Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bedeli, çanakkalede

Bedeli Çanakkale'de

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bedeli Çanakkale'de




“BEDELİ ÇANAKKALE’DE”










Askerlik vazifesini yaparken vatan uğrunda şehadet mertebesine ermek veya gazi olmak her Türk için tabii bir şeydir Ancak bu 45 şehit ve 150 gazinin durumu başkadır Zira bunların istisnasız hepsi( 1909 ve 1914 Askeri Mükellefiyet Kanunu gereğince) askerlik vazifesinden ya muaf ya da maksureli( tecilli) tutulmuş gençlerdir Bu iki kanun sultani mektepleri talebe ve mezunları askerlik vazifesinden “ maksureli” ettiği gibi , Balkan Harbi sırasında mer’i olan 1909 kanunu da üstelik bütün İstanbul halkını askerlik vazifesinden azade kılmaktadır Bu şehit ve gazilerin hepsi 17-22 yaşındayken ve bir kısmı henüz mektebin lise ve orta kısmında, bir kısmıysa mezun ve İstanbul Darülfünunu veya Avrupa üniversitelerinde tahsildeyken, birbirleriyle yarış edercesine askerlik şubelerine koşmuşlar ve gönüllü olarak askere yazılmışlardı Hatta içlerinden Irak Cephesi’nde şehit düşen 646 Celal İbrahim seferberliğin ilanıyla beraber geceden gidip askerlik şubesinin kapısında sabahlamış ve “ 1 Numaralı Gönüllü” yazılmak şerefini elde emiştir



Galatasaraylıların bu şüheda menkıbeleri arasında dünyada eşi bulunamayan bir tanesini ( Mehmet Muzaffer’in Destanını ) Gazeteci Ziyad Ebuzziya şöyle dile getiriyor:







Üç aylık bir talimden sonra Mehmet Muzaffer “zabit namzedi” olarak Çanakkale’de idi ( Mart 1916) müttefik İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale’ de uğradıkları mağlubiyetlerden ve verdikleri yüzellibin zayiattan sonra Boğaz ’ı aşamayacaklarını anlamışlar , 1915’in son haftasıyla 1916’nın ilk haftasında bütün hatları tahliye edip çıkıp gitmişlerdi



Galatasaray Lisesi öğrencisi iken gönüllü Çanakkale cephesine giden zabit (subay) adayı Mehmet Muzaffer Bey'in alayının otomobillerine lastik satın almak için bir gecede (1916 yılı baharı) yaptığı sahte 100 liranın ön yüzü Paranın altında ''bedeli Çanakkale'de altın olarak ödenecektir'' yazılıdır Teğmenliğe yükselen bu vatanseverimiz, 1917 yılında Gazze'de şehit düşmüştür



Sahte 100 Lira



Muzaffer Çanakkale’ye vardığında harp durmuştu Zaman zaman İmroz ve Bozcaada’da üslenmiş düşman gemileri ve uçakları bombardımanda bulunuyorlarsa da 1915 Nisan ’ın da Aralık sonuna kadar sekiz ay süren kanlı boğuşmalarla kıyasla bu bombardımanlar “ hiç mesabesindeydi” Çanakkale’de ki birliklerin büyük bir kısmı Kafkas, Irak, ve Filistin cephelerine sevk edeceklerdi Hazırlanma ve noksanlarına ikmal emri aldılar Muzaffer birliğinin alay karargahında görevliydi Alay ’ın kamyon ve otomobil lastiği ile diğer bir takım malzemeye ihtiyacı vardı Bunlar ise ancak İstanbul’dan sağlanabilirdi O devirlerde bu gibi basit mübayalar için arttırma yapmak ilanlarda bulunmak ne adetti, ne de bunları kaybedilecek vakit vardı Her şey “itimat” ile yürürdü Muzaffer açıkgözlü ve becerikli İstanbul çocuğu olduğundan Karargah, gerekli malzemenin temin ve mübayaasına onu memur etti İcabeden paranın kendisine itası içinde Erkan-ı Harbiye Riyaseti’ne hitaben yazılı bir tezkereyi eline verdiler



O yıllarda İstanbul’da otomobil ve kamyon nadir rastlanan vasıtalardı Bunların lastikleri de yok denecek kadar azdı ve karaborsaydı Muzaffer aradı,uğraştı,nihayet Karaköy’ de bir Yahudi de istediklerini buldu Fiyatlar pek fahişti , ama yapacak başka bir şey yoktu Anlaşmaya vardı Lazım gelen parayı almak üzere Erkan-ı Harbiye’ye gitti Elindeki tezkereyi tediye merciine havale ettiler Muzaffer az sonra yaşlı bir kaymakam Yarbay ’ın huzurundadır Kaymakam uzatılan tezkereyi okudu Karşısında hazırol da duran ihtiyat zabitine baktı İsteyeceği paranın miktarını sormadan ,”Ne alınacak” dedi “ Oto kamyon lastiği” cevabını verilince bir an durdu Sonra Muzaffer’e dik dik baktı :



“ bana bak oğlum! Ben askerin ayağına postal sırtına kaput alacak parayı bulamıyorum Sen otomobil lastiğinden bahsediyorsun Haydi yürü git ,insanı günaha sokma para mara yok!



Muzaffer selamı çaktı dışarı çıktı Harbiye Nezareti’nin ( bugünkü hukuk fakültesi binası) bahçesinden dışarıya ağır ağır yürürken ne yapacağını düşünüyordu Malzemelere Alay ’ın ihtiyacı vardı Elindeki( Almanların verdiği) iki Mercedes-Benz kamyon ve iki binek arabası lastiksizdi Diğer malzemelerde mutlaka lazımdı Kendisi bulur alır diye görevlendirilmişti Malzemeyi bulmuştu fakat para yoktu Eli boş dönemezdi, bir çaresini bulmak lazımdı



Muzaffer bunları düşüne düşüne Beyazıt Meydanı’na vardı birden durdu Kendi kendine gülmüştü aradığı çareyi bulmuştu



Doğru tüccar Yahudi’ nin yanına gitti:



“ Paranın tediye muamelesi akşamüstü bitecek,ezandan sonra gelip malları alamam gece kaldıracak yerim yok Yarın öğleden evvel vapur Çanakkale’ye kalkıyor, yetiştirmem lazım Onun için sabah ezanında geleceğim malları mutlaka hazır edin



Tüccar “peki” dedi Muzaffer tam ayrılırken ilave etti



“Altın para vermiyorlar kağıt para verecekler”



yahudi yine “peki” dedi Ertesi sabah Muzaffer Merkez Kumandanlığından sağladığı araba ve neferlerle ezan vakti Yahudi’nin kapısındaydı Ortalık henüz ışıyordu Tüccar malları hazırlamıştı Hava gazı fenerinin yarım yamalık aydınlattığı loşlukta mallar arabaya yüklendi Muzaffer bir yüzlük kaime ( yüz liralık kağıt para) verdi Araba dörtnal Sirkeci ’ye yollandı Malzeme şat’a oradan dubada bağlı gemiye aktarıldı Az sonra da gemi Çanakkale yolunu tutmuştu



Üç gün sonra Yahudi elindeki yüzlük kaimeyi bozdurmak üzere Osmanlı Bankası’na gitti Bozmadılar zira elindeki para sahte idi



Muzaffer, evrak-ı nakdiyelerin basımında kullanılan kağıtın aynını Karaköy kırtasiyecilerinden tedarik etmiş bütün gece oturmuş çini mürekkebi ve boya ile gerçeğinden bir bakışta ayırt edilemeyecek nefasette taklit bir para yapmıştı Tüccara verdiği ve yutturduğu para buydu O devrin hakiki paralarının üzerindeki yazılar arsında bir de şu ibare bulunuyordu: “ Bedeli Dersaadet’te altın olarak tesviye olunacaktır”Muzaffer yaptığı taklit paradaki bu ibareyi değiştirerek şöyle yazmıştı:



“ Bedeli Çanakkale ‘de altın olarak tesviye olunacaktır



Onun burada altın dediği Çanakkale’de Mehmetçiğin akıttığı, altından daha kıymetli kanı idi



Sahte paraya gelince



Yahudi tüccar bunu mesele yapmadı Yapmak mı istemedi, yapmaktan mı çekindi bilinemez Ancak olay bütün İstanbul’da yayıldı Dünyada emsali olmayan ve olmayacak olan bu hadise Şehzade Halim Efendi ’nin kulağına kadar gitti Şehzade hemen lalasını göndererek Yahudi tüccarı buldurdu Yüzlük taklit evrak-ı nakdiyeyi bedelini altın olarak ödeyip aldı Çok zarif sedef kakmalı, içi kadifeli bir mücevher çekmecesine yerleştirip, İstanbul polis okulundaki emniyet müzesine hediye etti Bu emsalsiz parça müzede şeref mevkiinde muhafaza olundu


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.