Mimar Sinan |
07-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mimar SinanMimar Sinan veya Koca Mi'mâr Sinân Âğâ ( Sinaneddin Yusuf - Abdulmennan oğlu Sinan [1]) (Osmanlı Türkçesi: قوجه معمار سنان آغا) (d 29 Mayıs 1489 Ağırnas Kayseri - ö 9 Nisan 1588, İstanbul)[2], Osmanlı baş mimarı ve inşaat mühendisi Osmanlı padişahları I Süleyman, II Selim ve III Murat dönemlerinde baş mimar olarak görev yapan Mimar Sinan, yapıtlarıyla geçmişte ve günümüzde dünyaca tanınmıştır En büyük başyapıtı, "ustalık eserim" dediği Selimiye Camisi'dir[3] Kökeni ve devşirilmesi Sinaneddin Yusuf , Kayseri'nin Agrianos[4](bugün Ağırnas) köyünde hristiyan ( Ermeni[5][6][7][8] veya Rum[9][10][11][12])[13] olarak doğmuştur1511'de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul'a gelmiş yeniçeri ocağına alınmıştır[14] "Bu değersiz kul , Sultan Selim Han'ın saltanat bahçesinin devşirmesi olup , Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman başlanmıştı Acemi oğlanlar arasından sağlam karakterlilere uygulanan kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe seçildim Ustamın eli altında , tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak merkez ve çevreyi gözledim Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek , görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem ülkelerinde gezip tozdum Her saray kubbesinin tepesinden ve her harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü artırdım İstanbula dönerek zamanın ileri gelenlerinin hizmetinde çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım " Yeniçerilik dönemi Abdulmennan oğlu Sinan , Mimar olarak Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferine katıldı 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine Yeniçeri olarak katıldı 1522’de Rodos Seferine ve Belgrad Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan Muharebesi'nden sonra, gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfi ettirildiSonraları Zemberekçibaşı ve Başteknisyen oldu 1533 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran Seferi sırasında Van Gölü'nde karşı sahile gitmek için Mimar Sinan iki haftada üç adet kadırga yapıp donatarak büyük itibar kazandı İran Seferinden dönüşte, Yeniçeri Ocağında itibarı yüksek olan Hasekilik rütbesi verildi Bu rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı 1538 yılındaki Karaboğdan Seferinde ordunun Prut Nehri'ni geçmesi için köprü gerekmiş bataklık alanda günlerce uğraşılmasına karşın köprü kurulamamış görev Kanuni'nin veziri Damat Çelebi Lütfi Paşa'nın emriyle Abdulmennan oğlu Sinan'a verilmiştir « Hemen adı geçen suyun üstüne bir güzel köprünün yapımına başladım 10 günde yüksek bir köprü yaptım İslam ordusu ile bütün canlıların şahı , sevinçle geçtiler »(Tezkiretü'l Bünyan ve Tezkiretü'l Ebniye[14]) Köprünün yapımından sonra Abdulmennan oğlu Sinan 17 yıllık yeniçerilik hayatından sonra 40 yaşında Başmimarlık görevine atanır « Yeniçeri ocağındaki yolumdan ayrılacak olma düşüncesi elem verse de sonunda yine mimarlığın camiler inşa edip birçok dünya ve ahret muradına vesile olacağını düşünüp kabul ettim » Başmimarlık dönemi 1538 yılında Hassa başmimarı olan Sinan , baş mimarlık görevini I Süleyman,II Selim ve III Murat zamanında 40 yıl süre ile yapmıştır Mimar Sinan’ın, Mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir Bunlar: Halep’te Husreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesidir Halep’teki Hüsreviye Külliyesinde, tek kubbeli cami tarzı ile, bu kubbenin köşelerine birer kubbe ilave edilerek yan mekanlı cami tarzı birleştirilmiş ve böylece Osmanlı mimarlarının İznik ve Bursa’daki eserlerine uyulmuştur Külliyede ayrıca, avlu, medrese, hamam, imaret ve misafirhane gibi kısımlar bulunmaktadır Gebze’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesinde renkli taş kakmalar ve süslemeler görülür Külliyede cami, türbe ve diğer unsurlar ahenkli bir tarzda yerleştirilmiştir Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri olan Haseki Külliyesi, devrindeki bütün mimari unsurları taşımaktadır Cami, medrese, sübyan mektebi, imaret, darüşşifa ve çeşmeden oluşan külliyede cami, diğer kısımlardan tamamen ayrıdır Mimar Sinan’ın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır Bunların ilki İstanbul'daki Şehzade Camii ve külliyesidir Dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil etmiştir Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, seksen yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575) Mimar Sinan, Mimarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla uğraştı Zaman zaman eskileri restore etti Bu konudaki en büyük çabalarını Ayasofya için harcadı 1573’te Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine, takviyeli duvarlar yaptı ve eserin bu günlere sağlam olarak gelmesini sağladı Eski eserlerle abidelerin yakınına yapılan ve onların görünümlerini bozan yapıların yıkılması da onun görevleri arasındaydı Bu sebeplerle Zeyrek Camii ve Rumeli Hisarı civarına yapılan bazı ev ve dükkânların yıkımını sağladı İstanbul caddelerinin genişliği, evlerin yapımı ve lağımların bağlanmasıyla uğraştı Sokakların darlığı sebebiyle ortaya çıkan yangın tehlikesine dikkat çekip bu hususta ferman yayınlattı Günümüzde bile bir problem olan İstanbul’un kaldırımlarıyla bizzat ilgilenmesi çok ilgi çekicidir Büyükçekmece Köprüsü üzerinde kazılı olan mührü, onun aynı zamanda mütevazı kişiliğini de yansıtmaktadır Mühür şöyledir: « El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa " (Değersiz ve muhtac kul, Saray özel mimarlarının başkanı) » Eserlerinin bir kısmı İstanbul’dadır 1588'de İstanbul'da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'nin yanında kendi yaptığı sade türbeye gömüldü « Giçdi bu demde cihandan pir-i mimaran Sinan »(Türbesindeki dua penceresinden) Mimar Sinan Türbesi, İstanbul Müftülüğü'nün sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, iki caddenin kesiştiği noktada Fetva Yokuşu sonunda solda, Süleymaniye Camii'nin Haliç duvarının önünde, beyaz taşlı sade bir türbedir |
|