|
|
Konu Araçları |
ataları, cailiye, çocuklukları, dönemi, efendimizin, peygamber |
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve Çocuklukları |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve ÇocukluklarıKAYNAKLAR Kuran-ı Kerim ve tefsirleri Sahih Hadisler İnciller = = = FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER Abdullah Aydemir=İslami kaynaklara göre peygamberler Ahmet bHanbel=Müsned Ahmet Cevdet Paşa= Kısas-ı Enbiya Belâzuri=Ensabul Eşraf Beyhaki=Delailin Nübüvve Beyhaki=Sünen Bünyamin Ateş= Peygamberler tarihi Buhari=Sahih Büyük İslam Tarihi (Kurul) Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Ebul Ferec ibnCevzi=El Vefa Ebul Fida=Elbidaye vennihaye Ebu Nuaym=Delailün Nübüvve Diyarbekri=Hamis Halebi=İnsanüluyun İbnAbdulberr=İstiab İbn Esir=Kâmil İbn Haldun=Tarih İbnİshak-İbn Hişam= Sîre İbnKayyım=Zadülmead İbn Kesir= Kuran tefsiri İbn Sad=Tabakat İbn Seyyid=Uyûnul Eser İmam-ı Gazali= İhya Kastalani=Mevahibülledüniyye Maurice Bucaille=Müsbet ilim yönünden Tevrat, İnciller ve Kuran Muhammet Hamdi Yazır=Hak dini, Kuran dili MAsım Köksal=İslam Tarihi MAsım Köksal=Peygamberler tarihi Müslim=Sahih Taberi=Tarih Yakubi=Tarih Zehebi=Tarih-ül İslam = = = Gönlünün Allah ve Peygamber sevgisiyle dolu, dolu olduğunu iyi bildiğim ve bu konu da pek çok kişiyle birlikte şahadette bulunabileceğim dünyalar güzeli, Cennetmekan pek sevgili anneciğime ithaf olunur Lütfen onun ve ahrete intikal etmiş diğer Müslüman kardeşlerimizin ruhlarına bir FATİHA okuyunuz |
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve Çocuklukları |
07-12-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve ÇocukluklarıNİÇİN CAHİLİYE DÖNEMİ? Cahiliye dönemini yazmaya karar verdiğimiz ve bu konuda bilgiler toplamaya başladığımızda ziyaretimize gelen bir dostumuz: -Niçin cahiliye dönemi? Diye sormuştu Bizde ona: -İnen nurun gücünü, yüceliğini ve büyüklüğünü anlamak için, içinden çıktığı ortam karanlığının kesafetini bilmek gerekir diye cevap vermiştik Hz Muhammed'in (as) hayatını araştırdığımız sıralarda; gelmiş geçmiş ve gelecek En Büyük İnsana, özellikle batılı müsteşriklerce insafsızca saldırıldığını görmüş ve çok üzülmüştük Bu kişiler yaşadıkları dönemlerde geçerli olan yasalar, kurallar, âdetler, gelenek ve görenekler çerçevesinde fakat Onun yaşadığı dönem şartlarını göz önüne almadan Hz Muhammed'i (asv) değerlendiriyorlar, bu değerlendirme sonuçlarına göre yargılıyorlar ve O Mübarek İnsanı haksız bir biçimde suçluyorlardı Fakat yaşanan devirlerdeki farklıklar, o devirlerde yapılan aynı davranışları bile daha değişik şekillerde yorumlamayı gerektirmekteydi Bir dönemde gayet normal ve önemsiz karşılanan davranış ve tutumlar, bir başka dönemlerde çok önemli olabiliyordu Dolaysıyla bir kişinin hayatı inceleniyorsa her şeyden önce o kişinin yaşadığı devrin sosyal, ekonomik ve siyasal durumlarını; âdetlerini, gelenek ve göreneklerini çok iyi bilmek gerekiyordu Hayatı incelenen kişinin hayatının yorumu ancak bu bilgiler doğru tartılıp, değerlendirildikten, irdeledikten sonra mümkün olabilecekti Bu konuda incelediğimiz bazı eserler bizde; sanki Arap ırkını hor ve hakir görmek, küçük düşürmek için her şeyin yapıldığı, en küçük bir fırsatın dahi kaçırılmağı; âdet, gelenek ve göreneklere göre oluşan davranışları olumsuz yönde yorumlayarak mübalağaya kaçıldığı, olumlu yönlerinin görmezlikten, bilmezlikten gelinerek ilim kurallarına uymayan kasıtlı davranışlar içine girildiği, insafsız denebilecek bir şekilde eleştirildiği gibi bir yargının oluşmasına neden oldu Sanki bu eser sahipleri Arap ırkını hor ve hakir görerek, içinden çıkıp olan gelmiş, geçmiş ve gelecek En Büyük İnsanı hor ve hakir görme, küçük düşürme gayretleri içindeydiler Biz bu konuda tamamen objektif davranmaya çalıştık Bilim kuralları dışına çıkmamaya özen gösterdik Cahiliye Dönemi ismini verdiğimiz bu ikinci kitabımızda da Kuran-ı Kerim, İnciller ve ve sahih hadisler dayanaklarımız oldu Aralardaki boşlukları muteber bildiğimiz kitaplardan derlediğimiz bilgilerle doldurduk Objektif ve doğru bilgilerle hazırladığımızı inandığımız bu kitabımızın Cahiliye Dönemini doyurucu ve doğru bir şekilde anlatıp, tanıtan bir eser olması için elimizden gelen her şeyi yaptık Gerçekleri ört bas ederek peygamberimizi koruma gibi bir gayret içinde bulunmadık Peygamberimiz o kadar büyük ve Mübarek Bir Kişidir ki hiçbir faninin korumasına ihtiyacı yoktur Doğru bilgilere ulaşıldıkça Onun büyüklüğü ve yüceliği daha iyi anlaşılacaktır Bu konuda en ufak bir şüphemiz dahi yoktur Rabbimin bu çalışmamızı da hayırlara tebdil etmesini can-ı gönülden dilerim Hüdai ÇAKMAK |
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve Çocuklukları |
07-12-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve ÇocukluklarıBÖLÜM-I İSA’DAN SONRA GELİŞEN OLAYLAR Fetret devri, diğer anlamıyla cahiliye çağı; şanı yüce Allah’ın (cc) gönderdiği peygamberlerden İsa (as) ile Muhammed (asv) arasında olduğu gibi peygamberliğin kesintiye uğradığı, insanoğlunun peygambersiz, kılavuzsuz kaldığı zaman; durgunluk dönemi demektir Nitekim İsmail’den (as) sonra Muhammed’e (asv) kadar başka peygamber gelmeyen Yemen’deki Amâlika ve Mekke’deki Cürhüm kabileleri içinde bu dönem bir fetret devri sayılır İsa (as) ile Muhammed (asv) arasındaki fetret devri altı yüz senedir Bu iki peygamber arasında başka peygamber yoktur Bu nedenle İsa (as) ile Muhammed (asv) birbirlerine en yakın olan peygamberlerdir Hz Muhammed’in (asv) getirdiği dinin büyüklüğünü, ululuğunu ve insanlara sunduğu nurunu tam olarak anlayabilmek, kavrayabilmek için insanlığın koyu bir zulmet içine düştüğü, yolundan sapıttığı cahiliye devrini çok iyi bilmek gerekir Bu dönemlerde her ne kadar Allah’a (cc) şirk koşarak tevhit bozulmuşsa da; tevhit dini üzerinde bulunan ya da tevhit dinini arayan kişilerde bulunmaktaydı Fetret devrinde İbrahim’in (as) Hanif dinini arayanlar, bu din üzerinde bulunanlar, doğru yol üzerinde olanlardır * * * İsa (as) kırk gün havarilerin yanında kaldıktan, ge-rekli emirleri verdikten sonra tekrar göğe çekildi İsa’nın (as) göğe çekilmesinden sonra aralarında Hz Meryem’inde bulunduğu yüz yirmi kişilik bir müminler topluluğu Zeytin dağına geldiler Sürekli dua, tespih, tehlil içindeydiler Devamlı Allah’a (cc) hamt ve tespih üzerinde bulunuyorlar ve şükrediyorlardı Orada bulunan herkes gördüklerinden, duyduklarından çok etkilenmişti İmanla dolu doluydular İmanları dışlarına vurmuştu Yüzleri pırıl, pırıl parlıyordu İçlerinde bulunan Petrus ayağa kalkarak: -Kardeşlerim! Halletmemiz gereken çok önemli bir mesele var Bildiğiniz gibi Yahuda İskaryot İsa’ya (as) gönülden bağlı on ikilerden olduğu halde önderimize, öğretmenimize ihanet etmiştir Artık o bizden değildir Fakat yine de onun yerine birini seçmemiz, yerine doldurmamız gerekiyor Bunu yaparsak mezmurda yazılan ilahi emri yerine getirmiş olacağız Önderimiz, öğretmenimiz olan İsa’nın (as) yardımcılarının yeri hiç bir zaman boş ya da eksik kalmayacaktır Bunun böyle olması gerekir dedi On bir kişilik havari grubu Kudüs’e geldiler ve ikamet ettikleri evin üst katına çıktılar On ikilerin on ikinci olacak, Yahuda İskaryot’un yerine alacak kişinin kim olacağını tartıştılar İki aday vardı İkisi de birbirinden değerliydi Aralarında bir tercih yapma imkânı olmayınca kur’a çekmeye karar verdiler Kur’a çekmeden önce şöyle dua ettiler -Ya Rabbi! İçlerde, dışlarda olanları, yüreklerde bulunanları şüphesiz ki en iyi Sen bilirsin Şu iki adaydan hangisi daha hayırlı ise onu bize göster Onu bize işaret et İçlerinden en hayırlısını seç ve bize bildir Çekilen kura sonucunda on ikilerin on ikincisi Matiya isimli mümin kişi oldu Musa’nın (as) vefatından, İsa’nın (as) doğumuna kadar bin yedi yüz on altı sene geçmişti İsa (as) şanı yüce Allah (cc) tarafından göğe çekildikten sonra on iki havarisi bütün dünyaya dağıldılar ve İsa’nın (as) emri üzerine getirdiği dini bütün dünyaya yaymaya başladılar Havariler önce ırkdaşları olan İsrail oğullarının oturdukları bölgelere gittiler, onlara şöyle dediler -Ey İsrail oğulları! Dinleyiniz Bildiğiniz gibi Nasara’lı İsa (as) Tanrı’nın izin ve inayetiyle aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle varlığını, peygamberliğini göstermiş, Allah’ın (cc) resulü olduğunu kanıtlamış yüce bir kişiydi O körlerinizin gözlerini açtı, cüzamlılarınızı temizledi, hastalarınızı iyileştirdi, ölülerinizi diriltti Öyle olmasına rağmen; yasa tanımaz, Allah (cc) korkusundan, din ve vicdandan nasipsiz kişiler aracılığıyla Onu tutuklattınız, türlü işkencelere, hakaretlere uğrattınız Onun öpülmeye layık yüzüne tükürdünüz, Ona yumruk vurdunuz, Onu dövdünüz, sonra da çarmıha gerip, öldürmeye kalkıştınız Fakat bilmez misiniz ki toprağa peygamberlerin etleri haramdır Toprak peygamberlerin vücutlarını yemez, onları çürütmez Peygamberler her zaman diridirler Ne yaparsanız yapın, hangi kötülükleri uygularsanız uygulayın, siz onları öldürmeye hiçbir zaman muvaffak olamazsınız Siz İsa (as) Mesihi de öldüremediniz Bunu başaramadınız O, Allah’ın (cc) oğlum diye iltifat buyurduğu, çok sevdiği kulu ve resulüydü Bütün gayretlerinize rağmen Onu çarmıha gerip öldüremediniz Rabbimiz işkencelerinizin acısını Kuluna tattırmadı Aşağılamalarınız Onu daha yüceltti Rabbimiz Onu göğe kaldırdı Şüphesiz ki O tekrar yeryüzüne inecek, görevini tamamlayacaktır Bizler Onun yolunda giden, getirdiği nuru yaymakla, göstermekle, anlatmakla görevli kişileriz Bizler Onun tarafından kutsanmış, Rabbimizin izni ile Ona verilenlerin bir kısmıyla desteklenmişizdir Biz Ondanız Şunu iyice biliniz ki çarmıha gererek öldürmeye çalıştığınız, hakaretlere uğrattığınız kişi kesinlikle Mesih İsa’dır (as) O şimdi Rabbimizin yanındadır Geri dönecek, yarım bıraktığı işi bitirecektir… Onları dinleyen İsrail oğullarından bazılarının kalplerine bir hançer sokulmuş gibi oldu Betleri, benizleri soldu Yaptıkları büyük günahı anladılar Çok pişman oldular Havarilere: -Ey kardeşler! Bizler bilerek ya da bilmeyerek çok büyük bir günah işledik Yaptığımızı düzeltmemiz için ne yapmamız gerek? Diye sordular Havarilerde şöyle karşılık verdiler -Sizler çokça tövbe ediniz Allah’tan (cc) af ve mağfiret dileyiniz Sadakalarınızı artırınız Rabbim isterse Onun gölgesi altına girer, eteklerine sığınırsınız Bu, buna yetkili kişilerce yapılmış bir çağrıdır Bu çağrı size, çocuklarınıza, çocuklarınızın çocuklarına, uzakta ya da yakında olanların hepsine yöneliktir Doğru yol budur Siz bu yola girmek için acele ediniz dediler Bu çağrı sonucunda binlerce kişi onlara katıldı Bu kişiler kendilerini; elçilerin öğretisine, paylaşıma, ekmek bölmeye ve duaya adadılar İsrail oğullarının kalplerine her gün gittikçe artan; kıskançlığın, çekemezliğin getirdiği bir öfke ve bu öfkenin körüklediği ateşli bir korku düşmüştü Gördükleri, duydukları; öldürmeye çalıştıkları kişinin Allah’ın (cc) gerçek bir peygamberi olduğunu gösteriyordu Bunun vebalini hiç bir kişinin, hiç bir ırkın, hiç bir milletin kaldıramayacağını da biliyorlar, bunu bütün dehşetiyle hissediyorlardı Fakat koyu taassupları da gözlerini perdeliyor, pişmanlıklarını koyu bir öfkeye, acımasız bir düşmanlığa dönüştürüyordu Bu nedenle yeni dinin yayılmasını önlemek için ellerinden gelen her türlü düşmanlığı, engellemeleri yapmaktan geri kalmıyorlardı Devamı var |
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve Çocuklukları |
07-12-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cailiye Dönemi Ve Peygamber Efendimizin Ataları Ve Çocukluklarıİsa'dan (as) Sonra Gelişen Olaylar-2 Elçiler gittikleri yerlerde birçok harikalar, mucizeler yapıyorlardı Her gün sayıları artan imanlılar bir arada bulunuyor, her şeyi ortaklaşa kullanıyorlar, mallarını mülklerini satıyorlar, parasını ihtiyacı olanlara dağıtıyorlardı Her gün tapınakta toplanmayı âdet edinmişlerdi Bu toplantılarda bol, bol dua ediyorlar; sonrada evlerine gelip ekmeklerini bölüp paylaşıyorlar, içten gelen bir huzur içinde yemeklerini yiyorlar, bu arada Tanrı’yı övmekten, hamt etmekten de geri kalmıyorlardı Elçilerin yaşayışları halka bir örnekti Elçiler yaptıkları mucizeleri şaşkınlıkla baka kalan halka: -Ey İsrail oğulları! Bu yaptıklarımıza niye şaşıyorsu-nuz? Neden bizlere gözlerinizi dikmişte şaşkın, şaşkın bakıyorsunuz? Sanki şu mucizeleri biz kendi gücümüzle, dindarlığımızla yapmışız gibi İbrahim’in (as), İshak’ın (as), Yakup’un (as) Tanrısı atalarımızın Tanrı’sı, kulu İsa’yı (as) yüceltmiştir O mucizeleriyle ölülerinizi diriltip, hastalarınızı iyileştirirken siz Onu nankörlükle ele verdiniz Hatırlarsanız Vali Platus Onu bırakmak, salıvermek istediği zaman siz bunu reddetmiştiniz Bir haydudu Ona tercih etmiştiniz Tanrı’nın sevdiği kulunu reddedip, bir katilin salıverilmesini istemiştiniz Bu koyu taassubunuzun yol açtığı büyük bir yanılgıydı Siz karanlık dünyanızı aydınlatacak Güneşinizi söndürmeye çalıştınız Fakat yüce Rabbimiz Onun sönmesine izin vermedi Biz bunun tanıklarıyız Biz Onu şu gözlerimizle gördük, şu kulaklarımızla duyduk Bu ise içimizin imanla dolmasına neden oldu Şüphesiz ki şu şaşkınlıkla bakıp durduğunuz mucizeleri yapma gücünü bizlere veren etkin ve güçlü imanlarımızdır Cehaletin kararttığı ufukları bilgi Güneşinden başka hiç bir şey aydınlatamaz Cehaletin çıkardığı o büyük yangını bilgiden başka hiç bir şey söndüremez Ey kardeşler! Bizlere dinleyiniz Söylediklerimize kulak veriniz Daha önce yaptığınızı yapmayınız Söylediklerimize kulak tıkamayınız Yüzlerinizi bizlerden çevirmeyiniz Yöneticileriniz gibi sizinde cehaletiniz nedeniyle böyle davrandığınızı biliyoruz Şunu iyi biliniz ki Onun gelişi ve gidişi Rabbimizin izniyledir Bu Rabbimizin takdiridir Gerçek olan şu ki bu sizin için yaman bir imtihandı Günahlarınızın affı ve bunun sonucu tertemiz olmanız için tövbe edin ve gecikmeden Tanrı’ya dönün Böyle yapın ki Rabbimiz sizlere yenilenme fırsatı versin Mesih İsa (as) şüphesiz ki her şeyin yeniden düzenleneceği zamana kadar gökte kalacak, o gün görevini tamamlamaya tekrar gelecek, Son Nurun ışığıyla insanlığı tekrar aydınlatacaktır O, Ondan sonra doğacak Güneşin müjdesidir O müjde sondur Ondan sonra başka bir Güneş doğmayacaktır Tanrı, İbrahim’e (as) şöyle demişti “-Rabbin Senin soyundan bir Kulunu insanlığı kötü yoldan döndürmek için gönderecektir” Rabbimiz sözünü tuttu Şüphesizki O sözünü tutan, vaadini yerine getirendir Fakat siz, sizi Kötü Yoldan Döndürecek Olana inanmadınız Onu çok kötü bir ret edişle ret ettiniz Bari Onun müjdesini inanınız Devamı var |
|