Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
muavenet

Muavenet

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Muavenet



Muavenet-i Millîye; 1909 yılında padişahın öncülüğü ile kurulan ‘Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Millîye Cemiyeti’nin halktan topladığı yardımlarla Almanya’dan alınan savaş gemisidir Çanakkale Harbi’nin kazanılmasında önemli roller üstlenen bu muhribin komutanı Yüzbaşı Ahmet Saffet Bey’di Muavenet muhribinin ilk vazifesi Marmara Denizi’ne giriş yaparak İstanbul’dan cepheye asker cephane erzak taşıyan Osmanlı gemilerine musallat olan düşman denizaltılarını kovalamak ve tahrip etmekti Yani Muavenet-i Millîye’nin gâyesi Gayret-i Vataniye Muhribi ile birlikte Marmara’nın sakin gecelerinde suyun üstüne çıkacak olan denizaltıları avlamaktı
Muavenet

Çanakkale Boğazı’nda savaş bütün şiddetiyle devam ediyordu 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışan İngiltere ve Fransa savaş gemileri binlerce tonluk mermileriyle Boğaz’ı yangın yerine çevirmişler; ama “Üç günde geçeriz” dedikleri Boğaz’ı geçememişlerdi Bu başarısız denemeden sonra İngiliz ve Fransızlar mevcut kara birliklerine ilâveten sömürge ülkelerinin halklarını da zorlayarak zamanın en güçlü ordusunu hazırladılar Millî şairimiz M Akif’in Çanakkale Destanı’nda belirttiği gibi ‘eski dünya yeni dünya’ el ele vermiş; başka başka çehreli ve lisanlı rengarenk derili bir vahşet ordusu Müslüman Türk’ü bozguna uğratmak niyetiyle25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na yüklenmişti

25 Nisan’dan 10 Mayıs 1915’e kadar geçen sürede; İtilâf donanması ve orduları Gelibolu Yarımadası’nda hayata dâir ne varsa yakıp yıkmıştı Gündüzünde sergilenen bu vahşet gecesinde ayrı bir yoğunluk kazanıyor; sahile yaklaşan zırhlılar Türk birliklerine ve siperlerine tonlarca mermi ile ölüm yağdırıyordu Mehmetçiğe en fazla acı veren de bu gece dehşetiydi Özellikle Seddü’l-bahir cephesinde her gece yaşanan saldırılar birliklerimizin direncini zayıflatıyordu

Yarımadayı savunan 5 Ordu Cevat Paşa vasıtasıyla Donanma Komutanlığı’ndan yardım istenmesine karar verdi Donanma Komutanlığı da Muavenet-i Millîye Muhribi’nin Marmara’daki vazifesini bırakıp süratle Çanakkale’ye intikalini istemişti Muavenet’in komutanı Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet emri alır almaz dümeni görev yerine kırmış ve 10 Mayıs 1915 günü öğle saatlerinde Çanakkale’ye gelip demirlemişti

İskelede bekleyen Cevat Paşa sahile ayak basan Ahmet Saffet’e yaklaştı:
- Sefâlar getirdin İnşaallah oğlum!
- Sağ olun kumandanım! Emirlerinizi bekliyorum!

Çekilen acıların hüznü ile kararlılığın ciddiyetini yansıtan iki yağız çehre birbirlerini süzdüler İkisinin de göz bebeklerinde aynı yangının alevleri parlıyordu:
Bugün vatan bizden razı olacak
Nefer şehit ordu gazi olacak!

Çabuk adımlarla içeri geçtiler Önünden geçtikleri odaların açık kapılarından görülen tek şey her odada hummalı bir çalışmanın olmasıydı Karınca misali herkes bir şeyleri takip ediyor gidiyor ve geliyordu Koridorun sonundaki merdivenden üst kata Cevat Paşa’nın odasına geçtiler Cevat Paşa Ahmet Saffet’e oturmasını işaret ederek makamına geçti Bu genişçe odanın bir köşesinde büyük bir masa ve üzerinde bir Boğaz haritası vardı Paşa sandalyesine otururken bu defa evlâdına seslenircesine şefkatli bir tonda:

- Lütfen oturunuz Süvari Bey yorgun olduğunuzu biliyorum Hele gemiden karaya ayak basınca daha bir sarsılır insan Oysaki durumumuz çok ciddi ve zamanımız yok denecek kadar az Bu yüzden hemen çalışmaya başlamak icap ediyor Lütfen oturunuz ve beni dinleyiniz

Cevat Paşa problemi anlatırken zaman zaman çaresizliği ifade eden cümleler ağzından dökülüyordu Bu sırada kaşları çatılıyoryanakları seğiriyor ve yumruklarını sıkıyordu Bilgilendirmeyi tamamlayınca Ahmet Saffet’e döndü:

-Evet Süvari Bey durum böyle ve buna bir çözüm bulacağız İlk düşünceleriniz şekillenmeye başlamıştır zannediyorum!

Yüzbaşı Ahmet Saffet: ‘İzninizle!’ deyip kalktı ve masanın üzerine serili Boğaz haritasına yöneldi Uzun sürmeyen bir incelemenin ardından:
- Saldırımızı gece yapacağız kumandanım Ancak biraz daha bilgiye ihtiyacım var Sahil şeridini bir de yerinde incelemeliyim Ayrıca hedefimiz konusunda da bilgi ihtiyacımız var Gücü nedir? Nerede demirliyor ve zamanlaması nasıldır?

Cevat Paşa hemen sandalyeden kalktı ve:
-Pekiyi hemen başlıyoruz öyleyse Muavenet’in durumu nedir? Personel ve levazım bu vazifeye yetecek mi?

Yüzbaşı Ahmet Saffet beklemeksizin raporunu verdi :
- Gemimde çalışır durumda üç torpido kovanım var 110’u bizden 15’i de Alman olmak üzere 125 mürettebatım mevcut Rütbeli mürettebatıma ilâveten Rudolf Firle isminde bir Alman subayı da torpido uzmanı olarak müşavir görevindedir Mevcut durum itibariyle tek ihtiyacımız istihbarat ve plândır kumandanım

Bu konuşmayı takip eden 48 saat sandalye üzerinde yarım yamalak uyku üç-beş lokma yemek ve devamlı bir koşuşturma ile geçti Önce Anadolu sahil şeridinden İntepe’ye kadar at üzerinde inceleme yapıldı Ahmet Saffet elindeki dürbün ile sürekli izlenecek seyir hattını inceliyordu Kumkale İntepe ve Kepez grubu birliklerinin komutanları ile baş başa görüşülüyor hedef gemilerin yani Cornwallis ve özellikle Golyat’ın hareketleri ve durumları belirleniyordu

İncelemenin ikinci günü akşam saatlerinde; Cevat Paşa Yüzbaşı Saffet ve Gelibolu Yarımadası’nın Boğaz’a bakan sahillerin güneybatısında yer alan Domuzdere Tabyası Komutanı ertesi gece yapılacak saldırıya en yakın noktada son incelemeleri yapıyorlardı:

“Plâna göre 12 Mayıs gecesi hedefe yürüyeceklerdi Muavenet bütün ışıklarını perdeleyecek ve hedefine görünmeden yaklaşacaktı Bu arada Boğaz’ın her iki kıyısındaki bataryalar uyarılacak hiç kimse ışıldak yakmayacak ve sessiz bekleyişlerini sürdüreceklerdi Muavenet vazifesini yapıp dönüşe geçtiğinde seyir fenerlerini yakacak eğer takip ediliyorsa baş taraftan beyaz işaret fişeği atacaktı Eğer Muavenet beyaz işaret fişeği atarsa bu tabyalardaki toplar bütün güçleri ile takip edenlere yüklenecekti

Değerlendirmeler tam bu noktaya geldiğinde hepsi tüylerini diken diken eden bir cümleyle sarsıldılar Domuzdere Tabyası subaylarından Mülâzım-ı Sani (teğmen) Ali İhsan yüzü Boğaz’ın Ege girişine dönük ve sanki orada değilmişçesine (Kur’ân’da ve Tevrat’ta geçen hâdiseyi imâ ederek):
- Davud Golyat’ı sapanıyla bir kere daha devirecek İnşaallah! dedi

Hepsi irkilmiş ürpermişti ve düşünmeye fırsat bile bulamadan:
- ‘İnşaallah!’ dediler
Boğaz’ın girişinde bekleyen İngiliz ve Fransız zırhlıları yıldızsız gecelerde aydınlatma fişekleri atıyor ve Boğaz’daki karakol gemilerinin işini kolaylaştırıyordu Muavenet bir aksilikle karşılaşmamak için kıyıya çok yakın seyretmek mecburiyetindeydi Gelibolu Yarımadası’nın Boğaz’a bakan kıyılarına çok yakın gidileceği için geminin ağırlığı ve su kesimi azaltılmıştı Kömür ve yağın yarısı boşaltılmış gemiden ışık sızmaması için lumbuzlar siyaha boyanmış dış güvertedeki ampuller sökülmüş ve bacadan kıvılcım çıkmaması için kazanlar en düşük devirde yakılarak ve nefesler tutularak Soğanlıdere Koyu’na kadar gelinmişti Muavenet saldırıdan önceki son durağı Soğanlıdere Koyu’nda; Karanfil Tepe’nin denize uzanan burnunun arkasına saklanmış geceyi bekliyordu Gemiye dört tane torpido alınmış üçü kovanlara yerleştirilmişti ve sessizce son hazırlıklar yapılıyordu

Tarih 12 Mayıs 1915’i gösterirken Gelibolu Yarımadası’nın Soğanlıdere Koyu akşama hazırlanıyordu Saat 19:30’u gösterirken gökyüzü sarıdan turuncuya ve kızıla doğru perde perde yayılan bir yağlıboya tablo gibiydi Yüzbaşı Ahmet Saffet Bey Muavenet-i Millîye’nin köprüsündeki kumanda odasında masasının üzerine serdiği Boğaz haritasına eğilmiş vuracakları darbenin son ayrıntılarını düşünüyordu Kumanda odasının camlarından gökyüzüne baktı Gözleri bir süre bu güzel akşamın renklerinde gezindi; sonra belli belirsiz bir ses tonuyla:

“Ey kimsesizler kimsesi Rabb’im! Bizi Sensiz bırakma Sen’in adını yaşatmak için şehadete koşan bu milleti aziz ve muzaffer eyle” diyerek dua etti
Yüzbaşı Ahmet Saffet eğilmiş Boğaz haritasına bakıyordu Haritadaki Arap harfleriyle yazılmış “Çanakkale Boğazı” ibaresinin son harfi olan “ye” Boğaz hattından Morto Koyu’na doğru bir hançer gibi uzanıyordu Ahmet Saffet elindeki kalem ile harfin bittiği yere bir çarpı koydu ve üzerine bir kelime yazdı: “Golyat!”

Hedef Golyat'tı Çünkü 750 kişilik mürettebatıyla 13150 tonluk tepeden tırnağa zırhlı bu dev gemi Mehmetçiğin üzerine ve Seddü’l-bahir cephesine ölüm topları yağdırıyordu Akşam ezanı sonrası hava dönmüş ve yağmur bulutları vahşete hazırlananların kasvetli yüreklerine simsiyah bir yorgan gibi çökmeye başlamıştı Açıkta bekleyen İngiliz ve Fransız zırhlıları ışıldaklarını yaktılar ve aralıklarla işaret fişekleri atmaya başladılar Ancak karanlık gittikçe koyulaşıyor aydınlatma çabaları yeterli olmuyordu Bir düşman karakol gemisi Muavenet’e 600 metre kadar yaklaşmış ama onu görememişti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.