İki Gölge Var İçimde |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İki Gölge Var İçimdeİki Gölge Var İçimde Öyküsü - Erol Balcı - İki Gölge Var İçimde Hikayesi - Hikayeler Işık oyunlarını seviyorum Müthiş güzel; gizem dolu içinde Biliyorum; Tanrı ışıkta gizli Ondandır; nerede bir ışık huzmesi görsem, soluklanıyorum hemen İçim, karanlıkları çağırdığında Ben de güneşe, aya, yıldızlara kaçıyorum Gökyüzü evim oluyor böyle anlarda Usulca bırakıyorum kendimi ışığın kollarına Ne müthiş bir keyif, ne hızlı bir yolculuk böyle Ve dünya büzüldü, küçüldü insan Benliğimiz sürgüne gönderildi, ruhlarımız şeytanla anlaşma içinde Karanlıklardan bahsetsem de, aldırmayın bana ne olur Işık oyunları saklı benim hep içimde Yüreğimin, beynimin en güzel yerlerinde Kendi özümüz, döner elbet bir sürgünde Uzun yazacağım Kısa yazamıyorum işte Üstelik vaktim de yok benim Biliyorum; sıralı noktalar arasında çok soluklanıyorum İşte bu anda; tam da bu anda ışığın kollarında oluyorum Zaman genleşiyor o an Ve uzun oluyor her şey böylece Öyleyse; sormalıyım hemen sorumu Bir yanlış, yüzlerce doğruyu siler mi Ve neden üç yanlış bir doğruyu götürür de; üç doğru bir yanlışı silmez sizce Çelişkiler, zıtlıklar karşısında şaşırıyorum, içim acıyor yine Bu ne yaman bir içsel çelişkidir böyle Oysa çelişkiler ve zıtlıklar içinde yürümüyor mu bilim sizce Günlerdir; bir ihanetin izini sürüyorum Dedim ya; ışığın peşine düşmüşüm yine Yer yer yarı gölgeler çeviriyor etrafımı Bazen, zifiri karanlıklar kesiyor yolumu işte Söyleyin bana ne olur Kaç insan kendini sürgün hisseder Doğduğu yerler, doyduğu yerler, üstüne üstüne gelir mi insanın bazan Kendi yurdunda, yabancı hisseder mi kendini insan Kendi yurdumda sürgünüm nicedir Dipsiz, derin kuyulara düşüyorum Üstelik sürgün olmak; kolay da değil biliyorum, aldırmıyorum; yürüyorum Nereye gider bu yol, bu kıvrımlar Ne önemi var Aldırmıyorum, yürüyorum işte Gençliğinde, çok daha güzel ve etkileyicimi yazar ki insan Duyguları ölmemişken hani Yaralar, çabuk iyileşirmiş ya gençlikte Ve umut her zaman taptaze Hayaller zengin, patlamalı bir motor varken içimizde Yaşlandıkça, büyüyor mu içimizin gölgeleri yoksa Karanlıklar devleşiyor mu içimizde Gittikçe daha mı karamsar oluyoruz acaba Yaralarımız da geç kabuk bağlıyor artık Kanamalarımız daha mı uzun sürüyor sizce Parmaklarım reddediyorlar sanki kelimeleri kodlamayı İlginç bir duygu bu yaşadığım Denize, gökyüzüne, yıldızlara, insanlara bakıyorum Ve hiç bir şey hissetmiyorum Yokluyorum kendimi Kızgın değilim, Kırgın da değilim oysa Sanki bir şırıngayla beynimin duygu kısmı çekilmiş, alınmış benden Zorla öğretilmiş bir yaşam çaresizliğinin içinde kaybolmuş gibiyim Yolumu bulamıyorum Yaşlanıyor muyum ne Ne demiştin oysa Hani ışığın kollarındaydın sen Seviyordun ya ışık oyunlarını Ne oldu Bir yanın karanlıklar içinde olsa bile; kocaman yanın ışığın kollarındaydı hani Peh! Hadi canım sen de Bırakmıyor yakamı içimdeki şüphe Başkalarını tanıdıkça, insan kendini de tanıyor elbet İhanet her yerde Bir yanlış, yüzlerce doğruyu boğacak Bir güvensizlik, bir şüphe sarmış dört bir yanı Kemirilirken insanlığın değerleri bir bir Ülkemin yüksek değerleri alınırken ayaklar altına Mikroplar, dev gövdelere tutunmuşken hani Sorumsuzluk ve keyfiyetsizlik kol gezerken Erken gitmektir tek korkum işte Ne var ki; her karanlık, içinde bir güneş de taşıyor elbet Umutlu olabilmek için bu bile yeter insana, insan olabilene Ne demişti büyük üstat^'Giderayak işlerim var bitirilecek; giderayak' Ve ellerime söz geçirmeliyim yine İki gölge sessizce izliyor birbirini içimde Gölgelerden biri daha koyu ve daha siyaha yakın sanki Hiç konuşmadan yürüyorlar bir süre Ve dönüp baktılar birbirlerine Zaman, zamanı kovaladı Tıpkı masallardaki gibi dere tepe aştılar Okyanuslara ulaştılar Yüksekçe bir dağın dibinde fısıldaştılar Yarım kalmazdı hiçbir şey Her şeyin bir finali de vardı elbet Finalde buluştular Adaletin sembolü terazidir dedi ışık Ve terazinin bir gövdesi, iki de kefesi var Daha duyarlı tartımlar yapan, teraziler de vardır elbet dedi gölge Işık ve gölge; bir gerçeğin iki yüzü Ölçmede buluştular Işık bu, anlatacak karanlığa sözünü Ölçme; kendi cinsinden birim kabul edilen bir büyüklükle, ölçülecek büyüklüğün karşılaştırılmasıdır Nasıl ki elma ile armut toplanmazsa, metreyle de ağırlık ölçülemez ki Ve hayat hep dengeler üzerine kuruluyor Ve gövde taşıyor kefeleri elbet Karanlık ve daha koyu karanlık, gülümsediler Kefelerin sağlam olması, tartmak istediklerinizin güzel ürünler olması önemlidir kuşkusuz Ya gövdeyi yiyip bitirebilecek bir kurt düşerse içine Sağlam kefeler de bir gün bozulur böylece Ve yere düşer her şey, tartılamaz olurlar işte Işık bu; durur mu hiç Devam etti anlatmaya işte Bir ağacın gövdesidir yükü omuzlayan Ya bir gün girerse mikrop içine Yaprakları güzel, Meyveleri güzel derseniz Ancak bir kaç mevsimlik olur övgüleriniz Ne meyve kalır dalda bir gün, ne de güzelim yapraklar geriye işte Kefeler, ürünler ve gövdesi terazinin Sizce hangisi Karar sizlerin elbet Yüzlerce güzellikler taşıyabilir içinde insan İnsan olma adına güzellikleri savunabilir, ömrünü bu yolda da harcayabilir Ama gün gelir öyle bir yanlışlık yapar ki Silinip gider ve kendini tarihin tozlu sayfalarında bulabilir böylece Yapabileceğimiz bir yanlış, bir kalemde siler atar her şeyi işte Yüzlerce doğru bir yanlışı gölgeleyemez bazen Ve gün gelir gölgenin altında silinip kaybolur her şey İnsan kim gölge kim Doğrular ne Yanlışlar ne Terazi; elbet bir gün lazım olur herkese işte Ve bazen bir söz, ya da ne bileyim yapmış olduğumuz bir eylem, tüm kişiliğimizin önüne geçebilir de Siz, sadece o sözle ya da eylemle anılırsınız Kişiliğiniz, kimliğiniz silinir ama o söz kalır geriye Bazen sözleriniz siz olur ve adınız bile unutulur işte Yaşadığımız toplumsal çalkantı, bu altüst oluş, tozu dumana katan sarsıntılar endişelendirmemeli bizi Gerçek özümüz dönmeli sürgünden Hem ışık taşımıyor muyuz içimizde Farid Farjad çalıyor geceye İçimde iki gölge saklı; diplerde Bir yanlış; silmesin doğruları ne olur Gövde; gövdemizdir Terazi lazım olur bir gün herkese Kemanın sesi, nasıl yakmaz ki içimi Minörler, majörler hikâye Işık; hadi ateşle beni yine Erol Balcı |
|