En Etkili Dua |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
En Etkili DuaEn Güçlü Duabenim yeryüzünde gördüğüm en güçlü dua malesef bedduamazlum biri yapıyorsa mutlaka tutuyorçevrenizdede bunu görebilirsiniz Önemli olan beddua almamak! Allah adamları, kalb kırmaktan, beddua almaktan çok korkarlardı Ali Paşa isminde çok cömert bir zât varmış, herkese yemek dağıtıyormuş, iyisi kötüsü, günahkârı, fasığı herkes acıkınca doğru Ali Paşanın dergâhına karnını doyurmaya gidermiş Bir gün kahyası, “Efendim artık yeter keselim bu yemeği, bunların duâsı nasıl kabul olacak ağızları kokuyor belki de içki içiyorlar” demiş “Sana bir şey soracağım” demiş o mübârek zât “O bahsettiğin insanlar yemek yedikten sonra bana bedduâ ediyorlar mı?” Hayır demiş, kahya Ali Paşa, “Duânın kabul olup olmayacağını nereden bileyim, ama bedduâ tutar, bana bedduâ etmesinler, bu bana yeter” demiş İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki: Kalb cârullahtır, cârullah demek, Allahü teâlâya komşu demektir Eğer diyor, komşu kırılırsa sâhibi de kırılır, onun için ister Müsliman olsun, ister kâfir olsun, ister fâcir olsun, ister fâsık olsun, ister evliyâ olsun, hiç kimsenin kalbini kırmamaya özen gösterin Bir mübârek zat da buyuruyor ki: Kimseye iyilik yapmak mecburiyetinde değilsin İster yaparsın ister yapmazsın, ama kötülük yapmamaya mecbursun Neden bu iyiliği yapmadın demezler, ama neden bu kötülüğü yaptın diye hesap sorarlar Allahü teâlâyı incitmemek için, O’nun komşusunu incitmemek lâzım O’nun komşusu kim olursa olsun Kırmak günahtır Hadis-i şerifte “Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür” buyuruluyor İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: İyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli Allahü teâlâyı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur Kâfirleri sevmemek gerekir ise de, dinimizin emri gereği, onlara eziyet etmek, kalblerini incitmek haramdır Sevmemek ayrı, onları üzmek ayrı şeydir Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: “İnsanların en kötüsü, insanlara zarar veren, onları incitendir” “Mümin Kâbe’den üstündür” İncittiğiniz insanın bedduasından korkun!Efendimiz (sas) Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder Bu üç duayı da şöyle sıralar: 1 Ana babanın çocukları hakkındaki duaları 2 Misafirin ev sahibi hakkındaki duası 3 Mazlumun zalim hakkındaki duası İşte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabbimizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır İrşat kitapları mazlumun kırık gönülle yaptığı beddualardan örnekler verir, ibret almamız için ikazlarda bulunur İsterseniz böyle ibret alınacak bir kırık gönüllü mazlum duasından örnek vereyim sizlere Horasanın meşhur valisi Abdullah bin Tahir, muhterem ve mübarek bir idarecidir Ancak yönetime geçince ister istemez hatalar da yapar, zulüm de işler Nitekim bir gece mahallede rahatsızlık verip şikâyetlere sebep olan bazı başıboş kimseleri toparlayıp valinin huzuruna çıkarmak üzere önlerine katarak götüren bekçiler, bir ara bir suçlunun sokaklardan birine dalarak kaçtığını görürler Peşine düşen bekçiler sokakta önlerinde yürüyen Heratlı masum bir demirciyi, kaçan sendin, diyerek yakalayıp suçlular arasında valinin huzuruna çıkarırlar Geceleri halkı rahatsız eden bu suçlulara olan kızgınlığı sebebiyle ayırım yapmadan, soruşturma gereği duymadan emir veren Abdullah bin Tahir: Bunların hepsini de atın zindana Akılları başlarına gelinceye kadar kalsınlar orada! Geceleri halkı rahatsız edip de şikâyetlere sebep olmak neymiş anlasınlar, der Böylece akşam geç vakte kadar çoluk çocuk rızkı için çalışmaktan yorularak evine dönmekte olan Heratlı demirci de suçlular arasında zindanı boylamaktan kurtulamaz Üzerine kapatılan zindan kapısının arkasından kırık gönülle yaptığı bedduası ise şundan ibaret olur: Rabbim, der Beni evimde uyutmayanları sen de evlerinde uyutma Sabahlara kadar onlar da uyuyamasınlar yataklarında! O sıralarda evinde yatağına uzanan vali ise, daha gözlerine uyku girer girmez müthiş bir sarsıntı ile uyanır Hemen fırlar yatağından, bakar ki deprem filan yok Şükürler olsun rüyaymış, diyerek tekrar uzanır yatağına Ne var ki yine gözünü kapar kapamaz aynı sarsıntı başlar Yine fırlayıp sağa sola bakar Derken sabahlara kadar mazlum demirci zindanda nasıl uyumazsa zalim vali de evindeki yumuşak yatağında öyle uyuyamaz İnsaflı vali, sabah olunca, Bunda bir hikmet olabilir, birine bir zulüm mü yaptım acaba?!diyerek hapishane müdürünü çağırtıp sorar Bu gece sabaha kadar uyuyamadım Bir mazlumun bedduasını mı aldım acaba, der Müdür Bey kendisinin de işittiği bir mahpusun duasını anlatır Rabbim beni evimde uyutmayanları sen de evlerinde yumuşak yataklarında uyutma, diye dua eden bir demirci vardı hapishanede Hemen o demirciyi getirin buraya, der Vali, huzuruna getirttiği demircinin suçsuzluğunu öğrenince özür dileyerek serbest bırakırken tembihini de şöyle yapar: Başına böyle bir iş gelirse hemen beni ara! Demirci cevabını beklemeden verir: Seni neden arayayım? Bana zulmeden sen değil misin? Ben seni değil, beni senin zulmünden kurtaranı arar, müracaatımı yine Ona yaparım Zira O (cc), senin evini sabahlara kadar başına yıkacak halde sallamasaydı sen yine beni aramayacak, zulmünü sürdürmekten geri kalmayacaktın Mazlum demirci çıkıp giderken, insaflı valinin gözyaşlarını tutamadığı görülür |
|