Filiz Örtmen |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Filiz ÖrtmenFiliz Örtmen Hikayesi - Hüzün Hikayeleri - Can Dündar Yazıları 15 yıl önceydi Duygu Asena’nın çıkardığı Negatif Dergisi’nden genç bir muhabir röportaja geldi Sohbet esnasında öğretmen olduğunu öğrendim Tayini çıkmış, Diyarbakır’ı çekmişti İstanbul’u, doğduğu şehri, ailesini, işini, köpeğini, konforunu bırakarak gidecekti Öyle coşkulu ve kararlıydı ki, idealizmine hayran kalmıştım Röportaj dergide basıldıktan sonra teşekkür için aradığımda Silvan’daydı Bambaşka bir hayata başlamıştı * * * Bir süre sonra Diyarbakır’da dört öğretmenin öldürüldüğü haberi geldi Yüreğim cız etti Aradım; telefonda sesi titriyordu O ara NTV, konuyla ilgili konuşacak birini arıyordu Onun adını verdim Televizyona çıktı; Güneydoğu’da öğretmen olmanın cennetini, cehennemini anlattı İzleyenlerin hayranlığını kazandı İşte o kız, sonraları Milliyet’in Kültür Sanat Servisi’nde çalışmaya başladı Ardından çalıştığı servisin müdürü oldu Milliyet Sanat’a geçti Orada da Genel Yayın Yönetmenliği’ne yükseldi Milliyet Kitap çıktı; onun yönetmeni oldu Ve nihayet yazarlığa soyundu: Diyarbakır Silvan’da bir öğretmen olarak yaşadıklarını sımsıcak, samimi bir dille kağıda döktü “Kaç Zil Kaldı Örtmenim”, Filiz Aygündüz’ün imzasıyla yayımlandı (Doğan Kitap, Aralık 2010) * * * Ailesi götürmüş Filiz’i Silvan’a… Oraları ilk görüşü… Yolda jandarma birkaç kez çevirip kimlik kontrolü yapmış “Öğretmenleri öldürüyorlar” haberi dilden dile geziyormuş Her an her şey olabilir tedirginliği… Toprak damlı kerpiç evler… Kaldırımlarda kürsilere kurulmuş işsiz erkekler… “Giyiminize dikkat etseniz iyi olur” nasihatleri… Köşe başlarında panzerler… Sandık odası büyüklüğünde derslikler… Öğretmensizlikten boş geçen dersler… İkinci sınıfta, hala okuma yazma bilmeyen öğrenciler… İstanbul’daki huzurunuzu bırakıp bu manzarada öğretmenlik yapar mıydınız? Yapıyor Filiz… Çünkü dersleri boş geçtiği için gün boyu toz toprak içinde oynayan, eli yüzü kir, pas içinde çocukları görüyor Sıfıra vurulmuş kafalarıyla oğlanlar, don lastiğiyle bağlanmış saçlarıyla kızlar, koluna, beline sarılıyorlar “Sen bizim örtmenimizsen?” diye soruyorlar Koca koca gözleriyle “Sen de gitme” diye bakıyorlar İstanbul’da kendisini böyle hasretle bekleyen kimsesinin olmadığını düşünüyor Filiz… Yeniyor korkularını… Ve kalmaya karar veriyor * * * İlk ders “Hadi resim yapalım çocuklar” deyip ne çizdiklerine bakmak için sıraların arasında dolaşıyor Filiz öğretmen: Gökyüzünde uçaklar… Düşen bombalar… Sokaklarda panzerler… Masa altında saklanmış insanlar… kan kırmızılar… İşte böyle bir okulda, her sabah “Türküm doğruyum” diye sınıfa giren Kürt çocuklarına nasıl öğretmenlik yaptığını anlatıyor Filiz Aygündüz… Okudukça her satırında oralarda hayatı pahasına görev yapan öğretmenlerin fedakârlığına şapka çıkarıyorsunuz Ve şu tartışıp durduğumuz “iki dilli hayat”ın ne demek olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz “Kaç Zil Kaldı Örtmenim”, Güneydoğu gerçeğine açılmış, yalansız bir pencere ve bugünlerde okunacak en iyi kitap… Can Dündar |
|