Kafkasya Halklarının Oluşumu |
06-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kafkasya Halklarının OluşumuKUZEY KAFKASYA HALKLARININ OLUŞUMU İLKÇAĞ Kafkas Dağları’nın yalçın dorukları, Hazar, Karadeniz ve büyük bozkırın uçsuz genişliğiyle dünya medeniyet merkezlerinden tarihin daha ilk çağlarında ayrı düşen Kuzey Kafkasya, antik kültürün en göz alıcı mekanlarından biri olmuştur Elverişli iklim koşulları, bereketli doğal kaynakları ve müthiş verimli toprağıyla ilkçağ ekonomisinin gelişme kaydetmesi için gerekli olan tüm imkanları sunmuştur Doğu Avrupa’da MÖ 8 yüzyıl, Rusya ve Ukrayna’nın güney Avrupa kısımlarındaki ilk devlet oluşumlarını ve güçlü kabile birliklerinin yerleşme alanlarını, eski çağın ilkel ilişkilerinden tamamen ayrı tutan çok önemli tarihsel bir sınır çizgisi olmuştur Pek çok bozkır insanı göçebelik yaparak elde ettikleri ile ekonomik yaşantısını değiştirmiş, bu şekilde geniş çapta göçler ve uzun mesafeli yolculuklar başlamıştır Bozkırın, o dağınık olma özelliğinin dışında sınırsız uzantısı, birleştirici bir özelliğe dönüşmüştür KİMMERLER, İSKİTLER, MEOTLAR, SARMATLAR Savaşçı kabileler Kimmerler ve İskitler MÖ II binin başları ve MÖ VII yüzyıllar arasında dünya tarih arenasında görünmüşlerdir Onların güçlü etkileri, tüm Yakın Doğu medeni dünyasını sarsıntıya uğratmıştır Kafkasya’nın kuzey düzlüğü, göçmen savaşçı birliklerin, zengin güneye yağmalama yolculukları yapmaları için iyi bir geçiş alanı olmuştur Tarihçiler, İskitlerin Kafkasya üzerinden Yakın Doğu ülkelerine yaptıkları yağmalama seferleri için dört rota belirlerler Bunlar, Meot-Kolkhis yolu, Mamison geçidi ile Derbent ve Daryal çıkışlarıdır En son zikredilen asıl rota olarak bilinmektedir Tam burada, MÖ 7 yüzyıl’ın ikinci yarısına rastlayan tarihlerde, Orta Kafkasya’nın bozkır bölgelerinde Kuzey Kafkasya’daki İskit Kültürü’nün antik arkeolojik yapıtları bulunmuştur Kuzey-Batı Kafkasya’da Meot öncesi kabileleri, ilk olarak Kimmerler ve sonrasında da İskitler ile yakın ilişkiler kurmuşlardır Şüphesiz Meot öncesi dönem nüfusundan bireysel grupların Yakın Doğu seferlerine katılmaları Kuban Bozkırı’na savaş ganimeti getirmiştir Bu sadece MÖ 7-8 yüzyıllarda Kimmerler ve İskitler gibi Meot öncesi dönem silah ve koşum takımlarının bulunmasıyla değil, aynı zamanda Urartu ve Asyalı sanatçıların yapmış oldukları çalışmaların da bulunmasıyla kanıtlanmaktadır Kafkasya’da Maden Çağı’nın başlangıcı, Mezopotamya ve Kuzey İran ile aynı anda MÖ 6 yüzyıla rastlamaktadır Kuzey Karadeniz sahil bölgelerinin antik merkezleri ile yakın ticari ve politik temaslar kurulmuş, özellikle Bosphorus Krallığı zamanında kültürel ve ekonomik bağlar kuvvetlendirilerek şekillendirilmiştir (MÖ 5yy) Zengin mezar alanlarında bulunan pek çok antik ithal mallar ve mezhep tapınakları bunu kanıtlamaktadır MÖ 6yüzyılda Kuzey-Batı Kafkasya’da, iki farklı etnik kültür birikiminin- Farsça konuşan göçebe İskitler ve hayvancılık yapan yerlilerin - etkileşimi sonucunda eşsiz sanatsal geleneklere sahip Meot Kültürü oluşmuştur Bu kültürün taşıyıcıları, Azak Denizi’nin kuzey sahil bölgeleri, Kuban ve Trans-Kuban Bozkırlarını da kapsayan geniş alanları işgal eden, yazılı antik kaynaklardan öğrenildiği kadarıyla, Meot kabilelerinden Dandar, Kerket, Sindi, Psesi ve Thatei’dir MÖ 4 yüzyıl’da Don Deltası, Trans-Don ve Volga’ya kadar olan bölgede yaşayan İskitlerin izleyicisi olan Sarmatlar, Ural bölgesinden benzer kabilelerin teşvikiyle birleşmiş ve güçlü bir kabile birliği oluşturmuşlardır 2 ve 3 yüzyıllarda güneyde Kafkasya’nın bozkır kısımlarını ve Kafkas Sıra Dağları’nın eteklerine kadar olan yerleri; batıda ise Dinyeper ve Don arasındaki Kuzey Karadeniz sahil bölgesinin bozkırlarını işgal etmişlerdir Sarmatların geniş alanlara yerleşmeleri Sarmat Kültürü’nün yayılması ve önemli bir yerel nüfusun “Sarmatlaştırılması” ile sonuçlanmıştır KOBAN, MAYKOP, KOLKHİS VE KUBAN KÜLTÜRLERİ Koban kültürü MÖ 12 ve 7 yy’lar arasında yaşanmıştır Bu dönem bronz devrinin sonu ve demir devrinin ilk zamanlarına tekabül etmektedir Bu dönemin ana karakterlerinden biri bronzdan yapılma araç gereç, eşya ve silahların oldukça yüksek bir ustalıkla işlenmesidir Arkeologlar ilk çalışmalarını günümüzün Kuzey Osetya’sında yaptılar Bu buluntuların çıkarıldığı yer bir Oset köyü olan Koban’a yakındı Bu yüzden Koban Kültürü adı verildi Buradaki buluntulardan anlaşıldığına göre, bu eşyaları yapan insanlar bronz işçiliğinin son aşamasına gelmiş usta insanlardı Koban Kültürü halkları yerleşik bir karaktere sahipti Arkeolojik olarak, Koban kültürüne ait 400 kadar yerleşim yeri ve eşya üzerinde araştırmalar yapılmıştır Ukrayna, Kırım ve Don-Volga kıyılarında bile bu kültürün izlerine rastlamak mümkündür Profesör Veselovsky NI tarafından 1897’de Adıgey Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop’ta bulunan “Bereketli Kurgan” denilen gömülü bir tepecikten ismini alan Bronz Çağı Maykop Kültürü, Kuzey-Batı’daki Taman Yarımadasından Güney-Doğu’daki Dağıstan’a kadar Kuzey Kafkasya’nın gözde bölgelerine yayılmıştır Bu kültürün en parlak döneminde demir dışındaki tüm metallerin işlendiği anlaşılmaktadır Bu kültürün ortaya çıkışı, oluşumu ve gelişimi Yakın Doğu’dan Trans - Kuban bozkırları ve tepelerine kadar olan bölgede yaşayan grupların bu kültürün içine sızmalarıyla yakından bağlantılıdır ki, bu gruplar gelirken yukarıda da belirttiğimiz gibi Yakın-Doğu’nun teknolojik gelişmelerini ve kültürünü yanlarında getirmişlerdir İlerleyen zamanlarda Maykop Kültürü bu bölgede, Kuzey Kafkas Kültürü’nün ve yerel farklılıkları da kapsayan tek bir tarihin gelişimine temel oluşturmuştur Milattan önce 3 bin yıllarında hükümran olan Maykop kültürünün merkezi de Ön Kuban idi 1970'li yıllara kadar bilim adamları, 'Maykop kültürü'nün sadece Karadeniz sahillerinde yaşadığı kanaatindeydi Bu kanaatin dayandığı bir temel ise yoktu Daha sonra Nalçik'te açılan kurganın yapılış şekli ve muhteviyatının Maykop kurganlarının aynısı olduğu görüldü Kolhide Kültürü, Koban Kültürü’nden çok az bir zaman sonra ortaya çıktı Bu kültür bir öncekine o kadar çok benzemektedir ki, ikincisinden ayrıca söz etmeyi adeta gereksiz kılmaktadır Kolhide Kültürünün elimizdeki ilk buluntuları Abhazya’da ortaya çıkarıldı Bu iki kültürün de temeli Maykop Kültürü’dür Aynı şekilde bugünkü Abhazya bölgesinde yaşayan Kolkhis kültürü de Maykop kültürüne çok yakındı Bronzdan demire geçiş döneminde "Kolkhis Kültürü" çok gelişmişti ve Kuzey Kafkasya, halklarının bronzdan demire geçişini temsil eden bugünkü Kuzey Osetya merkezli "Koban Kültürü" ve sonraki Maykop kültürü ile zaman ve kaynak bakımından büyük benzerlik taşıyordu Nitekim 1934 yılında Abhazya bölgesinde Achi Vadisinde ve Krasnoya Aleksandrofskaya köyünde yapılan hafriyatta iki kültürü ihtiva eden iki tabakada megalitik devrine ait dolmenlere, üst tabakada ise daha sonraki devirlere ait eserler bulunmuştur Her iki tabakada da bakır ve bronz eşyaya tesadüf edilmiştir Bunların Koban kültürüne çok benzediği görülmüştür Kuban Kültürü ise Kuzey Batı Kafkasya’da MÖ 2 milenyumun sonlarına doğru doğmuş, demir çağına kadar (MÖ 1200) devam etmiştir Bronz Çağı’nın sürdüğü bu dönemde, Kuzey Kafkasya, en geniş metal üretim merkezlerinden biriydi Arkeolojik bulgular da bu tezi güçlendirmektedir Bronz parçacıklarından yapılan göz alıcı sanat eserleriyle ünlü Kuban Kültürü’nün asıl çıkış noktası Kafkas Sıra Dağları’nın meyilli etekleri ve bu eteklerin kuzey bölümleridir Bronz Çağı’nın sonlarına doğru bronz işlemeciliğinde gelinen nokta, demirden araç-gereç ve silah yapım işini kolaylaştırmıştır Kuban kültürüne ait birçok arkeolojik materyalin çıkarıldığı yerler, Kolkhide (Abhazya), Soçi, Gelincik, Tuapse, Ts’emez (Novorosisk) ve Maykop’tur Buralarda bulunan arkeolojik bulgularla, Koban kültürüne ait bulguların birbirinden ayırt edilmesi oldukça zordur Kuban ve Koban kültürü üretimleri birbirine benzemekle beraber, Kuban kültürününkiler form bakımından farklılık göstermektedir Kuban kültürünün sınırı Karadeniz ve Kuban nehrinin arasındaki bölgedir Yine Terek Havzasında Kabartay Bölgesinde 1924’te yapılmış hafriyatlarda seramik, bakır ve tunç devrine ait eserler bulunmuştur Terek’in Kuban’a yakın bölgelerinde o kadar çok malzeme bulunmuştur ki, buranın adeta bir bronz işleme merkezi olduğuna hükmedilmiştir 1936’da İnguş Çeçen bölgesinin Terek ve Argun nehirleri havzasında yapılan hafriyatlarda da bronz devrine ait iskan bölgeleri, Kabardey bölgesindekilere benzer süslü seramikler, bronzdan süs eşyası bulundu Haraçoy Köyü’nde taş tabutlarda ölüler bulundu Çeçenler Meot camiasını vücuda getiren kabilelerden Dosklar’ın devamıdır Yerleşim Alanları Meotlarla kesişen Gimri ve/veya Hazar Denizi kenarındaki Kas’ların bakiyesi kabul edilen Kafkasya’nın en eski sakinlerinden Mağarul, Lezgi ve Lak’ların yaşadığı Dağıstan’da, Hazar kıyılarında iki tekerlekli araba ve parmaklı tekerlek resimleri, el değirmenleri bulunmuştur Kafkasya’nın muhtelif bölgelerinde bulunmuş olan bütün eserler birbirine benzemekte ve bir birlik ve bütünlük arz etmektedir Bütün bunlar, Kafkasya’da doğmuş, gelişmiş ve etrafa yayılmış bir "Kafkas arkeolojik kültürünün" ve "yerleşik insan dokusunun" mevcut olduğunun delilleridir ÖN KAFKASYALILAR Eski Kuzey Kafkasya halkları ve kabilelerinin adlarının bugün bilinmesini, komşuları tarafında bırakılan yazılı anıtlara borçluyuz Bu yazılı belgelerde adı geçen boylar; Kimmer, İskit, Sarmat, Tauri, Sind, Gimri, Kas, Meot, Kerket, Zikhi, Henioch, Zanig, Pses, Psil ve Kolkhi'dir MÖ 1 yüzyılda ve Hıristiyanlık döneminin ilk yıllarında Kuzey Kafkasya nüfusunu Meotlar ile diğer Kuzey Kafkasya'lı dağlı kabileler oluşturmaktaydı Meotlar Azak Denizi'nin doğu kıyıları, Kuban nehrinin alt ve orta havzalarında yaşıyordu Nehrin sağ yakasında kalan toprakları, bugünkü Tamizbekskaya yerleşim bölgesine kadar uzanıyordu Gimriler Azak Denizi’nin Kuzey ve şarkında, Kaslar Kaspi Denizi çevresinde yaşıyorlardı Öte yandan Meotların MÖ 8 ve 7 yüzyılın ilk yarısı arasındaki dönemde, kökü Tunç Çağı'na kadar uzanan bir kültüre şekil verdikleri gerçeği de arkeolojik bulgulardan anlaşılmaktadır "Meot" sözcüğü bir çok küçük kabileyi kapsayan kollektif bir isimdir Hıristiyanlığın baslangıç döneminde yaşamış olan eski Grek coğrafyacısı Strabo, "Meotların, Sind, Dandari, Toreates, Ayres, Arreches, Torpotes, Obicliakenes, Doskhi ve diger bir çok kabileden olustugunu" yazar Yanlızca antik edebiyat kaynaklarında değil, bu konuyu isleyen Bosphor Krallığı topraklarından çıkartılan taş tabletlerde de Azak Denizi'nin güney kıyıları ve Kuban havzası antik kabilelerinin isimleri açıklanmaktadır Bu isimler Meot kabilelerini oluşturan ve Bosphor Krallığının da unsurları olan Sind, Dandari, Toreatesi Pses ve Sarmat kabileleridir Bu topluluklar daha kuzeylerde, Don ve Volga ırmakları arasındaki, daha önce Meotlara ait olan toprakları işgal etmiş görünmektedir (özellikle Sarmatlar) Don ve Kuban nehirleri arasında doğal bir sınırın bulunmaması ve Sarmatların göçebe bir topluluk olması nedeniyle, bu topluluğu kah kuzeyde, kah güneyde Kuban Havzası'nda görebilmekteyiz MÖ 5 yüzyıldan itibaren Kafkasya'yı gezip gören ve eserlerinde buradan bahseden Heredot, Hellenikus, F Arrivan, Strabon, Romalı Pliny gibi antik dönem seyyah ve tarihçilerin ile Ruslar, Gürcüler, Tatarlar ve Araplar; Kuzey Kafkasya'nın otokhton (yerli) hakları için Kas, Kask, Kasog, Kasogi, Sirkas, Kerkes, Kerakes gibi isimler kullanmışlardır Bu tanımlamalar, zamanla batı söylemi ile Cirkas, Cirkassi, Cirkasyen ve nihayet Arapların kullandığı Şerakise, Çerakise gibi ifadelerinden hareketle Çerkes sözcüğüne dönüşmüş ve literatüre geçmiştir Çerkes kavramı, Kafkasya'da yaşamakta olan haklardan herhangi birisinin doğrudan adı değildir Bölge halklarına dışarıdan verilmiş bir isimdir Orada her halk, kendi tarihi adıyla yaşar Bugünkü Çerkeslerin ataları olan ve MÖ 1000 yıllarının ilk yarısında etnik konsolidasyon (pekişme) sürecini tamamlamış olan Kuban bozkırının bu sahipleri incelendiğinde, devamlı bir yer değişiminin yaşandığı görülmektedir Örneğin İskitlerin, bu bozkırda yasayan kabileleri geride bırakarak, bozkırı geçtikleri ve Kafkas Dağları'ndaki geçitleri de aşıp Transkafkasya'ya (bugünkü Gürcüstan, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları) gittikleri, bu yöreleri yağmaladıkları, MÖ 6 yüzyılın başlarında ise tersine bir akın başlatarak eski topraklarına döndükleri bilinmektedir Göçler, yer değiştirmeler uzun yıllar sürmüştür Örneğin Strabon'a göre bir Sarmat kabilesi olan Sirakisler, MÖ 2 yüzyılda Kuban bölgesine gizlice sızarak Kafkas Dağları'nın güneyine kadar inmişlerdir Güçlü göçebe kabilelerden oluşan Sarmatların yasam biçimi, üstün tarım yaşamı ve yöntemleri bilen Meotlarin etkisiyle değişmiştir Strabo Sirakisleri tanımlarken, "kimi grupların çadırda yaşayıp toprağı sürdüklerini" anlatmaktadır Bu tür kültürel değişim, Kuzey Kafkasya'da yerleşik tarım nüfusunun artmasına neden olmuştur MÖ 1 yüzyılın sonlarına doğru Sarmat sızmaları arttığı için bölgede güçlü bir "Sarmatlaşma" olayı görülmektedir Ancak kültürel yaşamda bir değişme olmamıştır Sarmat çoğunluğuna karşın Meot kültürü, dil ve geleneksel, yasam tarzını sürdürerek genişlemiş, yeni gelenleri kendi kültürü içinde asimile etmiştir Sayıca daha az olan Meot kültürü bu gücünü MS 3 yüzyıla kadar sürdürmüş, bu yüzyılda Alan saldırısıyla topraklarından (Kuban nehrinin sağ yakasından) sürülmüşlerdir Yeni gelen Alanlar da aslında Sarmat kökenliydi Sarmat kabilelerinin bir kolu olan Alanların farklılığı İran dili konuşmalarıydı İran dili konuşan Sarmat kabilelerinden, yani Alanlardan söz eden kaynaklara MS 1 yüzyıla ait belgeler arasında rastlamaktayız Alanlar doğu Kuban bölgesine 1 ve 2 yüzyıl arasında gelmişlerdir Kuzey Kafkasya ve Don bölgelerinde, çoğunluğunu Sarmatyan Kabilelerinin oluşturduğu Alani isminde yeni büyük bir göçebe birlik belirmiştir MS 4 yüzyıla kadar Kafkasya düzlüğünün esas nüfusunu onlar oluşturmuşlardır Diğer kabilelerle yakın bağlar kuran Alanlar, Daryal Geçidi ve Hazar Kapısı yolu ile Trans-Kafkasya ve Asya'ya geçmişlerdir MS 3 yüzyılda Alanlarla Sarmat boyları birleşerek Alan - Sarmat kabile birliğini oluşturmuşlardır Giderek güçlenen Alan baskısına dayanamayan yerli kabileler Kuban'ın sol yakasına geçip akraba oldukları diğer Meot kabilelerine sığınmıstır Böylece daha az verimli olan topraklara salt güvenlik nedeniyle yerleşmişlerdir Bu kabileler Kuban'ın sol yakasindaki orman-bozkır alanlarına, Kuban ırmağının taşkın bataklıklar ile kaplı ova ve ağaçlık bölgelerine yerleşmiştir Alan-Sarmat kabile birliği uzun süre yaşamadı, MS 375'de Asya'dan Batı'ya yürüyüşe geçen Hun dalgaları, Kuban bozkırını aşarak Taman'a doğru ilerlerken, arkalarında harabe, yangın, açlık ve ölüm bırakarak Alan-Sarmat kabile birliğinin yıkılmasına neden olmuştur Yağmalanıp yıkılan, güçsüz bırakılan Kuban'in sağ yakası bundan böyle göçebe boylarının yerleşim yeri olmaya başlamıştır Meotlar ve akrabaları olan Zikhi'ler etnik anlamda pekismelerini tamamlayarak bugünkü Çerkes toplumunun ataları olarak tarih sahnesinde güçlenmeye başlamıştır Bu olay, Avrupa tarihinde yeni bir sayfa açan “Büyük Göç” devrinin de başlangıcıdır Asya derinliklerinden sel gibi akıtılan sayısız Türk kabilesi ve insanı, Kuzey Kafkas nüfusunun etnik oluşumunda, daha sonra bu bölgede yer alacak kültürel ve etnik sürece de yansıyacak olan gözle görülür pek çok değişiklikler getirmiştir ORTAÇAĞ Orta Çağ’ın başlangıcı, Kuzey Kafkasya için karışıklıklarla doludur Hazarlar, Hazar Denizi’nin Kuzey-Doğu sahil bölgesinde güçlerini artırmış, Orta Kafkasya İran-Bizans savaşlarında bağımsız güç olarak dünya arenasına tekrar çıkan Alanlar’ın egemenliğine geçmiş, Kuzey-Doğu Kuban bozkırlarında Bulgarlar “Büyük Bulgarya” Krallığı’nı oluşturmuş ve eski Adıge-Zihi kabileleri Kuzey Karadeniz sahil bölgesinde birleşmişlerdi Hazar Hanlığı’nın oluşumu, Kuzey Kafkasya Toplulukları’nın sosyal ve ekonomik alanda yeniden yapılanmaları için güçlü bir etki yaratmıştır Ortak sınırlar, Hazar hanlarının merkezileştirilmiş politikaları, özünde Alan-Bulgar olan Hazar Kültürü’nün başarı ile gelişmesini sağlamıştır İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik Hazarya nüfusunun geleneksel pagan anlayışına önemli değişiklikler getirmiştir Bu arada, 2 yy’da Egrisi Krallığının hakim olduğu Kolkhide, Romalılar’ın eline geçmişti Ön Abhazlar olan Misimyanılılar, Apsilyalılar ve Abazgialıları da yönetiminde tutan Egrisi Krallığı, 4 yy’da Bizans kontrolüne girdi Ardından 5 yy sonunda Abazgialılar Egrisi hükümranlığından ayrılıp yine Bizans kontrolünde ama statüsü Egrisilerle eşit yeni bir yönetim kurdular Bu gelişme Abhaz halklarının konsolidasyonunun başlangıcıdır 8 yy'ın 70'li yıllarında bağımsız bir yönetim olarak Abhaz Krallığı doğdu Abhaz krallığı, bugünkü Batı Gürcistan'ın tamamını, Egrisi'yi (Lazika) ve kuzey-batı Kafkasya'nın büyük bir bölümünü kapsıyordu Abhaz Krallığı'nın kurucu unsurları olan Abazga, Apsila, Sanıga, Misimyana, Mısıma gibi topluluklar, etnik konsalidasyona girmiş ve ortak ad olan APSUWA (Abhaz) adını kullanmaya başlamışlardır Abhazlar bu dönemin en büyük politik ve askeri güçlerinden biri olan Hazarlar'la iyi ilişkiler içerisinde idiler Zaten ekonomik, kültürel ve politik yapılarında da büyük benzerlikler vardı Abhaz Krallığı’nın yönetimi 10 yy’da evlilik yoluyla Gürcülere geçmiştir Asya ve Avrupa’yı bağlayan muhteşem İpek Yolu, Kuzey Kafkasya’nın uluslar arası ticaret ve ekonomide ortaklıklar kurmasını kolaylaştırmış ve yeni kültürel, ideolojik düşüncelerin merkezi yapmıştır Kuzey Kafkasya’nın politik ve ekonomik durumundaki derin değişiklikler Hazar Hanlığın çöküşünden sonra gerçekleşmiştir Moğol öncesi dönem, ortaçağ kültürünün altın çağı olan Kafkas Kültürü’nün oluşumu için final dönemidir Bu dönem, bölgenin pek çok genel ve özel özellikleriyle birlikte oluşturduğu genel imajının şekillendiği dönemdir Madencilik, maden işlemeciliği, çömlekçilik ve mücevher zanaatı, ev yapımı ve tarımcılık Kafkas milletine ait asıl alanlardır Tatar-Moğol istilası, ekonomik temeli yıkarak Kuzey Kafkasya eyaletleri ve insanının gelişimini uzunca bir süre sekteye uğratmıştır Altınordu hanlarının acımasız yok edici baskınları ve daha sonrasında Timur’un seferleri, Kuzey Kafkasya bölgesinde büyük çapta yıkımla sonuçlanmış ve 13 yüzyılın başında oluşan etnik sınırlar değişikliğe uğramıştır Bu süreç özellikle Kuzey-Doğu ve Orta Kafkasya’da Adıgelerin Alan birliklerini bozguna uğrattıkları ve Alan nüfusunu çıkardıkları ve daha sonra da güneydoğu içlerine doğru hareket ederek sırasıyla bugünkü Kabardey - Balkar ve Karaçay - Çerkes topraklarını işgal ettikleri yerlerde görülmektedir Bu dönem, Meotlardaki zengin bulgulara dayanarak “Beloreçerkesya” ismi verilen ortaçağ Adıge Kültürü için altın bir çağdır Çeşitli silah parçaları, mücevher ve kemer setleri, gümüş fıçılar ve Venedik camı bu kültürün refahı ve zenginliğini Batı ve Doğu dünyalarıyla olan kültürel ve ticari ilişkilerinin genişliğini göstermektedir Otokhton ve göçebe kavimlerin yüzyıllar boyunca harman olduğu Kafkasya ,fiziki coğrafya bakımından bütünlük göstermesine karşılık tarihi gelişmeler neticesinde beşeri coğrafya bakımından bir mozaik olarak günümüze kadar gelmiştir Etnolojik olarak, özellikle Kuzey Kafkasya dünya yüzeyinde bu kadar küçük bir alan üzerinde en çok etnik grubun ve farklı dillerin barındığı bölgedir ---------------------------------- Başlıca Kaynaklar: Prof Dr Nabatçikov, Kuzey Kafkasya’ya 5000 Yıllık Tarihsel Bakış, Moskova Özdemir ÖZBAY, Nart Dergisi, Mart-Nisan 1997 Gerg AMIÇBA, "Ortaçagda Abhazlar ve Lazlar", Çeviren: Hayri ERSOY çsuz genişliğiyle dünya medeniyet merkezlerinden tarihin daha ilk çağlarında ayrı düşen Kuzey Kafkasya, antik kültürün en göz alıcı mekanlarından biri olmuştur Elverişli iklim koşulları, bereketli doğal kaynakları ve müthiş verimli toprağıyla ilkçağ ekonomisinin gelişme kaydetmesi için gerekli olan tüm imkanları sunmuştur Doğu Avrupa’da MÖ 8 yüzyıl, Rusya ve Ukrayna’nın güney Avrupa kısımlarındaki ilk devlet oluşumlarını ve güçlü kabile birliklerinin yerleşme alanlarını, eski çağın ilkel ilişkilerinden tamamen ayrı tutan çok önemli tarihsel bir sınır çizgisi olmuştur Pek çok bozkır insanı göçebelik yaparak elde ettikleri ile ekonomik yaşantısını değiştirmiş, bu şekilde geniş çapta göçler ve uzun mesafeli yolculuklar başlamıştır Bozkırın, o dağınık olma özelliğinin dışında sınırsız uzantısı, birleştirici bir özelliğe dönüşmüştür KİMMERLER, İSKİTLER, MEOTLAR, SARMATLAR Savaşçı kabileler Kimmerler ve İskitler MÖ II binin başları ve MÖ VII yüzyıllaarasında dünya tarih arenasında görünmüşlerdir Onların güçlü etkileri, tüm Yakın Doğu medeni dünyasını sarsıntıya uğratmıştır Kafkasya’nın kuzey düzlüğü, göçmen savaşçı birliklerin, zengin güneye yağmalama yolculukları yapmaları için iyi bir geçiş alanı olmuştur Tarihçiler, İskitlerin Kafkasya üzerinden Yakın Doğu ülkelerine yaptıkları yağmalama seferleri için dört rota belirlerler Bunlar, Meot-Kolkhis yolu, Mamison geçidi ile Derbent ve Daryal çıkışlarıdır En son zikredilen asıl rota olarak bilinmektedir Tam burada, MÖ 7 yüzyıl’ın ikinci yarısına rastlayan tarihlerde, Orta Kafkasya’nın bozkır bölgelerinde Kuzey Kafkasya’daki İskit Kültürü’nün antik arkeolojik yapıtları bulunmuştur Kuzey-Batı Kafkasya’da Meot öncesi kabileleri, ilk olarak Kimmerler ve sonrasında da İskitler ile yakın ilişkiler kurmuşlardır Şüphesiz Meot öncesi dönem nüfusundan bireysel grupların Yakın Doğu seferlerine katılmaları Kuban Bozkırı’na savaş ganimeti getirmiştir Bu sadece MÖ 7-8 yüzyıllarda Kimmerler ve İskitler gibi Meot öncesi dönem silah ve koşum takımlarının bulunmasıyla değil, aynı zamanda Urartu ve Asyalı sanatçıların yapmış oldukları çalışmaların da bulunmasıyla kanıtlanmaktadır Kafkasya’da Maden Çağı’nın başlangıcı, Mezopotamya ve Kuzey İran ile aynı anda MÖ 6 yüzyıla rastlamaktadır Kuzey Karadeniz sahil bölgelerinin antik merkezleri ile yakın ticari ve politik temaslar kurulmuş, özellikle Bosphorus Krallığı zamanında kültürel ve ekonomik bağlar kuvvetlendirilerek şekillendirilmiştir (MÖ 5yy) Zengin mezar alanlarında bulunan pek çok antik ithal mallar ve mezhep tapınakları bunu kanıtlamaktadır MÖ 6yüzyılda Kuzey-Batı Kafkasya’da, iki farklı etnik kültür birikiminin- Farsçkonuşan göçebe İskitler ve hayvancılık yapan yerlilerin - etkileşimi sonucunda eşsiz sanatsal geleneklere sahip Meot Kültürü oluşmuştur Bu kültürün taşıyıcıları, Azak Denizi’nin kuzey sahil bölgeleri, Kuban ve Trans-Kuban Bozkırlarını da kapsayan geniş alanları işgal eden, yazılı antik kaynaklardan öğrenildiği kadarıyla, Meot kabilelerinden Dandar, Kerket, Sindi, Psesi ve Thatei’dir MÖ 4 yüzyıl’da Don Deltası, Trans-Don ve Volga’ya kadar olan bölgede yaşayan İskitlerin izleyicisi olan Sarmatlar, Ural bölgesinden benzer kabilelerin teşvikiyle birleşmiş ve güçlü bir kabile birliği oluşturmuşlardır 2 ve 3 yüzyıllarda güneyde Kafkasya’nın bozkır kısımlarını ve Kafkas Sıra Dağları’nın eteklerine kadar olan yerleri; batıda ise Dinyeper ve Don arasındaki Kuzey Karadeniz sahil bölgesinin bozkırlarını işgal etmişlerdir Sarmatların geniş alanlara yerleşmeleri Sarmat Kültürü’nün yayılması ve önemli bir yerel nüfusun “Sarmatlaştırılması” ile sonuçlanmıştır KOBAN, MAYKOP, KOLKHİS VE KUBAN KÜLTÜRLERİ Koban kültürü MÖ 12 ve 7 yy’lar arasında yaşanmıştır Bu dönem bronz devrinin sonu ve demir devrinin ilk zamanlarına tekabül etmektedir Bu dönemin ana karakterlerinden biri bronzdan yapılma araç gereç, eşya ve silahların oldukça yüksek bir ustalıkla işlenmesidir Arkeologlar ilk çalışmalarını günümüzün Kuzey Osetya’sında yaptılar Bu buluntuların çıkarıldığı yer bir Oset köyü olan Koban’a yakındı Bu yüzden Koban Kültürü adı verildi Buradaki buluntulardan anlaşıldığına göre, bu eşyaları yapan insanlar bronz işçiliğinin son aşamasına gelmiş usta insanlardı Koban Kültürü halkları yerleşik bir karaktere sahipti Arkeolojik olarak, Koban kültürüne ait 400 kadar yerleşim yeri ve eşya üzerinde araştırmalar yapılmıştır Ukrayna, Kırım ve Don-Volga kıyılarında bile bu kültürün izlerine rastlamak mümkündür Profesör Veselovsky NI tarafından 1897’de Adıgey Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop’ta bulunan “Bereketli Kurgan” denilen gömülü bir tepecikten ismini alan Bronz Çağı Maykop Kültürü, Kuzey-Batı’daki Taman Yarımadasından Güney-Doğu’daki Dağıstan’a kadar Kuzey Kafkasya’nın gözde bölgelerine yayılmıştır Bu kültürün en parlak döneminde demir dışındaki tüm metallerin işlendiği anlaşılmaktadır Bu kültürün ortaya çıkışı, oluşumu ve gelişimi Yakın Doğu’dan Trans - Kuban bozkırları ve tepelerine kadar olan bölgede yaşayan grupların bu kültürün içine sızmalarıyla yakından bağlantılıdır ki, bu gruplar gelirken yukarıda da belirttiğimiz gibi Yakın-Doğu’nun teknolojik gelişmelerini ve kültürünü yanlarında getirmişlerdir İlerleyen zamanlarda Maykop Kültürü bu bölgede, Kuzey Kafkas Kültürü’nün ve yerel farklılıkları da kapsayan tek bir tarihin gelişimine temel oluşturmuştur Milattan önce 3 bin yıllarında hükümran olan Maykop kültürünün merkezi de Ön Kuban idi 1970'li yıllara kadar bilim adamları, 'Maykop kültürü'nün sadece Karadeniz sahillerinde yaşadığı kanaatindeydi Bu kanaatin dayandığı bir temel ise yoktu Daha sonra Nalçik'te açılan kurganın yapılış şekli ve muhteviyatının Maykop kurganlarının aynısı olduğu görüldü Kolhide Kültürü, Koban Kültürü’nden çok az bir zaman sonra ortaya çıktı Bu kültür bir öncekine o kadar çok benzemektedir ki, ikincisinden ayrıca söz etmeyi adeta gereksiz kılmaktadır Kolhide Kültürünün elimizdeki ilk buluntuları Abhazya’da ortaya çıkarıldı Bu iki kültürün de temeli Maykop Kültürü’dür Aynı şekilde bugünkü Abhazya bölgesinde yaşayan Kolkhis kültürü de Maykop kültürüne çok yakındı Bronzdan demire geçiş döneminde "Kolkhis Kültürü" çok gelişmişti ve Kuzey Kafkasya, halklarının bronzdan demire geçişini temsil eden bugünkü Kuzey Osetya merkezli "Koban Kültürü" ve sonraki Maykop kültürü ile zaman ve kaynak bakımından büyük benzerlik taşıyordu Nitekim 1934 yılında Abhazya bölgesinde Achi Vadisinde ve Krasnoya Aleksandrofskaya köyünde yapılan hafriyatta iki kültürü ihtiva eden iki tabakada megalitik devrine ait dolmenlere, üst tabakada ise daha sonraki devirlere ait eserler bulunmuştur Her iki tabakada da bakır ve bronz eşyaya tesadüf edilmiştir Bunların Koban kültürüne çok benzediği görülmüştür Kuban Kültürü ise Kuzey Batı Kafkasya’da MÖ 2 milenyumun sonlarına doğru doğmuş, demir çağına kadar (MÖ 1200) devam etmiştir Bronz Çağı’nın sürdüğü bu dönemde, Kuzey Kafkasya, en geniş metal üretim merkezlerinden biriydi Arkeolojik bulgular da bu tezi güçlendirmektedir Bronz parçacıklarından yapılan göz alıcı sanat eserleriyle ünlü Kuban Kültürü’nün asıl çıkış noktası Kafkas Sıra Dağları’nın meyilli etekleri ve bu eteklerin kuzey bölümleridir Bronz Çağı’nın sonlarına doğru bronz işlemeciliğinde gelinen nokta, demirden araç-gereç ve silah yapım işini kolaylaştırmıştır Kuban kültürüne ait birçok arkeolojik materyalin çıkarıldığı yerler, Kolkhide (Abhazya), Soçi, Gelincik, Tuapse, Ts’emez (Novorosisk) ve Maykop’tur Buralarda bulunan arkeolojik bulgularla, Koban kültürüne ait bulguların birbirinden ayırt edilmesi oldukça zordur Kuban ve Koban kültürü üretimleri birbirine benzemekle beraber, Kuban kültürününkiler form bakımından farklılık göstermektedir Kuban kültürünün sınırı Karadeniz ve Kuban nehrinin arasındaki bölgedir Yine Terek Havzasında Kabartay Bölgesinde 1924’te yapılmış hafriyatlarda seramik, bakır ve tunç devrine ait eserler bulunmuştur Terek’in Kuban’a yakın bölgelerinde o kadar çok malzeme bulunmuştur ki, buranın adeta bir bronz işleme merkezi olduğuna hükmedilmiştir 1936’da İnguş Çeçen bölgesinin Terek ve Argun nehirleri havzasında yapılan hafriyatlarda da bronz devrine ait iskan bölgeleri, Kabardey bölgesindekilere benzer süslü seramikler, bronzdan süs eşyası bulundu Haraçoy Köyü’nde taş tabutlarda ölüler bulundu Çeçenler Meot camiasını vücuda getiren kabilelerden Dosklar’ın devamıdır Yerleşim Alanları Meotlarla kesişen Gimri ve/veya Hazar Denizi kenarındaki Kas’ların bakiyesi kabul edilen Kafkasya’nın en eski sakinlerinden Mağarul, Lezgi ve Lak’ların yaşadığı Dağıstan’da, Hazar kıyılarında iki tekerlekli araba ve parmaklı tekerlek resimleri, el değirmenleri bulunmuştur Kafkasya’nın muhtelif bölgelerinde bulunmuş olan bütün eserler birbirine benzemekte ve bir birlik ve bütünlük arz etmektedir Bütün bunlar, Kafkasya’da doğmuş, gelişmiş ve etrafa yayılmış bir "Kafkas arkeolojik kültürünün" ve "yerleşik insan dokusunun" mevcut olduğunun delilleridir ÖN KAFKASYALILAR Eski Kuzey Kafkasya halkları ve kabilelerinin adlarının bugün bilinmesini, komşuları tarafında bırakılan yazılı anıtlara borçluyuz Bu yazılı belgelerde adı geçen boylar; Kimmer, İskit, Sarmat, Tauri, Sind, Gimri, Kas, Meot, Kerket, Zikhi, Henioch, Zanig, Pses, Psil ve Kolkhi'dir MÖ 1 yüzyılda ve Hıristiyanlık döneminin ilk yıllarında Kuzey Kafkasya nüfusunu Meotlar ile diğer Kuzey Kafkasya'lı dağlı kabileler oluşturmaktaydı Meotlar Azak Denizi'nin doğu kıyıları, Kuban nehrinin alt ve orta havzalarında yaşıyordu Nehrin sağ yakasında kalan toprakları, bugünkü Tamizbekskaya yerleşim bölgesine kadar uzanıyordu Gimriler Azak Denizi’nin Kuzey ve şarkında, Kaslar Kaspi Denizi çevresinde yaşıyorlardı Öte yandan Meotların MÖ 8 ve 7 yüzyılın ilk yarısı arasındaki dönemde, kökü Tunç Çağı'na kadar uzanan bir kültüre şekil verdikleri gerçeği de arkeolojik bulgulardan anlaşılmaktadır "Meot" sözcüğü bir çok küçük kabileyi kapsayan kollektif bir isimdir Hıristiyanlığın baslangıç döneminde yaşamış olan eski Grek coğrafyacısı Strabo, "Meotların, Sind, Dandari, Toreates, Ayres, Arreches, Torpotes, Obicliakenes, Doskhi ve diger bir çok kabileden olustugunu" yazar Yanlızca antik edebiyat kaynaklarında değil, bu konuyu isleyen Bosphor Krallığı topraklarından çıkartılan taş tabletlerde de Azak Denizi'nin güney kıyıları ve Kuban havzası antik kabilelerinin isimleri açıklanmaktadır Bu isimler Meot kabilelerini oluşturan ve Bosphor Krallığının da unsurları olan Sind, Dandari, Toreatesi Pses ve Sarmat kabileleridir Bu topluluklar daha kuzeylerde, Don ve Volga ırmakları arasındaki, daha önce Meotlara ait olan toprakları işgal etmiş görünmektedir (özellikle Sarmatlar) Don ve Kuban nehirleri arasında doğal bir sınırın bulunmaması ve Sarmatların göçebe bir topluluk olması nedeniyle, bu topluluğu kah kuzeyde, kah güneyde Kuban Havzası'nda görebilmekteyiz MÖ 5 yüzyıldan itibaren Kafkasya'yı gezip gören ve eserlerinde buradan bahseden Heredot, Hellenikus, F Arrivan, Strabon, Romalı Pliny gibi antik dönem seyyah ve tarihçilerin ile Ruslar, Gürcüler, Tatarlar ve Araplar; Kuzey Kafkasya'nın otokhton (yerli) hakları için Kas, Kask, Kasog, Kasogi, Sirkas, Kerkes, Kerakes gibi isimler kullanmışlardır Bu tanımlamalar, zamanla batı söylemi ile Cirkas, Cirkassi, Cirkasyen ve nihayet Arapların kullandığı Şerakise, Çerakise gibi ifadelerinden hareketle Çerkes sözcüğüne dönüşmüş ve literatüre geçmiştir Çerkes kavramı, Kafkasya'da yaşamakta olan haklardan herhangi birisinin doğrudan adı değildir Bölge halklarına dışarıdan verilmiş bir isimdir Orada her halk, kendi tarihi adıyla yaşar Bugünkü Çerkeslerin ataları olan ve MÖ 1000 yıllarının ilk yarısında etnik konsolidasyon (pekişme) sürecini tamamlamış olan Kuban bozkırının bu sahipleri incelendiğinde, devamlı bir yer değişiminin yaşandığı görülmektedir Örneğin İskitlerin, bu bozkırda yasayan kabileleri geride bırakarak, bozkırı geçtikleri ve Kafkas Dağları'ndaki geçitleri de aşıp Transkafkasya'ya (bugünkü Gürcüstan, Ermenistan ve Azerbaycan toprakları) gittikleri, bu yöreleri yağmaladıkları, MÖ 6 yüzyılın başlarında ise tersine bir akın başlatarak eski topraklarına döndükleri bilinmektedir Göçler, yer değiştirmeler uzun yıllar sürmüştür Örneğin Strabon'a göre bir Sarmat kabilesi olan Sirakisler, MÖ 2 yüzyılda Kuban bölgesine gizlice sızarak Kafkas Dağları'nın güneyine kadar inmişlerdir Güçlü göçebe kabilelerden oluşan Sarmatların yasam biçimi, üstün tarım yaşamı ve yöntemleri bilen Meotlarin etkisiyle değişmiştir Strabo Sirakisleri tanımlarken, "kimi grupların çadırda yaşayıp toprağı sürdüklerini" anlatmaktadır Bu tür kültürel değişim, Kuzey Kafkasya'da yerleşik tarım nüfusunun artmasına neden olmuştur MÖ 1 yüzyılın sonlarına doğru Sarmat sızmaları arttığı için bölgede güçlü bir "Sarmatlaşma" olayı görülmektedir Ancak kültürel yaşamda bir değişme olmamıştır Sarmat çoğunluğuna karşın Meot kültürü, dil ve geleneksel, yasam tarzını sürdürerek genişlemiş, yeni gelenleri kendi kültürü içinde asimile etmiştir Sayıca daha az olan Meot kültürü bu gücünü MS 3 yüzyıla kadar sürdürmüş, bu yüzyılda Alan saldırısıyla topraklarından (Kuban nehrinin sağ yakasından) sürülmüşlerdir Yeni gelen Alanlar da aslında Sarmat kökenliydi Sarmat kabilelerinin bir kolu olan Alanların farklılığı İran dili konuşmalarıydı İran dili konuşan Sarmat kabilelerinden, yani Alanlardan söz eden kaynaklara MS 1 yüzyıla ait belgeler arasında rastlamaktayız Alanlar doğu Kuban bölgesine 1 ve 2 yüzyıl arasında gelmişlerdir Kuzey Kafkasya ve Don bölgelerinde, çoğunluğunu Sarmatyan Kabilelerinin oluşturduğu Alani isminde yeni büyük bir göçebe birlik belirmiştir MS 4 yüzyıla kadar Kafkasya düzlüğünün esas nüfusunu onlar oluşturmuşlardır Diğer kabilelerle yakın bağlar kuran Alanlar, Daryal Geçidi ve Hazar Kapısı yolu ile Trans-Kafkasya ve Asya'ya geçmişlerdir MS 3 yüzyılda Alanlarla Sarmat boyları birleşerek Alan - Sarmat kabile birliğini oluşturmuşlardır Giderek güçlenen Alan baskısına dayanamayan yerli kabileler Kuban'ın sol yakasına geçip akraba oldukları diğer Meot kabilelerine sığınmıstır Böylece daha az verimli olan topraklara salt güvenlik nedeniyle yerleşmişlerdir Bu kabileler Kuban'ın sol yakasindaki orman-bozkır alanlarına, Kuban ırmağının taşkın bataklıklar ile kaplı ova ve ağaçlık bölgelerine yerleşmiştir Alan-Sarmat kabile birliği uzun süre yaşamadı, MS 375'de Asya'dan Batı'ya yürüyüşe geçen Hun dalgaları, Kuban bozkırını aşarak Taman'a doğru ilerlerken, arkalarında harabe, yangın, açlık ve ölüm bırakarak Alan-Sarmat kabile birliğinin yıkılmasına neden olmuştur Yağmalanıp yıkılan, güçsüz bırakılan Kuban'in sağ yakası bundan böyle göçebe boylarının yerleşim yeri olmaya başlamıştır Meotlar ve akrabaları olan Zikhi'ler etnik anlamda pekismelerini tamamlayarak bugünkü Çerkes toplumunun ataları olarak tarih sahnesinde güçlenmeye başlamıştır Bu olay, Avrupa tarihinde yeni bir sayfa açan “Büyük Göç” devrinin de başlangıcıdır Asya derinliklerinden sel gibi akıtılan sayısız Türk kabilesi ve insanı, Kuzey Kafkas nüfusunun etnik oluşumunda, daha sonra bu bölgede yer alacak kültürel ve etnik sürece de yansıyacak olan gözle görülür pek çok değişiklikler getirmiştir ORTAÇAĞ Orta Çağ’ın başlangıcı, Kuzey Kafkasya için karışıklıklarla doludur Hazarlar, Hazar Denizi’nin Kuzey-Doğu sahil bölgesinde güçlerini artırmış, Orta Kafkasya İran-Bizans savaşlarında bağımsız güç olarak dünya arenasına tekrar çıkan Alanlar’ın egemenliğine geçmiş, Kuzey-Doğu Kuban bozkırlarında Bulgarlar “Büyük Bulgarya” Krallığı’nı oluşturmuş ve eski Adıge-Zihi kabileleri Kuzey Karadeniz sahil bölgesinde birleşmişlerdi Hazar Hanlığı’nın oluşumu, Kuzey Kafkasya Toplulukları’nın sosyal ve ekonomik alanda yeniden yapılanmaları için güçlü bir etki yaratmıştır Ortak sınırlar, Hazar hanlarının merkezileştirilmiş politikaları, özünde Alan-Bulgar olan Hazar Kültürü’nün başarı ile gelişmesini sağlamıştır İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik Hazarya nüfusunun geleneksel pagan anlayışına önemli değişiklikler getirmiştir Bu arada, 2 yy’da Egrisi Krallığının hakim olduğu Kolkhide, Romalılar’ın eline geçmişti Ön Abhazlar olan Misimyanılılar, Apsilyalılar ve Abazgialıları da yönetiminde tutan Egrisi Krallığı, 4 yy’da Bizans kontrolüne girdi Ardından 5 yy sonunda Abazgialılar Egrisi hükümranlığından ayrılıp yine Bizans kontrolünde ama statüsü Egrisilerle eşit yeni bir yönetim kurdular Bu gelişme Abhaz halklarının konsolidasyonunun başlangıcıdır 8 yy'ın 70'li yıllarında bağımsız bir yönetim olarak Abhaz Krallığı doğdu Abhaz krallığı, bugünkü Batı Gürcistan'ın tamamını, Egrisi'yi (Lazika) ve kuzey-batı Kafkasya'nın büyük bir bölümünü kapsıyordu Abhaz Krallığı'nın kurucu unsurları olan Abazga, Apsila, Sanıga, Misimyana, Mısıma gibi topluluklar, etnik konsalidasyona girmiş ve ortak ad olan APSUWA (Abhaz) adını kullanmaya başlamışlardır Abhazlar bu dönemin en büyük politik ve askeri güçlerinden biri olan Hazarlar'la iyi ilişkiler içerisinde idiler Zaten ekonomik, kültürel ve politik yapılarında da büyük benzerlikler vardı Abhaz Krallığı’nın yönetimi 10 yy’da evlilik yoluyla Gürcülere geçmiştir Asya ve Avrupa’yı bağlayan muhteşem İpek Yolu, Kuzey Kafkasya’nın uluslar arası ticaret ve ekonomide ortaklıklar kurmasını kolaylaştırmış ve yeni kültürel, ideolojik düşüncelerin merkezi yapmıştır Kuzey Kafkasya’nın politik ve ekonomik durumundaki derin değişiklikler Hazar Hanlığın çöküşünden sonra gerçekleşmiştir Moğol öncesi dönem, ortaçağ kültürünün altın çağı olan Kafkas Kültürü’nün oluşumu için final dönemidir Bu dönem, bölgenin pek çok genel ve özel özellikleriyle birlikte oluşturduğu genel imajının şekillendiği dönemdir Madencilik, maden işlemeciliği, çömlekçilik ve mücevher zanaatı, ev yapımı ve tarımcılık Kafkas milletine ait asıl alanlardır Tatar-Moğol istilası, ekonomik temeli yıkarak Kuzey Kafkasya eyaletleri ve insanının gelişimini uzunca bir süre sekteye uğratmıştır Altınordu hanlarının acımasız yok edici baskınları ve daha sonrasında Timur’un seferleri, Kuzey Kafkasya bölgesinde büyük çapta yıkımla sonuçlanmış ve 13 yüzyılın başında oluşan etnik sınırlar değişikliğe uğramıştır Bu süreç özellikle Kuzey-Doğu ve Orta Kafkasya’da Adıgelerin Alan birliklerini bozguna uğrattıkları ve Alan nüfusunu çıkardıkları ve daha sonra da güneydoğu içlerine doğru hareket ederek sırasıyla bugünkü Kabardey - Balkar ve Karaçay - Çerkes topraklarını işgal ettikleri yerlerde görülmektedir Bu dönem, Meotlardaki zengin bulgulara dayanarak “Beloreçerkesya” ismi verilen ortaçağ Adıge Kültürü için altın bir çağdır Çeşitli silah parçaları, mücevher ve kemer setleri, gümüş fıçılar ve Venedik camı bu kültürün refahı ve zenginliğini Batı ve Doğu dünyalarıyla olan kültürel ve ticari ilişkilerinin genişliğini göstermektedir Otokhton ve göçebe kavimlerin yüzyıllar boyunca harman olduğu Kafkasya ,fiziki coğrafya bakımından bütünlük göstermesine karşılık tarihi gelişmeler neticesinde beşeri coğrafya bakımından bir mozaik olarak günümüze kadar gelmiştir Etnolojik olarak, özellikle Kuzey Kafkasya dünya yüzeyinde bu kadar küçük bir alan üzerinde en çok etnik grubun ve farklı dillerin barındığı bölgedir ---------------------------------- Başlıca Kaynaklar: Prof Dr Nabatçikov, Kuzey Kafkasya’ya 5000 Yıllık Tarihsel Bakış, Moskova Özdemir ÖZBAY, Nart Dergisi, Mart-Nisan 1997 Gerg AMIÇBA, "Ortaçagda Abhazlar ve Lazlar", Çeviren: Hayri ERSOY |
|