Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
heykelleri, medusa

Medusa Heykelleri...

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Medusa Heykelleri...



GİZEMLİ MEDUSA HEYKELLERİ
Rivayetlerne kadar değişik olursa olsun, bugün bile değişmeyen bir gerçek varAradan bunca uzun bir süre geçmesine rağmen, Yerebatan Sarayı’ndaki devMedusa heykelleri, ters ve yan duruşlarıyla büyük ilgi çekiyor ve otarihten bugüne Yerebatan Sarayı’ndaki sular ahenkle damlayarak,sarnıcın yarı karanlık gizemli atmosferinde dolaşanlara talihsizMedusa’nın yılan ıslıklı şarkısını fısıldıyor

Yağlısedir ağacından yapılmış meşaleler, gece karanlığında ölgün ölgünyanıyor ve ıslak taş duvarları yetersizce aydınlatıyordu Soğuktuİnsanın kanını donduran nemli bir soğuk, nereden estiği belli olmayanıslıklı rüzgarlarla, yeraltındaki uçsuz bucaksız bu dev mağarada kolgeziyordu Meşalelerin ışıkları, tabanı kaplayan bir karışyüksekliğindeki suyun yüzeyinde, korkunç şekilli hayvan resimleriyaratıyorduGece karanlığında binlerce adam, soğuktan donmamak için birbirlerinesımsıkı sokulmuş, sabah olmasını bekliyordu Yer suyla kaplı olduğuiçin oturamıyorlardı, yatamıyorlardı Sudan biraz yüksekçe duvarçıkıntılarına sırayla çıkıp, uyuklamaya çalışıyorlardı ÜzerlerindekiHidrapolis keteninden yapılmış paramparça harmaniyeler, tunikler onlarıbu dondurucu soğuktan kurtarmaya yetmiyor, çoğu bir dahauyanamayacakları sonsuz bir uykuya dalarak yavaşça suya düşüyor vecansız gövdelerinin suda çıkardığı şapırtılı ses, mağaranın ıslakduvarlarında uzun uzun yankılanıyordu Dünyanın yedi iklim, dörtmevsiminden bahtsız kaderlerinin buraya sürükleyip attığı 7000 kadaradam bu dipsiz mağarada birer birer hayata veda ederken geridekalanlar, arkadaşları için sessizce gözyaşı döküyordu Esmer tenliSuriyeliler, tıknaz Gürcüler, kulaklarında bakır halkalar taşıyanHabeşler, yüz ve kolları nakış nakış dövmeli Persler, burunlarına demirçemberler takmış abanoz vücutlu Araplar, saçları örgülü Hintliler,gururlarını çoktan yitirmiş Kafkasyalılar ağlıyorlardı Gözyaşlarısessizce suya düşüyor, suda zümrüt yeşili ve fosforlu yakamozlaryaratıyordu Arkadaşlarının ve kendilerinin kötü kaderi için sessizceağlayan bu adamlar, gözyaşlarının yıllar sonra yine burada dikileceksütunlara işleneceğini ve bu gözyaşı kabartmalarını gören milyonlarcainsanın da ağlayacağını görecek kadar çok yaşayamayacaklardı

Yere batmış bir saray
Kadimtarih kitaplarının tozlu sayfalarındaki kuru ve resmi ifadeli bilgileriokurken kafamızda canlanan görüntüler bunlar Yerebatan Sarayı ya dadünyada tanınan adıyla Basilika Sarnıcı’ndan bahsediyoruz

Bizans resmikayıtlarına göre, 7000 kölenin çok zor şartlar altında ve geceligündüzlü çalışarak inşa ettikleri dünyanın en büyük sarnıcının içindekimermer sütunların çoğunun üzerinde bulunan gözyaşı şekilleri, işte buinşaat sırasında hayatını kaybeden köleler için ağlayan arkadaşlarınıngözyaşlarını temsil ediyor Kurulduğu andan itibaren zenginliğinsembolü haline gelen İstanbul, tarihi boyunca sık sık kuşatmalarlakarşılaşmış Uzun süren kuşatmalar sırasında meydana gelen susıkıntısını önlemek için de suların depolanacağı sarnıçlar yapmaihtiyacı duyulmuş Bunlardan en büyüğü de Yerebatan SarnıcıAyasofya’nın güney batısında ve biraz ilerisinde bulunan BasilikaSarnıcı, 527-565 yılları arasında hüküm süren Bizans imparatoru IJustinianus tarafından yaptırılmış Sonraları suyun içinden yükselen veadeta bir ormanı andıran mermer sütunlar nedeniyle halk arasında“Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiş Sarnıcın yerinde daha önceerken Roma çağında yapılmış olan büyük bir Basilika varmış Burası 476yılında çıkan bir yangında tamamen harap olduktan sonra İliustarafından yeniden yaptırılmış, ancak tekrar bir yangın felaketine dahauğramış Daha sonra 532 yılında bütün İstanbul’u kasıp kavuran Nikaisyanında mermerlerine varıncaya kadar tahrip edilmiş İmparatorJustinianus, yangına uğramış olan büyük basilikanın yerinde tahminen542 yılında, kayalık olan arazinin metrelerce derine inilerek kazılmasıyoluyla günümüzdeki sarnıcı yaptırmış İnşaat sırasında tam 70000 köleyeraltında çalışmış Basilika Sarnıcı’nın suyu İmparator Valenstarafından 368 yılında yaptırılan 971 metre uzunluğundaki Valens(Bozdoğan) kemeri ile İmparator Justinianus’un yaptırdığı 115 metreuzunluğundaki Mağlova Kemeri yardımıyla şehre 19 kilometre mesafedebulunan bugünkü Belgrat Ormanları’nda bulunan Eğrikapı su taksimmerkezinden getirilmiş

YerebatanSarayı, uzunluğu 140, genişliği ise 70 metre olan dikdörtgen biçimindebir alanı kapsayan dev bir yapı 52 basamaklı taş bir merdivenle inilensarnıcın içinde her biri 9 metre yüksekliğinde tam 336 sütun bulunuyorBirbirlerine 480 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, her sırada 28tane olmak üzere 12 sıra oluşturuyor Çoğunun daha eski yapılardantoplandığı anlaşılan ve çeşitli mermer cinsleriyle granitten yontulmuşsütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da üst üste ikiparçadan meydana geliyor Sütunların bazıları Korint, bazıları da Dorüslubunda yapılmış Sarnıcın tuğladan örülmüş 480 metre kalınlığındakiduvarları ve tuğla döşeli zemini Horasan harcından kalın bir tabakaylasıvanarak su geçirmez hale getirilmiş Toplam 9800 metrekarelik biralanı bulunan sarnıç yaklaşık 100000 ton su depolama kapasitesinesahip Sütunlardan, üzeri oyma ve kabartma halinde tavus gözü, sarkıkdal ve özellikle gözyaşı şekillerinin tekrarıyla süslenmiş olanı hemendikkat çekiyor Bu gözyaşlarının hikayesini anlattık ve daha ozamanlarda bile Bizanslılar bunların bahtsız kölelerin gözyaşlarıolduğuna inanırlarmış

Medusa’nın gözleri
YerebatanSarayı denince, burada bulunan Medusa heykellerinden de mutlaka sözetmek gerekiyor Sarnıcın kuzey batı köşesindeki iki sütunun altındadayanak olarak kullanılan bu Medusa başları, Roma çağı heykeltraşlıksanatının en güzel örnekleri Rivayetlere göre Medusa, YunanMitolojisi’nde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgona’danbiri Kendisine bakanları bir anda taşa çevirme gücüne sahip olan vesaçları yüzlerce yılandan meydana gelen Medusa’nın heykelleri, eskidönemlerde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumasıinancıyla kullanılmış Yine rivayetlere göre Medusa, simsiyah gözleri veuzun lepiska saçlarının güzelliği ile övünen bir genç kızmış EskiYunanistan’ın en büyük tanrısı Zeus’un oğlu olan Perseus’a gönülvermiş Ne var ki, tanrıça Athene de Perseus’a aşıkmış ve çokkıskandığı Medusa’nın o pek öğündüğü saçlarını, korkunç yılanlar halinegetirmiş Ondan sonra da Medusa her kime baksa, onu bir anda taş halinegetirir olmuş Rivayetler ne kadar değişik olursa olsun, bugün biledeğişmeyen bir gerçek var Aradan bunca uzun bir süre geçmesine rağmen,Yerebatan Sarayı’ndaki dev Medusa heykelleri, ters ve yan duruşlarıylabüyük ilgi çekiyor ve o tarihten bugüne Yerebatan Sarayı’ndaki sularahenkle damlayarak, sarnıcın yarı karanlık gizemli atmosferindedolaşanlara talihsiz Medusa’nın yılan ıslıklı şarkısını fısıldıyor
Osmanlı’nın su sevdası
İstanbul1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildikten sonra, YerebatanSarnıcı bir süre kendi haline bırakılmış Çünkü Osmanlılar duran değil,akan suyu benimsemişler Ayrıca Osmanlılar İstanbul’un su sıkıntısınıyeni yaptıkları su kemerleri ile büyük ölçüde gidermiş oldukları için,Yerebatan’ın suyunu daha çok saray bahçelerinin sulanmasındakullanmışlar Ama Osmanlı yönetimi Yerebatan’a karşı tümüyle ilgisiz dekalmamış Sarnıçta gerekli onarımlar hep yapılmış Osmanlıİmparatorluğu döneminde sarnıcın ilk onarımı 1723 yılında MimarKayserili Mehmet Ağa tarafından yapılmış 1876 yılında da Sultan IIAbdülhamit döneminde ikinci kez büyük bir onarımdan dahageçirilmiş Yerebatan’ı yıllar sonra ilk kez keşfedip, Batı dünyasınatanıtan kişi ise 1544-1550 yıllarında Bizans kalıntılarını araştırmakiçin İstanbul’a gelen Hollandalı gezgin P Gyllius olmuş Bu kadareski, bu kadar büyük ve bu kadar gizemli bir sarnıç hakkında çok fazlarivayet ve hikaye olması doğal Cumhuriyet döneminde müze halinegetirilen Yerebatan Sarayı, bugün artık aydınlatılmış suları, içindeyüzen balıkları ile yine ayakta ve ziyaretçilerini bilinmeyen birtarihin derinliklerine doğru esrarengiz bir yolculuğa çıkarıyor

Ve Binbirdirek
AslındaYerebatan’ın biraz ilerisinde, onun kadar tanınmayan küçük bir kardeşidaha var Binbirdirek Sarnıcı, Sultanahmet Camii ile Çemberlitaşarasındaki Divanyolu’nda bulunuyor Binbirdirek, Bizans İmparatoruI’inci Constantinus döneminde Roma’dan İstanbul’a gelen senatörPhiloksenus’un yaptırdığı sarayın sarnıcı olarak inşa edilmiş 64’e 57metre boyutlarındaki sarnıçta 16 diziden oluşan 224 sütun var ve adınıda bu sütunlardan alıyorBizans’ın son zamanlarında terk edilenBinbirdirek, Osmanlı döneminde ipek ve iplik atölyelerinin bulunduğubir yer haline getirilmiş Daha sonraları üzerine Tayyarzade ve FazlıPaşa köşkleri yapılan Binbirdirek de bugün müze olarak kullanılıyorBinbirdirek Sarnıcı, Avrupa'nın ikinci büyük kapalı su sarnıcı olmaözelliğini taşıyor Yolunuz düşerse Yerebatan Sarayı’na ya daBinbirdirek Sarnıcı’na gidin Meneviş meneviş harelenen suları,yüzlerce yıldır sürüp gelen ahenkli su seslerini, kaderlerine ağlayanadamların sessiz iç çekişlerini, şafak pembesi, hüzün mavisirenklerinde, nakış nakış ipek dokunan tezgahların fısıltısınıduyacaksınız

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.