altında kaldı İncil’de anlatılan “Tufan”, yukarda anlatılan Atom savaşı sonunda ortaya çıkmıştı
Savaş sırasında bunkerlerde ve tünellerde yaşayan Atlantis’liler daha sonra yeryüzüne çıkarak yeniden şehirler kurarak, hayatlarını devam ettirmeye başladılar Fakat her yıl, sular devamlı yükselmeye devam etti Bunun üzerine Atlantis’liler şehirlerinin üstünü bir metre kalınlığında koruyucu bir tabaka ile kapladılar (Bu kaplama malzemesinin ne olduğunu bilmiyor) Böylece bütün şehirler koruyucu bir kubbe ile kaplanmış oldu Sular bu şehirleri tamamen örtünce, bunlar denizlerin tabanlarında kaldılar Bu şehirlerin bazıları bugünkü A B D yakınlarındadır Örneğin San Juan sahili açıklarında bulunan bilinmeyen bir denizaltı şehri 16 km çapındadır
Atlantis’e ait olmayan sekiz büyük şehirle, Batı Hint adaları civarındaki denizaltı şehirleri arasında bağlantı, bir tünel sistemi vasıtası ile sağlanmaktadır Bugün Atlantis’lilerin faal vaziyette 28 denizaltı şehri bulunmaktadır
Bermuda Şeytan Üçgeni’nin sırrı:
Atlantis’lilerin Atina’lılarla savaşı sırasında bugün “Bermuda Şeytan Üçgeni” diye anılan yerde birçok kristal batmıştı Bunların birçok yüzü vardı ve golf topu büyüklüğünde idiler
Kristaller, Atlantislilerin silahları ve enerji merkezleri için güç kaynağı idi
Bunlarla güneş ışınları, güçlü lazer ışınlarına çevrilebiliyordu İlk önceleri barışçı amaçlarla kullanılan bu kristaller zamanla silah olarak da kullanılmaya başlandı
Karaipler’de batmasından 11 500 yıl geçtikten sonra bile bu kristaller halen etkilidir
Güneş ışınları okyanus’un dibindeki bu bölgeye ulaştığı zaman, kristalleri yeniden fazilete geçirir Bu kristaller aktive edildiği zaman, buradan çıkan güçlü ışınlarla temas eden gemi veya uçan derhal yok olur Bu ışınların tahta üzerinde bir etkisi yoktur
Bu ışınlara görünmez olduğu için “Kara Işın” adı verilir Bu dünyanın en korkunç yok edici anti-madde ışınıdır Atlantis’liler bu ışını düşmanları Atinalı’lara karşı kullanmışlardı Renksiz kristal, gün boyunca güneş ışınlarından enerjiyi alıp, dolduktan sonra, aldığı enerjiyi dışarıya aktarmaya başlar Bu kristaller hiçbir şekilde tahrip edilemez
|