|
|
Konu Araçları |
Çıkarılmalı, Çıkarmak, İçin, geçim, kaynağı, olmaktan, siyaset |
Siyaset Geçim Kaynağı Olmaktan Çıkarılmalı Ve Geçim Kaynağı Olmaktan Çıkarmak İçin |
02-14-2007 | #1 |
mate
|
Siyaset Geçim Kaynağı Olmaktan Çıkarılmalı Ve Geçim Kaynağı Olmaktan Çıkarmak İçinSiyaset geçim kaynağı olmaktan çıkarılmalı Yazan: Prof Dr Oktay SİNANOĞLU Bir para-banka uzmanı geçenlerde bir araştırma yapmış: Türkiye’deki tüm kentlerin, İstanbul dâhil, ahalisi fakirleşiyor, bir tek Ankara zenginleşiyormuş Nasıl saptamış bunu? Her kentin bankalarındaki toplam banka mevduatına bakmış Kişilerin bankalara yatırdıkları para İşte bu, her yerde azalıyor, bir tek Ankara’da artıyor Ne bereketli yermiş şu Ankara! ÜSTGEÇİTLERLE ÖVÜNEREK OY TOPLAMAYA ÇALIŞAN ZAT Şehrin merkezinden geçiyorum: Tıkış tıkış otobüsler; ölümcül çıktı dumanı Daraltılmış yaya kaldırımlarından arabaların önüne taşan kalabalıklar; otobüs kuyrukları, simitçiler, çakmakçılar, korsan kitap, korsan CD (“ce-de”, “si-di” değil) satıcıları,… Tam bir keşmekeş Bildiniz: Meşrutiyet Caddesi Hengâme içinde karşıdan karşıya geçmeğe çalışan irili, ufaklı çocuklar, yaşlılar, zor yürüyebilen hastalar, şık giyinmiş hanımlar, Caddeyi kesen her sokağın üstünde tonlarca ağır çelikten dimdik uzun merdivenli üst geçitler Üstleri bomboş Millet, oralara tırmanıp tekrar inmektense, canı pahasına arabaların, otobüslerin arasından kıl payı kurtulmayı yeğliyor Bir de tırmanmaya gücü yetmeyenler var Hesabı kolay: Buralardaki demir çelikle kaç caddeye tramvay yapılabilir? İnsanlar için olması gereken kentlerin mahvedicisi, şehri bölen otoyollar, kullanılamaz üst geçitler, alt geçitler meraklısı, müthiş şehir planlamacısı (amatör de olsa) zat, birkaç yıl önce bir TeVe’de kaç tane geçit yaptırdığı ile övünüyor, 52 adet daha yaptıracağını beyan ederek, üst geçitleri hiç görmemiş gecekondu halkından oy toplamağa çalışıyordu (Vay canına, bir de fırka kurdu) AYARLI BASININ SAHTE KAMUOYU YOKLAMALARI Kaç seçimden önce görmüşümdür, örneğin 1940’ların, ‘50’lerin büyük Amerikan üssü (şu sıralar gene mi olacak?) Balgat’ta Fırka merkezlerinin önüne köylüsü, kentlisi yığılmış; bir izdiham Aday adayı olmak isteyenler, belki bize de bir hademelik işi bulurlar diye son dakika üye olanlar Ben de zannederdim ki, millet, kendi inançlarını temsil ettiğini sandığı fırkanın önüne yığılır Meğer öyle değilmiş Ahali bakıyor; bir de ayarlı basın-yayının sahte kamuoyu yoklamalarına kanıyor; şu fırkanın (ne türlüsü olursa olsun) kazanma ihtimali var diye onun önüne yığılıyor Ufak tefek kişisel çıkar beklentileri içinde O fırka, vatan topraklarının tapusunu yabancılara teslim etmiş, IMF, AB ayaklarına sanayini, tarımını, üretimini yok etmiş, Türk adını tarihten silme, diline, dinine, şanlı tarihine düşman etme tezgâhlarına eyvallah demiş önemli değil İşte halkımıza, elli yılda sahte demokrasi ile, böyle alışkanlıklar edindirdiler MECLİS’TE EL KALDIR DENİNCE Öbür yanda bakıyorum, muhterem bir beyefendi aday olmuş (Bir diğeri olacakmış ama, ABD’nin gözdesi, “dini bütün” bir fırkadan fazla istemişler; 60 milyar O da vazgeçmiş “İyi, iyi kurtulmuşsunuz” dedim) Soruyorum: “Efendim, sizin saygın bir meslek yaşamınız, halkın size minnet duyguları beslemesine yol açan hizmetleri vermenize imkân sağlamış önemli bir mevkiiniz var Üstüne de para verip niçin milletvekili olmak istiyorsunuz?” Şöyle bir duraklıyor; samimi olarak düşünüyor; diyecek bir şey bulmakta zorlanıyor “Peki” diyorum, “ya kazayla fırkanız kazanır da kendinizi Meclis’te buluverirseniz ne yapacaksınız?” [Tekrar hatırlatalım: Bunun adı, Atatürk’ün verdiği ad, “Türkiye Büyük Millet Meclisi”dir! Latince, İtalyanca kökeninde “boş lâf üretilen yer” anlamına gelen “parlamento” değil Birkaç kere yazdık ama, sayın milletvekillerimizi kendilerine “parlamenter” diyerek “Avrupalı” havası verdiklerini zannetmekten vazgeçiremedik] “Memleketin hayatî meseleleri gündeme geldiğinde söz hakkınız olacak mı?” “Devletimizin tasfiyesi, ülkemizin elimizden alınması, halkımızın aç ve perişan hâle gelmesi anlamına gelen yasa tasarıları şipşak oylanırken, fırkabaşınız ‘elini kaldır’ dedi diye, el kaldıracak mısınız?” … NE ADAYLAR VAR! O zâtın etkin bir mesleği, hizmeti vardı Bir de, hiçbir becerisi, yeteneği, tahsili olmayan adaylar var; hattâ, -müspet vasıflardan geçtik-, yolsuzluktan, cürümlerden hüküm giyenler, ya da giymemek için dokunulmazlık zırhına bürünmek isteyenler; adaylık için bir verip sonradan bin götürmeyi hesaplayanlar SON FIRSAT Böyle bir siyaset anlayışı kabul edilemez Seçmeni, seçileni bu huylardan vazgeçirilmelidir Ülkemizi, ulusumuzu kollayacak tedbirleri almak için son fırsat 17 Ekim 2002; “Seçim Kuyusu”ndan Siyaseti geçim kaynağı olmaktan çıkarmak için Yazan: Prof Dr Oktay SİNANOĞLU ““Aa, geçen haftaki yazı tekrar mı basılmış?” diyenleriniz olabilir Hayır, bu başlık aynı değil Geçen haftaki “Siyaset Geçim Kaynağı Olmaktan Çıkarılmalı” idi; bu sefer: “ Çıkarmak için”; yâni “Ne Yapmalı?” Elli yıldır, ama özellikle son yirmi yılda, sahte demokrasi ile seçmenin, seçilenin siyaseti nasıl bir geçim, ya da “çöplenme” kaynağı gibi görmeye alıştırıldığından bahsetmiştik Bir çoğu hiç bir zihnî veya fizikî üretim yapmayan, tâyin edilmiş adaylar, siyaseti bir geçim, hattâ esaslı bir gelir kaynağı olarak görüyor Kaç seçimden önce, çeşitli fırkalardan bana adaylık önerirlerdi Ben de: “Milletvekili olsam ne olacak? Orada söz hakkım olmayacak; dışarıdan çok daha rahat gazel atıyorum” derdim Cevap, “Ömür boyu maaş alırsın, tabanca ruhsatı alırsın, lojmanda oturursun, ” olurdu Ben ise: “Onlar sizin olsun; benim derdim millete hizmet etmek” diye kestirip atardım Aklı başında ülkelerde, siyasetin geçim kaynağı olarak görülmemesi için tedbirler alınmıştır Devlet başkanları olsun, meclis üyeleri olsun, o mevkilere gelenler, kişisel fedâkârlığı göze alarak gelirler Çoğu, devlet dışı, özel yıllık gelirlerinin ufak bir yüzdesi maaşa rıza göstererek gelirler Ayrıca, daha aday iken adayın, sonra seçilenin varı yoğu, malı mülkü, serveti halka açıklanır, yayınlanır Sıkıysa beyan edilmemiş bir maddî varlıkları sonradan duyulsun; hayatları kayar KİŞİSEL ÇIKAR DEĞİL HİZMET AŞKI Bizde halkın artık kendi irâdesiyle ülkenin kaderini tâyin edebilmesi için: 1) 1983’te bir yerlerden gelmiş seçim yasası, ve de fırkalar yasası artık derhal değiştirilmeli; (bu konuyu daha önce yazdık: Bkz O Sinanoğlu, “Büyük Uyanış” kitabı, Otopsi Yayınları, İstanbul, (Ekim 2002) 2) Siyasete, kişisel çıkar peşinde ülkeye her türlü zararı vermeğe hazır olanlar değil, bu millete, halka, ve vatanına hizmet aşkı ile yanıp tutuşanlar, bâzı yeteneklere de sâhip olanlar girmeli Bunu yaparken, her türlü fedâkârlığa hazır olmalılar Bizim binlerce yıllık devlet anlayış ve geleneğimizde bu vardır Son yıllarda neredeyse unutturuluyordu Ama şimdi, herkes, seçen de, seçilen de hatırlayacak Ona göre düzeni kurmalıyız ÖMÜR BOYU MAAŞ YOK Milletvekili, bakan, hattâ başkan maaşları, birinci derece devlet memuru maaşından fazla olmayacak; hattâ daha azı olacak Siyasi görev bittikten sonra öyle ömür boyu maaş falan yok Hizmetleri halka yararlı olduğu için halkça bir kaç kez seçilenler, hizmet sürelerine orantılı olarak belli bir miktar olağan emekli maaşına hak kazanabilirler Bir defalık, örn dört yıl, görev yapanlara o da yok İki ay, dört ay bakan oluverip de, daha neler olup bittiğini anlamadan, bazı şeylere imzayı basıp ömür boyu bakan maaşıyla sâbık bakanlar ordusuna havale edilmek yok Ömür boyu bakan arabası, koruması yok; çevresini sarıp ömür boyu “bakan bey”, “bakan bey” diyerek dolaşanlarla ortalığa hava atmak yok Uzak yerlerden Ankara’ya, Meclis’e gelenler dışında milletvekillerine konut (lojman) yok İhtiyacı olanlara konut, ancak, Ankara’daki emsali konutların kirası ölçüsünde kira karşılığı verilecek Kişisel sarfiyat kalemlerinde özel indirimler, muafiyetler yok YETENEK ÜLKEYE BAĞLILIK Milletvekili aday adaylarında bazı yetenekler, koşullar aranacak Eskiden olduğu gibi: Yolsuzluktan, herhangi bir cürüm veya suçtan hüküm giymemiş olmak, belli bir tahsil mertebesine gelmiş bulunmak, ve tabii Türk Yurdu’nun bağımsızlığına, bütünlüğüne, devletin, milletin âli menfaatlerine halel getirecek dolaylı, dolaysız faaliyetlerde bulunmamış olmak; Türk tarihine, diline, kültürüne hakaret etmemiş olmak, vb İngilizce (Tarzanca) bilip bilmediğine bakılmayacak (görevi sırasında, dış ülkelere gönderildiğinde yabancı dile ihtiyaç olacaksa yanına devleten tescilli, ehliyetli tercüman verilecek; devlet görevlisi o ülkenin yabancı dilini bilse bile oralarda Türkçe konuşacak, beyanat verecek, Türkiye’nin itibârını koruyacak); ama Türkçe’yi çok iyi bilecek Yabancı bir ülkenin vatandaşı, çifte vatandaşı, gizlice vatandaşı olmayacak Aday adayı olabilmesi için gerekli istihbârat, yabancı istihbârat teşkilâtlarından alınmayacak Öyle bilgilendirmeler gelirse, verenin niteliği, gayesi, niyeti iyice araştırılacak Aday adaylarının dış ilişkileri adamakıllı araştırılacak Milletvekilinin genel dokunulmazlığı olmayacak Ancak, Meclis’te, encümenlerde, fırka toplantılarında fikirlerini, önerilerini açıkça ifâde edebilecek; bunlardan dolayı suçlanmayacak Bakan olacaklarda, ilgili bakanlığın gerektirdiği uzmanlık, yöneticilik birikimi, deneyimi aranacak Sırf siyâsi amaçlı atamalar, fırkalar arası pazarlıklar yapılmayacak YABANCILARDAN DESTEK, TALİMAT ALMAMAK Seçimle gelmiş olsun, “Bâb-ı âli”de yüksek dereceli memur olsun, devlettekilerin, hükümettekilerin, seçim öncesi, seçim esnâsı, seçim sonrası her hangi bir yabancı devletten veya yabancı vakıftan, dernekten, gizli cemiyetten veya öyle kuruluşlarla ilintili yerli kuruluş ya da şirketlerden para yardımı, tâlimat, destek almamasına dikkat edilecek Böyle ilişkileri, destekleri kullananlar, veya kullanmağa yeltenenler hakkında kovuşturma yapılacak Ağır cezaî hükümler konacak ve uygulanacak Böyleleri siyasetten, devlet, eğitim, savunma görevlerinden ilelebet men edilecekler Siyasi, idarî nüfusunu kullanarak kendilerine, ya da yakınlarına çıkar sağlayan, ya da sağlamağa çalışanlar hakkında da aynı şekilde kovuşturma ve ağır biçimde cezalandırma olacak (Buna tabii ihâleler dâhil) Göreceksiniz, siyaset yukarıdaki gibi yeniden biçimlendirildiği zaman, seçimler yaklaştığında cins cins fırkaların binalarının önüne seçilmek isteyenler de, seçmenler de yığılmayacaktır Siyasete sâdece, ülkesine, halkına, ulusuna gönülden hizmet etmek isteyenler girecek, o zaman da halk, böyle seçtikleri vâsıtasıyla millî iradesine sahip olabilecektir Hayırlar olsun 20 Ekim 2002; “Hizmet Deryası”ndan |
|