Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
toprağım

Toprağım

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Toprağım



Toprağım Yazısı - Toprağım İclal Aydın - İclal Aydın Yazıları

İki gündür yağmur altında İstanbul Hiç evden çıkmadan yağmuru izledim pencereden Kitap okudum Kendime tepside yemek hazırladım Annem ve kızım hafta sonu için Ankara’ya gittiler Bense uzun zamandır hasret kaldığım sessizlik içinde okudum, düşündüm, on kez izlediğim filmleri bir kez daha izleyip güldüm


Bu cumartesi sahne üzerinde olacağım


Üzerimden silindirler geçiyor sanki


İş makineleri çalışıyor beynimde


Eski yazılarım, yeni anlatacaklarım, kendimi tekrarlarım, kaçışlarım


Nereden tanışıyoruz biz seninle sevgili okurum?


Şimdi


Sahne için tekrar tekrar eski yazılara dönerken Bak ne buldum dosyada


Üç yıl önce, bir yaz günüydü Son dönemlere ait pek çok şeyi hızla unutmama rağmen aşağıdaki yazıyı yazdığım sabahı anımsıyorum


‘Bu cehennem, bu cennet


Damda yatmıştık Ürünü yıkamış dama sermişti evin kadınları


Şatolarının mahzenindeki şarap fıçılarının başında uyuyan kontlar gibi yıkanmış buğdayın başında uyurlardı Sonra o buğday ezilecek; hedik, bulgur, un olacaktı


Evin büyük kadınları buğdayı damda beklerdi, kargaya yâr etmezdi


***


Tarladaki biçilmiş otları balya yapmak da çok zevkliydi Tırpanla toparlayıp yayıyor, sonra bohça yapar gibi önce bir yanını, sonra diğer yanını toparlıyor, ayağınla bastıra bastıra sıkıştırıyor, sonra döndüre döndüre balya yapıyordun Bacağın, ayağın, kolun, belin, her yerin çok ağrıyordu bunu yaparken Sonra elma ağacının altında büyük bir yufka ekmeğinin üzerinde domatesi “şaklıyor” yeşil soğanı, biberi diziyor ve bol soğanlı, domatesli patlıcan yemeğini bir kaptan yiyordun Erkeklerle birlikte


***


Çocuklarla dağ tepe demeden tırmanırdın Büyük taşların üzerindeki yosunu kazır, tükürükleyip kına yapardın Keçi kayadan düşmesin diye gözünü hayvandan ayırmadan saklambaç oynardın Erik ağacının yaprakları sık ama dalları kırılgan olurdu Bir yerini yırtarsa kanatırdı, elma ağacı gibi değildi Karadut toplarken ve hayvanı ota götürürken güneşi takip etmeyi ihmal etmeyecektin Güneş kavakların ardında düştü mü eve dönüş yoluna koyulacaktın Çocuklarla birlikte ota gitmek, büyüklerle ekin biçmekten daha güzeldi


***


Babaanne ekmek yaparken ahırın yanından odun getirmek, küçük hala mintaksla tencere yıkarken çeşmeden su taşımak, dede yemek yerken yayıktan ayran getirmek şehirden gelmiş torun olarak üzerine düşen en büyük ödevlerdi


Damda uyumak, hayvanı otlatmak, ekini balya yapmak misafir öğrenciliğe uygun işlerdi Ve o, babaanne ekmek yaparken kokan odun, hâlâ bulaşık yıkarken çamurdan cılız bir yol yapan mintakslı su ve dede ayran içerken pos bıyığına bulaşan köpük


Köyde geçmiş kısa çocuk tatillerinin zihindeki son imgeleri


***


O dam şimdi kiremit kaplı, çanak antenli bir çatı Samanları ise kocaman uzun bir alet silindir balyalar haline getiriyor Babaannem öleli çok oldu Halamın bile torunu var Keçileri otlatan küçük çobanlar ise dünyanın dört bir yanında öğretmen, ressam, doktor olarak çalışmakta


Televizyondaki siyah beyaz haberler ise değişmedi, sadece renklere boyandı


Biz çocukken de kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışan vardı


Ama biz öğretmen olacaktık, doktor olacaktık, yazar olacaktık


Biz Türkiye’nin her yanındakilere “barış”ı getirecektik Kimse kayadan düşmeden, karga ürünü çalmadan, sütün dibi tutmadan ve ekmeğimiz kömür olmadan yaşamaya ve yaşatmaya kendimizce söz vermiştik


***


Tatiliniz nasıl geçti diye sorardı öğretmen yaz sonunda Kompozisyonlar yazardık, kenar süslü defterlere:


“Bu yaz babamın memleketine gittik Tarlada, dağda, bayırda çalıştık Ben iki kitap okudum Geceleri saklambaç oynadık ve babannemin kavurduğu karpuz çekirdeklerini çitledik Islanınca kaygan oluyorlar Babam bize şiir ezberletti Hatırladığım kadarıyla şöyleydi:


Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak


Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,


Bu cehennem, bu cennet bizim!”


Yıldız atardı öğretmenim defterime Saçımı okşar, kulağıma fısıldardı: “Evet, bu memleket bizim!”




Kilit


Aslında dışarıdan bakınca anlamamız gerekirmiş


Kapıda asılı olan o ip, doğru ip değilmiş baksana


Yanında kilit dururken, çok fazlasını beklemişiz


Zaten, istese de bağlayamazmış kendine



İclal Aydın

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.