Georg Lukacs'ın Sözleşme Ve Sınıf Bilinci Anlayışı |
07-22-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Georg Lukacs'ın Sözleşme Ve Sınıf Bilinci AnlayışıGeorg Lukacs'ın Sözleşme ve Sınıf Bilinci Anlayışı Lukacs'a göre, kapitalizmle birlikte, dünya tarihinde ilk kez, toplumsal yaşamı bütünü ya da bütünlüğü içinde, kendi amaçlı faaliyetinin nesnesi haline getirebilecek bir özne ortaya çıkmıştır Bu özne proletaryadır ve bunu mümkün kılan, nesnel dünyanın, yani kapitalizmin yapısal nitelikleridir Kapitalizm, genelleşmiş üretimi düzenidir ve üretimi şeyleşmeye (reification) yol açar, bu şeyleşme nesnel ve öznel yönleri olan bir şeyleşmedir Kapitalist pazarın yasaları bu sürecin nesnel yönünü oluşturur Emek bu süreçte salt bir nicelik konusu haline gelir, insan emeği rasyonelleştirilir Bu sürece, insanın kendi emeğine yabancılaşmasının eklenmesiyle, şeyleşmenin öznel boyutu ortaya çıkmış olur Lukacs böylece, insan etkinliğinin, insandan bağımsızlaşarak kendi yolunda giden bir metaya dönüştüğünü belirtir Üretimin ve ürünün organik birliğinin bu dağılmasının sonucu, insan düşüncesinin, toplumsal bilincin parçalanmasıdır Bu parçalanmanın sonucunda da bütünsel bakış olanaksızlaşır Lukacs'a göre, mevcut ihtisaslaşma durumu, burjuva bilimlerinin bu parçalanmışlığın ürünleri olması dolayısıyladır Bu şeyleşmenin kaçınılmaz bir sonucu olarak özne- nesne kopukluğu gündeme gelmektedir Lukacs'a göre Bu da teori ile pratik arasındaki bağların kopmasını getirir beraberinde Böylece düşünce değiştiricilik niteliklerinden vazgeçer ve salt bir gözlemci konumuna itilir Lukacs tespit ettiği bu sorunlar kümesinin çözümünü Hegel'de aramaya girişir Ona göre Hegel, özne-nesne özdeşliğini, teori-pratik birliğini kuran kişidir Hegel'de özne, hem tarihin yapıcısı hem de tarih tarafından yapılan bir şeydir Marx'ın özellikle başlangıç yapıtlarında bu görüşün belirgin bir yorumu vardır Hegel burada tarihin öznesiyle nesnesini özdeş kılmaktadır ve bu Lukacas'a göre, toplumsal-tarihsel gerçekliği anlamanın tek yoludur Özne, kendisini tarihin bir ürünü olarak görürken tarihi de kendi eylemi olarak görmelidir Hegel'in öznesi bilindiği gibi Tin'dir Lukacs bu noktadan itibaren Hegel'in aşılması ve onun teorisinin Marsist materyalist bir temelde değerlendirilmesine yönelmek ister Lukacs'a göre Marx'ın analiz ettiği kapitalist toplumsal yapı ve bu yapı içindeki işçi sınıfının konumu, Hegel'in tezini gerçek değerine kavuşturacak bir gelişmedirİşçi sınıfının nesnel konumu tarihsel özne konumunun gerçekleştirilmesini olanaklı kılmaktadır Elbette proletarya da şeyleşmenin hüküm sürdüğü dünyada yaşamaktadır ancak buna rağmen, o içinde bulunduğu koşulları bütünlüğü içinde görebilir Lukacs, bunun nasıl olabildiğini tamamen açıklamaz, ancak bir şekilde işçi sınıfı dolaysız var oluşunu görebileceğini, yani gerçek varlığının olgular düzeyinde görünen yanının ötesinde gerçekliğin bilgisine ulaşabileceğini varsayar Öyle ki bu durum, bizzat işçi sınıfının yaşadığı koşulların zorunlu bir sonucudur adeta Bu koşullar, bir şekilde, işçi sınıfına bu dolaysız var oluşu aşmasını buyurur İşçi sınıfı, bu bilince ulaşmasını mümkün kılan özgül dolayım kategorilerine de sahiptir Bilinç durumları böylece, sınıf konumları üzerinden kapitalist toplumsal yapının maddi gerekliğine götürülmüş ve Hegel'in idealist teorisi maddileştirilmiş olunur Bu toplumsal süreç, genel olarak Bütünselik'in yitirilmesini getirirken beraberinde de, işçi sınıfı açısından Bütünsellik'in kavranabilme olanağını getirir İşçi, emek gücünü satmak konumunda olduğundan dolayı, içinde bulunduğu yabancılaşmayı algılayabilecek ve kendi öznelliği ile nesnelliği arasındaki kopukluğun bilincine ulaşabilecek noktadadır Lukacs'a göre Bu noktada Lukacs'ın sınıf bilinci değerlendirmesine gelinebilirSöylendiği gibi, proletarya kendini içinde bulduğu olumsuz koşullar içinde, bu koşulların olumsuzluğu ile ilintili olarak bütünsel bir bakış açısına sahip olma olanağı elde eder İşte Lukacs'ın işçi sınıfına atfettiği devrimci bilincin temeli bu olanaktır Bu sınıf, toplumsalın bütünselliğini değiştirmeye yönelik pratiğin bilgisine sahiptir çünkü Bu söylenenler bir bakıma Lukacs'ın "sınıf bilinci" anlayışının temel öğelerini vermektedir Tarih ve Sınıf Bilinci adlı kitabinda Lukacs, Sınıf bilinci fikrini bu eksende şekillendirir Sınıf bilinci, tek tek bireylerin taşıdıkları bilincin bir toplamı değil, Lukacs'a göre sınıfın üretimdeki yerinden kaynaklanan ya da bu yere göre belirlenen bir bilinçtir Lukacs burada "atfedilen bilinç" şeklinde bir tanımlama yapar Üretimdeki konumu işçi sınıfına bütünsel gerçekliği görmek anlamında sınıf bilinci atfettirme olanağı sağlar Bu bilinç, hem proleteryanın nesnel koşullarının ürünüdür hem de onun çıkarlarına uygundur Bu nesnel konum, özne-nesne özdeşliğini ve bunun devamında teori-pratik birliğini beraberinde getirir |
|