27 Mayıs İhtilali |
06-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
27 Mayıs İhtilali27 Mayıs Darbesi (bazılarına göre İhtilal), Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askeri müdahaledir Bundan önceki askeri darbe, Enver Paşa'nın 23 Ocak 1913'te gerçekleştirdiği Babıali Baskını'dır 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir grup subay 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu 37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'ni feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere bir çok Demokrat Parti'liyi tutuklattı Genelkurmay Başkanı Org Rüştü Erdelhun da tutuklananlar arasındadır Silahlı Kuvvetler adına hareket ettiğini iddia eden Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi 3 Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse Ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi Bu müdahalenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri müdahalelerden farkı,Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıdır Dönemin genelkurmay başkanının da tutuklanması bunun göstergesidir Müdahalenin nedeni olarak Menderes hükümetinin uygulamaları ve çıkardığı yasalar olduğu, darbeciler tarafından ileri sürülmüştür MBK'ya göre ihtilal kardeş kavgasını durdurmak ve laiklik'e aykırı uygulamaları durdurmak için yapılmıştır DP iktidarının tarım burjuvazisine ve büyük toprak sahiplerine imtiyazlar sağlaması, kent ağırlıklı büyük ticaret ve sanayi burjuvazisini muhalif bir konuma iter Kötüye giden ekonomi, yüksek enflasyon, kamu çalışanlarına ödenen düşük maaşlar DP'ye karşı kitlesel hareketlerin oluşumuna neden olur CHP muhalefeti DP'yi anayasa ihlalleriyle itham eder Üniversite çevreleri ve bazı aydınlar bu eleştirilere destek verirler İhtilalden bir ay önce İstanbul Üniversitesi'nde DP karşıtı eylemler zorlukla bastırılır Bu eylemlere müdahaleler esnasında ordunun isteksiz tavrı ordunun da DP'den hoşnutsuz olduğu iddialarını doğrular DP hükümetinin sansür politikaları basınla olan ilişkilerini de büyük oranda zedelemiştir Nedenleri Bazı iddialara göre ihtilalin arkasında başta ABD olmak üzere Batılı devletler, CIA ve MOSSAD vardır Menderes, iktidarının son yıllarında artık Marshall Planı kapsamında Amerika'dan daha fazla kredi alamadığını görmüş ve Seydişehir Aluminyum ve İskenderun Demir-Çelik ve diğer sanayi projelerini kredilendirmek için Sovyetler Birliği ile yakınlaşmaya başlamıştı Bu amaçla Rusya'ya üst düzey ziyeretler yapılıp, ülkedeki sanayinin gelişmesi için Rusya ile yatırım antlaşmaları imzalanma hazırlığı yapılmaktaydı Nitekim, Demokrat Parti'nin devamı olan Adalet Partisi, darbeden sonra yapılan serbest seçimlerde 1965 yılında tek başına iktidara geldiğinde, Adnan Menderes döneminde projesi yapılıp da kredi yokluğundan gerçekleştirilemeyen bu projeleri Sovyetler Birliğinden alınan proje kredileriyle bitirmiştir 27 Mayıs İhtilali'ne giden süreç 27 Ekim 1957 seçimleri oldukça sert bir hava içersinde yapıldı DP seçimler öncesinde yasal düzenlemeler yaparak, muhalefetin bütünleşerek seçimlere bir cephe halinde girmesini engelledi Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar Dönemin başbakanı Adnan Menderes DP oyların %4788'ini alarak yürürlükteki çoğunluk esasına dayalı seçim sistemi sayesinde 424 milletvekili çıkardı İsmet İnönü'nin başında bulunduğu CHP %41 oyla 178 milletvekilliği kazanmıştı Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi dörder milletvekilliği kazandılar Muhalefetin oy miktarı DP'yi geride bırakıyordu Demokrat Parti azınlığın iktidarı konumundaydıSeçimlerden sonra siyasi ortamdaki gerginlik hızını arttırarak sürdü CHP yurt çapında destek görmeye başlamıştı 1959 yılı bahar aylarında CHP önderi İsmet İnönü Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktıMuhalefet lideri Uşak'ta taşlı saldırıya uğradı Birçok illerde CHP-DP arasında olaylar patlak verdi1960 başlarında basına sansür artmıştı,gazeteler sansür nedeni ile beyaz sayfalarla çıkıyorduCezaevleri tutuklu gazetecilerle doluydu2 Nisan 1960'ta Kayseri gelen İsmet İnönü'nün treni durduruldu,muhalefet liderinin kente girmesine engel olunmaya çalışıldıKurulan barikatları elleri ile yararak Kayseri'ye gelen İnönü'yü elli bin kişi karşıladıBütün bunlar DP iktidarını daha da hırçınlaşmaya ve baskıyı arttırmaya ittiNisan 1960'ta TBMM'de basını ve muhalefeti incelemek üzere Tahkikat Komisyonu kurulunca gerilim tavan yaptıÖyleki kurulan komisyona,gazete kapatma,tutuklama gibi yetkiler verilmiş hatta komisyon çalışmalarının haber yapılması,eleştirilmesi yasaklanmıştı18 Nisan 1960 günü CHP Genel Başkanı İsmet İnönü,bunun demokratik yönetimden çıkıp bir baskı rejimine geçmek olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı ve son sözünü söyledi:"Bu yolda devam ederseniz,ben de sizi kurtaramam"Ancak bu konuşmanın ardından CHP liderine 12 oturum TBMM toplantılarına katılmama cezası verildi,kararı protesto eden CHP milletvekilleri meclisten polis zoru ile uzaklaştırıldı28-29 Nisan'da İstanbul ve Ankara'da çıkan öğrenci olayları şiddetle bastırıldı,ölenler oldu,kan döküldüBunun üzerine hükümet bu illerde sıkıyönetim ilan ettiBaşbakan Menderes'in radyoda yaptığı konuşmalar "Kahrolsun diktatörler" sloganları arasında duyulmaz oldu[4] Harp okulu öğrencileri sessiz yürüyüş yaptı3 Mayıs 1960'ta Kara Kuvvetleri Komutanı OrgCemal Gürsel hükümete bir uyarı mektubu gönderdiAncak hükümet uyarıya kulak asmadı ve Cemal Gürsel'in emekli olması istendi Dönemin Başbakanı Adnan Menderes 555K 555K, 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemidir Adını 5 ayın 5 günü saat 5`te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi olarak da anılır 28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi ve Turan Emeksiz isimli öğrencinin ölmesi ülkedeki ortamı kutuplaşmaya sürükledi DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında buldu Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, şu anki CHP lideri Deniz Baykal, şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in “Ne istiyorsunuz?” sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp “Hürriyet istiyoruz!” demişti Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?” 555K eyleminden 3 hafta sonra 27 Mayıs İhtilali gerçekleşti Milli Birlik Komitesi 27 Mayıs 1960’tan, seçimlerin yapılarak normal yaşama geçildiği 15 Ekim 1961 yılına kadar geçen süre, askerin Milli Birlik Komitesi (MBK) eliyle de facto iktidarda olduğu dönemdir Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin anayasal bütün hak ve yetkileri artık, başlarda kimlerden kurulu olduğu gizli tutulan 38 subaydan kurulu MBK’nin eline geçmiştir MBK ülkeyi ilk zamanlar yayımladıkları tebliğlerle idare etmişlerdi MBK’nın ilk bildirisi sokağa çıkma yasağı ilanı ve vatandaşları ona uymaya davettir 3 numaralı Tebliğ ile her türlü siyasi parti neşriyat ve faaliyetleri, gösteri yürüyüşleri ve her türlü toplantı yasaklanmıştır MBK faaliyetlerinin aksamaması için telsiz ve telefon görüşmelerini kısıtlayan 4 ve 5 numaralı Tebliğlerden sonra, ordunun görevini açıklayan 6 numaralı Tebliğ yayımlanmıştır 6 numaralı Tebliğin ilk fıkrasında, “Türk Ordusu bir kere daha tarihi bir vazife karşısında bulunuyor Bu vazife; dâhilde memleketi buhran ve felakete sürüklemek isteyen hırslı politikacıların elinden kurtarmaktır” demektedir Aynı şekilde 13 ve 32 numaralı Tebliğlerde bu darbenin yapılış gerekçeleri şöyle yer bulmuştur: “Biz vatandaşları birbirine düşürecek bir kardeş kavgasını önlemek için bu işe giriştik” “Milli İnkılâp, hiçbir şahsın, hiçbir zümrenin lehine yapılmış bir hareket değildir Muhterem halkımızın, köylü ve işçilerimizin demokrasiye kavuşması, hak ve hürriyetinin teminatı, iktisadi kalkınması, ana prensibimizdir Vatandaşların hususi işlerinde ve her türlü çalışma yerlerinde, kardeşlik duyguları ve huzur içinde bulunmaları esastır” Yargılamalar 27 Mayıs İhtilali sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri ve aralarında Milli Mücadele'nin önemli komutanlarından Ali Fuat Cebesoy'un da olduğu Demokrat Parti milletvekilleri yakalanarak Yassıada'da yargı önüne çıkarıldılar Sivil ve askerlerden oluşan özel bir cunta mahkemesinde yargılanan siyasîler, vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı ve anayasaya karşı gelmek ile suçlandılar Adnan Menderes hakkında açılan davalardan sadece "bebek davası" denilen davadan berat edebildi "Devletin yüksek menfaatlerine ve istihbarat işlerine sarfedilmek üzere emrine tahsis edilen paraların bir kısmıyla opera sanatçısı Aydan Ayhan'a ev aldığı" suçlaması da dahil diğer tüm suçlamalardan mahkum oldu Dava, eski başbakan Adnan Menderes'in 17 Eylül 1961 günü saat 2:31'de; eski dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski maliye bakanı Hasan Polatkan'ın ise İmralı adasında 16 Eylül 1961 günü "anayasayı ihlal" suçundan idam edilmeleri ile sonuçlandı 27 Mayıs İhtilali'nin Türkiye'de askeri müdahalelerin meşru olduğu intibasını yaratması ve diğer askeri müdahalelerin yolunu açtığı yönünde iddialar bulunmaktadır İhtilal Bildirisi 27 Mayıs 1960 sabahı erken saatlerde radyolardan Milli Birlik Komitesi üyesi Albay Alparslan Türkeş tarafından okunan bildiri: "Sevgili Vatandaşlar, Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimizin, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavuzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sığınmalarını rica ederiz Şahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası'na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tur" |
27 Mayıs İhtilali |
06-27-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
27 Mayıs İhtilali48 yıl sonra 27 Mayıs 20 yıl süreyle “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak kutlandı Bir başka askeri darbeyle bu kutlama kaldırıldı 47 yıl sonra bugün “Darbe mi, devrim mi” diye tartışılıyor Bugün 27 Mayıs’ın 47’inci yıldönümü Türkiye’deki ilk askeri darbe İktidardaki Demokrat Parti’nin ülkeyi kardeş kavgasına götürdüğü gerekçesiyle bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine el koymuş; TBMM feshedilmiş, Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere Demokrat Partililer tutuklanmış; Yassıada yargılamaları sonunda, 17 Eylül 1961’de başbakan Menderes ile bakanları Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edilmişti Milli Birlik Komitesi, darbeden sonra Anıtkabir'de 27 Mayıs’la Türkiye’de “10 yılda bir darbe geleneği” başladı Bir sonraki darbe 12 Mart 1971’deydi, 3 idamın “rövanşı” 3 gencin idamıyla alındı Menderes, Polatkan ve Zorlu’ya “iade-i itibar” sağlanması ise 30 yıl aldı 30 yıl sonra cenazeler, İstanbul Topkapı’da yaptırılan Anıtmezar’a nakledildi Kurmay Albay Alpaslan Türkeş, radyoda darbe bildirisini okuyor 27 Mayıs 1961 darbesi, 1963’te “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” ilan edildi Anayasanın rafa kaldırıldığı bugünün yıldönümünde resmi kutlamaların Anayasa Mahkemesi’nde yapılması çelişkisi, üçüncü darbe olan 12 Eylül’de son buldu 1981’de, 1960 darbesini yapan Milli Birlik Komitesi üyeleri, 27 Mayıs’ın yıldönümü nedeniyle toplu halde Anıtkabir’e gitmek istediler Ancak Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı izin vermedi 1982 anayasası ile de “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” kaldırıldı Darbe sonrası DP’li siyasetçilerin yargılandığı Yassıada mahkemelerindeki “utanç”, 30 yıllık yayın yasağının sona ermesiyle ortaya çıktı Menderes-Ayhan Aydan aşkının sorgulanması, Bebek Davası, Külot Davası gibi incitici davalar, yaptırılmayan savunmalar, Mahkeme Başkanı Salim Başol’un sanıkları azarlayan ve küçük düşüren üslubu yazı dizileri ve kitaplarla kamuoyuna sunuldu Mehmet Ali Birand, Can Dündar ve Bülent Çaplı’nın birlikte hazırladığı 10 bölümden oluşan “Demirkırat” belgeselinin, 1991’de devlet televizyonu TRT’den gösterilmesiyle de Türkiye 30 yıl sonra 27 Mayıs’la yüzleşmeye çalıştı; aynı adlı kitap onlarca baskı yaptı Yassıada duruşmalarından 27 Mayıs’la hesaplaşmaya rağmen, 12 Eylül anayasasına kıyasla “özgürlükçü” olarak anılan 1961 Anayasası da, son yıllarda tartışılır hale geldi AK Parti hükümetinin, sivil anayasa çalışmalarını başlatmasıyla gündeme oturan tartışmada; 61 Anayasası’nın Türkiye’nin gördüğü en demokratik anayasa olduğunu söyleyenlerin karşısında, “seçilmişlerin karşısında bürokratik elitin gücünü garantiye alan ve halkoyuna güvenmeyen özgürlükçü sistem” eleştirileri de dile getiriliyor 27 Mayıs’ın nedenleri arasında gösterilen “555K” da; parlamento, hükümet ve kurumlar arasında gerginliğin arttığı aynı dönemde, Cumhuriyet mitinglerine ilham kaynağı oldu 5 Mayıs 1960’da Kızılay’da Demokrat Parti aleyhine öğrencilerin yaptığı protesto eyleminin parolasıydı 555K Yani, 5’inci ayın, 5’inci günü, saat 5’te, Kızılay’da Geçen yıl buna atfen, 222A parolasıyla düzenlenen protesto gösterisi de, “İkinci ayın, ikinci günü, saat 2’de Anıtkabir” randevusu veriyordu 27 Mayıs’ın 48 inci yılına damgasını vuran tartışmalardan biri de, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs’ı ihtilal olarak görmediğini söyleyip, “Aslında bir devrimdir” açıklaması oldu |
|