Yüz Yıllık Yalnızlık |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yüz Yıllık YalnızlıkYüz Yıllık Yalnızlık Yazısı - Yüz Yıllık Yalnızlık İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları Babamı ikinci kez ağlarken gördüm Tuhaf bir çaresizlik hissediyormuş insan Babamın babası öldü Yazılarımda, söyleşilerimde sıklıkla kendisinden söz ettiğim bir asırlık Abbas dedem 9 çocuğuna, 30 torununa ve 28 torun çocuğuna sessiz sedasız veda etti Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna, Atatürk devrimlerine, Dersim isyanına, bugüne dek kurulmuş bütün hükümetlere, toprak reformuna, “Vatandaş Türkçe Konuş” dönemine, bir başbakanın asılmasına, bütün darbelere, okuma yazma ve silah seferberliklerine, Cumhuriyetin bütün cumhurbaşkanlarına, köy baskınlarına, koruculara, insanoğlunun Ay’a gidişine, iki dünya savaşına, Demirperde ülkelerinin oluşumuna, onların yıkılışına ve Avrupa Birliği’nin kuruluşuna, Sovyet devrimine ve Glasnost’a, köylerin adlarının değiştirilmesine, onlarca depreme, kar ve sel felaketlerine, evlatlarının ve torunlarının ölümüne şahit olmuş bir çınar Yaşlılıktan kıpırdayamaz halde, “artık ölmek bir nimet” diye fısıldarken gitmiş Şu anda bütün çocukları ve torunları hepimiz, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından toplandık Ne tuhaf Birbirine sarılıp ağlayan halam ve babama sessizce bakıyoruz sadece Tesellisi yok *** Gözyaşları gülüşmelerle karışıyor Herkesin elbette komik bir anısı var Dedemin dertleri Türkiye’yle eşti hep Köy isimlerinin değiştirilmesi ve toprak reformu sırasında kendisinin olduğunu ispat edemeği topraklar en büyük derdiydi Bir de bir türlü gelmeyen barış Üvey annem ölümünden iki ay önce şahane bir hikâye anlatmaya başlamış ona Avukat olan amcam toprakların peşine düşmüş güya Ankara’ya gitmiş ve açtığı davaları birer birer kazanmış Artık gözleri görmeyen ve çok az işiten dedem aldığı her yeni haberde ellerini çırpıyor tekrar tekrar miras dağılımı yapıyormuş Bir gece amcam aynı odada karşısındaki koltukta oturuyormuş Dedem toprakları merak etmiş Eline bir telefon vermişler Dedemin telefona sorduğu sorulara amcam karşı koltuktan cevap veriyormuş: “Bütün köyleri aldık, hepsi bizimdir, elma bahçeleri, kavak bahçeleri hepsini aldık Temyize gittiler ama onu da kazanacağız” diyormuş Her sorduğu soruya en mutlu olacağı yanıtları veriyorlarmış “Gülistan ne yaptı?” diye soruyorsa “O da avukat oldu” diyorlarmış “Tarlaları sürdünüz mü? Bahçeler bostan nasıl” diye soruyorsa “Hepsini sürdük, bahçe bostan ürün doldu”, “Arpa mı buğday mı ektiniz?” diyorsa mutlaka “Hem arpa hem buğday hiç merak etme” yanıtı veriliyormuş “Seçimlerden sonra ne oldu?” diye sordu mu “Sulh var, merak etme” diyorlarmış 100 yılı aşan ömrünün törpüsü tüm dertleri son iki ayında kanatlanıp gitmiş anlayacağınız *** “Mutlu öldü” dedi babam gözyaşlarını silerken Gabriel Garcia Marquez’in ‘Yüz Yıllık Yalnızlık’ isimli romanında büyükbaba öldüğünde gökten o kadar çok sarı çiçek o kadar çok sarı çiçek yağar ki, mezarlığa giderken çiçekleri küremek zorunda kalırlar Dedemin 100 yıllık yalnızlığı bittiğinde gökten o kadar çok keder, o kadar çok savaş yağdı ki, mezarlığa giderken “gerçekleri küremek” zorunda kaldık ‘Barış’ın gerçeğine uzun ömrü yetmedi Biz de ona “yalancı bir teselli” verdik Ama dedeciğim bu topraklar günün birinde mutlaka görecek barışı Mutlaka İclal Aydın |
|