Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayna

Ayna

Eski 02-06-2007   #1
Ergenekon
Varsayılan

Ayna



Duru bir sudan daha derindi ayna Binlerce demir parçasının ateşte eritilip bir bütün demir parçası elde edildiği gibi onu da kim bilir kaç kum tanesinden elde etmişler, içine kim bilir daha neler katmışlardı

İlk halini hatırlıyor, kendini göremiyordu Yeni doğmuş bir çocuk gibi şuursuzdu

Bir yanı siyah giyindiği gün içi gibi her yeri ışıldıyordu Hele altın rengindeki çerçeveye sahip olduğu gün tacını giymiş kral gibi gülümsüyordu

Beyaz bir duvara asıldı Artık sırtını dayadığı duvara bir çivi ile bağlanarak onunla dost olmuştu

Yaşamın bir penceresi olmuştu Her şeyi olduğu gibi gerçek, tarafsız ve yorumsuz yansıtan bir pencere

Ağlayanla ağlıyor, gülenle gülüyordu Görmek istediği gibi bakanlar oluyordu aynaya Onlara görmek istediklerini göstermenin, içinde açtığı yarayı anlayabilmek çok zordu

Maskeli yüzlerin maskesiyle karşılaşmak, yüreklerindeki acımasızlığın riyanın vefasızlığın yüzlerine akseden yönleriyle karşılaşmak kolay değildi

Özellikle geceleri, son ışık da terk edip gittiğinde, ayna sessiz sessiz ağlıyordu Bazen kendi gözyaşlarını siliyor, bazen de yakalanıyordu Neyse ki sıcaklık farkından oluştuğunu düşünerek siliyorlardı üstündeki damla damla yaşları Oysa ayna ağlıyordu

Kimi zaman yalnız başına kaldığında, bir gün dilinin çözülüp kendisine bakanlarla konuşacaklarını karşısında birine söyler gibi kendi kendine konuşuyordu:

"Siz insanlar ne tuhafsınız Olduğunuz başka, olmak istediğiniz başka Aradığınız başka, bulduğunuzu sandığınız daha başka Dört bucakta aradığınız huzurun yanı başınızda olduğunu inatla görmek istemeyen garip varlıklar

Bir gün ellerinizi şakaklarına dayayıp karşıma geçseniz Düşünseniz Kendi gözlerinizin içine baksanız derin derin Her şeyin çaresini bulacaksınız Huzurun, başarının, dostluğun, sadakatin, samimiyetin ta kendisini

Sorun da içinizde, çözüm de Maskeyi yırtmanın yolu da bu

Bir kalem alıp elinize kendinizi çizseniz yüzünüzü nasıl çizersiniz Masum çocukluğunuzun kaybolan hüznüyle mi?

Ya benim halim? Sizi her saniye görmek istediğiniz şekille resmetmek zorundayım En zoru da; olmak istediğinizi anlamakta çekiyorum

Nelerinizi görmüyorum ki Benden ayrı olduğunuzda yaptıklarınızı bile okuyorum yüzlerinizde

Bazen uyarmak istediğim oluyor sizi, olduğunuz gibi gösteriyorum "Şimdi kötü görünüyorum" diyorsunuz Yine de kötü olduğunuzu kabullenmiyorsunuz Sizin üzdüklerinizi unutup, sizi üzmekten korkarak eski halime çekiniyorum

Az da olsa gözlerinizin içinin güldüğü oluyor Bazen ilahi bir lütuf gibi samimice gözlerinizin yaşardığında sizi, ne çok seviyorum

Gerçek hayatta yaptıklarınızı romanlarda, hikayelerde, filmlerde bir başkasının yaptığını gördüğünüzde; sanki onları siz yapmamışçasına mağdur olandan yana olup sizi temsil edene kızıyorsunuz Ne büyük çelişki?

Ben aynalığımdan utanıyorum Ama siz

Kendinize böyle yabancı olmasanız Biraz olsun ruhunuzu dinleseniz karşımda Kendinizi sorgulasanız

İçinizden birinin dediği gibi Suçlarınız yüzünüzde görünseydi biz aynaları satın almazdınız' Yüzünüzde maske var Yaşlanınca maskeyi bir parça çıkarıyorsunuz Bu kez de, aynalar yalan söylüyor diye yalancılıkla suçluyorsunuz

Görmeyi bilseniz, görmek isteseniz, her biriniz bir ayna Ama siyah gözlüklerle gizliyorsunuz gözlerinizi Cenazelerde ağlamadığınız bilinmesin, dışarıda nereye baktığınız fark edilmesin diye

Merhametin yokluğu, kıskançlığın hakimiyeti belli olmasın diye

Yalan söyleyen dudaklarınızı boyalarla kapatıyor, kirlenen yüzünüzü fondötenlerle kremlerle örtüyorsunuz

İmrenilecek halinizde yok değil Siz, yanlışlarınızı bana göre çok kısa hayatınızda kolayca taşırken, ben doğruluğu sonsuza yakın taşımak zorundayım

Fanilik bazen, ne güzel diyorum

Bir tırtılın kelebeğe dönüştükten sonraki ömrü, gül bahçesinde de geçse en fazla bir gün Sizlerin de atmış, yetmiş, nihayet yüz yıl Bu süreler içinde yer, içer çoğalır; dilediğiniz gibi yaşarsınız Her gün üzerime konan karasinekler bile 3 gün yaşar

Oysa ben büyüyemem, çoğalamam Sekiz bin yıl önce Çatalhöyük'te var olan en eski atam bile sizin elinizde Rahat bırakmamışsınız

Sizin toprak olma hakkınız var Biz aynaların kuma dönüşme hakkımız yok nedense?"

Ayna böyle söylüyor, kırılgan bir yürekle hayata tutunmaya çalışan insanlar gibi, beyaz duvara ufacık bir çiviyle tutunuyordu

Duvar bir gün "yeter" dedi
Çivinin prangasını çözdü
Ayna yere düştü
Kırıldı

Şimdi ayna bir köşede özellikle geceleri, son ışık da terk edip gittiğinde, sessiz sessiz ağlıyor Her şeye rağmen kendi doğrularıyla var olmanın mutluluk gözyaşları bir yandan; eğilenlerin, bükülenlerin açması haline yönelik hüzün bulutları diğer yandan Sahi sizin de aynanız var mı? Aynanız ağlıyor mu?<A href="http://wwwsiirkolikcom/hikaye/yazarlarasp?id=268">

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 02-10-2007   #2
puslu
Varsayılan


üzdüklerinizi unutup, sizi üzmekten korkarak eski halime çekiniyorum

ilginç bir çalışma olmuş teşekkürler

Alıntı Yaparak Cevapla

Eski 02-12-2007   #3
mate
Varsayılan


İlginç ve güzel paylaşım için teşekkürlerr
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.