Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fatihin, hasan, riza, yanindaki, yeniçeri

Fatih'in Yanındaki Yeniçeri: Hasan Rıza

Eski 01-08-2011   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Fatih'in Yanındaki Yeniçeri: Hasan Rıza





Son devir Osmanlı ressamlarının en meşhurlarından olan Hasan Rıza, Osmanlı-Rus harbi çıktığında eserlerini korumak için öldürülmüşse de, sanat kaderi Zonaro ile çakışacaktır

İstanbul'un fethi dendiğinde zihnimizde canlanan şeylerden biri de Fatih Sultan Mehmed'in şehre girişini gösteren tablodur Bu tabloda Fatih, beyaz bir at üzerinde zırhlı olarak tasvir edilmiştir Hemen arkasında; bir tanesinde fetih suresinin ilk iki ayeti, diğerinde de kelime-i tevhid yazılı iki al bayrak bulunmaktadır

Fatih'in atının hemen sağ yanında, hocası Akşemseddin'i görürüz Yerde insan cesetleri, cansız at bedenleri vardır Fetih ordusu şehre girmekte ve mukaddes bir an yaşanmaktadır Fetih gününü anlatan bu nefis tabloda Fatih'in atının sol yanında sakallı bir yeniçeri görürüz Tüfeğini çapraz tutmuş bu asker, o anı tuvale geçiren ressamın ta kendisidir

Sultan Abdülhamid Han'ın emriyle yapılan bu eser, “Ressam-ı Hazret-i Şehriyarî” unvanıyla saray ressamlığı görevini icra eden Fausto Zonaro'ya aittir 1905 yılında tamamlanan eserde Zonaro, kendisini fetih ordusunun bir askeri olarak göstermiştir Bu bir imza tekniğidir Ve Zonaro esere kendisini o kadar mahir bir şekilde kompoze etmiştir ki onu tam bir Türk askeri olarak görürüz



Şehre giriş Zonaro



Muhasara Zonaro

Ne var ki bu tablo bir röprodüksiyondur Eserin aslı Hasan Rıza isimli bir Türk ressama aittir Hasan Rıza'nın eseriyle Zonaro'nun eseri o kadar aynı o kadar aynıdır ki sağdaki zenci askerden Fatih'in duruş şekline, yerdeki cesetlerden duvar perspektifine kadar her şey “hüvesi hüvesine” aynıdır Farklı olan tek şey vardır iki eser arasında: Fatih'in sol yanındaki yeniçeri

Hasan Rıza, Zonaro'dan daha mahir bir şekilde yerleştirmiştir kendini kompozisyona Pala bıyıklı, pehlivan yapılı bir insan olan Hasan Rıza, esere daha bir yakışmaktadır Zira, fethin “ni'mel-ceyş” diye tavsif edilen kutlu askerleri arasında bir ecnebiyi görmektense bir Osmanlıyı görmek yeğdir



Şehre giriş Hasan Rıza



Muhasara Hasan Rıza

1898 yılında yani Zonaro'dan yedi yıl evvel eserini tuvale döken Hasan Rıza'nın fethe dair tek çalışması bu değildir Yetmiş iki pare geminin karadan Haliç'e indirilişini tasvir eden bir eserin yanı sıra ordu-yı hümayunun toplarla Edirne'den hareket edişini de tuvale geçmiştir Hasan Rıza İstanbul Askeri Müze'de bulunan bu tablolarda savaş havasının ve milli hissin net bir şekilde görülmesi Hasan Rıza'yı diğer savaş ressamlarından ayırmaktadır

Hasan Rıza'nın bu başarısı onun ilk resim tecrübelerini savaş meydanında gerçekleştirmesinden ileri gelir Osmanlı-Rus savaşı patlak verdiğinde Bahriye Mektebi'nde bir talebe olan Hasan Rıza, söz konusu savaşa gönüllü olarak katılır ve savaşı resmetmekle görevli bir İtalyan ressamın yanına muhafız olarak verilir Ressam, Hasan Rıza'daki resim kabiliyetini kısa sürede fark eder ve onunla özel olarak ilgilenmeye başlar
Derken savaş biter ve Hasan Rıza okuluna döner İtalyan ressam ile irtibatı devam etmektedir Aynı yıl Hasan Rıza'ya Sultan Abdülhamid Han'ın “Sultaniye” adlı yatının iç tezyinatını yapma görevi verilir Devrin Bahriye Nazırı, bu işi büyük bir maharetle tamamlayan Hasan Rıza'yı -henüz mezun olmamasına rağmen- “subay” rütbesiyle ödüllendirir Fakat bu hadise, Hasan Rıza'nın askerliğe veda etmesine sebep olacaktır Diğer öğrenciler bu durumu hazmedemedikleri için Hasan Rıza'ya tavır koyarlar Onuruna çok düşkün olan Hasan Rıza askerliği bırakır ve kendisini resme verir On yıl boyunca Napoli, Roma, Floransa gibi şehirlerde sanat faaliyetlerine katılır, kendini geliştirir

Yurda döndüğünde donanmaya katılması teklif edilmiş olsa da o, resimle ilgilenmek istediği için bu teklifi reddeder Edirne'ye yerleşir Karaağaç'ta bir sanat atölyesi açar Bir yandan da kurmuş olduğu Numune-i Terakki Mektebi'nin müdürlüğünü yapmaktadır Karaağaç'ta geçirdiği huzurlu günler, onda Osmanlı tarihinin mühim olaylarını resmetme isteği uyandırır Ve Hasan Rıza müthiş bir şevkle tarihimizin zaferlerini tuvale aksettirmeye koyulur

“Birinci Viyana Muhasarası” adlı tablosu o kadar canlıdır ki kendinizi savaşın ortasında sanırsınız Arka planda, toz bulutunun yanından Viyana'nın kuleleri görülmekte; padişahı korumaya çalışan askerlerle düşman kuvvetleri birbirine girmektedir Bu tabloya bakarken kılıç ve nal seslerini duyar gibi olursunuz Atlar ve askerlerdeki figüratif başarının yanı sıra tabloda padişahın bulunduğu konum da çok başarılıdır Hemen her figür hareket halinde olmasına rağmen padişah sabittir Hasan Rıza, sultanı resmederken hiçbir detayı kaçırmamış, atının sırmalı mahmuzlarından padişah kaftanının süslemelerine kadar her ayrıntıyı işlemiştir Bu tabloda savaşın dehşetiyle Osmanlı'nın asaleti mezcedilmiştir

“Belgrad Meydan Muharebesi” adlı tabloda ise merkezde beyaz bir at üzerinde oldukça celadetli bir Osmanlı askerini görürüz Etraf toz dumandır ama merkezdeki askerin yüzünde “vecd” duygusunu ayan beyan görürüz Arka planda kale burçları görülmektedir Bu tabloda da savaşın tüm canlılığını hissederiz
Hasan Rıza'nın en meşhur eseri “Mohaç Meydan Muharebesi”ni anlatan o mükemmel tablodur aslında Tarihle iğne ucu kadar dahi ilgilenmiş olan herkes bu eseri görmüştür bence Tablonun merkezinde dörtnala giden bembeyaz bir at ve atın üzerinde al kıyafetiyle esmer bir asker bulunmaktadır Atın kaldırdığı tozların arasında üç hilalli Osmanlı bayrağının yanı sıra birkaç asker daha seçilmektedir “Savaşın aşkı”, merkezdeki askerin duruşunda o kadar harika verilmiştir ki bu resme bakarken hayaliniz sizi o güne kanatlandırıverir Atların mübarekliğine ve askerlerin iman gücüne gıpta edersiniz

Bu saydıklarımız Hasan Rıza'nın zaferler serisinden birkaçıdır yalnızca Pek çoğu günümüze ulaşmamış olan bu tabloları Ankara Orduevi'nde, İstanbul Askeri Müze'de, Deniz Müzesi'nde, Resim ve Heykel Müzesi'nde görebilirsiniz

Peki, neden zaferler serisinin pek çok eseri kayıptır?
Bu sorunun cevabı oldukça hazindir Buyurun Mart 1913 tarihine uzanalım ve ressamımız Hasan Rıza'ya bir göz atalım:

Balkan Harbi'nin devam ettiği günlerdir Edirne'de hastane müdürlüğü de yapmakta olan Hasan Rıza, o meş'um günde Bulgar askerlerinin şehre girdiğini haber alır almaz atölyesindeki resimler aklına gelir Resimlerini korumalı, bir şeyler yapmalıdır Dostlarının bütün ikazlarına rağmen hastaneden çıkar ve atölyesine koşar Eserlerine kavuşma ümidiyle sanat yuvasına ulaştığında Bulgar askerlerinin, bin bir emekle yaptığı tabloları yağmaladığını görür Büyük bir hırsla atılır askerlerin üzerine Fakat mertlik, bir tüfeğin içinde birkaç gram barut kadardır Vurulur Tuvale yansıttığı yeniçerilerin kıyafetlerinin renginde süzülür gider canı Atölyesinin zemini al kanlara boyanır Cesedi dahi bulunamaz Hasan Rıza'nın



Karaağaç'ı Yunanlardan savaş tazminatı olarak aldıktan sonra sembolik bir şehitlik yapılır İşte bu şehitlikte “sembolik” bir mezarı bulunur Hasan Rıza'nın O kadar

Ya tablolar? Bulgar askerleri eserlerin bir kısmını Sofya'ya götürür Hasan Rıza'nın mesai arkadaşı ünlü ressam Sami Yetik'in gayretleriyle (Sami Yetik, Bulgarların esiri olarak Sofya'ya götürülmüştür) tabloların bir kısmı Viyana Müzesi'ne verilir Bugün elimizde bulunan eserleri onun “kurtarılmış” eserleridir Kurtarılamayanlar o kadar çoktur ki…

O gün hunharca katledilen yalnızca Hasan Rıza değildir O gün maziye dair çok ciddi bir “görsel hazine” yitirilmiştir

Hasan Rıza'dan evvel de Fatih Sultan Mehmed'in şehre girişine dair bir tablo yapılmıştı(1876) Ne var ki Benjamin Constant'a ait olan bu tabloda ne Fatih bizim muhayyilemizdeki Fatih'ti ne de askerler bizim askerimize benziyordu O tablo -bütün sanatsal başarısına rağmen- bize uzaktı Hasan Rıza, aynı manzarayı bizim iklimimize uyarlamıştı Zonaro ise Hasan Rıza'nın aydınlattığı o iklime birkaç fırça darbesiyle dokunuvermişti yalnızca

Yanlış anlaşılmasın, kastımız Zonaro'yu hor görmek değildir Zonaro saray ressamıdır ve Osmanlı'ya hizmet etmiştir Fakat onun büyük bir ressam olması fethe dair iki eserini Hasan Rıza'dan kopya ettiği gerçeğini değiştirmez Zonaro'nun eserlerini daha makbul kılan şey ise Hasan Rıza'nın eserlerinin “sepya” (kahverengi-siyah tonlarda) olmasıdır Zonaro'nun tabloları ise yağlıboyadır Dolayısıyla renklidir

Hasan Rıza'nın tarihî maceramızı görselleştirmeye yönelik gayreti takdire şayandır Oluşturduğu sanat eserlerini korurken şehit düşmesi ayrıca takdire şayandır Fakat bütün bunlara rağmen yeni neslin ondan bihaber olması hayrete şayandır

Daha büyük bir hayret ise Hasan Rıza'nın mezar taşında yalnızca: “Hasan Rıza Bey - 2831913, Cuma, evini yağmaya giren Bulgar askerleri tarafından öldürülür” yazmasıdır

Bize “İnsaf!” demek düşer

İnsaf!

Kaynaklar: A Süheyl Ünver, Ressam Şehit Hasan Rıza Hayatı ve Resimleri; Sami Yetik, Ressamlarımız, 1997; Seyfi Başkan, “Şehit Hasan Rıza Osmanlı Savaşlarının Ressamı”, Türkiye'de Sanat, Eylül/Ekim 1999

AHMET PAK / YEDİKITA DERGİSİ

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.