Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dalgıçlardaki, olayı, tedavisi, vurgun

Vurgun Nedir Ve Vurgun Tedavisi - Dalgıçlardaki Vurgun Olayı

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vurgun Nedir Ve Vurgun Tedavisi - Dalgıçlardaki Vurgun Olayı



Vurgun Nedir ve Vurgun Tedavisi - Dalgıçlardaki Vurgun Olayı

Denizin derinliklerinden yüzeye çıkan dalgıçlarda ve çok fazla yükselen havacılarda atmosfer basıncının anîden düşmesine (dekompresyon) bağlı olarak meydana gelen hastalık hâli Dekompresyon hastalığı veya Caisson hastalığı da denir Eğer bir dalgıç su altında vücudunda büyük miktarda azotun çözünebileceği kadar uzun bir zaman kalmışsa ve sonra anîden deniz yüzeyine çıkarsa, hücre içi veya hücre dışı vücut sıvılarında önemli miktarlarda azot kabarcıkları teşekkül eder ve bu da meydana gelen kabarcıkların miktarına göre vücudun hemen her yerinde küçük veya ciddî hasarlar meydana getirebilir Bu durum deniz dibinde bir atmosferden fazla bir basınca maruz kaldıktan sonraki dekompresyon (basıncın kalkması) esnasında olabildiği gibi, benzer şekilde, deniz seviyesinden (1 atmosfer) yukarı doğru 0,5 atmosferlik bir basınca yapılacak çıkışlarda da olabilir

Dalgıç, denizin derinliklerinde kaldığı müddetçe vücudunun dışındaki basınç çözünmüş gazları sıvı şekilde tutmaya yetecek bir şekilde bütün vücut dokularını sıkıştırır Sonra dalgıç anîden deniz yüzeyine çıktığı zaman vücudun dışındaki basınç sadece 1 atmosfer olur, bu esnada vücut sıvılarının içindeki basınç vücudun dışındaki basınçtan daha fazladır Bu yüzden çözünmüş durumda bulunan gazlar kaçarak dokuların içlerinde gerçek kabarcıklar meydana getirebilirler

Eğer vücut sıvılarındaki azot basıncı vücut dışındaki basıncın üç katından daha fazla yükselmemişse “aşırı doygunluk kuralı” azotun önemli miktarlarda kabarcık meydana getirmeyecek şekilde çözünmesine izin verir Bu sayede bir dalgıç teorik olarak denizin 22 m derinliğinden (3 atmosfer basınçlı) deniz seviyesine (1 atmosfer) önemli bir kabarcık teşekkülü olmadan ve dekompresyon hastalığı gelişmeden bir anda çıkarılabilir Fakat güvenlik açısından bir dalgıcın denizden çıkarken bu teorik sınırları zorlamasına nadiren izin verilir

Dekompresyon hastalığında; aşırı vücut ağırlığı, uzun süreli basınca maruz kalma ve eksersiz, olayı arttıran faktörlerdir Yaşlılık, bitkinlik ve geçmişte geçirilmiş bir hâdise de bilinen menfi faktörler arasındadır Bu durumlarda muhtemelen gazın dokulardan dış çevreye taşınmasında bir bozukluk vardır Giderek artan basınçlara düzenli bir şekilde maruz kalan şahıslar belirgin dekompresyon hastalığına karşı daha az yatkın olurlar Bu yüksek basınca mâruz kalma sonlandıktan sonra, kazanılan muhite alışma özelliği de kaybolur

Dekompresyon hastalığının klinik belirtileri gaz kabarcıklarının damar yatakları ve damar dışı bölgelerde birikmesine bağlı olarak çeşitlidir Bu belirtiler âni dekompresyondan sonraki birkaç dakika ile bir saat içinde görülür Bununla birlikte nadiren belirtiler dekompresyondan sonraki 6 saat veya daha fazla zamanda gelişebilir Kabarcıklar bir bölgeye geçici olarak yerleştikten hemen sonra belirtiler ortaya çıkar; kanlanma bozulur, ağrıya sebep olur veya organın işleyişini bozar Belirtilerin hafif ve ciddî olarak ayrı ayrı tasnifi hastanın durumuna göre tedavi plânı yapmayı sağlamaktadır

Hafif dekompresyon hastalığının açık hususiyetleri cilt veya lenfatik tutulumudur Bacak ve kollarda eklemlerin civarına yerleşen ağrı en sık görülen belirtidir Başlangıçta hasta uyuşma hisseder Zaman geçtikçe rahatsızlık şiddetlenir ve kuvvetli ağrı kesiciler kullanmak gerekebilir Ağrılı bölgede ödem olabilir Anında basınç odasına alınan hastada ağrı tamamen geçer veya azalır Tedavi edilmeyen ağrı birkaç günde yavaş yavaş azalır Cilt belirtileri arasında kaşıntı ve morarma olabilir Hastayı basınç altına almak cilt belirtilerinde çok seri şekilde etkilidir Tedavi edilmeyen belirtiler 2–3 gün içinde geriler

Ciddî dekompresyon hastalığı sinir sistemi veya dolaşım-solunum sisteminin tutulumuyla karakterizedir Belirtileri çeşitlidir ve önceden tahmin edilemez Ağır vaka’lar şok ve ölümle sonuçlanır Felçler ihtiva eden ciddî, kalıcı sinir sistemi arazları meydana gelebilir Diğer vaka’larda mühim nörolojik arazlar haftalar ve aylar süren bir dönemde dereceli olarak düzelir
Dolaşım-solunum sistemini tutan dekompresyon hastalığında; göğüste rahatsızlık, öksürük, nefes darlığı olur Nefes alma esnasında nefesin tutulması hissî olur Kabarcıklar akciğer kanlanmasını daha fazla bozacak olursa nefes darlığı tablosunu aşırı akciğer ödemi takip eder ki bu da ölüme sebep olabilir

Bir dalgıç su üstüne yavaşça çıkartılacak olursa çözünmüş azot akciğerlerden dekompresyon hastalığını önleyebilecek bir hızla atılabilir Eğer bir dalgıç uzun bir süre denizin derinliklerinde kalmışsa saatlerce dekomprese edilmesi gerekebilir Bir dalgıcın hangi hızla su yüzüne çıkartılacağı ilk olarak indiği derinliğe, ikinci olarak burada kaldığı süreye bağlıdır Su yüzüne çıkma hızının tayininde basınçlı hava soluyan dalgıçlar için yapılmış “dekompresyon tabloları” kullanılmaktadır 100 m derinlikte 20 dk kalmak iki buçuk saatten fazla dekompresyon zamanını gerektirir Eğer dalgıç yukarı çıkarken saf oksijen soluyacak olursa vücut sıvılarında azotun uzaklaşma hızı önemli ölçüde artacaktır Böylece deniz yüzeyine çok daha hızlı çıkarılabilecektir
Dekompresyonda bilhassa aşırı kirli sularda ve hava şartları sebebiyle kullanılan diğer bir metod dalgıcı yüzeye hemen çıkartmak ve çıktıktan sonra 5 dk içinde bir basınç odasına (dekompresyon tankı) yerleştirmektir Bu odada basınç tekrar uygulanır Uygun bir dekompresyon tablosu kullanılır
Yukarıdaki tedbirlere ilâve olarak şokta, sıvının yerine konması, heparin verilmesi gibi destekleyici metodlar faydalıdır

VURGUN OLAYININ TEDAVİSİ

Vurgun ya da dekompresyon olarak bilinen hastalığın tek tedavisi basınç odalarıdır Önce vurgunun nedenini tekrar hatırlayalım Basınç altında solunan hava içindeki azot, sıvı hale geçer Basıncın aniden ortadan kalkmasıyla, azot tekrar gaz haline geçerek kabarcık oluşmasına neden olur Bu durum damarlarda tıkanmalara neden olur Damarlardaki kabarcıkları küçültmek ve yok etmek için aynı basınca tekrar dönmek gerekir Bu basıncı, basınç odaları denen yerlerde yaratmak mümkün Vurgun yiyen (dekompresyon hastalığına yakalanan) birini basınç odasına sokarak, dokularındaki kabarcıkların küçültülmesi sağlanır Kabarcık halindeki azot, dokulardan uzun sürede ve güvenli bir biçimde uzaklaştırılır



Alıntı Yaparak Cevapla

Vurgun Nedir Ve Vurgun Tedavisi - Dalgıçlardaki Vurgun Olayı

Eski 07-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Vurgun Nedir Ve Vurgun Tedavisi - Dalgıçlardaki Vurgun Olayı



AZOT SARHOŞLUĞU VE DERİN DENİZ ÖLÜMLERİ


Sevgili okurlar canlılarda şimdiye kadar kimsenin bilip ifade edemediği havadaki azotun canlıdaki görevlerini anlatmak istiyorum Bunları anlatırken insanda görülen azot sarhoşluğu ve azot ambolisinden söz edeceğim Asıl olan penguenlerden yola çıkıp insanın özelliklerini anlatacağım Bu anlatılanları en ufak şekilde bir başka yazar tarafından bulamazsınız Çünkü anlatılan çalışmalar sadece bize aittir Ben belki bu çalışmaları yapmış birilerini bilmiyorsam okuyucuların bunu bana bildirmesini isterim


Azot gazı atmosferde bilindiği gibi %78 oranında bulunmaktadır Denize girilip basınç altında 30 metreden sonra azot sarhoşluğuna ait bulgular görülmeye başlar 50 metreden sonra belirtiler iyice artar Genelde 80-100 metreden sonra ölüm oluşur Belirtiler; Uyku isteği çok görülür, kendini iyi hissetme, aşırı kendine güven, şuur kaybı, hafıza kaybı, karar değişiklikleridir Burada aşırı kendine güven ölüme gidişin en önemli etkilerinden biridir Azot sarhoşluğunun kişiden kişiye değiştiği, hatta aynı kişinin aldığı gıdalar ve yaşantı şekli ile etki miktarının arttığı bilinen gerçeklerdir Asıl enteresan hadise aynı kişinin farklı zamanlarda aynı oranda etkilenmemesidir Bir başka enteresan olay özellikle güney Afrika derin deniz sünger avcılarının yaşantısıdır Her gün ağır taşlarla 50 metre civarında sünger avcılığı yapmalarına rağmen çok fazla azot sarhoşluğundan etkilenmezler


Asıl en enteresan olay penguenlerin her gün avlanmak için 100-150 metre mesafeye ortalama 100 kez dalmalarına rağmen hatta 20 dakika civarında suda kalmalarına rağmen azot sarhoşluğuna niye uğramadıkları sorusudur Bu sorunun cevabını şu ana kadar bir Allah’ın kulu verememiştir Tekrar söylüyorum hani bizim evrim yobazlarımız bu sorunun cevabını verseler ya? Ama veremezler


Sevgili okurlar sitemizin adı bilindiği üzere manyetik dünyamızdır Dünyamızın manyetik yapısından daha önceki yazılarımızda biraz söz etmiştik dünyamız manyetik aksı olan ve bu aks belli dereceye kadar dünyanın mevcut yönünde olan dönmeyi sağlayan akstır Bunun dışında dünyamızın çubuk şeklinde mıknatısa benzer yapısı vardır Hatta S ve N kutupları olduğunu pusula kanalı ile gayet kolay tespit etmekteyiz N ve S kutupları herhangi bir işlevi olmaması mümkün değildir Elektron yüklerinin dağılımı ve azot bağlantı hassasiyetini ayarlar Dolayısıyla kuzey ve güney yarımküre ve kutuplara yakınlık ve uzaklığa göre değişen azot afinetisi mevcuttur İnsan bedeni ve canlı bedeninde NO denilen azotoksit sGMP üzerinden atardamar duvarını genişleten bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz Normal şartlarda hızlı nefes alıp verme ile bedenin oksijen miktarı artırılabildiği gibi dolayısıyla azot oksit miktarında da artma olacaktır Bu durum vücut elektriğinin artması gibi stres durumlarında hipertansif ataklara yol açar


Bu yazıda transistör yapımından söz etmek istiyorum Bunu anlatmaktan maksat sistemin nasıl çalıştığını anlatmak içindir Transistör yapımında yarı iletken silisyum kullanılırken azot ile pozitif elektron taşıyıcı veya negatif elektron taşıyıcı yapabilmek için azot kullanılır Ancak azotun değişik formları ile bu iş yapılır PNP veya NPN transistörlerden söz etmekten amaç azot artı değerlilik ve negatif değerliliği direkt olarak yarı iletkenin davranış yapısını belirler


Şimdi burada penguen veya güney yarım kürenin uçlarına doğru yaşayanlar ile siyahi ırkın özelliklerine gelelim Dünyamız büyük bir jeneratördü ve güney yarım küre N kutbu idi Burada bulunan azot ise negatif taşıyıcı etkisi yapar Kuzey yarım kürede yaşayanlarda ise pozitif elektron taşıyıcı özellik gösterir Dolayısıyla güney yarım kürede azotun sarhoşluk yapma etkisi bulunulan bölge ile direkt olarak ilgilidir Yalnız bu sistemin diğer bir özelliği canlı bedeninin yaşadığı ve doğduğu bölgeye göre manyetik hafızalanma özelliği göstermesidir Yani güney yarım kürede doğup orada yaşamakta olan canlı bulunduğu yerin manyetik özelliklerini kolay kabul etme özelliğindedir Uzun süreli o bölgede yaşayabiliyorsa manyetik hafızalanma o şekilde değişim gösterir Güney yarım kürede yaşayanların bedensel enerji yönü hep aşağı olduğundan ihtiyarlanmaları daha kolay olmaktadır Düşük enerji ile bedenleri çalıştığından, bedensel aktivite gerektiren işlerdeki performansları dolayısıyla yüksek olacaktır Vitiligo denilen cilt hastalığında muhtemelen bölgesel manyetik alan bozulmasından dolayı bölgesel pigmantasyonda azalma olmaktadır


Sevgili okurlar bazı şeylerin anlaşılmadığını bilmekle beraber, anlatmaktan kendimi alamıyorum Bu yazıların yazılmasındaki maksat daha sonra gelecek insanlara ışık tutmaktır Bir dönem gelip mutlaka anlaşılacaktır Çünkü doğru tektir Hele deneysel doğru tartışılmaz olarak tektir


Netice olarak atmosferdeki azotun inert bir madde olarak kabul edip hiçbir işe yaramadığını düşünenlere cevap niteliğinde deriz ki havadaki azot bizim nefes almamızdan kalbimizin çarpma hızından, cinsel hayatımızdan, dünyada sorumludur Ölümden sonra ise azot üzerinde yapılan yazılım ile dünya hayatımız manyetik ortamda yazılmakta gereğinde okunup değerlendirmesi yapılacak kadar somut bir gerçektir Çünkü her nefes ve konuşma ile havaya yapılan yazılım ahiret yaşantısı için yazılı belge olacaktır Değerlendirmenin referans noktası ise karşı yarım küredir


Saygılarımla


DrFEFser GÖKÇEN

http://wwwmanyetikdunyamizcom dan alıntıdır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.