Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
firavun, gömülen, sulara

Sulara Gömülen Firavun

Eski 02-23-2007   #1
Ergenekon
Varsayılan

Sulara Gömülen Firavun



Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; biz de günahları dolayısıyla onları yıkıma uğrattık Firavun ordusunu suda boğduk Onların tümü zulmeden kimselerdi"
(Enfal Suresi, 54)
Eski Mısır medeniyeti, Mezopotamya'da aynı tarihlerde kurulmuş şehir devletleriyle birlikte, tarihin en eski uygarlıklarından biri ve döneminin en ileri sosyal düzenine sahip organize devleti olarak bilinir MÖ 3000'ler civarında yazıyı bulup kullanmaları, Nil nehrinden faydalanmaları ve ülkenin doğal yapısı sayesinde dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı korunmuş olmaları Mısırlılar'ın sahip oldukları medeniyetin ilerlemesine büyük katkıda bulunmuştu

Ancak bu uygarlık, Kuran'da inkar sisteminin en açık ve net tarif edildiği "firavun yönetiminin" geçerli olduğu bir medeniyetti Büyüklük taslamışlar, sırt çevirmişler ve inkar etmişler, bunların neticesinde de ileri medeniyetleri, sosyal ve siyasal düzenleri, askeri başarıları onları helak olmaktan kurtaramamıştı
Firavunlar'ın Otoritesi

Mısır uygarlığının temelinde Nil nehrinin bereketi vardı Bu nehrin hayat verici özelliği sayesinde Mısırlılar Nil vadisinde yerleşmiş ve yağmur mevsimlerine bağımlı kalmadan nehirden sağladıkları suyla tarım yapabilmişlerdi Tarihçi Ernst H Gombrich, bu konuda şunları söyler:
"Afrika sıcaktır Aylarca yağmur yağmaz Bundan dolayı bu büyük kıtanın pekçok yeri kuraktır Ülkenin o bölümleri çöllerle kaplıdır İşte Mısır'ın sağı ve solu da bu durumdadır Mısır'da da aslında çok az yağmur yağar Ama orada yağmura pek ihtiyaç yoktur, çünkü Nil ırmağı boydan boya ülkenin ortasından akar gider"1
Böylesine büyük önemi olan Nil nehrini kontrolü altında tutan, aynı zamanda Mısır'ın en önemli ticaret ve tarım kaynağını da kontrol edebilmekteydi Firavunlar da işte bu yolla Mısır üzerinde büyük hakimiyet kurmuşlardı

Nil vadisinin dar ve uzunlamasına yapısı, nehrin etrafına kurulan yerleşim birimlerinin fazlaca genişlemesine olanak vermemiş, büyük şehirlerden oluşan bir uygarlık yerine daha ufak çaplı kasaba ve köylerden oluşan bir medeniyet şekillenmişti Bu faktör de firavunların halk üzerindeki hakimiyetini perçinledi

Tarihte ilk olarak Kral Menes'in MÖ 3000 dolaylarında eski Mısır'ı büyük üniter bir devlet olarak kendi hakimiyeti altında birleştirdiği ve ilk Mısır firavunu olduğu bilinir Aslında, "firavun" nitelendirmesi ilk zamanlarda Mısır kralının yaşadığı sarayı tanımlamaktayken, zamanla, Mısır krallarının ünvanı haline geldi Bu nedenle Eski Mısır'ın hükümdarları olan krallar zamanla "firavun" olarak anılmaya başlandı

Tüm devletin ve ülke topraklarının sahibi, yöneticisi ve hükümdarı olan bu firavunlar, eski Mısır'ın çok tanrılı çarpık dininde, en büyük tanrının dünyadaki bir yansıması olarak kabul edildiler Mısır topraklarının idaresi, paylaştırılması, gelirleri kısacası ülke sınırları içindeki her türlü mal ve hizmet üretimi firavun için gerçekleştiriliyordu

Yönetimdeki mutlakiyet, ülkenin yöneticisi olan firavunu, her dilediğini yaptırabilecek bir güç sahibi kılmıştı Henüz ilk sülalenin kurulmasıyla birlikte, Mısır'ın ilk kralı olan Menes döneminde, Nil suyunun kanallar vasıtasıyla halka ulaştırılmasına başlanmış, ayrıca ülkede yapılan üretim kontrol altına alınarak tüm mal ve hizmet üretiminin krala aktarılması sağlanmıştı Bu mal ve hizmetleri kral, halkının ihtiyacı olduğu oranda dağıtıyor, paylaştırıyordu Ülkede böyle bir hakimiyet kuran kralların, halkı boyunduruk altına almaları zor olmadı Mısır kralı, yani daha sonra yaygınlaşacak sıfatıyla firavun, halkının tüm ihtiyaçlarını karşılayan büyük kudret sahibi birisi olarak kutsal bir varlık sayıldı ve tanrılaştırıldı Firavunlar da, zamanla kendilerinin tanrı olduklarına kesin olarak inandılar

Mısırlıların dini inançlarının temelinde tanrılarına hizmet etme düşüncesi vardı Bu tanrılarla insanlar arasındaki "aracılar" ise, kavmin önde gelenleri arasında yer alan rahiplerdi Aynı zamanda büyücülükle de uğraşan rahipler, Firavunların halkı etki altında tutmak için kullandıkları çok önemli bir sınıfı oluşturuyorlardı Resimlerde başları traşlı olrak görülen rahipler, tanrılarını memnun etmek amacıyla hediyeler sunuyor, müzik çalıyor ve ayin yapıyorlar


Kuran'da bahsedilen Firavun'un Hz Musa ile yaptığı konuşmalardaki bazı sözleri bunu kanıtlar niteliktedir Hz Musa'yı "andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım" (Şuara Suresi, 29) diyerek tehdit etmesi ya da yakın çevresindeki insanlara "sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum" (Kasas Suresi, 38) demesi kendisinin bir tanrı olduğuna inanmasından kaynaklanıyordu
Dini İnançlar
Tarihçi Heredot'a göre Eski Mısırlılar dünyanın en "dindar" insanlarıydılar Ancak dinleri "Hak Din" değil, çok tanrılı sapkın bir dindi ve içinde bulundukları koyu tutuculuk sebebiyle bu sapkın dinlerinden bir türlü vazgeçemiyorlardı

Eski Mısır kavmi, içinde yaşadığı doğal çevre şartlarından çok etkilenmişti Mısır'ın doğal coğrafyası ülkeyi dış saldırılara karşı çok iyi koruyordu Mısır'ın dört bir yanı çöllerle, dağlık arazilerle ve denizlerle çevriliydi Ülkeye yapılabilecek saldırıların iki geçiş yolu bulunuyordu ve bu yolları da savunmak Mısır orduları için son derece kolaydı Böylece Mısırlılar, bu doğal koşullar sayesinde dış ülkelerden soyutlanmış olarak kaldılar Ancak geçen yüzyıllar, bu soyutlanmayı koyu bir taassuba dönüştürdü Böylece Mısırlılar yeni gelişmelere ve yeniliklere kapalı, dinleri konusunda son derece tutucu bir görünüm kazandılar Kuran'da sıkça bahsedilen "ataların dini" onların en önem verdikleri değerleri haline geldi

Bu nedenle Hz Musa ve Hz Harun, Firavun'a ve yakın çevresine Hak Din'i tebliğ ettiklerinde "Onlar: Siz ikiniz, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)dan çevirmek ve yeryüzünde büyüklük sizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz, sizin ikinize inanacak değiliz" (Yunus Suresi, 78) diyerek yüz çevirmişlerdi

Eski Mısır'ın dini bir kaç kola ayrılmıştı Bunların en önemlileri devletin resmi dini, halkın inanışları ve ölümden sonraki yaşam ile ilgili inanışlardan oluşuyordu

Devletin resmi dinine göre Firavun, kutsal bir varlıktı O, tanrılarının dünyadaki bir yansımasıydı ve görevi de dünyada insanlara adalet dağıtmak ve onları korumaktı

Halkın arasında yaygın olan inanışlar son derece karışıktı, ve devletin resmi dini ile çatışan inançlar da Firavun yönetimi tarafından baskı altına alınmıştı Temelde çok tanrıya inanılıyor, bu tanrılar genellikle hayvan başlı ve insan vücutlu olarak tasvir ediliyordu Ancak bölgeden bölgeye değişebilen yerel geleneklerle de karşılaşmak mümkündü

Ölümden sonraki hayat Mısır inançlarının en önemli bölümünü oluşturuyordu Beden öldükten sonra ruhun yaşamaya devam ettiğine inanıyorlardı Onlara göre ölünün ruhu görevli melekler tarafından Yargıç Tanrı ve şahitlik için hazır bulunan kırk iki yargıcın karşısına çıkarılıyor, ortaya bir tartı koyuluyor ve ruhun kalbi bu tartı ile tartılıyordu İyilikleri ağır gelenler güzel bir mekana geçiyor ve mutluluk içinde yaşıyor, kötülükleri ağır gelenler ise büyük işkenceler görecekleri bir yere yollanıyorlardı Burada "Ölülerin Yiyicisi" adı verilen garip bir yaratık tarafından sonsuza dek işkence görüyorlardı

Mısırlılar'ın ahiret hakkındaki bu inanışlarının tevhid inancıyla ve hak dinle bir paralellik gösterdiğini fark etmemek mümkün değildir Sadece ölümden sonraki hayata inanç bile eski Mısır medeniyetine de hak dinin ve tebliğin ulaşmış olduğunu fakat bu dinin sonradan bozulmaya uğradığını, tek tanrı inancının da bu bozulmayla birlikte çok tanrı inancına döndüğünü ispatlar niteliktedir Nitekim dönem dönem insanları Allah'ın birliğine ve O'na kul olmaya çağıran uyarıcıların eski Mısır'a da gönderildiği bilinmektedir Bunlardan biri, hayatı Kuran'da detaylıca anlatılan Hz Yusuf'tur Hz Yusuf'un tarihi, İsrailoğulları'nın Mısır'a gelmeleri ve burada yerleşik düzene geçmelerinin başlangıcını teşkil etmesi açısından da son derece önemlidir

Öte yandan, tarihi kaynaklarda Hz Musa öncesinde kavmi tek ilahlı dinlere çağıran Mısırlılar'dan da bahsedilmektedir Bu, Mısır tarihinin en dikkat çekici firavunu Neferkheperure Amenhotep'dir, yani IV Amenofis
Tek Tanrıya İnanan Firavun; IV Amenofis
Mısır firavunları çoğunlukla zorba, baskıcı, savaşçı ve acımasız kişilerdir Bu firavunların ortak özellikleri; Mısır'ın çok tanrılı dinini benimsemeleri ve bu din sayesinde kendilerini tanrılaştırmalarıdır

Ancak Mısır tarihinde bir tek Firavun vardır ki, diğerlerinden çok farklıdır Bu Firavun tek bir Yaratıcı'ya inanılması gerektiğini savunmuş, bu yüzden Amon Rahipleri ve bunlara destek veren bazı askerler tarafından büyük baskıya maruz kalmış, sonunda da öldürülmüştür Bu Firavun MÖ 14 yüzyılda başa geçmiş olan IV Amenofis'tir

IV Amenofis MÖ 1375'te tahta çıktığında yüzyılların getirdiği bir tutuculuk ve gelenekçilik ile karşılaştı Bu döneme dek toplum yapısı ve halkın kraliyet sarayı ile olan ilişkileri değişmeden gelmişti Toplum, dış olaylara ve dinsel yeniliklere kesin olarak kapılarını kapalı tutuyordu Antik Yunan gezginleri tarafından da tespit edilen bu çılgın tutuculuk, yukarıda da açıkladığımız gibi, Mısır'ın doğal coğrafi koşullarından kaynaklanmaktaydı


Firavunların halka benimsettirdiği resmi din, eski ve geleneksel olan herşeye katıksız bir bağlılığı zorunlu kılıyordu Oysa IV Amenofis, resmi dini benimsemiyordu Tarihçi Ernst Gombrich şöyle yazıyor:
Eski geleneğin kutsadığı birçok alışkanlığı kaldırıp, halkının, garip bir biçimde betimlenmiş sayısız tanrısına saygı göstermek istemedi Onun için tek bir yüce tanrı vardı, o da Aton'du Aton'a taptı ve onu güneş biçiminde imgeleştirtti Öteki tanrıların rahiplerinin etkisinden korunmak için, sarayını bugünkü El-Amarna'ya taşıdı2
Babasının ölümünden sonra genç yaştaki IV Amenofis, büyük bir baskıya maruz kaldı Bu baskının sebebi, geleneksel çok tanrılı Mısır dinini değiştirerek tek tanrı inancına dayalı bir din getirmiş olması ve her alanda köklü değişikliklere girişmesiydi Ancak Teb önde gelenleri bu dini tebliğ etmesine müsaade etmediler IV Amenofis ve ahalisi Teb şehrinden uzaklaşarak Tell El-Amarna'ya yerleştiler Burada "Akh-en-aton" adında yeni ve modern bir şehir inşa ettiler IV Amenofis de "Amon'un Hoşnutluğu" anlamına gelen adını, Akh-en-aton yani "Aton'a Boyun Eğen" olarak değiştirdi Amon, çok tanrılı Mısır dininde en büyük toteme verilen isimdi Aton ise, Amenofis'e göre "göklerin ve yerin yaratıcısı" idi, ki bu sıfatla Allah'ı kast etmiş olması kuvvetle muhtemeldir

Bu gelişmelerden hoşnut olmayan Amon Rahipleri, ülkenin içinde bulunduğu bir ekonomik krizden de faydalanarak Akhenaton'un gücünü elinden almak istediler Düzenlenen bir komplo ile Akhenaton zehirlenerek öldürüldü Ondan sonra gelen firavunlar da hep rahiplerin etkisi altında kaldılar


Akhenaton'dan sonra başa asker kökenli firavunlar geçti Bunlar eski geleneksel çok tanrılı dini yeniden yaygınlaştırdılar ve eskiye dönüş için önemli bir çaba harcadılar Yaklaşık bir yüzyıl sonra da Mısır tarihinin en uzun süre hükümdarlık yapacak firavunu II Ramses başa geçti Ramses, birçok tarihçiye göre İsrailoğulları'na eziyet eden ve Hz Musa ile mücadele eden firavundu3
---------------------------------------------------------------------------------

DİP NOTLAR1 Ernst H Gombrich, Dünya Tarihi, Çev Ahmet Mumcu, İstanbul: İnkilap Kitabevi, 1997, s 25
2 E H Gombrich, Sanatın Öyküsü, Çev Bedrettin Cömert, 4b, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1992, s 41
3 Eli Barnavi, Historical Atlas of The Jewish People, London: Hutchinson, 1992, s 4; "Egypt", Encyclopædia Judaica, Cilt 6, s 481 ve "The Exodus and Wanderings in Sinai", Cilt 8, s 575; Le Monde de la Bible, No: 83, Temmuz-Ağustos 1983, s 50; Le Monde de la Bible, No:102, Ocak-Şubat 1997, ss 29-32; Edward F Wente, The Oriental Institute News and Notes, No:144, Kış 1995; Jacques Legrand, Chronicle of The World, Paris: Longman Chronicle, SA International Publishing,1989, s 68; David Ben-Gurion, A Historical Atlas Of the Jewish People, New York: Windfall Book, 1974, s 32

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.