Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bedrettin, kadısı, mahmud, oğlu, simavna, şeyh

Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Mahmud

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Mahmud



15 yüzyıl düşünürü ve eylem adamı Edirne civarındaki Simavna'da 1365'da doğan Şeyh Bedrettin, Bursa, Konya, Kahire gibi devrin en büyük ilim ve kültür merkezlerinde eğitim gördü Mısır’da Muhammed Bin Ekmeleddin, sonradan ünlü bir tıp bilgini olan Hacı Paşa, ozan Ahmedi, Şemsettin Fenari gibi islam düşüncesinin o çağda önemli aydınları arasında yer alıp ilk tasavvuf eğitimini alır Şeyh Hüseyin Ahlati de bu bilginlerden birisidir Şeyh Ahlati Alevidir Şeyh Bedreddin ise, aldığı eğitim çerçevesinde sünnidir Ancak aradan geçen zaman Şeyh Bedreddin’i Alevi anlayışa doğru sürüklemiştir Şeyh Hüseyin Ahlati öldükten sonra onun yerine geçer Bu görevi fazla uzun sürmez Şam, Halep, Karaman, Konya, Aydın, Tire ve İzmir’e uğrar ve 1406 yılında Edirne’ye gelir

Bu zamanlar Osmanlı’nın taht kavgaları yaşanmaktadır Musa Çelebi bu kavgadan “galip” çıkarak Edirne’yi ele geçirir Şeyh Bedreddin kazaskerdir artık 1413 yılında bu görevi son bulur Musa Çelebi’nin kardeşi Çelebi Mehmet tahtı ele geçirir ve Şeyh Bedreddin’i İznik’e sürgüne gönderir Şeyh Bedreddin burada örgütlenme faaliyetlerini artırır İnsanlar daha önce de söylediğimiz gibi, taht kavgalarından dolayı huzursuzdur Bu huzursuzluğunun yanında Osmanlının baskıları da eklenince bıkkınlık artar

Şeyh Bedrettin; Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa gibi yakın arkadaşlarıyla birlikte İznik'te kurdukları, bir tarikatla, Anadolu ve Rumeli'de fikirlerini yaymaya başladılar

Bu görüşler Anadolu’ya yayılır Bunda en önemli rol de Şeyh Bedreddin’in müritlerinden özellikle Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’dir Anadolu’nun değişik kentlerinde örgütlenme çalışmaları yapan bu insanlar Şeyh Bedreddin’e oldukça insan kazandırmıştır Börklüce Mustafa Aydın’da, Torlak Kemal ise, Manisa’da Osmanlı ordusuna karşı direnişler gerçekleştirmektedir
Bu direnişler Osmanlı tahtı için tehlikeli görülür Çelebi Mehmet direnişi bastırmak için askeri gücünü seferber eder Karaburun’da Börklüce Mustafa işkence edilerek öldürülür Bu direnişlerde Osmanlı ordusu kayıplar vermektedir Fakat, direniş bastırılır Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal işkencelerden geçirilir Bu işkencelere karşı kahramanca direnilir, teslim olunmaz Bu yenilgiden sonra Şeyh Bedreddin, Rumeli’de önce Eflak, oradan da kendisini sevenlerin çok olduğu Deliorman’a gider Burada Osmanlı Ordusuna esir düşer ve Serez Çarşısı’nda, 1420’de idam edilir

Şeyh Bedreddin’in müritlerinden Börklüce Mustafa, bazı kaynaklara göre, Sakız Adası yörelerinde Hıristiyanlar ve keşişlerle ilişki kurup, onlara Şeyhin görüşlerini açıklamış, böylece belki de o güne kadar dini farklılıkların üstünü örttüğü “hak edilmiş bir ortak yaşantı” kurmak amacıyla ortak davranma yollarını araştırmıştı
Bedreddin'in ve yoldaşlarının Fetret devrinde Osmanlı'ya karşı giriştiği ayaklanma Türkiye'de toplumsal sosyalist hareketin beslendiği kültürel damarlardan birisidir Orhan Asena 'nın bir tiyatro oyununa, Radi Fis 'in ve Erol Tay' un birer romanına ve Nazim Hikmet 'in bir şiirine konu olmuştur bu ayaklanma
Felsefesi
Bedreddin sevgiyi, insanın bütün kötülüklerden kurtulması, yücelmesi ve Tanrı katına yükselmesi olarak anlar Eşitlik ve kardeşlik düşüncesini hep ön planda tutar Bu anlamıyla döneminin komünar önderlerindendir Bu önderlik Anadolu topraklarında bir kesişme noktası olmuştur
Şeyh Bedrettin, 1200'lü yıllar Anadolu'sunda geliştirilen felsefe sistemini, 1400'lü yılların ilk çeyreğinde bir devrim meşalesine dönüştürerek taşımaya çalışmıştır Doğa ve insan olanaklarının gerçek kapsamları ve gerçek boyutları içinde değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur Onun savunduğu düşüncenin özünü ifade eden "ünlü söylemi" şudur:
"İlahi irade dahi, bir nesnenin (ancak) yeteneğinde olanı Allah'ın dilemesi demektir; yoksa, o nesnenin yeteneğinde olmayanı, Allah'ın istemeye yetkisi yoktur"

Bedrettin, hemen her şeyin insanlar arasında ortak, paylaşabilir ve mubah olmasını bir eşitlik ilkesi olarak görmüştür Osmanlı toprağında yaşayan halklar arasında, din farkının kaldırılmasını ve Müslüman olmayanların da ülke topraklarından yararlanması gerektiğini ileri sürmüştür Bu çerçevede "bir toprak reformu ve buna koşut olarak dinsel bir reform" yapılmasını savunmuştur Bedrettin her ne kadar dini bilimler okumuş olsa da, kendisi daha çok toplumun ekonomik ve sosyal yönüyle ilgilenmiştir Öbür dünya yerine bu dünyaya yönelmiştir Her şeyin insanda bulunduğunu, doğa ile insanın bütünlüğünü vurgularken, emeğin doğayla ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır Bu nedenle üretim-tüketim sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir “Tanrı malı, Padişah malı” düşüncesine de karşı çıkmıştır “yarin yanağından gayrı her şey ortak” tezini geliştirmiştir Böylece Şeyh Bedrettin’de, üretim araçlarının mülkiyeti açısından, çok ciddi bir sosyalist düşünce anlayışının filizlenmiş olduğu ortaya çıkmaktadır

Bedreddin’e göre, dünyanın toprağı ve bu toprağın bütün ürünleri insanların ortak malıdır Bedreddin bu bağlamda derki “Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim, sen benim eşyamı kendi eşyan gibi kullanabilmelisin Çünkü bütün bunlar hepimiz içindir ve hepimizin malıdır

O, bilginin önemi açısından bilgisiz kişilerde sezginin de olmayacağını öne sürer Yanılmanın esasen bilgisizlikten kaynaklandığını, oysa bilgi ve akıl ile yanlışa düşmenin mümkün olamayacağını söyler
Bedrettin, varlık birliği denilen “Vahdet-i vücut”ta insanın tanrıyla birliği düşüncesine inanır Bunun dışında Tanrı’nın kavranmasının güçlüğünü anlatır

Ona göre insan, özellikleri bakımından Tanrıdan bir parçadır İnsanların yaradılışında tanrı bir yönüyle kendisini örneklemiştir İnsanların tanrının güzelliklerini, iyiliklerini taşımaları gayet doğaldır, ve bunda hiç bir sakınca aranmamalıdır İnsan yaradılışında, diğer varlıklardan üstün tutulmuştur Bu nedenle insanoğlu düşünce gücü ve yetenekleri bakımından Tanrı’nın kendisine aktardığı üstün niteliklerin değerini bilmelidir, ona göre davranmalıdır

Bedrettin akıl konusunda başka bir yaklaşım getirerek, aklın tanrıyı kavrayamayacağını ileri sürer “Tanrı’nın kavranması aklın sınırlarını aşar İnsanın akıl gücü Tanrının büyüklüğünü, kudretini kavramak için yeterli değildir
“Tanrı’nın varlığı tüm evreni tamamlar Evrenin varlığı yine Tanrı ile varoluşundandır İbadetin koşulu ve kuralı yoktur Tanrı her türlü ibadeti kabul eder

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.