Aze İle Berdan |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Aze İle BerdanAsırlık sevdalar gördü bu topraklarYok sayılmış kültürleri,dillerine rağmenVe bu topraktan yükselen her çığlık sevdaya bir nefes daha kattıYaşamanın yoksulluğu içinde hiç vazgeçmediler umut etmektenTarihin tozlu sayfalarında kimsesizliklerine terk edildiklerinde onlar aslında yeniden geliyorduDillerinde türküleri,yüreklerinde bitmek bilmez sevdaları ile Yok olması da mümkün değildi aslında,kanlarında hızla dolaşıyordu bu ateşSevdaları için dağları mesken bellemişlerdiYorulmadan,umutsuzluğa düşmeden dolaştılar her karışını bu eşsiz kayalıklarınÇoğu oralarda can verdi ama dönmedi sevdalarındanVe her biri nesilden nesile yayılacak destanlar yazdı bu topraklarda sevdaya dair İşte bu destanlardan biriydi Aze ile Berdan'ın kiAynı toprakta,aynı acılarda yeşermiş iki yürek,iki dinmez ateşOnların öyküsü birçoğununki kadar ünlü olmadı belki ama diğerlerinden daha az hüzünlü de değildiMutlu sonla biten aşk türküleri sadece şehirlerde olurduOnların dağlarında,törelerinde mutlu sonlar olmazdı Aze; üç köyün heybetli ağası Haydar'ın nazlı kızıydıHer gün batımında sonu görünmez sofraların kurulduğu,misafirin eksik olmadığı bir ağa evinin kızıydı AzeAnası karlı bir kış sabahında dayanılmaz sancılarla kıvranırken ve sıkarken dişlerini bağırmamak için sıktığı döşeği parçalarken geldi dünyayaAğa oğlan istemişti ama olmadı Delal kadının yapacak bir şeyi de yoktuUtancını aldı bastı bağrına,ilk sütünü doğururken dökmediği gözyaşlarıyla verdi Aze'nin ağzınaTöreler ağırdıDelal kadın acılıAğa kabullendi Aze bebeğiKabullenmemekte mümkün değildiO boncuk gözleri,gece karanlığı saçları nasıl olurda görmezden gelirdiÇok geçmeden baba kız at tepelerinde birlikte gezer oldularAze'nin ardından gelen üç nur topu gibi oğlan bile vazgeçirememişti ağanın sevgisiniZordur o töreler arasında baba-kız ilişkileri Birde Berdan vardı kiYağız,yüreği berk bir delikanlıSesi çığlık olurdu rüzgarda,gezdiği yollar baharBir türkü söylerdi ki bütün dağ köyleri irkilirdi uçurumlarda yankılanan sesiyleÇobandı babası gibiO koca köy sahibi ağanın emrindeki bir çobanAnasının gözbebeği,babasının tek umudu Dağlarda kardelenlerin yüzünü göstermeye başladığı zamanlardıAze'nin yüreği dağlardıNe vakit dağlara çıksa bir ceylan olur her köşesini gezerdi Berdan uçurum başında türkü söylerken Aze ile göz göze geldiAynı köydeydiler ama bilmediler hiç birbirleriniSesi kesildi Berdan'ın,suskunluğu çığlık oldu dağdaAze uçurum kenarında bakmakla yetindi sadeceDöndü arkasını koşarak uzaklaştı oradan Berdan öylece kaldıGördüğü düştü;güzel ömürlük bir düş Akşam eve vardığında anasına anlattı gördüğü düşüAnası ''oğul rüya görmüşsün'' dediBerdan Ne gördüğünü biliyorduAze başka bir diyarda başka düşlerdeydi Her gün gitti Berdan o uçurum kenarına yeniden gelecek diyerekAdını,kim olduğunu bilmediği ceylana vurulmuştuAze hiç gitmedi o uçuruma bir dahaGitmedi gitmesine ya yüreğindeki ateş her gün biraz daha büyüdüAt tepelerinde dört nala geçtiği patikalardan sevdası yayıldı dört yanaYüzüne sürdüğü hüzün sevdanın hediyesiydiO neşe dolu kız gitmiş düşler içinde yaşayan bir sevdalı gelmişti Bir sabah ağanın evine emir almak için gitti BerdanUsulca kapılar açıldıİlk kez girdiği bu kapının ardında onu bekleyenlerden habersizdiBaşını kaldırdı şöyle bir süzdü etrafıBahçenin dört yanında yaşını tahmin edemediği kavak ağaçları vardıİnsanı sarhoş eden çiçek kokuları''Böyle gel'' dedi ağa güçlü sesiyleBerdan ilerlediMasa başında ağanın ailesi oturmuştu Berdan'ın öne eğik başını kaldırmasıyla her şey değiştiSanki o uçurumun başında yeniden karşılaştılar Aze ileGözlerindeki o ışık baş döndürüyorduAğa;hasta hayvanların durumunu soruyordu ama Berdan dan ses çıkmıyorduSanki orda değildiBir ceylanla o uçurum kenarında geziyorduUzun bir vakit sonra kendine geldi ağanın bağırmasıylaAğa emirleri ardı ardına sıraladıBerdan koyup ceplerine gördüğü düşleri dağlara vurdu kendiniAze kızda peşinden kendini uçurum kenarında bulduBir tek kelime söylemediler birbirlerineSadece gözlerinde yok oldular sevdanınZaman durduUmut dağlardan yüce olduYıldızlar yağdı üzerlerineUçurumun iki ayrı köşesine sığınmış iki sevdaBitmez hasret başladı körpe yüreklerde Bu sevda dinmez olduUzun süren gecelerde Berdan gözünü ayırmadan yıldızlardan uçurum kenarındaki o ceylanı düşlediTöreler böyle olmasaydı keşke de gidip alsaydı Aze'yiTöre sevda dinlemedi,yürek dinlemezdi Bir hazan sabahında dört nala gelen atlılar dayandı ağanın evineGiyinmiş kuşanmış ağır misafirlerHemen sofralar kurulduAğanın yüzünle hüzünle karışık bir sevinç vardıAze kız her şeyden habersiz hürmet ediyor gelen misafirleri ağırlamaya yardım ediyorduGelen misafirler o yüce dağların eteklerindeki köylerden birinin ağasıydıDillere destan olan güzelliği ta oralara varmıştıBüyüyüp serpilmişti aze göz açıp kapayana kadarGüzelliği mutsuzluğu olacaktıSevdası sürgün Ağa bir çırpıda nasılda söyleyiverdi ''Aze'yi gelin almak isteriz köyümüze'' diyeBilmeden dünyanın nasıl başına yıkılacağını,nasıl ölüp ölüp dirileceğini Aze'ninOdasına kapandı nazlı ceylanGözleri yağmur döken bulut olduYüreği acıyla dolduNasıl olurdu,nasıl varırdı? Ertasi sabah uçurumun kenarına gittiBerdan usulca yaklaştı sevdalısınaKavuşan iki yürek , vurdu kendilerini dağlaraDağ yüceydiNice yiğitleri,sevdaları bağrına basmış gizlemiştiOnları esirgemezdi korur,saklardı Bir mağaranın içine sığındıklarında yüreklerinde sadece sevdaları vardıTek bir korku yoktuGelecek en elim son, ölümdü gerekirse hazırdıİki koca günü mağaranın soğuk duvarlarına yaslandılarAz sonra ayrılacak ellerinden habersiz sımsıkı tutundular birbirlerineDışarıda öfke vardı,dışarıda hüzün,kan kokusuTörelerin ağır bedelleri iyice yaklaşmıştı sevdalarına şahit olan mağara duvarlarınaDüşlerinden ötede bir yerde mutluluk yoktu onlar içinKapanan gözlerinden süzülürken yaşlar geçirdikleri iki günü kar sayacaktı yürekler Önce silaha sürülen mermi sesleri çınladı mağarada,sonra bir ağanın öfkesiÇekip aldılar Aze'yiacımadan kopardılar iki yüreğiSuskundu iki çift gözSuskundu sevda türküleri söyleyen diller Berdan dönmedi o dağdan bir daha geriHep bekledi yeniden nazlı ceylanına kavuşacağı günleriO gün hiç olmasa da bekleyecektiBeklemek acısını dindirecekti Aze bir hafta içinde gelin verildi Sesi çıkmadı,acısı dinmediO gülen gözleri hiç gülmediÇalan davullar bedene inen kamçı oldu o geceAğa bilmedi yüreği başkasının,bedeni başkasının olan ceylanın ölüden farksız olduğunuAtlar üzerinde yeni yurduna giderken Aze gelin,dağlardan azenin türküsünü çığlık çığlığa söyleyen Berdan yakıyordu herkesin yüreğiniOnu en iyi dağlar anlamıştı Dağların eteğinden geldiler Aze'yi gelin almaya Aze'nin gece saçına,ak duvağı takmaya Düğün dernek kurulur, Sofralar dizilir Aze'nin gece saçına, Yıldızlar serpilir Aze'nin yüreğinde Bir başka sevda gizlidir Aze'nin gece saçına, Yıldızlar serpilir Aze bizim aze,yüreği yiğit aze Gözleri güleç aze Veremem veremem veremem azemi ellere Her mısrası hüzne döndü o gece Berdan'ın dilinden süzülen türkü Haydar ağa binlerce kez öldüYüreğine sığdıramadığı bu sevdayı duran kalbiyle ödediAynı anda düğün ve cenaze vardı Berdan'ın yaşlarını bilmediği o kocaman konakta Evden giden iki yürek için en çok gözyaşını Delal kadın döktüDinmez sızılarla yumrukladığı göğsündeki ateşi dindiremediTırnaklarının arasına yerleşen yüzündeki derilere, yanık sesiyle yayılan ağıtlar eşlik etti Aze gelin usul usul Berdan'ın yarım kalan türküsünü tamamladı Bir şahin uçur dağlara Aze'nin sevdiği o insana Bir şahin kanadında Dağlara Berdan sevdasıyla yaşadı yıllarca o dağlardaAze'de onunla yaşadı düşlerdeBir soğuk kış gününde daldığı rüyadan uyanamadı BerdanHaberi aldığında Aze, çoktan sevdiğinin bedeni toprak olmuştuYarım kalan düşleri nazlı ceylan tamamladı o uçurumun başındaSevdasıyla birlikte bir şahin gibi süzüldü uçurumun derinliklerineBedenini özgür kıldı ve sevdasınıNe töreler engel olabildi,ne ağalık baskısıDinmez sevdası ve acılı yürekleriyle iki can kavuştu düşlerine Asırlık sevdalar gördü bu topraklarYok sayılmış kültürleri,dillerine rağmenVe bu topraktan yükselen her çığlık sevdaya bir nefes daha kattıYaşamanın yoksulluğu içinde hiç vazgeçmediler umut etmektenTarihin tozlu sayfalarında kimsesizliklerine terk edildiklerinde onlar aslında yeniden geliyorduDillerinde türküleri,yüreklerinde bitmek bilmez sevdaları ileYok olması da mümkün değildi aslında,kanlarında hızla dolaşıyordu bu ateşSevdaları için dağları mesken bellemişlerdiYorulmadan,umutsuzluğa düşmeden dolaştılar her karışını bu eşsiz kayalıklarınÇoğu oralarda can verdi ama dönmedi sevdalarındanVe her biri nesilden nesile yayılacak destanlar yazdı bu topraklarda sevdaya dair |
|