Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bin, harise, zeyd

Zeyd Bin Hârise

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zeyd Bin Hârise



Zeyd Bin Hârise




İlk îman eden köle

Zeytin gözlü çocuk, korkuyordu Çünkü Arabistan’ın meşhur Ukaz Panayırı, karmakarışıktı Burası, esir pazarıydı Genç, yaşlı her cins köle satılıyordu Kendisi kadar küçükler bile vardı

Adın ne?
Heyecanlı pazarlık sesleri arasında, sıcak, toz ve gürültü çok bunaltıcıydı Bu kargaşada, güler yüzlü bir adam, ona yaklaşarak sordu:
- Senin adın ne oğlum?- Zeyd
- Babanın adı?
- Hârise, efendim!
- Nerelesin?
- Yemenli
- Hangi kabîledensin?
- Kudâa kabîlesinden
- Öyle mi? O, eski ve kıymetli bir kabîledir

Küçük Zeyd, beyaz dişlerini göstererek gülümsedi ve mırıldandı:
- Doğrudur, efendim

Bu güzel yüzlü amcayı sevmeye başlamıştı Adam tekrar sordu:
- Karnın açtır, değil mi?

Çocukcağız önüne baktı Cevap vermedi Fakat günlerdir aç, susuz, perişan bekleşiyorlardı Adam tekrar sordu:
- Benimle gelmek ister misin? Güzel yemekler, temiz elbiseler ister misin?
- Sizinle yemek olmasa da gelirim efendim!

Esir tüccarı ile pazarlık ettiler Küçük Zeyd, boynu bükük bekliyordu Nihâyet dörtyüz dirheme anlaştılar O kimse, parasını ödedi Gülerek başını okşadı ve dedi ki:
- Haydi bakalım küçük Yemenli! Şimdi gidip, ikimiz de bir güzel karnımızı doyuralım!

O amca kendisini, çok daha iyi kalbli bir hanıma götürdü Teslim ederken dedi ki:
- Ey amcamın kızı! İşte, senin için aldığım köle!

Bu hanım, Hazret-i Hatice idi Hediye eden de, yeğeni Hâkim bin Hizâm idi

İlk Müslüman köle
Hazret-i Hatice gerçekten, dünyadaki bütün kadınların en hayırlısı idi Öyle olmasa, sevgili Peygamberimizle evlenmek nasip olur muydu?

Düğünden hemen sonra, Hazret-i Hatice de Zeyd’i, Peygamber Efendimize hediye ettiler

Allahın Resûlü, onu görür görmez pek sevdiler Esirlikten kurtulması için, azâd ettiler ve himâyelerine aldılar

Yemenli Zeyd, böylece, yeni yuvasına yerleşti Her gün o kadar hârika şeyler görüyordu ki, hayranlığı gittikçe artıyordu

Çok kısa zaman sonra, o da, ilk Müslümanlar arasına katıldı Böylece, ilk Müslüman olan kadın, Hazret-i Hatice; ilk Müslüman olan çocuk, Hazret-i Ali; ilk Müslüman olan erkek, Hazret-i Ebû Bekir ve ilk Müslüman olan köle de Hazret-i Zeyd oldu

Zeyd bin Hârise, Mekke’de Resûlullahın yanında rahata kavuştuğu sıralarda, Yemen illerinde dertli bir baba dolaşıyordu Kaybolan oğlunu arıyor ve hasret dolu şiirler okuyordu:

Zeyd için ağlıyorum,
Karalar bağlıyorum
Geri döner mi diye,
Kalbimi dağlıyorum

Dağlara çıkayım mı?
Zeyd’imi arayım mı?
Bir haber versin diye,
Rüzgâra sorayım mı?

Yemenliler hemen tanıdılar
Yemen’den ayrılan her kervana, oğlunu tenbih ediyordu Gelen her yolcuya da, onu soruyordu Bir şeyler öğrenebilmek için çırpınıyordu Yemenliler o sene de Mekke’ye gittiler

Kâbe’yi tavâf edenler arasında, Zeyd de bulunuyordu Yemenliler, onu hemen tanıdılar Memlekete dönünce, babasına müjdeyi verdiler İhtiyar Hârise, sevinçten sanki deli olacaktı!

Oğlunu kaybettiğine ne kadar üzüldüyse; yaşadığına da, o kadar sevindi Üstelik iyi kalbli efendisinin, oğlunu azâd ettiği söyleniyordu O hâlde, hür idi Peki öyleyse, niçin yurduna dönmüyordu?

Bu karışık düşünceler arasında, yine de; bir an evvel, oğluna kavuşmak istiyordu

Ertesi sabah Zeyd’in amcasıyla birlikte, yola çıktılar Yanlarına bir de, köle almışlardı Bu genç ve kuvvetli esirin adı, Serahbil idi Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra, Mübârek Beldeye vardılar

Sevgili Peygamberimizi bulmaları zor olmadı Konuşabilmek için, izin istediler Yerlerde ve göklerde bulunanların en merhametlisi olan Resûlullah efendimiz, onlari kabûl ettiler

Oğlumdan ayrı düştüm
Yemenli Hâris, şöyle dedi:
- Ey Abdülmuttalib’in torunu! Ey Abdullah’in oğlu! Ey büyük Mekkeli! Ey bu kavmin reisi! Ben, tâlihsiz bir babayım Çünkü, en sevgili oğlumdan ayrı düştüm Ancak sizin yardımınızı diliyor ve bekliyorum Oğlumun yerine, size başka bir köle getirdim! Şu Serahbil adındaki genci, lütfen kabûl buyurun Kendisi kuvvetli ve güvenilir bir insandır Onu alınız ve oğlumu bana geri veriniz!

Bu teklif karşısında, Peygamberimiz buyurdular ki:
- Zeyd’i çağırıp kendisine durumu bildirelim Onu serbest bırakalım Şâyet size gelmeyi tercih ederse, bir şey vermenize gerek kalmadan, onu alıp götürebilirsiniz Şayet beni tercih eder, yanımda kalmayı isterse, Allaha yemin ederim ki, beni tercih edeni kimseye terk etmem, yanımda kalır

Hârise ve kardeşi, Peygamber efendimizin, Zeyd ile ilgili olarak verdikleri bu cevaba çok memnun olarak dediler ki:
- Sen bize çok adâletli ve insaflı davrandın

Bunun üzerine Peygamberimiz, Zeyd’i huzuruna çağırarak, kendisine buyurdu ki:
- Bunları tanıyor musun?
- Evet efendim, tanıyorum Biri babam, diğeri amcamdır
- Ey Zeyd! Sen, benim kim olduğumu öğrendin, sana olan şefkat ve merhametimi, davranışımı da gördün Şimdi bunlar seni almaya gelmişler O hâlde, ya beni tercih et ve yanımda kal veya onları tercih et, git!

Eşsiz insan
Resûlullah efendimizin, kendisini serbest bırakması üzerine, Zeyd, hayatının en önemli anlarını yaşıyordu Herkes ne cevap vereceğini, ne yapacağını merakla bekliyordu! Müthiş bir imtihan içindeydi Kendi kendine şunları düşündü:

“Bir tarafta, öz babam duruyor Dünyaya gelmeme sebep olan kimse Diğer tarafta ise, esirleri ve efendileri eşit kılan; yetimlerin, öksüzlerin, kölelerin, güçsüz ihtiyarların, dul kadınların, misâfirlerin, garip yolcuların ve fukaranın yardımcısı eşsiz insan

Karar vermek, gerçekten zordu Fakat Hârise oğlu Zeyd, Peygamberimize dönerek şunları söyledi:
- Ben hiç kimseyi size tercih etmem Siz benim hem amcam, hem babam makâmındasınız Sizin yanınızda kalmak istiyorum

Bu sözleri duyanlar, şaşırıp kaldılar! Sadece Resûlullah Efendimiz gülümsüyordu Hazret-i Zeyd de, huzur içindeydi Babası kızarak, Zeyd’e dedi ki:
- Yazıklar olsun sana! Demek ki, sen köleliği hürriyete, annene, babana ve amcana tercih ediyorsun! Bunları mahsustan söylüyordu Belki fikrinden cayar da, geri döner ümidindeydi Fakat oğlu, gâyet sâkin bir şekilde, kara gözlerini babasına çevirip cevap verdi:
- Babacığım, ben bu zattan öyle şefkatli muamele gördüm ki, Ona kimseyi tercih edemem

Daha sonra Peygamber Efendimiz, ayağa kalktılar Zeyd’i, kocaman bir taş üzerine çıkarttılar Orada bulunanlara dediler ki:
- Şâhit olunuz ey insanlar! Zeyd bundan sonra, benim oğlumdur Onu evlât ediniyorum O bana vâris, ben ona vârisim

Sevinçle memleketlerine döndüler
Babası ve amcası bu durumu görünce, kızgınlıkları geçti Sevinç içinde memleketlerine döndüler Bundan sonra Zeyd’e, Zeyd bin Muhammed, yâni Muhammed’in oğlu Zeyd denilmeye başlandı

Bu hâdiseler olduğunda, henüz İslâmiyet gelmemişti Daha sonra Allahü teâlânın, Ahzâb sûresinin 5 ve 40 âyetlerindeki, (Evlâtlarınızı babalarının ismiyle çağırın, böylesi Allah katında daha doğrudur), (Muhammed aleyhisselâm sizden hiçbir erkeğin (Zeyd gibi) babası değildir) meâlindeki emirleri ile evlât edinmek de kaldırılınca, Hazret-i Zeyd babasının ismiyle, yâni “Hârise’nin oğlu Zeyd” mânasında (Zeyd bin Hârise) diye çağrılmaya başlandı

Allahın Resûlü, Zeyd’i çok severlerdi O kadar ki, onu, öz amcaları Hazret-i Hamza ile kardeş ilân ettiler Peygamber efendimizin ailesinde ve akrabâlarında da, aynı sevgi mevcuttu Şehitlerin en büyüğü Hazret-i Hamza, her savaşa çıkışta, bütün varlığını ona vasiyet ederdi

Bir gün Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
- Cennetlik hanım isteyen, Ümmü Eymen’le evlensin!

Üsâme adlı bir oğulları oldu
Ümmü Eymen iyi kalbli ve Habeşli bir câriye idi Peygamber Efendimize, anacığından emânet kalmıştı

Artık delikanlı olan Hazret-i Zeyd, hemen, o siyahî hanımla evlendi Üsâme adlı bir de oğulları oldu

Zeyd bin Hârise, Bedir harbinden Mûte harbine kadar, Peygamber efendimizin bulunduğu bütün savaşlara katılmıştır Yalnız Müreysi gazâsında, Peygamber efendimiz onu Medîne’de yerine vekil bıraktığından bulunamadı Bunun dışında pek çok seferde bulunmuş, bir çoğunda kumandanlık ederek, şecaati, kahramanlığı ile örnek olmuştur

Hicretin 8 yılında, Mûte seferine çıkılacaktı Mücâhidlerin başında, Hazret-i Zeyd bulunuyordu Çünkü sevgili Peygamberimiz sancağı ona teslim etmişlerdi Hazret-i Ali’nin kardeşi Hazret-i Câfer ve Hâlid bin Velîd gibi kumandanlar, onun emrinde idiler Medîne’de vedâlaşırken, Allahın Resûlü buyurdular ki:
- Muharebede Zeyd şehit olursa, sancağı Câfer alsın! O da şehit düşerse, Abdullah bin Revâhâ başa geçsin!

Söyledikleri aynen çıktı Üç büyük Sahâbî de, arka arkaya Cennete uçtular

Sahih-i Buhâri’de, bu olay şöyle anlatılıyor:
Resûlullah efendimiz Mûte’ye orduyu gönderdikten epey sonra, bir gün minberde konuşma yapıyorlardı Birdenbire Efendimizin gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı ve konuşmalarını keserek buyurdular ki:
- İşte Zeyd şehit oldu, bayrağı Câfer aldı O da şehit oldu Bayrağı Abdullah aldı O da şehit oldu Şimdi bayrağı Hâlid bin Velîd aldı Cenâb-ı Hak zaferi Hâlid’e nasîb etti

Hazret-i Zeyd’in kumandan olduğu bu savaşta, ondan sonra kumandan olarak şehit edilen Câfer-i Tayyâr’ın, savaş sırasında iki kolu birden kesilmişti Onun hakkında Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Cenâb-ı Hak Câfer’e kesilen kollarının yerine iki kanat ihsân buyurdu Cennette meleklerle birlikte uçtuğunu Rabbim bana gösterdi

Bu sebeple, vefâtından sonra kendisi, “Uçan Câfer” mânasına gelmek üzere, "Câfer-i Tayyâr" lâkabıyla anılmıştır

Hazret-i Zeyd’in Mûte savaşında şehit edilmesinden bir sûre sonra, bu defa mübârek şehidin oğlu Üsâme kumandasında bir ordu daha hazırlandı Fakat, Resûlullah efendimizin hayatının son günlerine rastlaması yüzünden onları uğurlayamadı Daha sonra bu ordu Hazret-i Ebû Bekir tarafından Şam üzerine gönderilmiş ve zaferle dönülmüştür

Hazret-i Zeyd ilk îman edenlerdendi Îman edince, Mekke'de iken pek çok ezâ ve cefâlara mâruz kaldı Buna rağmen o, hepsine katlandı ve îmanından zerre kadar tâviz vermedi

Peygamberimiz, Tâif halkını İslâmiyete dâvet için, Zeyd ile beraber Tâif'e gitmişti Tâif halkına bir ay nasîhat ettiler Hiç kimse îman etmedi Alay ettiler İşkence yaptılar Yuhaladılar Peygamber efendimiz, Zeyd bin Hârise ile dönerlerken, yolda Tâifliler tarafından taşa tutuldular Her tarafları kan revân içinde kaldı

Birçok yerinden yaralandı
Hazret-i Zeyd, Peygamberimizi atılan taşlardan korumak için, Onun önüne, arkasına, sağına, soluna geçerek siper oluyordu Bu sırada başından ve birçok yerinden yaralanmıştı O buna rağmen, buna aldırmıyordu Onun için önemli olan, Resûlullah efendimize bir zarar gelmesin, Ona gelecek zarar kendisine gelsindi Bu seferden Mekke'ye dönerken, Addâs adlı tek bir köle îman etmişti

Hazret-i Zeyd, hicret izni çıkınca, Medîne'ye hicret etti Medîne'de, Ensardan Gülsüm bin Hedm'in evinde misâfir kaldı

Hazret-i Zeyd Peygamberimizi o kadar çok seviyordu ki, canını Onun yolunda fedâ etmekten çekinmiyordu Hattâ Peygamberimizi öz babasına tercih etmişti Peygamber efendimiz de, Zeyd'i ve oğlu Üsâme'yi çok severdi Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bana insanlar arasında en sevimli gelen kişi, benim ve Allahın ihsânına mazhar olan kişidir Bu zat Zeyd'dir)

Allahü teâlânın ihsânı; Müslüman olmasını nasib etmesi, Peygamberimizin ihsânı ise, onu hürriyetine kavuşturmasıdır

Zeyd bin Hârise, uzak bir yere gidiyordu Kirâ ile tuttuğu katırcısı, tenha bir yerde bunu öldürmek istedi İzin isteyip iki rekat namaz kıldı Sonra üç defa, "Yâ Erhamerrâhimîn" dedi Her birini söylerken, "Onu öldürme" sesi geldi

Üçüncüsünde geldim
Dışarıda adam var sanarak, katırcı dışarı çıkıp içeri girdi Üçüncüsünde, elinde kılıç bulunan bir süvâri içeri girip katırcıyı öldürdü Sonra Zeyd'e dönerek dedi ki:
- Sen, "Yâ Erhamerrâhimîn" duâsına başlarken, ben yedinci gökte idim İkincisini söylerken birinci göke, üçüncüsünde yanınıza geldim

Hazret-i Zeyd, bu gelen süvârinin, melek olduğunu anladı

Kur'an-ı kerimde, Eshâb-ı kirâm içinde Hazret-i Zeyd'den başka hiçbir kimsenin ismi açıkça zikredilmedi Sadece Zeyd'in ismi geçmektedir Bu, onun için büyük şeref olmuştur

Zeyd, beyaz, güzel idi Oğlu Üsâme ise esmer idi

Hazret-i Zeyd, tahminen milâdi 575 yılında doğmuş olup, annesi Su'de binti Sa'lebe'dir Künyesi oğluna nisbetle Ebû Üsâme'dir Yemenlidir Yemen'in o zamanki en muhterem kabîlesi olan Kudâa kabîlesine mensuptur Annesi ise Tay kabîlesinin bir kolu olan Maan oğullarındandır

Hicretin altıncı senesinde Zeyd bin Hârise, Eshâbdan bâzılarının ticaret mallarını Şam’a götürüp satmak üzere yola çıktı Zeyd bin Hârise ve arkadaşları atlı idiler

Zeyd bin Hârise ve arkadaşları, ticaret malları ile Vâdilkurâ’ya yaklaştıkları sırada, Fezâre bin Bedir kabîlesinden birtakım adamlar, onların önlerini kestiler Zeyd’i ve arkadaşlarını kılıçtan geçirdiler Onların öldürüldüklerine kanaat getirerek, yanlarındaki bütün ticaret mallarını gasp ettiler

Gündüzleri gizleniniz!
Zeyd bin Hârise’nin arkadaşları şehit oldu Zeyd bin Hârise de ağır surette yaralanıp şehitler arasına baygın düşmüştü Ölme derecesine geldi

Zeyd bin Hârise, bir müddet sonra ayıldı Yavaş yavaş Medîne’ye geldi Başlarına gelenleri, Peygamberimize haber verdi

Zeyd bin Hârise, Benî Fezârelerle çarpışmak için yemin etti ve kendisini, Benî Fezârelere göndermesini, Peygamberimizden diledi

Zeyd bin Hârise’nin yaraları iyileşince, Peygamberimiz, onu, askerî bir birliğin başına geçirerek Benî Fezârelere gönderdi Gönderilen birlik, büyükçe bir süvâri bölüğü idi Gönderirken, onlara buyurdu ki:
- Gündüzleri gizleniniz, geceleri yürüyünüz!

Zeyd bin Hârise ve arkadaşları kılavuzlarının yanılması sonucu, bir gün boyunca yanlış yolda ilerlediler Benî Fezâreler de, İslâm mücâhidlerinin geldiklerini haber aldılar Zîrâ, âdet olarak kendilerine bir gözcü tayin etmişlerdi Her gün, gözcü kendilerine ait bir dağın tepesine çıkıp, yoldan kendilerine doğru gelenlere bakar, gelenleri, bir günlük uzaklıktan haber verir ve, “Rahatça uyuyunuz! Bu gece size gelebilecek bir tehlike, bir zarar yok" derdi

Zeyd bin Hârise ve arkadaşları, Benî Fezâreleri geceleyin gâfil iken basmayı bekleyerek sabahladılar Sabaha çıktıkları zaman, Benî Fezârelerin, yurtlarından gitmiş olduklarını gördüler

Zeyd bin Hârise, Benî Fezâreleri araştırmak için, ileri gitmekten arkadaşlarını men etti O sırada, Benî Fezârelerden, küçük bir cemaate rastladılar Onları kuşattılar

Zeyd bin Hârise ve arkadaşları tekbir alarak, onlarla şiddetle çarpıştılar Benî Fezâreler, bozguna uğradı Benî Fezârelerin belli başlı adamlarından Abdullah bin Mesade ile Kays bin Numan bin Mesade öldürüldü

Seleme bin Ekva, araştırmaya devam etti İçlerinde kadın ve çocukların da bulunduğu bir grubun dağa doğru seğirttiklerini görüp, ok atarak, onların dağa kaçmalarına engel oldu

Zeyd’i kucakladı
İslâm mücâhidlerinden Kays bin Muhassir, Ümmü Kirfe’nin ardına düşüp onu yakaladı Ümmü Kirfe, yaşlı bir kocakarı idi Yakalanınca, Peygamberimize sövüp saymaya başladı Zeyd bin Hârise de, onu öldürmesini, Kays bin Muhassir’e emretti ve derhal öldürüldü

Benî Fezârelerin, ele geçirilebilen malları ganîmet olarak alındı Zeyd bin Hârise, Ümmü Kirfe’nin zırh gömleğini Peygamberimize gönderdi

Mücâhidler, Medîne’ye döndükleri sırada, Peygamberimiz evinde idi Zeyd bin Hârise, gidip Peygamberimizin kapısını çaldı Peygamberimiz, Zeyd’i karşılayıp kucakladı ve alnından öptükten sonra, ne yaptıklarını ona sordu Zeyd de, Allahın lutfettiği yardım ve zaferi Peygamberimize haber verdi

Peygamber efendimizin mektubunu Rum Kayseri Heraklius’a götüren Eshâb-ı kirâmdan Hazret-i Dihye, dönüşte, Kayserden aldığı bahşişler, kıymetli hediyeler ve elbiselerle Hisma’ya geldi

Cüzâmlardan Hüneyd ve oğlu ile daha birtakım adamlar, orada Dihye’nin yolunu keserek, üzerindeki eskimiş elbisesinden başka yanındaki her şeyi yağmaladılar

Eski elbisemle geldim
Dihye, Medîne’ye gelince, evine girmeden, doğruca Peygamberimizin yanına gidip, Kayser Heraklius ile aralarında olup bitenleri başından sonuna kadar haber verdikten sonra dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Kayserin yanından dönüp gelirken, Hisma’da bulunduğum sırada, Cüzâmlardan bir cemaat beni baskına uğrattılar Hiçbir şey bırakmaksızın yanımdaki şeyleri yağmaladılar Nihayet, Medîne’ye şu eski püskü elbisemle gelebildim!

Sonra da Hüneyd ile oğlunun cezâlandırılmalarını diledi

Bunun üzerine Peygamberimiz, Zeyd bin Hârise’yi, beşyüz kişilik bir kuvvetle Cüzâmlara yolladı Hazret-i Dihye’yi de, Zeyd bin Hârise’nin yanına kattı Benî Uzrelerden bir adam da, kılavuz olarak yanlarına katıldı

Zeyd bin Hârise, kılavuzlar ile birlikte geceleri yürüyorlar, gündüzleri gizleniyorlardı

İslâm mücâhidlerinin, Cüzâmların yurtlarına geldikleri sırada, Cüzâmların ileri gelenlerinden Rifaa bin Zeyd, Müslüman olup, Peygamberimizin mektubu ile kavminin yanına dönmüştü Cüzâmlardan ve civâr bâzı kabîlelerden birçok kimse Harretürrecla’ya gelip konmuşlardı

Kılavuz, İslâm mücâhidlerini, Harre’nin Evlac tarafından getirmişti İslâm mücâhidleri, sabahleyin Hüneyd ve oğlunun konak yerine ve onların yanında bulunanlara ansızın baskın yaptılar Hüneyd’le oğlu öldürüldü Benî Ahnef veya Ecneflerden de, iki kişi öldü Birçok kadınlar ve çocuklar esir edildi İslâm mücâhidleri; bin deve ve beş bin davar ele geçirdiler

Dubeyboğulları, İslâm mücâhidlerinin Medan çölünde bulunduklarını öğrenince, onlardan Hassân bin Melle, Üneyf bin Melle, Ebû Zeyd bin Amr atlarına binip gittiler

Bugün sakın yapma!
Bunlar, İslâm mücâhidlerine yaklaşınca, Ebû Zeyd’le Hassân, Uneyf bin Melle’ye dediler ki:
- Sen, bizimle gel! Fakat, şimdiye kadar yapageldiğin şeyleri bugün sakın yapma! Biz, konuşurken, sen, dilini tut! Bugün, bize bir uğursuzluk getirme!

İçlerinden, yalnız Hassân bin Melle’nin konuşmasını kararlaştırdılar Hassân, Zeyd bin Hârise’nin yanına kadar varıp durdu ve dedi ki:
- Biz, Müslüman bir cemaatiz!
- Öyle ise, Fâtiha sûresini okuyunuz bakayım!

Hassân, Fâtiha sûresini okuyunca, Zeyd bin Hârise dedi ki:
- Askere sesleniniz ki, yüce Allah, şu kavmin içinden çıkıp geldikleri yeri bize haram ve dokunulmaz kılmıştır Ahdini bozan, bundan müstesnâdır!

Bu konuşmalardan sonra, onlarla savaşmaktan vazgeçildi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.