Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
evren, madde

Madde ve Evren

Eski 01-03-2012   #1
tersinim
icon111

Madde ve Evren









EVREN

Tersinim teorisi var oluşu bir bütün olarak görür Sıkça ve uzun uzun tartışılmış olan canlılık konusundaki abiyogenez ve biyogenez görüşlerini bir noktada sentezler Varoluşu canlılık ve cansızlık diye ayırmaz

Tersinim teorisine göre varoluş madde ve madde ile ifade bulan yaşamın kompleks bütünlüğüdür Varsa diğer evrenleri de kapsar (Maddenin Sakımı Kanunu Bir Büyük Bütün’ün Varlığını Kanıtlar isimli makalemize bakınız)

Bu görüşe göre eğer yaşam oluşacaksa her şeyden önce maddenin oluşması gerekir Bu nedenle varoluş maddeyle başlar; kademe kademe bütünleşerek devam eder

Yaşamsal uygunluklar dediğimiz milyonlarca kompleks sistem bu oluşumlar sırasında sırasıyla meydana gelip bütünleşir Bir bakıma yaşam ve ekolojik düzen bu oluşumların en son aşamasıdır

Bu forumda madde ve evren konusunda bilgiler vereceğiz Buradaki amacımız varoluşun planlı ve kademeli bir gelişim sonucunda oluşmuş; kompleks, muhteşem ve eksiksiz bir bütün olduğunu, dolaysıyla bir Yaratıcı’nın varlığını göstermektir

Yaşamsal uygunluklar dediğimiz milyonlarca olgu bu büyük bütünün içindedir Bu bütünlük yaşamsal uygunluklar için özel olarak düşünülüp planlanmış ve oluşturulmuş gibidir

Canlılık ve cansızlık bu büyük bütünün içindedir ve birbirini tamamlar Konu aynı zamanda insanların ne kadar kolay yanılıp aldanabilir olduklarını göstermesi yönünden de hayli ilginçtir

===

içinde bulunduğumuz ve uçsuz bucaksız sandığımız evrenin nasıl var olduğu, nereye gittiği, içindeki düzen ve dengeyi sağlayan kanunların nasıl işledikleri her devirde insanların merak konusu olmuştur

Bilim insanları asırlardır bu konuyla ilgili sayısız araştırmalar yapmışlar, doğru ya da yanlış pek çok teoriler üretmişlerdir

Evrenimizin bir düzenler ve sistemler bütünlüğü olduğu varsayımının en büyük kanıtı şüphesiz ki nice milyar yıllardan beri değişmeyen ve işlerliğini devam ettiren kanun ve ilkelerin varlığıdır

Kanun ve ilkelerin varlığı bu kanun ve ilkelerle ortaya konulmuş bir düzenli sistemlerin varlığı anlamına gelir

Eserimizin amacı herhangi bir taassuba varıp dayanmış bir önkabule takılı kalmadan var oluş gerçeğini arayıp bulma olduğundan bu konu bizi yakından ilgilendirmektedir

Madde ve evrenin rastlantılarla oluşup oluşamayacağı sorusunun yanıtını bilimsel bulguların ışığında arayıp bulmaya çalışacağız Okuyucu eserimizi öncelikle bu yönden değerlendirmelidir



Devamı var

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde ve Evren

Eski 04-12-2012   #2
tersinim
Varsayılan

Cevap : Madde ve Evren



EVREN NEDİR? NE DEĞİLDİR?


Evren veya kâinat, sonsuz uzayda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bilinen bir bütünün adıdır

Evren astronomi ve astrofiziğin konu edindiklerinin tümüdür

Bilinen maddelerle ifade bulan her şeyi içinde barındıran dev bir varlıktır İçinde her şeyin bulunduğu bu dev oluşum, sonsuzluk olarak tanımlanan tek ve en Büyük Bütünün içinde yer alır

Materyalizme göre uzay denen hiçliğin içindeki her şeydir evren Hiçlik olarak tanımlanan sonsuzluğun içinde bir toz zerresi bile değildir fakat vardır

Tersinim teorisi evren dışılığı hiçlik olarak kabul etmez Tersinime göre evren dışılık mahiyetini tam bilemediğimiz ezelden gelip ebede giden ak enerjiden oluşmuş Bir Büyük Bütündür (Maddenin Sakımı Kanunu Bir Büyük Bütün’ün Varlığını Kanıtlar isimli makalemize bakınız)

Ve yine tersinim teorisine göre evren içi kara madde ya da kara enerji diye isimlendirdiğimiz ak enerjinin en düşük seviyesindeki (mutlak sıfırın bir kaç derece üzerindeki enerji) ile doludur Mutlak sıfır ise madde ile antimaddenin birleşim ya da ayrım noktasıdır (Madde ve antimadde bölümüne bakınız)

Büyük Bütünün içinde bir toz zerresi bile olmayan evren gitgide genişleyen, yarı çapı 85 milyar ışık yılı büyüklüğünde dev bir küredir Hacmi saniyede yüz bin km hızla genişlemektedir

Evrendeki gökada grubu sayısı: Yirmi beş milyar

Görünür evrende büyük gök ada sayısı: Üç yüz elli milyar

Görünür evrendeki cüce gök ada sayısı: Yedi trilyon

Görünür evrendeki yıldız sayısı: Otuz milyar x trilyondur

Bilimin Işığında Evren:Gözlemlediğimiz evren (Kozmos), bildiğimiz tüm varlıkları ve olayları içeren sistemdir Bilim açısından bu terim gözlemlediğimiz evren olarak düşünülür
Bu nedenle bizden önceki ve sonraki evrenlerin varlığı da söz konusudur

Günümüzde ulaşılabilen en son teknik verilere göre, evrenin fiziksel yapısı şöyle sıralanabilir:

1-Galaksiler

2-Elektromanyetik radyasyon

3-Nötral ve iyonize hidrojen

4-Toz parçacıkları

5-Galaksilerden gelen ışık fotonları

6-Süpernova ve Galaktik patlamalardan oluşan kozmik ışınlar

7-Kütlesi olmayan nötronlar

8-Gravitik dalgalar

9-Kara enerji

Sadece Samanyolu galaksimizde 400 milyon yıldız bulunduğu tahmin edilmektedir Bizimkine benzeyen ya da benzemeyen milyarlarca galaksi vardır

Evreni dolduran bütün bu cisimler atom dışı üç esas gücün etkisiyle bir arada bulunur

a)-Nükleer Güç: Atomik çekirdeğin nötron ve protonlarını bağlar

b)-Elektromanyetik Güç: atomları oluşturmak üzere elektronları çekirdeğe bağlar

c)-Gravitik Güç: Uzaydaki cisimleri belirli yörüngelerde tutar

Evrenin kozmolojik standart modeli 20yy’ın ilk yarısında önerilen Big Bang (tersinim teorisine göre genişim) görüşünün mantıksal bir sonucudur Bu model evren gözlemlerinin bütünlüğüyle uyuşan bir tanım sunmaktadır

Evrenin Kozmolojik standart modeli şu iki özelliği şart koşar:

Gözlemlenebilir evren, yoğun ve sıcak bir evreden (Big Bang, tersinim teorisine göre genişim) doğmuştur Bu evre sırasındaki bir işleyiş erişip gözlemleyebildiğimiz bölgenin homojen olmasını fakat aynı zamanda bazı istisnalar göstermesini sağlamıştır

Önerilen başka işleyişler olsa da bu, muhtemelen şişme (genişleme) şeklindedir

Güncel evren birçok madde türüyle doludur ki başlıcaları şunlardır:

1)-Her çeşit elektromanyetik ışımayı temsil edici parçacıklar olan fotonlar

2)-Nötrinolar

3)-Atomları oluşturan baryonik madde

4)-Karanlık madde denilen, laboratuar ortamında üretileme-mişse de parçacık fiziğinde öngörülen, galaksilerin yapısından sorumlu olan, kendilerini oluşturan yıldızlar bütününden daha kütleli bir veya birkaç madde türü

5)-Karanlık enerji denilen, günümüzde gözlemlenen evrenin genişlemesinin hızlanmasından sorumlu olan ve muhtemelen kozmik şişme ile doğrudan ilgisi olmayan alışılmamış özelliklere sahip bir enerji türü

Astronomik gözlemlerin büyük bir kısmı evreni tanımlarken bu vazgeçilmez temel taşlarından yararlanmaktadır

Evrenin Kozmolojik standart modelinin üç temel taşı laboratuar ortamında gözlemlenmemiş fiziksel fenomenlere başvurmayı gerekli kılmaktadır ki bunlar kozmik şişme, karanlık madde ve karanlık enerjidir

Bu temel taşları ya da bunlardan birini yok varsayan tatminkâr hiçbir kozmolojik model yoktur

Devamı var

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde ve Evren

Eski 04-16-2012   #3
tersinim
Varsayılan

Cevap : Madde ve Evren



Evrendeki ince ayarlar: Evrendeki tasarımsal ince ayarlar ve düzenler konusunda yoğunlaşan evren bilimciler ve teorik fizikçiler, evrendeki bu ince ayar ve düzenlerin şaşkınlık ve hayranlık uyandıran sayısız örneklerini bulmuşlardır

Evrendeki kompleksliği mümkün kılan kanunlarda hayret verici ancak bir mucize olarak nitelendirilebilecek fizik kanunları, çok üstün bir dehanın ürünü olan nice ince ayarlar vardır

Evren hayranlık ve şaşkınlıkla izlediğimiz hassas tasarımının kesinliğinde yaratılmış olmasaydı hiç bir canlı var olamayacak, canlılığını devam ettiremeyecekti

Evrenin, evren içinde yüzen dünyanın canlıların dolaysıyla insanın yaşaması için özel şartlara uygun olarak oluşturulduğu kesindir

Var oluşun her iki yanıtını da savunanlar bu konuda da hemfikirdirler Buradaki sorun özel şartlara sahip bu oluşumun rastlantılarla meydana gelip, gelemeyeceğidir

Big Bang teorisine uzun yıllar karşı çıktıktan sonra fikrini değiştiren Sir Fred Hoyle'un sözleri, bu durumu şöyle ifade eder:

-Big Bang teorisi evrenin tek ve büyük bir patlama ile başladığını kabul eder Ama bildiğimiz gibi patlamalar maddeyi dağıtır ve düzensizleştirirler Oysa Big Bang çok gizemli bir biçimde bunun tam tersi bir etkiyle maddeleri birbiriyle birleştirerek galaksileri oluşturacak hâle getirmiştir

Dikkat edilirse bu sözlerde düzensizlik meydana getirmesi gereken plansız bir patlama sonucu bir düzenin oluşması; o patlamanın gerçekliğiyle ilgili bir şüphenin de var olduğu ifade edilmeye çalışılır ama bu sözlerde aynı zamanda evrendeki bir düzenin varlığı da itiraf edilir

Hoyle, Big Bang gibi kontrolsüz olması gereken bir patlamanın düzenlilik oluşturmasının patlamanın kendisiyle çelişkili bir durum olduğunu, bu çelişkinin patlamanın gerçekliğiyle ilgili bazı şüpheleri de beraberinde getirdiğini ifade ederken bir bakıma haklıdır

Çünkü kontrolsüz bir patlamanın bir sırça saraya atılan bomba gibi etrafı tahrip etmesi, düzenleri bozup düzensizlik oluşturması gerekir

Hâlbuki Big Bang patlamasının oluşturduğu evrende şaşılacak kadar ince ve hassas bir düzen ve intizam vardır

Sanki her şey çok önceden hedeflenen bir amaca uygun planlanmış, her şey bu plana göre yerli yerinde var edilmiş, yerli yerinde oturmuş gibidir

Bu planlama sanki en baştan, patlamanın oluştuğu andan itibaren vardır

Sanki patlama bu amaç için gerçekleştirilmiştir

Bütün bu yazdıklarımızın Big Bang’i kabul etmeyip yerine Genişim Sürecini getiren tersinim teorisinin birer kanıtıdır (Geniş bilgi için Big Bang bölümüne bakabilirsiniz)

Bir materyalist olan Hoyle’nin ezelden gelip ebede giden durağan bir sonsuzluk olarak nitelediği evrende bir düzenin olması itirafı son derece ilgi çekicidir

* * * *

Big Bang’in bir patlama olmadığı konusunda pek çok bilim insanı hemfikirdir

Ünlü bir fizik profesörü olan Paul Davies Big Bang sonrası evrendeki genişleme hızının ne kadar hassas ayarlanmış olduğunu hesaplamış ve inanılmaz bir sonuca ulaşmıştır

Bu sonuç evrendeki en baştan başlayıp kademe kademe olgunlaşıp gelişen planlı var oluşu bir kez daha kanıtlaması açısından hayli ilginç ve şaşırtıcıdır

Davies'e göre, Big Bang'in ardından gerçekleşen genişleme hızı eğer milyar kere milyarda bir oranda bile farklı olsaydı, hayata imkân sağlayacak bir yıldız tipi oluşamaz ve evrende canlılık ortaya çıkamazdı

Bu konuda Davies şöyle demektedir:

-Hesaplamalar, evrenin genişleme hızının çok kritik bir noktada seyrettiğini göstermektedir Eğer evren biraz daha yavaş genişlese çekim gücü nedeniyle içine çökecek, biraz daha hızlı genişlese kozmik materyal tamamen dağılıp gidecekti

Bu iki felaket arasındaki dengenin ne kadar iyi hesaplanmış olduğu sorusunun cevabı çok ilginçtir

Eğer patlama hızı gerçek hızından
sadece milyar kere milyarda bir oranda farklılaşmış olsaydı, bu gerekli dengeyi yok etmeye yetecekti Bu nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşum olmalıdır

İşin daha da ilginç olan yönü ise Büyük Patlama ile ortaya çıkan fizik kurallarının aradan geçen 14 milyar yıllık zaman içinde hiç değişikliğe uğramamış olmasıdır

Bilindiği gibi kural, yasa ve ilkeler olduğu, oluştuğu olgular düzenli sistemlerdir Düzensizliklerde kural yasa ve kurallar bulunmaz Bu nedenle evrendeki düzenlilik gerçeği inkar edilemez

Oluşumun ilk anlarından zamanımıza kadar yaklaşık on dört milyar yıldan beri bu kurallar herhangi bir değişikliğe uğramadan geçerliliğini korumaktadır

Bu (her şeyin rastlantılar sonucu oluştuğu, planlayan ve oluşumları koruyan bir iradenin var olmadığı var sayılırsa) termodinamiğin ikinci kanununa tamamen aykırıdır

Eğer söz konusu planlayıcı ve koruyucu irade yok ise düzen ve kuralların zaman içinde bozulması, düzenlerin düzensizliğe, bozuma ve anarşiye doğru gitmesi gereKİR

Profesör Paul Davies’inde ifade ettiği gibi bu kurallar öylesine ince ve hassas hesaplar üzerine kuruludurlar ki, bugünkü değerlerinden mikromikrometrik sapmalar bile tüm evrendeki yapıyı ve düzeni ortadan kaldırabilecek hassasiyettedir

Paul Davies de bu akıl almaz incelikteki denge ve hesaplardan varılması gereken kaçınılmaz sonucu şöyle açıklar:

-Çok küçük sayısal değişikliklere hassas olan evrenin şu andaki yapısının, çok dikkatli bir bilinç tarafından ortaya çıkarıldığına karşı çıkmak çok zordur Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal denklemler, kozmik bir tasarımın varlığını kabul etmek için oldukça güçlü bir delildir

Ünlü fizikçi Prof Stephen Hawking de aynı fikirdedir Zamanın Kısa Tarihi isimli kitabında evrendeki dengelerin aslında kavrayabildiğimizden çok daha ince hesaplar ve dengeler üzerine kurulduğunu belirtir

Hawking evrenin genişleme hızıyla ilgili şunları söyler:

-Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, Big Bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi

Aynı gerçek karşısında Amerikalı Astronomi Profesörü George Greenstein da, The Symbiotic Universe adlı kitabında şöyle yazar:

-Kanıtları inceledikçe, ısrarla önemli bir gerçekle karşı karşıya geliriz Oluşumda bir doğaüstü akıl ve bu aklın yönlendirdiği bir irade devreye girmiş olmalıdır

Bütün bu bilim insanlarının tersinim teorisinin temellerinden olan varoluşta genişim süreci varsayımımızla aynı görüşte olmaları bize kıvanç vermekte, teorimizin doğruluğu konusundaki güvenimizi artırmaktadır

Oluştuğu kesinlikle bilinen, en koyu materyalistler tarafından bile itiraf edilen evrendeki düzen gerçeği materyalist felsefenin yanıtlamaktan aciz kaldığı pek çok soruları gündeme getirmiştir

Materyalizm bu gerçeği rastlantılarla oluşmuş olaylardan zaman içinde iyi ve yararlı olanların seçimi ve bunların birikimiyle oluşmuş bir düzen olduğunu kabul ve iddia eder iyi ve yararlı olanların seçimi kavramı evrim teorisinin en önemli mekanizması olan doğal seleksiyon olarak karşımıza çıkar

Hemen fark edileceği gibi bu iddianın temelinde bir mantık hatası vardır Bu mantık hatası da rastlantılarla oluşmuş olay ve oluşumlardan iyi ve yararlı olanlar nasıl seçilmiştir sorusunu gündeme getirir

Materyalizm bu soruya, canlıların evrimi konusunda; canlıların savunma sistemleri gibi doğal mekanizmaları iyi ve yararlı olanların seçimini gerçekleştirir şeklinde yanıtlar ama bu seçimi cansızların nasıl becerdiği! Konusunda her hangi bir açıklamada bulunamaz

Böyle bir oluşumu cansız dünyadaki doğal seleksiyon olarak mı tanımlamak gerekecektir? Böyle bir tanımlamanın saçma olduğu açıktır (Doğal seleksiyon bölümüne bakınız)


Devamı var

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde ve Evren

Eski 05-02-2012   #4
tersinim
Varsayılan

Cevap : Madde ve Evren



EVRENDEKi DÜZEN RASTLANTI MI?

Evrende üç yüz milyon galaksi bulunduğu zannedilmektedir Galaksiler arasında da milyonlarca ışık yılıyla ifade edilebilen dev aralıklar, mesafeler vardır Bir ışık yılı ise saniyede üç yüz bin km hızla giden bir ışık huzmesinin bir yılda alacağı yol demektir Bu da yaklaşık dokuz katrilyon km’dir

İlginç olan aralarında korkunç denebilecek boşluklar bulunan bu galaksiler ve galaksileri meydana getiren milyarlarca yıldızın kütle çekimleriyle birbirlerine bağlanmış olması, bu bağlantıların son derece hassaslığıdır

Süpernova denilen dev yıldızların patlamaları sonucu uzaya savrulan göktaşları ayrı tutulursa bütün gök cisimleri hassas dengeler ve kurallarla birbirleriyle bağlıdır ve devamlı hareket halindedir Bu dengeli ve kurallı hareketler evrenin bütünlüğünü kapsar

Daha da ilginç olan ise süpernova patlamaları sonucu uzaya savrularak serseri mayınlar gibi başıbozuk bir halde dolaşıp duran, kendilerinden daha büyük gök cisimlerinin çekimlerine kapılarak üzerlerine düşen, bir bakıma düzensizliği simgeleyen bu göktaşları yaşamın oluşma şartlarına çok büyük katkılarda bulundukları gibi ileri ki zamanlarda (tersinim teorisine göre gökcisimlerinin kütlelerini artırdıklarından) evrenin çökmesine de neden olacaklarıdır

Süpernova denilen dev yıldızların merkezlerindeki nükleer fırınlarda oluşan ağır elementler bu yıldızların patlaması sonucu sağa sola savrulan göktaşlarıyla evrenin çeşitli bölgelerine gitmekte, buralarda dünyamız gibi sert kabuklu, yaşama uygun gezegenlerin oluşmasına sağlamaktadır

Bir bakıma evrendeki düzensizlikler bile bir düzen içerir ve yaşamın oluşma planına (yaşamsal uygunlukların olmazsa olmazlarına) çok büyük katkılarda bulunur

Gök cisimlerinin uzaydaki dağılımı ve aralarındaki devasa boşlukların canlı hayatının var olabilmesi için zorunlu olup olmadığı sorusuna verilen yanıt çok önemlidir

Yapılan araştırmalar gök cisimleri arasındaki ilişkilerin yaşamı destekleyecek biçimde pek çok evrensel güçle uyumlu, çok hassas hesaplar, yapılar ve dengeler içerdiğini göstermektedir

Bu devasa mesafeler gezegenlerin yörüngelerini hatta varlıklarını doğrudan etkiler Bu mesafeler son derece kritiktir Bu nedenle yaşamsal uygunlukların önemli bir parçasıdır

Yıldızlar arasındaki şu an var olan boşluklar dünya gibi bir gezegen sisteminin var olabilmesi için en ideal mesafedir

Ünlü biyokimya profesörü Michael Denton da, Doğanın Kaderi adlı kitabında bu konuda şöyle yazar:

-Süpernovalar ve aslında bütün yıldızlar arasındaki mesafeler çok kritik bir konudur Galaksimizde yıldızların birbirlerine ortalama uzaklıkları idealdir Eğer bu mesafe biraz daha az olsaydı, gezegenlerin yörüngeleri istikrarsız hale gelirdi

Eğer biraz daha fazla olsaydı, bir süpernova tarafından fırlatılan maddeler o kadar dağınık hale gelecekti ki, bizimkine benzer gezegen sistemleri büyük olasılıkla asla oluşamayacaktı Eğer evren yaşam için uygun bir mekân olacaksa, süpernova patlamaları çok belirli bir oranda gerçekleşmeli ve bu patlamalar ile diğer tüm yıldızlar arasındaki mesafe, çok belirli bir uzaklık olmalıdır Bu uzaklık, şu an zaten var olan uzaklıktır Bu uzaklıklar son derece kritiktir

Prof George Greenstein da bu akıl almaz büyüklükle ilgili, Simbiyotik Evren adlı kitabında şöyle yazar:

-Eğer yıldızlar birbirlerine biraz daha yakın olsalar, astrofizik çok da farklı olmazdı Yıldızlarda, nebula denilen bulutsularda ve diğer gök cisimlerinde süre giden temel fiziksel işlemlerde hiçbir değişim gerçekleşmezdi Uzak bir noktadan bakıldığında, galaksimizin görünüşü de şimdikiyle aynı olurdu

Tek fark, gece çimler üzerine uzanıp da izlediğim gökyüzünde çok daha fazla sayıda yıldız bulunması olurdu

Ama pardon, evet; bir fark daha olurdu: Bu manzarayı seyredecek olan "ben" olmazdım Uzaydaki bu devasa boşluk, bizim varlığımızın bir ön şartıdır

Greenstein kitabında bunun nedenini de açıklar Evrendeki büyük boşluklarla bazı fiziksel değişkenler yaşamsal uygunlukların şekillenmesine sağlamaktadır

Yaşamsal uygunlukların şekillenmesi ise yaşamın devamlılığı amacına yöneltilmiş pek çok harika sistemlerin oluşup bir araya gelme nedenidir

Ayrıca evrendeki katrilyonları bulan cisimler arasındaki boşluklar bu cisimlerin birbirleriyle çarpışmalarını, evrenin bir kaos ortamına sürüklenmesini de önler


Devamı var

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Madde ve Evren

Eski 05-19-2012   #5
tersinim
Varsayılan

Cevap : Madde ve Evren



GÜNEŞ SİSTEMİ


Ekolojik düzeni yaşamın oluşması ve devamı için gerekli olan olmazsa olmazların bütünselliği olarak tarif edersek maddi düzenlerin de bu bütünselliğin içinde olduğunu, en önemli olmazsa olmazları içinde barındırdığını hemen fark ederiz

Örneğin Dünyamızın kendine özel yapısı kadar diğer gezegenlerin konumları, kütleleri de bu düzenin bir parçasıdır

Onlardan birinin olmaması; kütle, konum, ya da yoğunluğunun değişmesi bu düzeni rahatlıkla alt üst edebilecek kadar önemlidir

Ekolojik düzen konusunda Darwin şunları yazmaktadır

-Yaşam doğadaki her şey gibi bir denge kurmaya eğilimli güçlerin sürekli etki ve tepkisiyle var olur ya da buna bağlıdır ve bu eğilim herhangi bir değişmeyle hafifçe bozulursa yaşamsal güçler kuvvetlenir

Tersinim teorisi varoluşu bir bütün olarak görür Canlılık ve cansızlık olarak ayırım yapmaz

Bu nedenle ekolojik düzen canlılığıyla cansızlığıyla tüm evreni kapsar

Yaşamsal uygunluklar bu büyük düzenin sonucudur Tersinim teorisine göre tüm kâinat dolaysıyla güneş sistemi ve dünya özeldir

Evrenin oluşumdan sonra ne kadar hassas dengeler içerdiğini gerektiği gibi anlamak için evreni dolduran milyarlarca galaksiden ve bu galaksileri meydana getiren katrilyonlarca yıldızlardan hakkında en çok bilgi sahibi olduğumuz bir yıldızı ve onun oluşturduğu sistemi örnek vereceğiz

Bu yıldız yukarıdaki bölümlerde hakkında bilgi vermeye çalıştığımız Güneşâ€™tir

Aşağıdaki bölümlerde bir bakıma Güneş ve sistemin rastlantılarla oluşup oluşamayacağı sorusunun yanıtını arayacağız

= = =

Daha öncede belirttiğimiz gibi Güneş tek proton ve tek elektronu bulunan hidrojen gazının iki proton ve iki elektronu bulunan helyum gazına dönüşmesiyle orta çıkan füzyon enerjisiyle parlamakta, bu enerji ile dünyamıza hayat vermektedir

Füzyon enerjisi ise güçlü nükleer kuvvetin birincisidir Bu nükleer kuvvet evrendeki en güçlü kuvvettir Muazzam gücünü hidrojen bombalarında sergiler

Bu enerji kaynağı, Güneş'in 46 milyar yıldan bugüne dek tükettiği ve bundan sonra da tüketebileceği hesaplanan 5 milyar yıllık yakıtı sağlamaktadır

Güneş Samanyolu galaksisinin oluşturduğu sarmalda dışa yakın bir konumda bulunan orta büyüklükte bir yıldızdır

Dokuz (son kabul edişe göre sekiz) gezegeni, bu gezegenlerinde atmış bir uydusu vardır Bütün bunlar güneş sistemini meydana getirir

Üzerinde yaşadığımız ve Dünya ismini verdiğimiz gezegen Güneşe yakınlık sırasına göre üçüncü gezegendir

Yirmi üç buçuk derece eğimle hem kendi etrafında, hem de güneşin etrafında dönmektedir Güneşin etrafında dönerken oluşturduğu yörünge bir elips şeklindedir
(Geniş bilgi için Dünya bölümüne bakınız)




Güneş Sistemi'ndeki bu muhteşem dengenin yanı sıra, üzerinde yaşadığımız Dünya gezegeninin bu sistem ve genel olarak uzay içindeki yeri de, yine kusursuz bir yaratılışın varlığını göstermektedir

Son astronomik bulgular, sistemdeki diğer gezegenlerin varlığının, Dünya'nın güvenliği ve yörüngesi için büyük önem taşıdığını göstermiştir

Jüpiter'in konumu buna bir örnektir

Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında Dünya'nın dengesini sağlamaktadır

Astrofizik hesaplamalar, Jüpiter'in bulunduğu yörüngedeki varlığının, sistemdeki Dünya gibi diğer gezegenlerin yörüngelerinin istikrarlı olmasını sağladığını ortaya çıkarmıştır

Jüpiter'in Dünya'yı koruyucu ikinci bir işlevini ise, gezegen bilimci George Wetherill Jüpiter Ne Kadar Özel adlı bir makalede şöyle açıklar:

-Jüpiter'in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir gezegen var olmasaydı, Dünya, gezegenler arası boşlukta gezinen meteorlara ve kuyrukluyıldızlara yaklaşık bin kat daha fazla hedef olurdu

Eğer Jüpiter olduğu yerde olmasaydı, şu anda biz de Güneş Sistemi'nin kökenini araştırmak için var olamazdık


Devamı var

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.