Sabır İle İlgili Hadisler |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sabır İle İlgili HadislerSABIR 3207 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı: "Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan): "Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) uzaklaşınca, kadına: "Bu Resulullah idi!'' dendi Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü (Özür dilemek için) doğru aleyhissalâtu vesselâmın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi Aleyhissalâtu vesselam: "Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu" Buhari; Cenâiz 43; 7, 32, Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz 14, (626); Ebu Dâvud, Cenâiz 27, (3124); Tirmizi, Cenâiz 13, (987); Nesâi; Cenâiz 22, (4, 22) 3208 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı şunları söylerken işittim: "Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah'ın emrettiği: "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci'ün, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minhâ "Biz Allah'ınız ve ancak O'na döneceğiz Bana bu musibetim için ücret ver Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver'' derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir" Ümm-ü Seleme der ki: "Ebu Seleme (radıyallahu anh) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme'den daha hayırlı olan hangi müslüman var? Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a ilk hicret eden hâne, onun hânesiydi'' dedim Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı verdi Şöyle ki: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana Hâtib İbnu Ebi Belte'a'yı göndererek kendisi için beni istetti Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım (Resulullah'ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)'' diye cevap verdim Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kız çocuğuna gelince, Allah'a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah'a gidermesini dua ederim'' buyurdular'' MüsIim, Cenâiz 3, (918); Muvatta; Cenâiz 42, (1, 236); Ebu Dâvud, Cenâiz 22, (3119); Tirmizi, Da'avât 88; (3506) 3209 - Ebu Sinân anlatıyor: "Oğlum Sinan'ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlani oturuyordu Defin işinden çıkınca bana: "Sana müjde vermeyeyim mi?'' dedi Ben: "Tabii, söyle!'' dedim "Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh) bana anlattı'' diye söze başlayıp Resulullah'ın şu sözlerini nakletti: "Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler: "Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?" "Evet" derler "Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?'' Melekler yine: "Evet" derler Allah tekrar sorar: "Kulum (bu esnâda) ne dedi?'' "Sana hamdetti ve istircâda bulundu'' derler Bunun üzerine Allah Teâla hazretleri şöyle emreder: "Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu'l-hamd (hamd evi) diye isimlendirin'' Tirmizi; Cenâiz, 36; (1021) 3210 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri şöyle demiştir: "Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam'' Tirmizi, Zühd 58, (2403) Derim ki: "Bu hadisi Buhari de tahric etti Ondaki ibare şöyle: "Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah Teâla hazretleri buyurdu ki: "Ben kulumu iki sevdiğiyle imtihan edersem o da sabır gösterir (ve sevap umarsa) onlara bedel cenneti veririm'' (Buradaki "iki sevdiği'' ile gözlerini kastediyor'' Doğruyu Allah bilir") Buhari, Marzâ 7 3211 - Abdullah İbnu Amr İbni'I-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'min kul, arz ahalisi içindeki has sevdiği (evladı) elinden alındığı zaman sabreder ve mükâfaat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükâfaata razı olmaz" Nesai, Cenaiz 23, (4, 23) 3212 - Atâ İbnu Ebi Rabâh rahimehullah anlatıyor: "İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) bana: "Sana cennet ehlinden bir kadın göstermeyeyim mi?'' dedi Ben de: "Evet göster!'' dedim "İşte dedi, şu siyah kadın var ya, o, Resulullah'a gelip: "Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah'a benim için dua ediver (hastalıktan kurtulayım)'' dedi Aleyhissalâtu vesselâm; "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa vermesi için Allah'a dua edivereyim'' dedi Kadın: "Öyleyse sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver'' dedi Resulullah da ona öyle dua etti'' Buhari, Marzâ 6; Müslim, Birr 54; (2576) 3213 - Atâ İbnu Yesâr rahimehullah anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kul hastalandığı zaman Allah Teâlâ hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: "Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!" der Eğer O kul, melekler geldiği zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah'a yükseltirler Allah Teâla hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur: "Kulumun ruhunu kabzedersem; onu cennete koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur Şâyet şifâ verirsem, onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimde hakkı otmuştur'' uvatta, Ayn 5, (2, 940) 3214 - Habbab İbnu'l-Eret (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) Kâ'be'nin gölgesinde‚ bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikâyette bulunduk: "Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?'' dedik Şu cevabı verdi: "Sizden önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır Öyle ki, bir yolcu devesine bindimi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak Ancak siz acele ediyorsunuz" Buhari, Menâkıbu'l- Ensâr 29, Menâkıb 25, İkrâh 1; Ebu Dâvud, Cihâd 107, (2649); Nesâi, Zinet 98, (8, 204) 3215 - Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol'' diye rica etti Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm); adamı geri çevirirken: "Selamımı söyle ve şunu hatırlat: Alan da Allah'tır, veren de Allah'tır Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli vardır Sabretsin ve Allah'ın (sabredenlere vereceği) mükâfaatı düşünsün!'' Buhari, Cenâiz 33, Marzâ 9, Kader 4, Eymân 9, Tevhid 2, 25; Müslim, Cenâiz 11, (923); Ebu Dâvud, Cenâiz 28, (3125); Nesâi, Cenâiz 22, (4, 21, 22) 3216 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Talha'nın bir oğlu hastalandı Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti Çocuğun öldüğünü bilmiyordu Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce, (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu Ebu Talha (akşam olup)eve gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu Hanımı, "Sükûnete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi Yatağını hazırladı (Sonra kocası için süslendi Ebu Talha temasta bulundu) Sabah olunca Ebu Talha gusletti Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi Ebu Talha, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sabah namazı kıldı Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular Sonra onlara (Allah Teâla Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'ı okudular" Buhari, Cenaiz 42, Akika 1 3217 - Kâsım İbnu Muhammed anlatıyor: "Hanımım vefat etmişti Bana, Muhammed İbnu Ka'b el-Kurazi, ta'ziye (baş sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı Ve şunu anlattı: "Beni İsrail'de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardı Onun çok sevdiği karısı vefat etmişti Onun ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi, kimse yanına giremedi Onun bu halini, Beni İsrail'den bir kadın işitti Yanına gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizat sormam lazım" dedi Halk oradan çekildi Kadın kapıda kalıp: "Mutlaka görüşmem lazım" dedi Birisi adama seslendi: "Burada bir kadın var, senden birşeyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat görüşmem lazım, bizzat sormam lazım" diyor Herkes gitti kapıda sadece o kadın var ve ayrılmıyor" İçerdeki adam: "O'na müsaade edin gelsin" dedi Kadın yanına girdi Ve: "Sana bir şey sormak için geldim" dedi Adam: "Nedir o?" deyince, kadın anlattı: "Ben komşumdan iâreten bir gerdanlık almıştım Onu bir müddet takındım ve iâreten kullandım Sonra onu benden geri istediler Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam: "Evet, vallahi vermelisin!" dedi Kadın: "Ama o epey bir zaman benim yanımda kaldı (Onu çok da sevdim)" dedi Adam: "Bu hal senin, kolyeyi onlara iâde etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli çok zaman olmuş" demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı: "Allah iyiliğini versin! Sen Allah'ın sana önce iâre edip, sonra senden geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi değil mi?" dedi Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı (ve kendine geldi) Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade etmesini sağladı" Muvatta, Cenaiz 43, (1, 237) 3218 - Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur Çünkü O'na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir O, yine de onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder" Buhari, Edeb 71, Tevhid 3; Müslim, Sıfatu'l-Münafıkin 49, (2803) 3219 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, peygamberlerden (aleyhimüsselam) birinin acıklı bir hikayesini anlatmış olan Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı şu anda sanki tekrar seyrediyor gibiyim Demişti ki: "Kavmi ona şiddetle vurup yaralamıştı O hem akan kanlarını siliyor, hem de: "Allahım, kavmimi mağfiret et, çünkü onlar bilmiyorlar" demişti" Buhari, İstitabe 4, Enbiya 50; Müslim, Cihad 105, (1792) 3220 - Abdurrahman İbnu'l-Kasım anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir" Muvatta, Cenaiz 41, (1, 236) Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın Çünkü bu, en büyük musibettir" 3221 - Yahya İbnu Vessab, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabından bir yaşlıdan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır" Tirmizi, Kıyamet 56, (2509); İbnu Mace, Fiten 23, (4032) |
|