Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kalem

Kalem

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kalem



Kalem Yazısı - Hikaye Örneği - Yaşamdan Hikayeler - Yalnızlık Hikayesi - Aşk Hikayeleri


Kalem

Şebnem Pişkin

Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden


“Bak, bu yağmurda seni buraya kadar yorduğum için gerçekten üzgünüm Aslında bunları sana telefonda da söyleyebilirdim Ama yüz yüze konuşmamız daha doğru olur diye düşündüm Birlikte güzel zamanlar geçirdik, kabul ediyorum Ama bazı şeyler var aklımı kurcalayan Sevginle ilgili şüphelerim var Sorular var cevaplarını bilmek istediğim Bu şartlar altında kendimi veremiyorum bu ilişkiye Sana layık değilim gibi geliyor Dediğim gibi sorun sende değil, sakın yanlış anlama Sorun benden kaynaklanıyor, yani sana geçenlerde dediğim gibi aslında sen…


Dudakları kıpırdamaya devam ediyor görüyorum, ama artık onu duymuyorum Gözlerinin derinliklerine bakıyorum bir hüzün var mı gözlerinde diye Ellerini sağa sola sallayarak konuşmaya devam ediyor Gözlerini gözlerimden kaçırıyor, sağa sola bakınıyor Ağzı hala kıpırdıyor Hiç ses duymuyorum Yerimden kalkıyorum yavaşça, soru soran bir ifadeyle gözlerime bakıyor Gözlerinden süzülen bir iki damla yaş var Bir şeyler diyor olmalı Ama duymuyorum Arkama dönüp kapıdan yavaşça çıkıyorum Yoldan aşağıya doğru koşmaya başlıyorum Yağmur çiseliyor Önce küçük adımlarla, sonra bacaklarımı açarak atabileceğim en büyük adımları atarak koşmaya devam ediyorum Yağmur hızlandı


Gökten düşen yağmur damlaları gözyaşlarımı gizliyor Yüzüme düşen yağmur damlaları ile yanaklarımdan süzülen gözyaşlarım birbirine karışıyor Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyor Gök gürlüyor Saçlarımdan damlalar süzülüyor Daha da hızlanıyorum Yerde oluşmuş su birikintilerinin tam ortasına atlıyorum her defasında Kıyafetlerim sırılsıklam Söylediği sözler kulaklarımda çınlıyor, şimşek çakıyor; kalbim çarpıyor, gök gürlüyor, gözlerim ve tüm bedenim ıslak…


Dakikalarca koşuyorum yağmurun altında Yağmur yavaşlayınca ben de yavaşlıyorum Yağmur dindi, duruyorum Aklım ve kalbim bomboş Başımı gökyüzüne kaldırıyorum Ağzımdan tek bir cümle çıkıyor ve tenha sokağın sessizliğinde yankılanıyor: “O beni sevmiyor Peki Sen? Sen beni seviyor musun Rabbim?”


Eve giriyorum Sıcak bir banyo alıp, üstümü değiştiriyorum Odamın kapısını kapatıp masama oturuyorum Önümde beyaz bir mektup kağıdı duruyor Dolma kalemimi elime alıyorum Ne yazmak niyetindeyim, bilmiyorum Kalemi elime alıp bekliyorum Aklımda hiçbir kelime yok satırlara dökülmeyi bekleyen Kalem, elimin içinde olduğu halde sağa sola titriyor, hissediyorum Kalemi sıkıca tutup, engel olmak istiyorum hareket etmesine Kalem, kağıda doğru bir hamle yapıyor yazmak istediği bir şey varmışçasına Daha da sıkı tutuyorum ona engel olmak için Ama kalem bütün gücüyle kağıda doğru bir hamle yapıyor ve titrek harflerle bir kelime yazıyor: “Bırak, bırak” Elimi biraz gevşetiyorum, kalemin yazacaklarını merak ederek Yazmaya devam ediyor: “Bir soru sordun madem, boğazımı sıkmayı bırak da sana cevabını iletebileyim…” Şaşkın gözlerle bir kaleme, bir kağıda bakıyorum Ellerimi iyice gevşetiyorum Kalem, boğazı sıkılmış bir adamın rahatlamış edasıyla elimin içindeki duruşunu düzeltiyor, kağıda doğru tekrar uzanarak yazmaya devam ediyor: “Böylesi daha iyi… Bir soru sorduysan cevabı duyabilmek için önce dinlemeyi öğrenmelisin Şimdi söyle, kalemin söyleyeceklerini duymak istiyor musun?”


Bir an ikimiz de duruyoruz Cevaplarımı yazmalı mıyım, yoksa söylemeli miyim, karar veremiyorum Ağzımdan bir fısıltı gibi çıkıyor kelimeler: Evet, istiyorum diyorum yalnızca kendimin duyabileceği bir ses tonuyla Kalem yine yazmaya başlıyor:


Sevdiğim…


Bana öyle bir soru sordun ki, sorun yedi göğü aştı da bana ulaştı Gözündeki yaşı gördüm, gönlündeki hüznü hissettim Ağlaman bile buluta gözyaşı döktürdü


Ey alemi yoluna toprak, güneşi gülüşüne kul ettiğim insan! Sana duyduğum sevgiyi sorguladığında yerle gök bu soruyla inledi, denizler utancından masmavi kesildi, güneşin yüzü sarardı, rüzgar öfkesinden esti geçti, dağlar taş kesildi


Benim sana olan sevgim, harfsiz ve dilsiz söylenen bir sözdür Bu sözü ancak can kulağıyla duyabilir, sana olan sevgimi ancak can gözüyle görebilirsin Anadan doğma sahip olduğun aklına değil, gönlüne sormalısın bu soruyu


Ey feleği üzerinde döndürdüğüm aşk bahçesinin bülbülü! Sen hala sana olan sevgimi sorgulamaktasın Sen hiç aynaya bakmaz mısın? Ayna tek başınayken içinde hayal bulunan cilalı bir nesneyken, sen ona bakınca o hayal, senin suretin olarak akseder Görüntü bir iken, iki oldu sanırsın ama aslında biri aynanın içinde, diğeri aynanın dışında bile olsa bu iki suret aslında bir’dir Bu bir’lik, seven ile sevilenin bir’liğidir Sen ayrıldık sanırsın ama bir olan şey, nasıl ayrılabilir? Sen, benden; ben de senden ibaret olunca aşk, baki ve ölümsüz olur


Kalem yazmayı durdurdu Yazdıklarını okuyorum, yeniden, ve yeniden Aşk ile ilgili ne güzel satırlar, ne anlamlı sözler bunlar Ama benim tek istediğim o iki kelimeyi duymak, beni sevdiğini duyabilmek oysa ki…


Kalem bıraktığı yerden yazmaya devam ediyor:


Ey bir tek sözüyle denizin dudaklarını kurutan sevgili! Sözün söylenmesinin bir faydası yoksa söylenmemesi daha uygundur Manayı harfle, kelime ile bağlamak istiyorsun Ama söyler misin bana“Rüzgar” kelimesi sence rüzgarı ne kadar anlatabilir? Bu kelimeyi her duyduğunda onun teninde dolaşan ellerini görebilir, kulağına getirdiği uğultuyu işitebilir misin? Rüzgarı duyabilmek için beş duyunu kullanman gerekir Ama aşk’ı bilmek için beş duyudan fazlası gerekli Can kulağını açabilseydin eğer sana o iki kelimeyi hiç durmadan söylediğimi duyabilirdin Şu bahçedeki nazlı güllere bir bak? Sana olan aşkımı gülün kulağına fısıldadım da nasıl yüzü kızardı, görmez misin?


Kalem tekrar duraksadı Peki ama insan sevdiğinden neden ayrılır diye soruyorum Kalem, yazıyor:


Gölge, güneşten ayrılabilir mi hiç? Ten, candan ayrı mıdır? Ey sonsuzluklar aleminin ruh kuşu! Ruh yüceliğe sahipti, ten ise değersiz bir toprak Yüce olanla değersiz olan birbirine dost olunca insan da zıtlıkları içinde barındıran, şaşılacak bir şey oldu Sen ayrıyız desen de bu doğru değil Gölgeyi daima güneşte kaybolmuş görürsün Kimin gölgesi olduğunu bildin mi ayrılık şöyle dursun, güneşle olan bağını ebediyete kadar güçlendirdin demektir Biz seninle güneşle gölge; tenle can gibiyiz…


Ey ezelde aşk mektubunu ayağına bağladığım doğan kuşu! Ebediyete kadar o mektubun bağını çözme Biliyorum sen hep aşk ateşiyle yanacak, ayrılık acısıyla feryat edip duracaksın Ama şunu bilmelisin ki senin varlığının sebebi bendeki Aşk’tır Kime bakarsan bak, baktıkların hep bahanedir Her yerde, her şeyde gördüğün yalnız Ben’im Sevdiğin yalnız Ben Can cisimde ve Ben, cisimde gizliyim Açıkça aradığın zaman gizlenir, gizlice aradığın zaman aşikar olurum Bu aşk yolunda yürümeye devam et, sonunu sorma Her an bu yol daha da sonsuzlaşmada Aşk derdiyle gönlünü hoş tut Unutma, aşk, kainatın özü ve sen de Aşk’ın kendisisin


Kalem bir anda elimden düşüveriyor Beyaz sayfanın alt kısımları kalemden dökülen damla damla mürekkeple boyanıyor Ellerime bakıyorum Parmaklarımda mürekkep lekeleri var Bu mektup ayrıldığım sevgilime yazılmış bir mektup mu, yoksa varlığının aşikarlığı yüzünden gözlere görünmeyenin soruma verdiği bir yanıt mı?


Soru da cevap da anlamını yitiriyor

Şimdi biliyorum ki kalemimden mürekkep değil, Aşk damlıyor…

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.