Siyer 15 |
07-12-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Siyer 1515 İLK VAHİY Otorite ve saygınlığının dışa vurmasından kısa bir süre sonra, Muhammed (sav) zaten bilincinde olduğu ruhsal olayların yanısıra bazı güçlü içsel işaretler almaya başlamıştı Bunların nasıl olduğu sorulduğunda onların, uykuda iken gelen «Şafağın söküşü gibi gerçek görüntüler»[color="#0066cc"] olduğunu söylerdi Bunların sonucunda tenha yerleri tercih etmeye başladı ve Mekke'nin üstündeki tepelerden birine, Hira dağındaki bir mağaraya, inzivaya çekilmeyi adet haline getirdi Bu Kureyş geleneklerine yabancı ve garip bir olay değildi Çünkü inziva İsmail oğulları arasında gelenek haline gelmişti Her nesilde, belirli bir süre insanların dünyasından el çekip yalnız kalmayı tercih eden birkaç kişi bulunurdu Bu eski, fakat hâlâ uygulanan geleneğe uygun olarak Muhammed (sav), yanına biraz yiyecek alır ve birkaç geceyi Allah'a ibadetle geçirirdi Daha sonra ailesine döner, tekrar yiyecek ve gerekli şeyleri alıp geri giderdi Bu yıllarda arasıra, şehirden ayrılıp, mağaraya yaklaştığında şöyle sesler duyardı: «Ey Allah'ın Rasu-ıü, sana selâm olsun»[color="#0066cc"] Geriye dönüp kimin konuştuğunu araştırdığında ise kayalar ve ağaçlardan başka kimse göremezdi Ramazan, geleneksel inziva ay'ı idi Kırk yaşında iken Ramazan'm sonlarına doğru bir gece yalnızken ona insan şeklinde bir Melek geldi Melek ona «Oku!» dedi O, «Ben okuma bilmem» deyince, kendi anlattığı şekliyle şunlar oldu: Melek beni aldı ve dayanabileceğim son noktaya kadar sıktı Daha sonra beni bırakıp: «Oku!» dedi Ben «okuma bilmemi» dedim, beni tekrar aldı ve sıktı ve tekrar takatimin son noktasında bırakıp, tekrar «Oku!» dedi, ben yine «Okuma bilmem» dedim Beni üçüncü defa aynen sıktı ve bıraktığında şöyle dedi: Yaratan Rabbinin adıyla oku O, İnsanı bir kan pıhtısından yarattı Oku, senin Rabbİn en büyük kerem sahibidir; Kİ O, kalemle (yazmayı) öğretendir, insana bilmediğini Öğretti (A'lak : 1-5)[color="#0066cc"] O, bu sözleri meleğin arkasından tekrarladı ve melek onu bırakıp gitti Daha sonraları şöyle derdi: «Sanki kelimeler kalbime yazılmışta»[color="#0066cc"] Fakat O, kendisine şairlere olduğu gibi bir cinin musallat olmasından korktu Bu yüzden hemen mağarayı terketti, dağdan inerken yukarıdan bir sesin şöyle dediğini duydu: -Ey Muhammed, sen Allah'ın Rasulüsün, ben de Cebrailim» Gözlerini yukarı çevirdi, onu mağarada ziyarete gelen kimse ordaydı, fakat şimdi aslen melek şeklindeydi, tüm ufku kaplamıştı Tekrar «Ey Muhammed, sen Allah'ın Rasulüsün, ben de Cebrail'im» dedi Peygamber, meleğe bakmaya devam etti; daha sonra gözlerini ondan çrivirdi Fakat nereye baksa Melek oradaydı; doğu, batı, kuzey, güney tüm ufku kaplamıştı Nihayet melek ondan ayrıldı, o da evine dönebildi Hızlı hızlı çarpan kalbiyle yatağına uzanıp Hatice'ye «Beni örtün[color="#0066cc"] Beni| örtün!»[color="#0066cc"] dedi Birden telaşlanan Hatice ona hiçbir şey sormadan bir örtü getirdi ve üzerine örttü Korkusu biraz geçtiğinde Muhammed (sav), ona, gördüklerini ve duyanlattı; bunun Üzerine Hatice, yaşlı ve kör bir adam olan kuzeni Varaka'ya gitti ve olanları haber ver di O da: -Hay Mübarek» dedi, «Varaka'nın nefsine Hakim olana yemin ederim ki Muhammed'e, Musa'ya gelen Namus* gelmiştir Muhammed halkının peygamberidir Git onu teskin et» Hatice eve döndü ve aynı sözleri Muhammed'e (sav) tekrarladı Bunun üzerine Muhammed (sa v), Tann'ya adadığı ibadet günlerini tamamlamak için gönlü rahat olarak mağaraya döndü, ibadetini bitirdikten sonra adeti üzere Kabe'ye gitti, tavafı tamamladı Daha sonra Mescid'de oturanlar arasında gördüğü yaşlı ve kör Varaka'yı selamladı Varaka ona: «Ey kardeşimin oğlu, bana gördüklerini ve duyduklarını anlat» dedi Peygamber olanları anlatınca, Varaka ona da Hatice'ye söylediklerinin aynısını tekrarladı Fakat bu kez şunları da ekledi: «Sana yalancı diyecekler, kötü davranacaklar, sana savaş açacaklar ve seni kovacaklar, ben o günleri görürsem Allah için sana yardım edeceğim»[color="#0066cc"] Ona doğru eğildi ve alnından öptü Peygamber daha sonra evine döndü Hatice ve Vuraka'nın ona güven vermesinden sonra kendisine olan güveni semadan gelen ikinci vahiyle iyice güçlendi ikinci vahyin nasıl geldiği kaynaklara kaydedil-, memiş, fakat Peygamber'e nasıl geldiği sorulduğunda, iki şekilde cev&bını vermişti: «Bazen o bana zil sesi gibi geliyordu, bu en zor ve ağır olanıydı; zil sesleri (çınlamalar) mesajı anladığım anda kesiliyordu Bazen de Melek bir insan şeklinde geliyor ve konuşuyor, ben de konuştuklarını ezberliyordum[color="#0066cc"]» Bu ikinci vahiy bir tek harfle, daha sonra Kurandaki bir çok surenin başında yeralacak olan harflerden, ilkiyle başlıyordu Harfin hemen arkasından ilâhî bir and geliyordu İlk vahiyde de Delirtilen Allah'ın insana Öğretme aracı olan kalem üzerine yemin ediliyordu Kalemden, sorulduğunda Peygamber şöyle dedi: «Allah'ın ilk yarattığı şey kalemdi Kâğıdı yarattı ve kaleme 'Yaz!' diye emretti Kalem «Ne yazayım?» cevabını verdi Allah: «Kıyamete dek yarattıklarımla ilgili benim İlmimi yaz» dedi Daha sonra kalem verilen emri yerine getirdi»[color="#0066cc"] Kaleme and içtikten sonra, bir de onun yazdıklarına and içiliyordu Semada Meleklerin kâğıtlara yazdığı şeylerden biri de, daha sonra İndirilen vahiylerde Levh-i Mahfuz'da yazılı 'şerefi üstün bir Kur'an[color="#0066cc"] ve kitabın anası (Ra'd: 39) olarak geçen, Kur'an'ra semavî arkitipidir Yani ona da and içiliyor Bu iki yemini teselli takip ediyor: «Ntm Kalemr ve satır satır yazdıklarına andolsun Sen, Rabbinin nimetiyte bir deli değilsin Gerçekten senin içtn kesintisi olmayan bir ecir vardır Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin» (Kalem: A-4) Bu ilk vahiyler geldikten sonra, belli bir sûre vahiy kesintiye uğradı Peygamber, Hatice'nin sürekli teselli etmesine rağmen göklerin gazabına sebep olmasından korkuyordu Sonunda bu sessizlik bitti ve onu temin edici bir vahiy geldi : «Kuşluk vaktine andolsun, 'Karanlığı iyice çöktüğü» zaman geceye, Rabbin seni terketmedi ve darıtmadt da Şüphesiz senin için son olan, İlk olandan (ahiret, dünyadan) daha kaytrltdtr Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın Sen bir yetim iken seni bulup da barındırmadı mı? Ve seni yol bilmez iken, 'doğru yola yöneltip iletmedi mi? Bir yoksul iken sent bulup da zengin etmedi mi? öyleyse, sakın yetimi üzüp-kahretme isteyipdi Unem de azarla-ytp-çtktşma Rabbinİn nimetini İse, durmakstzın anlat» (Duka: 1-11} |
|