Hz Zeyneb R.A. |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Zeyneb R.A.Rasulullah'ın İlk Kızı Hazret-i Zeyneb radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin ilk kızı ve ikinci çocuğu Kızlarının en büyüğü Çocuk yaşta İslâm'la şereflenen ilk genç kız İslâm'ın ve imanın kaynağı, sevgi pınarı babacığından aslâ ayrılmayan çilekeş bir iman eri Annesinden aldığı üstün bir terbiye ile evi çekip çeviren, kocasına hizmette kusur etmeyen, becerikli, nezâketli ve işini bilen asil bir hanımefendi O, Mekke'de dünyaya geldi Resûl-i Ekrem (sa) Efendimiz henüz otuz yaşlarında idi Hazreti Hatice (ranha) annemizle evliliği üzerinden beş sene geçmişti İlk çocukları Kasım'dan sonra ikinci çocukları dünyayı şereflendirecekti Doğacak çocuğun ebesi Selma Hatun'du Efendimizin evinde büyük bir heyecan vardı Acaba erkek mi kız mı olacaktı? Aile efradı merakla beklemekteydi Çok geçmeden bir kız çocuğu dünyaya geldi Hz Hatice annemizin evinde bulunan kadınları bir hüzün aldı Bu haberi nasıl duyuracaklardı? Çünkü Cahiliye devri olarak bilinen o dönemde Araplar kız çocuklarına hiç değer vermezlerdi Onlardan birine; "Kız çocuğun oldu" haberi verilince içleri kederle dolar, yüzleri değişirdi İşte Zeyneb böyle bir karanlık devirde dünyaya geldi Fakat onun doğumunda mâtem olmadı Kâinâtın Efendisine bu haber ulaşınca aksine memnûn ve mesrûr oldu Doğum müjdesi getirene teşekkür etti Herkesin beklediği gibi ke-derli bir tavır sergilemedi O, fıtraten pırıl pırıl bir ahlâka sahipti Cahiliye devrinin çirkinliklerini hiç benimsememiş, vahşîce yapılan hareketleri hiç tasvip etmemişti İçkiden kumardan, kızları diri diri gömmekten nefret ederdi Toplumdan bu kötülüklerin kaldırılması için nasıl ve ne tarz bir mücâdele verilmesi gerektiğini düşünürdü Bu sebebten kızı Zeyneb doğunca hiç üzülmedi Rabbine hamdetti Hatta "Ben kız babasıyım" diyerek iftihar etti Sevinçle, güleryüzle evine gitti Yeni doğan kızını kucağına aldı ve Zeyneb adını koydu Zeyneb gün geçtikçe büyüyordu Evin içine neşe saçıyordu Kâinât'ın Efendisi onun şahsında babalık sevgi ve şefkatinin örneklerini veriyordu Zira oğlu Kasım vefat etmişti Yıllar sür'atle geçmekte Zeyneb büyümekte ve on yaşlarına girmek üzereydi Evde diğer kardeşlerine ablalık yapıyor, onların hizmetini görüyor ve anneciğinin yükünü paylaşıyordu Hizmetiyle gelin olacak olgunluğa ulaştığını gösteriyordu Teyzesi Hale'nin Ebü'l-As adında kendisiyle yaşıt bir oğlu vardıEvlerine sık gelip giderdi Zeyneb'teki nezâkete, güleryüze, işindeki becerikliliğe ve olgun davranışlarına hayran kalırdı Hz Hatice annemiz de yeğenini çok severdiOnun Zeyneb'e karşı ilgi ve sevgisi gözünden kaçmazdı Evlilikte mutlu olabilmek de bu sevgiye bağlıydı Ebü'l-As İbni Rebî herkesin güvenini kazanmış, kimsenin hakkını üzerine geçirmeyen, dürüst bir tüccardı Şam ve Yemen taraflarına ticarete giderdi Her dönüşünde teyzesine ve çocuklarına hediyeler getirirdi Zeyneb de bu ilgiden ve hediyelerden memnun kalırdı Ebü'l-Âs bu şekilde teyzesinin sevgisini kazanmıştıBirgün teyzesine evlilik konusunu açtı Zeyneb'e olan gönül yakınlığını hissettirdiHatice annemizde bu talebi Efendimize arz etti Resûl-i Ekrem (sa) bu isteğin Zeyneb'e duyurulmasını söyledi Kıza danışmadan bir şey söylemek istemedi Hatice annemiz bir fırsatını bulup kızına meseleyi açtı ve: "Zeyneb! Teyzeoğlun Ebû'l-Âs evlilik konusunda senin adını andı, ne dersin?" dedi Zeyneb bu konuda sessiz kaldı Genç kızın sükûtu ikrardan kabul edildi ve hazırlıklar başladı Kısa zamanda düğünleri yapıldı Develer kesildi Yemekler verildi Rasûlullah (sa) ve ailesi gelin Zeyneb'i yeni evine kadar götürdü Bir süre orada oturdular Gelini yeni evine yerleştirip ayrıldılar Ebü'l-Âs sıcak bir yuvaya kavuşmuştu Zeyneb'i çok seviyordu Mutluydu ve mesûddu Ticaret için sefere çıktığında Zeyneb baba ocağında kalıyor ve annesine ev işlerinde yardım ediyordu Kocası yine bir sefere gitmişti Annesinin yanında kalırken babacığında büyük değişiklikler meydana gelmiş ve sevgili babasının Hira mağarasındaki ilk vahyi alıp eve dönüşüne şahid olmuştu Hatta hayretle annesine: "Ne oldu anne? Babamın durumunda bir değişiklik var" demişti HzHatice annemiz de; babasına yeni bir vazife verildiğini, melek Cebrâil'in gelip, Allah(cc)'tan emirler getirdiğini anlattı Son din ve son peygamber olarak babasına iman ettiğini bildirdi Zeyneb de; sizin inandığınıza ben de inanırım anneciğim dedi ve birlikte kelime-i şehadet getirerek ilk müslümanlardan oldu Ebü-l-As seferden dönüp Mekke'ye girince; yeni dinin geldiğini ve yeni peygamberin Hz Muhammed (sa) olduğunu duydu Evine vardığında hanımı Zeyneb'e ilk olarak: "Baban Peygamber olmuş öyle mi?" diye sordu O da: "Evet!teyze oğlu, duyduğun doğru Ben de müslüman oldum" dedi ve devam etti: "Vallahi sen de biliyorsun ki, babam güvenilir ve dürüst bir kimsedir Boş yere konuşmaz Onun doğruluğunu Mekke'de tasdik etmeyen var mı? Ebûbekir, Ali, Zeyd de müslüman oldular Ayrıca senin akrabalarından Osman ve Zübeyr de müslüman oldu Ey benim sevgili efendim, ben inandım, sen de inanır mısın?" dedi Ebü'l-As garib bir tavırla sevgili eşine baktı ve: "Vallahi baban bana göre kötü bir kimse değil "Muhammedü'l-Emin"dir O şaka bile olsa yalan-yanlış şeyler konuşmaz Ancak ben, karısını hoşnut etmek için atalarının dinini terketti dedirtmek istemiyorum", diye cevap verdi Hanımının inancına da müdahale etmedi Zeyneb (ranhâ) bir taraftan yeni gelen vahyi öğreniyor, ezberliyor bir taraftan da kocasının imana gelmesi için sürekli duâ ediyordu Fırsat buldukça yeni gelen dinden bahsediyor ve onun gönlünü kazanmağa çalışıyordu Bu duygu ve düşünceler içerisinde ona sevgi ve hürmetlehizmet ediyordu Müslümanlar birer birer çoğalmaya başlayınca müşriklerde babasına ve bütün müslümanlara işkence etmeye karar verdiler Bunu duyan Zeyneb çok üzülüyordu Fakat gün geçtikçe in******r çoğalıyordu Mekke müşrikleri de şiddet kullanmağa başlamışlardıAllah(cc) Teâlâ müslümanları o zâlimlerin elinden kurtarmak için hicrette izin verdi Sevgili babası, annesi, kardeşleri birlikte hicret ettiler Zeyneb (ranhâ) ise Mekke'de yalnız kaldı Kocası Medine'ye gitmesine izin vermedi Zeyneb (ranhâ)'ya bu ayrılık çok dokundu Müşrik birisiyle evli olmasına çok üzülüyordu Fakat sabırdan başka çaresi de yoktu Zira hayat bir imtihandı Bu sıkıntılardan ancak sabırla kurtulacağına inanıyordu Allah(cc) her şeye kâdirdiHer şeyi görüyor ve biliyordu O'na tevekkül etti O'na duâ ve niyazda bulunduSabretti, sebat etti ve neticeye erdi Hicretten bir sene sonra idi Mekkeli müşrikler Medine'de toplanan müslümanlara savaş ilân etti Kuvvetli bir ordu ile Bedir'e geldi Müslümanlar sayı ve techizat bakımından çok az ve zayıftı Ama Allah(cc) Teâlâ'nın yardımının kendileriyle olduğuna inanıyorlardı Bu imanla meydana atıldılar Büyük kahramanlıklar sergilediler Allah(cc) Teâlâ görünmeyen ordularıyla müslümanlara yardım etti ve zaferi elde ettiler Müşriklerin kimisi kaçtı, kimisi esir alındı Rasûlullah (sa) Efendimizin damadı Ebû'l-As da esirler arasında idi İki Cihan Güneşi Efendimiz Savaştan sonra ashabını toplayıp esirler hakkında istişarede bulundu Sonra vahiy geldi ve Esirler fidye karşılığı serbest bırakılacaktıEbû'l-As Mekke'de hanımı Zeyneb'e haber gönderdi O da bir miktar para ile annesinin hediye ettiği gerdanlığı, kolyeyi gönderdi Bunlar Ebû'l-As'ın fidyesi olarak Resûl-i Ekrem (sa) Efendimiz'in eline verildiğinde çok duygulandı Mahzun oldu Ashâbına: "Eğer uygun görürseniz bunu geri verelim Bu Hatice'nin hatırasıdır" buyurdu Ebû'l-As'a gerdanlık ve para geri verildi Yalnız Mekke'ye vardığında Zeyneb'i Medine'ye göndermek üzere söz alındı Zira yeni gelen bir vahiyle: "Müslüman hanım, müşrik erkeğe haram kılınmıştı" (Mümtehime Sûresi: 10) O da söz verdi ve sözünde durdu Mekke'ye varınca çok sevdiği Zeyneb'ini Medine'ye uğurladı Zeyneb (ranhâ) eşyalarını toparlayıp hazırlığını tamamlayınca anneciğinin kabrini ziyaret etti Kızı Ümame ile birlikte kabrin başına vardı Gözyaşları içinde, hıçkırıklara boğularak Kur'an okuyup dualar ederek can anneciğine veda ettiSonra eve döndü Müslüman olmuş komşu hanımlarıyla da helallaştı Gündüz gözüyle teyzeoğlu Kinâne onu Mekke dışına çıkarıp Medine'den gelen Peygamber (sa) Efendimizin evlâdlığı Zeyd (ra)'a teslim edecekti: Eşyaları deveye yüklendi Önce Zeyneb bindi deveye, sonra da kızı Ümame'yi aldı yanına Kinane devenin yularını tuttu ve hareket ettiler Zeyneb tekrar kocasına baktı O da ona bakıyorduHer ikisi de ağlıyordu Gözyaşları iplik iplik akıyordu Zeyneb, Medine'ye babası ve kızkardeşlerinin yanına gidiyordu Hamile olduğu halde kocasının yanında kalmamıştı Biri karnında biri de kucağında olduğu halde Medine'ye gidiyordu Kocası da onun bu haline çok üzülmüştü Hatta ayrılığına dayanamadığı için kardeşi Kinane ile göndermiş ve: "Babana söz vermiş olmasaydım göndermezdim Zeyneb'im" diye oturup ağlamıştır Kimse bir şey demez zannıyla güpegündüz çıkmışlardı, yola Fakat azılı müşrikler haberi duyunca peşlerine düşmüş ve onlara Zîtuva mevkiinde yetişmişlerdi Habber ibni Esved adındaki azgın müşrik bütün kiniyle, öfkesiyle ve var gücüyle deveye saldırdı Deveyi ürküttüler Havdecin bağlarını kesip yere düşürdüler Zeyneb (ranhâ) ve kızı da yere yıkıldılarKinane saldırganlarla çarpışmaya başladı Zeyneb'i yara bere içerisinde görünce yüreği dayanamadı ve saldırganlara: "Yaklaşmayın! Kalbinize oku saplarım" diye tehdit ederek onları korumağa çalıştı Kinane keskin nişancı ve usta ok atıcısıydı Onlara: "Yaklaşmayın, hiç acımam, kalbinize oku saplarım" dedi Onlar da: "Seninle bir alışverişimiz yok KinâneSadece Zeyneb'i götüremezsin" dediler Ebû Süfyan araya girdi ve onu ikna etmeye çalıştı Ona şunları söyledi: "Kinane! halkın gözü önünde güpegündüz yola çıkmanız doğru bir hareket değilSen Muhammed'in başımıza getirdiklerini biliyorsun Onun kızını böyle açıktan alıp götürmen bizim aczimize delil olacaktır Bu işi sen geceleyin hallet Şimdi Mekke'ye götür Halkın itirazı kesildikten sonra gizlice al ve götür" dedi Kinâne tamam dedi ve yara-bere içerisinde kalan Zeyneb (ranhâ)'yı Mekke'ye götürdü Atike halanın titiz bir şekilde bakımıyla birkaç gün içerisinde kendine gelen Zeyneb (ranhâ)'yı tekrar geceleyin gizlice Mekke'den çıkarttılar Kendilerini bekleyen Zeyd (ra) ve arkadaşlarına teslim ettiler Zeyneb (ranhâ)hevdecin içinde giderken, bir yandan başına gelenleri düşünüyor bir yandan da kocasının hidayeti için sürekli duâ ediyordu Ebû'l-Âs ile 16 yıl beraber yaşamışlardı Ondan en küçük sert, kaba bir hareket görmemiştiKendisine bir defa olsun bağırıp çağırmamıştı Birbirlerini çok iyi anlamışlardıAralarında sevgi, şefkat ve merhamet hâkimdi Elbette onun hidayeti için duâ edecekti Bu küçük kafile zor ve yorucu bir yolculuktan sonra Medine'ye ulaştı Hz Zeyneb babasına ve kardeşlerine kavuşmanın sevinciyle bütün ağrı ve sızılarını unutuverdiİki Cihan Güneşi Efendimiz de dâmadının bu davranışını takdirle karşıladı ve: "Bana doğruyu söyledi Söz verdi ve sözünü yerine getirdi" buyurarak onu taltif etti Hz Zeyneb Medine'de huzur ve seâdete kavuştu Kocası Ebû'l-Âs ise sıkıntı içerisindeydi Kendisini ticârî seyahatlere vermişti Hicretin 6 yılında ticaret kervanıyla Şam'dan dönerken Medine civarında Îs Mevkiinde baskına uğradıKervanın etrafı sarıldı Kervancıbaşı Ebû'l-Âs olduğu görülünce seriyye komutanı tarafından kimsenin öldürülmemesi istendi Canlarını emniyette gören kervandakiler de karşılık vermeden, çarpışmadan teslim oldu Kervan Medine'ye götürüldü Şehre girince Ebû'l-Âs bir yolunu buldu ortadan kaybolup kaçtı ve Zeyneb'in kapısına vardı Ondan eman diledi Sabah namazı vakti idi Zeyneb (ranhâ) hemen mescide koştu ve yüksek sesle kendini tanıtıp Ebû'l-Âs'ın kendi emanında olduğunu duyurdu Sevgili Peygamberimiz de: "Zeyneb'in eman verdiğine biz de eman verdik" buyurdu Hz Zeyneb, babacığı Fahr-i Kâinat (sa) efendimize geldi "Ne yapmalıyım?" diye sordu Efendimiz de: "Kızım, ona ikramda bulun Fakat uzak dur Çünkü birbirinize helâl değilsiniz" buyurdu Zeyneb hızla evine vardı Ebû'l-Âs kapının önünde hâlâ ayaktaydı İçeri buyur edip yemek hazırladı ve kızı ile birlikte yemek üzere önlerine koydu İki Cihan Güneşi Efendimiz alınan ganimet ve esirler konusunda ashabıyla istişare yaptı ve onlara: "Uygun görürseniz, Ebû'l-Âs'ın bütün mallarını ve arkadaşlarını geri veriniz!" buyurdu Zira Ebû'l-Âs'ın gönlü artık İslâm'a açılmıştı Onun mahcub bir vaziyette huzura gelişi ve gözlerindeki ifade bunu hissettirmişti Bütün malları ve adamları geri verildi Bu hadise Ebû'l-Âs'a çok tesir etti Oracıkta müslüman olmağa karar verdi Fakat ilân edemedi Emanetleri sahiblerine verip öyle ilân etmeliydi Derhal Mekke'ye doğru yola koyulduGönlü Medine'de kaldı Kervanı karşılamaya gelenleri toplayan Ebû'l-Âs bütün malları sahiplerine dağıttıSonra: "Bende herhangi bir alacağı olan kaldı mı?" diye üç defa sordu Her seferinde: "Hayır, yoktur" cevabını aldı Daha sonra: "-Beni nasıl bilirsiniz?" diye sordu Onlar da: "-Doğru, dürüst ve güvenilir biliriz" diye cevap verdiler Tekrar: "-Benden yalan bir söz işittiniz mi?" dedi Onlar da: "-Hayır, işitmedik" dedilerBunun üzerine: "Vallahi yanınıza gelmeden önce müslüman olmaya karar vermiştim Ancak "Mallarımıza konmak için din değiştirdi!" demeyesiniz diye ilân edemedim Ben şehâdet ederim ki; Allah(cc)'tan başka ilâh yoktur HzMuhammed (sa) de O'nun kulu ve Rasûlûdür" diyerek kelime-i şehadet getirdi Müşriklerin şaşkın bakışları arasında evine gidip eşyalarını aldı ve Medine'ye doğru yola çıktı Gece gündüz dinlenmeden devesini sürdü Sevgililere kavuşmak üzere yol aldı Nihayet Medine'ye ulaşınca doğru Mescid-i Nebi'ye gitti Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin huzuruna vardı ve kelime-i şehadet getirdiOradan Efendimizin izniyle Sevgili Zeyneb'ine ve kızı Ümâme'ye kavuştu Efendimiz nikahlarını tazeledi Böylece üzüntüler, sıkıntılar tekrar sevince ve mutluluğa dönüştü Hz Zeyneb (ranhâ) muradına ermişti Kocası hidayete gelmişti Fakat bu sevinç çok kısa sürmüştü Aradan bir sene geçmeşti Zeyneb (ranhâ) hastalanıp yatağa düştüHicret esnasında bir hayli yıpranmıştı Bu hastalıktan kurtulamadı 8 h senede 30 yaşlarında iken Hakk'ın rahmetine kavuştu Sevgili annelerimizden Hz Sevde ile Ümmü Seleme ve diğer hanım sahabîlerden Hz Ümmü Eyman ile Ümmü Atıyye (ranhûmâ) Hz Zeyneb'in evine gittiler Resûl-i Ekrem (sa) Efendimiz onlara: "Onu yıkamaya sağ tarafından ve abdest âzalarından başlayınız Tek sayıda üç-beş-yedi kere, hatta gerekli görürseniz bundan fazla yıkayınız ?Sonunda suya kâfur, yahut kâfurdan biraz koku koyunuzYıkama işini bitirince bana bildiriniz" buyurdu Yıkama işi tamam olunca Efendimiz gömleğini gönderdi ve: "Bunu ona iç gömlegi yapınız" buyurdu Sonra cenaze namazını kıldırdı Kabrin başına geldi ve kazılan kabre hüzünle baktı Düşünceli ve üzgün bir vaziyette kabre indi Biraz bekledi ve duâ etti Sonra sevinç içerisinde dışarı çıktı Oradakilere şu müjdeyi verdi: "Zeyneb'in zayıflığını düşünüp Allah(cc) Teâlâ'dan onun kabrini genişletip sıkıntısını gidermesini diledim Allah(cc) duamı kabul buyurdu ve kabrini genişletip, sıkıntısını giderdi" buyurdu Hz Zeyneb (ranhâ) dini, imanı uğruna çok çileler çekti Sabırla, sebatla bu sıkıntılara direndi Müşrik kocasına karşı nezâket, edeb sevgi ve saygıyla hizmet etti Onun gönlünü bu şekilde fethetti İslâm'a kavuşmasına vesile oldu Sevgi en büyük bağdı İnsanları birbirine yaklaştıran, birbirine hizmet ettiren en kuvvetli nesne manevî bir güç Huzura kavuturan, mutluluğa erdiren bir tılsım İki Cihan Güneşi Efendimiz torunu Ümâme'yi çok severdi Bir keresinde namaz kılıyordu Ümâme'de omuzlarında idi Rûkû'ya vardığında onu yere koyuyorSecdeden kalkarken yine omuzlarına alıyordu Birgün bir gerdanlık hediye olarak gelmişti Onu aile halkı içinden bana en sevgili olana vereceğim dedi Sonra Ümâme'yi çağırıp boynuna taktı Cenâb-ı Hak bizlere o sevgili aile halkının birer ferdi olabilmeyi ve şefaatlerine erebilmeyi nasîb eylesin Amin |
|