Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abideleri, orhun

Orhun Abideleri

Eski 05-06-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Orhun Abideleri






Göktürk Devletinden kalma, 7 ve 8 asra ait en eski taş kitabeler Üzerinde, Türk Edebiyatının ilk örnekleri bulunan “bengü taşları”dır Moğalistan’ın kuzey-doğusunda, eski Orhun Nehri yatağına dikilmiş oldukları için bu kitabelere Orhun Âbideleri, Göktürk Devletine ait oldukları için de Göktürk Kitabeleri denmiştir Âbidelerde adı geçen Ötüken Ormanı, Türklerin Birinci İstiklal Savaşını kazanan Kutluk Kağan tarafından, yeni Türk devletine idare merkezi olarak seçilen yerdir Orhun civarında Orh




Orhun Yazıtları Köktürk imparatorluğunun ünlü hükümdarı Bilge Kağan döneminden kalan yazılı taşlardır Bu taşlar, hem maddî hem de manevi bakımdan Türk dili, kültürü ve tarihinin en değerli anıtlarıdır " Türk" kelimesi, Türk milletinin adı olarak ilk defa bu bengü taşlarda geçmektedir Bunlar, Türk edebiyatının ilk şaheseri, Türk hitabet sanatının muhteşem örneği, Türk yazı dilinin ilk belgeleridir Şüphesiz daha önceki dönemlerden kalma Türkçe

Orhun Yazıtları

(Orkun Bengü Taşları, Orkun Kitabeleri, Orkun Abideleri şeklinde de adlandırılır) bilinen ilk Türkçe yazılardır Göktürkler''in dil ve edebiyatları konusunda Türkçe bilgi veren tek kaynak, Moğolistan''da, Orkun Irmağı yakınında Koşo Tsaydam bölgesinde bulunan bu azıtlarıdır Kül Tigin732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında, Bilge Tonyukuk Yazıtları (iki tane yazıtı vardır) 720''li yıllarda (tam tarihi bilinmiyor) dikilmiştir

Orkun Yazıtları bir çeşit siyasi hatırat, tarih ve beyanname niteliği taşımaktadır Orkun Yazıtlarında ve Orkun-Yenisey bölgelerindeki çeşitli çağlara ait diğer yazılı belgelerde işlek bir nesir dili göze çarpar Bu durum, Türkler arasında, Gök Türkler''den önce de bir okuma-yazma durumu olduğunu gösterir Orkun yazıtları hitâbet üslubu ile yazılmıştır Bilge Kağan''ın yeğeni Yollığ Tigin''in yazdığı Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında, Bilge Kağan, atalarının nasıl devlet kurduklarını, tahta geçtiği sırada devletin ne durumda olduğunu, kendisinin ne gibi önemli faaliyetlerde bulunduğunu, bir dereceye kadar milletine hesap verir gibi, zaman zaman gururlu bir anlatımla ortaya koymuştur




Kül Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarının önemli bir kısmı aynıdır (Kül Tigin Yazıtı güney yüzü = Bilge Kağan Yazıtı kuzey yüzü, Kül Tigin Yazıtı doğu yüzü = Bilge Kağan Yazıtı doğu yüzü) Kül Tigin Yazıtının diğer bölümlerinde yine Bilge Kağan, Kül Tigin''in başarılı hizmetlerinden söz etmektedir Kül Tigin ve Bilge Kağan Yazıtlarında adı geçmeyen Bilge Tonyukuk, kendi yazıtında Bilge Kağan''ın askeri başarılarında büyük rol oynadığını, yönetimde de yapıcı faaliyetlerde bulunduğunu anlatmaktadır metinler ve kitabeler de vardır Yazıtı Kül Tigin Yazıtı - Güney yüzü

TRANSKRİPSİYONLU METİN

1tengri teg tengride bolmış türük bilge kagan bu ödke olurtum sabımın tüketi eşidgil ulayu iniygünüm oglanım biriki uguşum bodunum biriye şadapıt begler yırıya tarkat buyruk begler

2 tokuz oguz begleri bodunı bu sabımin edgüti eşid katıgdı tiñla ilgerü kün togsıkka birigerü kün ortısıñaru kurıgaru kün batsıkıña yırıgaru tün ortusıñaru anta içreki bodun kop maña körür ança bodun

3 kop itdim ol amtı añıg yok türük kagan ötüken yış olursar ilte buñ yok ilgerü şantuñ yazıka tegi süledim taluyka kiçig tegmedim birigerü tokuz ersinke tegi süledim tüpütke kiçig tegmedim kurıgaru yinçü ögüz

4 keçe temir kapıgka tegi süledim yırıgaru yir bayırku yiriñe tegi süledim bunça yirke tegi yorıtdım ötüken yışda yig idi yok ermiş il tutsık yir ötüken yış ermiş bu yirde olurup tabgaç bodun birle

5 tüzültüm altun kümüş işgiti kutay buñsuz ança birür tabgaç bodun sabı süçig agısi yimşak ermiş süçig sabın yemşak agın arıp ırak bodunug ança yagutir ermiş yagru kontukda kisre añıg bilig anta öyür ermiş

TÜRKİYE TÜRKÇESİNE AKTARIMI

1 (Ben) Tanrı gibi, Tanrıdan olmuş Türk Bilge Kağan (ım) Bu devirde tahta geçtim Sözlerimi tamamıyla işitin Önce, siz erkek kardeşlerim, oğullarım, birleşik boyum, bütün soyum, sağdaki Şadapıt beyleri, soldaki Tarkanlar ve onlara bağlı beyler, Otuz Tatar

2 Dokuz Oğuz beyleri ve bütün halkı, bu sözlerimi iyice işitin (ve) adamakıllı dinleyin: İleride gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, bu (sınırlar) içindeki halklar hep bana bağlıdır Bunca halkı

3 hep düzene soktum Onlar şimdi (hiç de) kötü (durumda) değiller Türk kağanı Ötüken dağlarında oturursa (ordan buraları yönetirse) memlekette sıkıntı olmaz Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı, güneyde Dokuz Ersin''e kadar ordu sevk ettim, Tibet''e ulaşmama az kaldı Batıda İnci (Sır Derya) ırmağını

4 geçerek Demir Kapı''ya kadar ordu sevk ettim Kuzeyde Yir Bayırku topraklarına kadar ordu sevk ettim Bunca diyara kadar (ordularımı) yürüttüm (Anladım ki) Ötüken dağlarından daha iyi bir yer asla yokmuş İl tutacak yer Ötüken dağları imiş Bu yerde yerleşip Çin halkı ile

5 anlaştım (Çinliler) altını, gümüşü, ipeği ve ipekli kumaşları güçlük çıkarmaksızın öylece veriyorlar Çin halkının sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imişTatlı sözlerle ve yumuşak ipekli kumaşlarla aldatıp uzaktaki halkları böylece (kendilerine) yaklaştırırlar imiş (Bu halklar) yaklaşıp yerleştikten sonra o zaman fesatlıklarını o zaman düşünürler imiş Orhun Yazıtları

"Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin İlk Türk tarihi Taşlar üzerine yazılmış tarih Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası Türk askerî dehasının, Türk askerlik sanatının esasları Türk gururunun ilâhî yüksekliği Türk feragat ve faziletinin büyük örneği Türk içtimaî hayatının ulvî tablosu Türk edebiyatının ilk şaheseri Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri

Hükümdarane eda ve ihtişamlı hitap tarzı Yalın ve keskin üslubun şaşırtıcı numunesi Türk milliyetçiliğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık Türk dilinin mübarek kaynağı Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği Türk yazı dilinin başlangıcını miladın ilk asırlarına çıkartan delil Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser İnsanlık aleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı" (Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Ön Söz''den)

KÖKTÜRKLER

6 yüzyılın başlarından 7 yüzyılın ortalarına kadar olan dönemde Köktürk İmparatorluğu Mançurya''dan İran''a kadar uzanıyordu Türk boyları güçlü hakanların buyruğunda birleşmiş, Batı Kağanlığı Doğu Kağanlığına tâbi olmuş, bir merkezden idare edilen Türkler Asya''nın hâkimi durumuna gelmişlerdi Fakat daha sonra imparatorluğu teşkil eden kavimler arasındaki çekişme, Türk Beyleri arasındaki dayanışmanın bozulması Çin''in entrikaları ve özellikle güçlü kağanların gelmeyişi İmparatorluğun çökmesine yol açtı Devletin doğu kısmı Çin hâkimiyetine geçti Çin daha sonra batı kısmına da yayılmaya başladı Türk illeri işgal, Türk boyları esir edildi Fakat bu esaret uzun sürmedi, İlteriş Kağan dağılan milleti topladı; 680-682 yıllarında devleti Çin esaretinden kurtararak yeniden kurdu

BİLGE VE KÖL TİGİN KARDEŞLER


İlteriş Kağan öldüğü zaman oğulları Bilge ve Köl Tigin henüz 7 ve 8 yaşlarında idiler Onun için İlteriş Kağan''ın yerine kardeşi Kapgan Kağan geçti Kapgan Kağan zamanında devlet eski haşmetine ulaştı

Kapgan Kağan''ın ölümünden sonra Bilge Kağan Taht''a oturdu Kardeşi Köl Tigin ve buyrukçu (vezir) ihtiyar Tonyukuk'' un yardımı ile devleti daha da kuvvetlendirdi Onun devrinde "Türk Birliği" tam olarak bir kere daha sağlandı Birliğin sağlandığı her devirde görüldüğü gibi, Bilge Kağan zamanında da Türk Devleti eşsiz bir kudret haline geldi Köl Tigin 731''de, ağabeyi Bilge Kağan 734''de öldüler Köl Tigin öldükten bir yıl sonra, yani 732 yılında, Bilge Kağan kardeşi için bir ebedî taş yontturdu, başka deyişle bir anıt diktirdi Bu taştaki yazılar, o eşsiz kitabe, Bilge Kağan tarafından kaleme alınmıştır Bilge Kağan bu kitabede, kardeşinin yüceliğini, kahramanlığını, Türk milleti için unutulmaz hizmetlerini dile getirir Kendi ölümünden sonra oğlu tarafından onun adına dikilen anıtta yine Bilge Kağan konuşmaktadır Ebedî taşa, onun sağlığında söyledikleri, devleti nasıl kurdukları ve yücelttikleri, Türk milletine vasiyeti, nakşedilmiştir Her iki taşta benzer ve birbirinin aynı olan cümleler vardır Çünkü Bilge Kağan, unutulmaması gereken olayları ve kendisinden sonra tutulacak yolu ısrarla belirtmek istemişti

Köl Tigin anıtının doğu cephesinin görünüşü

BiLGE TONYUKUK


Bilge Kağan ve Köl Tigin anıtlarından başka, Koço Çaydam bölgesinde Tonyukuk için dikilmiş bir ebedî taş daha vardır Bu anıtı Bilge Tonyukuk, sağlığında, 725''ten sonra kendisi için diktirmiştir Bilge Tonyukuk, İlteriş Kağan''ın isyanına katılan daha sonra Kapgan Kağan''a ve Bilge Kağan''a başkumandanlık, baş vezirlik, baş danışmanlık yapan bu büyük devlet adamı, kağanların ve kendisinin yaptıklarını anlatmaktadır Tonyukuk Anıtı''na ait dikili taşlar YAZITLARIN YERİ Orhun Yazıtları, bugünkü Moğolistan''da, Baykal Gölünün güneyinde, Orhun nehri vadisinde, Koşo Çaydam gölü yakınlarındadır 48 enlem ve 107 boylam arasında kalan bölgededir Anıtların olduğu yerde yalnız dikilitaşlar değil, daha pek çok ve son derece değerli kalıntılar da bulunmuştur Yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları ile kutsal yer, eski bir Türk başkentidir Heykeller arasında Bilge Kağan''ın, eşinin, kardeşinin heykelleri de bulunmuştur
Yazık ki bunların bazı parçaları kaybolmuş, kalan kısımları da kırık dökük bir durumda ele geçmiştir

YAZITLAR NASIL BULUNDU

Orhun harfleriyle yazılı kitabelerden tarihçi Cüveyni "Talih-i Cihanküşa" isimli eserinde söz etmişti Eski Çin kaynaklarında da Türklerin böyle anıtlar diktikleri yazılıydı Fakat 18 ve 19 yüzyıllara kadar ilim dünyası bu anıtların nerede ve ne durumda olduklarını öğrenemedi 1709 yılında Rusya ile İsveç arasında yapılan Poltava savaşında, İsveç subaylarından Strahlenberg Ruslara esir düştü ve Sibirya''ya sürüldü 13 yıllık sürgün hayatında Kuzey Rusya''yı baştan başa dolaşan Strahlenberg, Yenisey''de eski Türklere ait bazı kitabeler buldu Bunlar, Orhun kitabelerinden iki-yüz yıl önce yazılmıştı Bu İsveçli subay ülkesine döndükten sonra anılarını yazdı ve Yenisey kitabelerinden söz etti Bunun üzerine tarihçilerin Türklerden kalan eserlere ilgisi arttı

ORHUN YAZITLARI DA BULUNUYOR

1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev Orhun Abidelerini buldu Fakat yazılarını okuyamadı 1890''da bir Fin heyeti, 1891''de de bir Rus heyeti abidelerin olduğu yere gittiler Resimler çekip bunları ilim dünyasına sundular Fakat yazılar hâlâ çözülemiyordu Nihayet 1893''te Danimarkalı büyük ilim adamı Thomsen, Orhun yazısını çözmeğe muvaffak oldu Önce yazılarda çok geçen Tengri (Tanrı), Türk ve Köl Tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün yazıları okudu ve Türk milletine, Türk tarihine yaptığı bu hizmetten dolayı milletimizin şükranlarını kazandı


ORHUN ALFABESİ

Köktürk alfabesini Orhun anıtlarından öğrendik Onun için Köktürk alfabesi daha çok Orhun alfabesi olarak anılır Köktürk yazısı, Türk yazı dilinin ilk asırlarında ve özellikle 5 ve 9 yüzyıllar arasında yaygın olarak kullanıldı Fakat Türkistan''da, bu yazı ile yazılmış, Milâttan çok öncesine ait bazı kaya yazıları da bulunmuştur Orhun alfabesi 38 harflidir Bunun 4''ü sesli, 4''ü sessiz harftir Yazıda harfler birbirine birleştirilmez Kelimeler de birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır Yazı sağdan sola, istenirse, yukarıdan aşağıya yazılır Orhun Abidelerinde satırlar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir(Bk Alfabe) ORHUN YAZISI Orhun yazısı sağdan sola yazılır Harfler birleştirilmez Kelimeler ise birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır Orhun alfabesi 4''ü sesli, 34''ü sessiz olmak üzere 38 harflidir Yukarıdaki yazı Köl Tigin anıtının güney cephesindeki metninden alınmış ilk cümlelerdir (Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağan) diye başlıyor "Tengri" kelimesi hem ''Tanrı", hem "gök"anlamına geliyor

KÖL TİGİN ANITI Bilge Kağan''ın kağan olmasında, kahraman kardeşi Köl Tigin birinci derecede rol oynamıştı Bilge Kağan kardeşinin ölümüne çok üzülmüş, onun için bir türbe yaptırmış ve anıt diktirtmişti Bu anıttaki yazılar Bilge Kağan''ın sözleridir Bilge Kağan burada kardeşiyle birlikte yaptıkları savaşları, devleti nasıl güçlendirdiklerini, kardeşinin kazandığı zaferleri anlatıyor Bu anıt, Bilge Kağan''ın kardeşi, Köktürk prensi ve askeri komutanı Köl Tigin adına dikilmiştir Köl Tigin, kon yılka yiti yirmike "koyun yılının on yedisinde" (=27 Şubat 731) ölmüştür

Cenaze töreni 1 Kasım 731''de yapılmıştır Türkçe yazıt ise 21 Ağustos 732''de dikilmiştir Köl Tigin anıtı, kaplumbağa şeklinde oyulmuş bir kaideye oturtulmuş Bulunduğu zaman bu kaidenin yanında devrilmiş durumdaydı Sonradan yerine dikilmiştir Rüzgâra dönük tarafında bazı satırlar silinmiş Anıtın yüksekliği 3,75 metredir Kireçtaşından yapılmıştır ve dört cephelidir Yukarısı aşağı kısmına göre daha dardır Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimdir Güney ve kuzey cepheleri ise aşağıda 46, yukarıda 44 santimdir Üst kısım kemer şeklinde bitmekte ve yukarıda beş kenarlı olmaktadır Doğu cephesinin üzerinde kağanın işareti bulunuyor Köl Tigin anıtındaki satırların uzunluğu 235 santimdir Cetvelden çıkmış gibi düzgün ve güzel harflerle yazılmıştır

Bu anıtın etrafında türbenin enkazı, heykel parçaları, iki tarafında heykeller ve balbal denilen işaretli, kabartmalı taşlar dizili 4,5 km uzunluğunda bir yol bulunmuştur Heykel parçaları arasında Köl Tigin''in başı ile karısının gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur Ne yazık ki bu heykeller çok parçalanmış, yüzlerini ve boylarını tam olarak gösteren örnekler bulunamamıştır BİLGE KAĞAN ANITI Köl Tigin anıtının bir kilometre uzağında ve yerleşme şekli bakımından aynıdır Yalnız birkaç santim daha uzundur Bilge Kağan anıtı ünlü Köktürk hakanı Bilge Kağan adına dikilmiştir Anıt, ıt yılı onunç ay altı otuzka "köpek yılının onuncu ayının yirmi altısında" (25 Kasım 734) günü ölen ve 22 Haziran 735''te yuğ töreni yapılan Bilge Kağan adına dikilmiş ve onun kendi ağzından yazılmıştır Burada yine devletin nasıl büyüdüğü anlatılmakta, ayrıca Köl Tigin''in ölümünden sonraki olaylar ilâve edilmektedir Bunda ve Köl Tigin''in anıtında Bilge Kağan''ın konuşmasından başka, yeğeni Yolluğ Tigin''in kitabe kayıtları da yer alır Bilge Kağan''ın türbe ve heykel kalıntıları da bulunmuştur Fakat hem anıt,hem heykeller daha çok tahrip edilmiş durumdadır TONYUKUK ANITI Tonyukuk anıtı iki dikilitaş halindedir İkisi de dört cephelidir Bulunduğu zaman taşlar devrilmemişti Fakat yazılar daha silik durumdadır


Tonyukuk, Bilge Kağan''ın babası İlteriş Kağan''ın , amcası Kapgan Kağan''ın ve Bilge Kağan''ın baş bilicisi, baş buyrukçusu yani baş veziri idi Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve oradaki yazılar da kendisine aittir Tonyukuk, kendisi için diktirdiği taşlarda Köktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğunu, kurtuluş savaşını nasıl yaptıklarını,kendisinin neler yaptığını anlatır Tonyukuk anıtının birinci taşında 35, ikinci taşında 27 satır yazı vardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Orhun Abideleri

Eski 05-19-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Orhun Abideleri



Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin İlk Türk tarihi Taşlar üzerine yazılmış tarih Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası Türk askeri dehasının, Türk askerlik san’a-tının esasları Türk gururun ilâhi yüksekliği Türk feragat ve faziletinin büyük örneği Türk içtimai hayatının ulvi tablosu Türk edebiyatının ilk şaheseri Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi Türk milliyetçiliğinin temel kitabı Bir kavmi bir millet yapabilecek eser Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık Türk dilinin mübarek kaynağı Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı

Orhun âbidelerini vasıflandırmak isteyince, insanın zihninde işte bu gibi ifadeler sıralanmaktadır Orhun âbideleri Göktürk devrinden kalma kitabelerdir Göktürkler, milâttan önceki asırlarda Hunlar tarafından kurulup, değişen sülâleler ve boylar idaresinde devam edegelen Asya’daki büyük Türk imparatorluğunun 6 asırla 8 asır arasındaki devresinde hüküm sürmüşlerdir 6 asrın ilk yarısında Türk devletinin başında Avarlar bulunuyordu 552 tarihinde Bumın Kağan Avar idaresine son vererek Türk devletinin Göktürk hanedanı devrini açtı O devirde büyük kağanlığın merkezi devletin doğu kısmında idi ve batı kısmı da doğuya bağlı tâbi bir kağanlıkla idare ediliyordu Bumın Kağanın kardeşi İstemi Kağan da 576′ya kadar bu batı bölümünün kağanı idi

Bumın Kağan, Göktürk hâkimiyetini kurduğu sene içinde Öldü ve sırasıyla üç oğlu, büyük kağanlık yaptılar Birincisi 553′te, ikincisi 553-572′de, üçüncüsü de 572-581 tarihlerinde hüküm sürdüler Bunlardan ikincisi olan Mukan zamanında devlet Mançurya’dan İran’a kadar uzanan kuvvetli bir imparatorluk hâline geldi Daha sonra devlet, bir yandan kuvvetli hakanların yokluğu ve devleti teşkil eden kavimlerin çekişmeleri, öte yandan bilhassa Çin entrikası yüzünden bir sürü karışıklıklar geçirdi ve nihayet 630′da devletin asıl doğu kısmı Çin hâkimiyetine geçti Zamanla Çin hâkimiyeti batı kısmına da sira etmeğe başladı Fakat bu Çin esareti daha fazla devam etmedi ve Kutluğ Kağan veya ikinci adıyla îltiriş Kağan, Çin hâkimiyetine son vererek 680-682 senesinde devleti yeniden toparladı İltiriş Kağan ve 691′de ölünce yerine geçen kardeşi Kapgan Kağan idaresinde devlet yeniden eski haşmetini buldu

İltiriş Kağan’ın Bilge ve Kül Tigin adlı iki oğlu vardı Öldüğünde bunlar 8 ve 7 yaşlarında idiler Kapgan Kağan 716′da ölünce idareyi onun oğullan almak istedi Fakat Bilge ve Kül Tigin kardeşler buna mâni olarak ve amcazadelerini tasfiye ederek babalarının devletine el koydular ve Bilge Kağan hükümdar oldu İki kardeş babalarının ve amcalarının devrinden kalmış ihtiyar vezir, Bilge Kağan’ın kayınpederi Tonyukuk’un da yardımıyla devleti daha da kuvvetlendirdiler Sonra 731′de Kül Tigin, 734′te de Bilge Kağan öldü Bilge Kağan’ın ölümünden 10 sene kadar sonra da Uygurlar, devleti ele geçirerek 745′te Göktürk hâkimiyetine son verdiler

İşte bu kitapta sunduğumuz Orhun âbideleri, bu Türk hanedanının Bilge Kağan devrinin mansulleri-dir Birincisi olan Kül Tigin âbidesini ağabeyisi Bilge Kağan 732′de diktirmiş, ikincisi olan Bilge Kağan âbidesini de ölümünden bir yıl sonra 735′te kendi oğlu olan kağan diktirmiştir Üçüncü olarak verilen Tonyukuk âbidesi ise 720-725 senelerinde kendisi tarafından dikilmiştir Orhun civarında Orhun yazısı ile yazılı daha başka kitabeler de bulunmuştur Belli başlıları altı tanedir Fakat bunların en büyükleri ve mühimleri bu üç tanesidir

Orhun âbidelerine Orhun kitabeleri de denir Şüphesiz bunlar kitabedir Fakat hem maddî bakımdan, hem manevi bakımdan bu kitabeler söz götürmez birer abidedirler Muhtevaları gibi heybetli yapıları da âbide hüviyetindedir Onun için bunları ifade eden en iyi isim Orhun âbideleri tâbiridir

Kül Tigin âbidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan’ın duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkârane bir vecd ve coşkunluğun içine atan müthiş teessürün ebedî bir ifadesidir Bilge Kağan bu ruh hâli ile âbide inşaatının başında oturup, eserin hazırlanmasına bizzat nezaret etmiştir Abidedeki ulvî ve mübarek hitabe onun ağzından yazılmıştır, âbidede o konuşmaktadır, müellif odur

Kül Tigin âbidesi, kaplumbağa şeklindeki oyuk bir kaide taşına oturtulmuştur Keşfedildiği zaman, bu kaidenin yanında devrilmiş bulunuyordu Bilhassa devrik vaziyette rüzgâra maruz kalan kısımlarında tahribat ve silintiler olmuştur Sonradan yerine dikilmiştir Yüksekliği 3,75 metredir İtina ile yontulmuş, bir çeşit kireç taşı veya saf olmayan mermerdendir Yukarıya doğru biraz daralmaktadır Dört cephelidir Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimdir Güney ve Kuzey cepheleri ise aşağıda 46, yukarıda 44 santimdir Âbidenin üstü kemer şeklinde bitmektedir ve yukarı kısımda beş kenarlı olmaktadır Doğu cephesinin üstünde kağanın işareti vardır Batı cephesi büyük bir Çince kitabe ile kaplıdır Diğer üç cephesi Türkçe kitabelerle doludur

Cepheler arasında kalan ve keskin olmayan kenarlarda ve Çince kitabenin yanında da Orhun yazısı vardır Doğu cephesinde 40, güney ve kuzey cephelerinde 13′er satır vardır Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir Satırların uzunluğu aşağı yukarı 235 santim kadardır Cetvelden çıkmış gibi, çok muntazam, düzgün ve güzel harflerle yazılmıştır Âbidenin Çince kitabesinde Türk-Çin dostluğu, Türk imparatorluğu ve Kül Tigin methedilmekte ve tanıtılmakta, “Gelecek hadsiz, hesapsız nesillerin dimağlarında, onların müşterek muvaffakiyetlerinin şaşaası her gün yeniden canlansın diye, uzakta ve yakında bulunan herkesin bunu öğrenmesi için, bilhassa muhteşem bir kitabe yaptık” ve “Böyle adamların ebediyen payidar olacaklarının muhakkak olmadığını kim söyleyebilir? Uğurlu haberleri ebediyen ilân için şimdi dağ gibi yüksek bir âbide dikilmiştir” gibi ifadeler sıralandıktan sonra, tarih kaydedilmektedir

Abidenin civarında türbe enkazı, pek çok heykel parçalan ve âbideye çıkan iki tarafı heykeller, taşlar dizili 4, 5 kilometrelik bir yol bulunmuştur Bu heykel parçaları arasında son zamanlarda Kül Tigin-’in başı ve karısının gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur Abidenin ve türbenin inşasında Türk ve Çin sanatkârları beraber çalışmışlardır Âbidedeki kitabeleri Bilge Kağan ve Kül Tigin’in yeğeni Yollug Tigin yazmıştır

Bilge Kağan âbidesi, aynı yerde Kül Tigin âbidesinin bir kilometre uzağındadır Şekli, tertibi ve yapısı tamamıyla birincisine benzemektedir Yalnız bu bir kaç santim daha yüksektir Bu yüzden doğu cephesinde 41 ve dar cephelerinde 15′er satır vardır Bunun da batı cephesinde asıl Çince kitabe vardır, Çince kitabenin üstünde ayrıca Türkçe kitabe devam etmektedir Çince kitabe hemen hemen tamamıyla silinmiştir

Bilge Kağan âbidesi kendisinin 734′te ölümünden sonra 735′te oğlu tarafından dikilmiştir Bu âbidede de Bilge Kağan konuşmaktadır Esasen âbidenin kuzey cephesinin ilk 8 satırı Kül Tigin âbidesinin güney cephesinin, doğu cephesinin 2-24 satırları ise Kül Tigin âbidesinin doğu cephesinin mukabil satırlarına benzemektedir Bu âbidede ayrıca Kül Tigin’in ölümünden sonraki vakaların ilâve edildiği görülür

Bilge Kağan âbidesi hem devrilmiş, hem de parçalanmıştır Onun için tahribat ve silinti bunda çok fazladır Bu âbideyi de yeğeni Yollug Tigin yazmıştır Her iki âbidede de Bilge Kağan’ın sözlerinin dışında Yollug Tigin’in kitabe kayıtlan ve ilâveleri yer almaktadır Bu âbidenin etrafında da yine türbe enkazı ve daha az olmak üzere heykeller, balballar ve taşlar vardır

Tonyukuk âbidesi, diğer iki âbidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır Devrilmemiş, dikili dört cepheli iki taş halindedir Birinci ve daha büyük olan taşta 35, ikinci taşta 27 satır vardır İkinci taşta yazılar daha itinasızdır ve aşınma da daha çoktur Bu âbidenin yazıları Kül Tigin ve Bilge Kağan’ınki kadar düzgün değildir Bu âbidede de yazı yukarıdan aşağı yazılmıştır Fakat diğer ikisinin aksine satırlar soldan sağa doğru istif edilmiştir Tezyinatı da diğer kitâbelerdeki kadar sanatkârane değildir Tonyukuk âbidesinin yanında büyük bir türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve taşlar vardır

Tonyukuk âbidesini, lltiriş Kağan’ın isyanına iştirak eden ve o günden Bilge Kağan devrine kadar devlet idaresinin baş yardımcısı olarak kalan büyük Türk devlet adamı ve başkumandanı Tonyukuk, ihtiyarlık devrinde bizzat diktirmiştir Bu âbidede Tonyukuk konuşmaktadır, bu âbidenin müellefi odur

Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri Baykal gölünün güneyinde Orhun nehri vadisinde Koşo Tsay-dam gölü civarında 47,1 arz ve 101 1/2 tul derecelerinde bulunmaktadır Ötüken ormanının da buradaki Hangay sıradağlarının bir parçası olduğu anlaşılmaktadır Tonyukuk âbidesi ise biraz daha doğuda 48 arz ve 107 tul dereceleri arasında Tola nehrinin yukarı mecrasında Bayn Çokto denilen yerin yakınında bulunmaktadır


Orhun âbidelerinin bulunuşu insanlığın en büyük keşiflerinden biridir Orhun harfleri ile yazılı kitabelerden daha 12 asırda tarihçi Cuveynî Târih-i Cihanküşa’smda bahsetmişti, ayrıca Çin kaynakları da çok eskiden bu âbidelerin dikildiğini bildirmekte idi Fakat 18 ve 19 asırlara kadar Orhun harfli yazılar ve âbideler ilim âleminin meçhulü olarak kalmıştı Önce Kırgızlara ait mezar taşlarından ibaret bulunan ve tek tük kelimelerle isimleri ihtiva eden Yenisey kitabeleri bulunmuştur, tik defa nebatatçı Daniel Gott-lieb Messerschmidt, kılavuzluğunu yapan Philipp Johan von Tabbert (Strahlenberg) ile birlikte 1721 yılında Yenisey vadisinde bu yazı ile yazılı bir taşı tesbit etmiştir Fakat Orhun harfli kitabelerin yolunu açan ve bu hususta ilim âleminin dikkatini çeken Philipp Johan von Tabbert (Strahlenberg) olmuştur

1709′da Poltava muharebesinde esir düşen bu İsveçli subayı Ruslar Sibirya’ya sürmüşlerdir Sürgünde 13 sene kalan ve Messerschmidt’e kılavuzluk ederek serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunan Strahlenberg 1722′de vatanına döndükten sonra 1930′da araştırmalarının neticesini yayınlamış ve bu arada eserinde meçhul Yenisey kitabelerinden de bahsederek bazılarını yayımlamıştır Bu yayın derhal ilim aleminin dikkatini çekmiş ve Orhun âbidelerinden bir iki asır öncesine âit bulunan Yenisey kitabeleri arka arkaya bulunmaya başlamıştır Nihayet 1899′da Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri olduğu anlaşılan Orhun kitabelerini bulmuş, bunun üzerine 1890 tarihinde He-ikel’in başkanlığında, bir Fin, 1891′de de Radloff-’un başkanlığında bir Rus ilmî sefer heyeti mahalline gönderilmiştir Her iki sefer heyeti de âbideleri yakından tetkik etmiş ve fotoğraflarını alarak dönmüştür

Fin heyeti getirdiği mükemmel fotoğrafları Avrupa ilim merkezlerine dağıtmış, öte yandan hem Fin heyeti, hem de Radloff getirdikleri malzemenin fotoğraflarını büyük atlaslar halinde neşretmişlerdir Bu atlas yayınları ile âbidelerin okunması çalışmaları hızlanmış ve daha başka yazıları da çözmüş bulunan Danimarkalı büyük âlim Vilhelm Thomsen, kısa bir zaman sonra, 1893′te Orhun yazısını çözmeye muvaffak olmuştur Önce, âbidelerde çok geçen tengri, Türk ve Kül tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün âbideleri okumuş ve böylece Türk milletinin ebedî minnettarlığına mazhar olmuştur
Artık bu çözümden sonra bir yandan Thomsen, bir yandan Radloff abidelerin metni ve tercümeleri üzerinde adeta yarışa girmişler, bunu diğer âlimler takip etmiş ve zamanımıza kadar bu büyük Türk âbideleri elden düşmemiştir

Amerika’dan Japonya’ya kadar Avrupa’da ve medeni âlemde hemen hemen her dilde bu âbideler üzerinde araştırmalar yapılmış, 6 tanesi büyük olan Orhun harfli yeni kitabeler ve metinler bulunmuş, neşirler birbirini kovalamıştır Son olarak genç Türk âlimi Talât Tekin Amerika’da Orhun Türkçesinin mükemmel bir gramerini ve kitabelerin yeni bir neşrini yapmıştır Son zamanlarda Orhun sahası arkeolojik araştırmalarda da ön plâna geçmiş ve burada yüzlerce heykel, balbal, çeşitli eserler ve şehir harabeleri bulunmuştur Bu arada Çekoslovak âlimi L Jisl Kül Tigin heykelinin başını da bulup gün ışığına çıkarmıştır

Bugün, Orhun kitabeleri üzerinde yapılan araştırmaların adları bile bir kitap teşkil eder Biz kitabın sonunda bunlardan ancak kısa bir bibliyografya vermekle yetineceğiz Orhun âbidelerinin manzum olduğunu ileri sürenler vardır Hatta Rus bilgini İya Vasilyevna Stebleva bu hususta geniş bir deneme yapmış ve âbideleri manzum olarak yayınlamıştır Tabiî, bu görüş doğru değildir Fakat âbidelerdeki dilin ve üslûbun ahengini göstermesi bakımından dikkate değer bir husustur

Boğaziçi Yayınevi’nin ilk kitabı olarak, Orhun âbidelerinin yeni bir neşrini yapıyoruz Bu neşirde en büyük ve en mühim üç âbideyi, Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk âbidelerini veriyoruz Kitabımız Ön söz, bibliyografya, Orhun yazısı, metin, tercüme, sözlük ve vesikalar bölümlerini içine almaktadır
Metin kısmında âbidelerin asılları ve belli başlı bütün neşirleri karşılaştırılarak son bir neşir yapılmış ve bu arada tereddütlü noktalar için bazı yeni tekliflerde bulunulmuştur Kül Tigin ve Bilge Kağan âbidelerinin benzeyen satırları şimdiye kadar umumiyetle Kül Tigin âbidesinde çift satır halinde yayınlanmış veya farklara işaret edilmiştir Her iki halde de Bilge Kağan âbidesinin yalnız fazla kısımları müstakil yayınlanmıştır Biz hem Bilge Kağan âbidesinin bütünlüğünü göstermek maksadiyie, hem de kolay istifadeyi temin için hem metin, hem tercüme bölümünde âbideyi bütün olarak verdik İki âbidenin benzeyen kısımlarını iki nüsha gibi kullanarak birbirini tamamladık Türk çocukları 1250 sene evvelki Türk-çeyi’bu metin bölümünde yakından göreceklerdir

Tercüme bölümünde metnin kelime kelime çevrilmesine, aynen tercümesine itina edilmiş, serbest tercümeden ve tefsirlerden kaçınılmıştır Buna mukabil sözlük bölümünde kelimelerin ikinci, üçüncü mânaları ve tefsirleri de verilmiştir Sözlük bölümünde bütün kelimeler verilmiştir

Metinler bölümünde ise âbidelerin S E Malov ve H N Orkun yayımlarından bazı fotoğraflar verilmiştir Gerçekten Orhun âbidelerini, bugün Türkiye’den binlerce kilometre uzakta eski Türk yurdunda, bugünkü Moğolistan’da Türklüğün şehadet parmakları olarak yükselen bu mübarek taşları kana kana okumak, her kelimesi üzerinde derin derin düşünmek, resimlerini huşu içinde seyrederek ruhu yıkamak, her Türk için millî ibâdettir İşte bu kitap, bu ibâdetin hizmetine sunulmaktadır

Prof Dr Muharrem Ergin’in “Orhun Abideleri” adlı kitabının ön sözünden
__________________

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Orhun Abideleri

Eski 05-19-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Orhun Abideleri



YAZITLARIN YERİ

Orhun Yazıtları, bugünkü Moğolistan'da, Baykal Gölünün güneyinde, Orhun nehri vadisinde, Koşo Çaydam gölü yakınlarındadır 48 enlem ve 107 boylam arasında kalan bölgededir

Anıtların olduğu yerde yalnız dikilitaşlar değil, daha pek çok ve son derece değerli kalıntılar da bulunmuştur Yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları ile kutsal yer, eski bir Türk başkentidir



Heykeller arasında Bilge Kağan'ın, eşinin, kardeşinin heykelleri de bulunmuştur Yazık ki bunların bazı parçaları kaybolmuş, kalan kısımları da kırık dökük bir durumda ele geçmiştir

YAZITLAR NASIL BULUNDU

Orhun harfleriyle yazılı kitabelerden tarihçi Cüveyni "Talih-i Cihanküşa" isimli eserinde söz etmişti Eski Çin kaynaklarında da Türklerin böyle anıtlar diktikleri yazılıydı Fakat 18 ve 19 yüzyıllara kadar ilim dünyası bu anıtların nerede ve ne durumda olduklarını öğrenemedi

1709 yılında Rusya ile İsveç arasında yapılan Poltava savaşında, İsveç subaylarından Strahlenberg Ruslara esir düştü ve Sibirya'ya sürüldü 13 yıllık sürgün hayatında Kuzey Rusya'yı baştan başa dolaşan Strahlenberg, Yenisey'de eski Türklere ait bazı kitabeler buldu Bunlar, Orhun kitabelerinden iki-yüz yıl önce yazılmıştı Bu İsveçli subay ülkesine döndükten sonra anılarını yazdı ve Yenisey kitabelerinden söz etti Bunun üzerine tarihçilerin Türklerden kalan eserlere ilgisi arttı

ORHUN YAZITLARI DA BULUNUYOR

1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev Orhun Abidelerini buldu Fakat yazılarını okuyamadı 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti abidelerin olduğu yere gittiler Resimler çekip bunları ilim dünyasına sundular Fakat yazılar hâlâ çözülemiyordu

Nihayet 1893'te Danimarkalı büyük ilim adamı Thomsen, Orhun yazısını çözmeğe muvaffak oldu Önce yazılarda çok geçen Tengri (Tanrı), Türk ve Köl Tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün yazıları okudu ve Türk milletine, Türk tarihine yaptığı bu hizmetten dolayı milletimizin şükranlarını kazandı

ORHUN YAZISI

Orhun yazısı sağdan sola yazılır Harfler birleştirilmez Kelimeler ise birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır Orhun alfabesi 4'ü sesli, 34'ü sessiz olmak üzere 38 harflidir Yukarıdaki yazı Köl Tigin anıtının güney cephesindeki metninden alınmış ilk cümlelerdir (Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağan) diye başlıyor "Tengri" kelimesi hem 'Tanrı", hem "gök"anlamına geliyor
__________________

Alıntı Yaparak Cevapla

Orhun Anıtları- Türk Dilinin En Eski Yazılı örnekleri

Eski 09-18-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Orhun Anıtları- Türk Dilinin En Eski Yazılı örnekleri






Orhun Anıtları,
Türk dilinin en eski yazılı örnekleri sayılan yazıtlardan oluşur Bugün Moğolistan'da, Orhun ve Yenisey ırmakları yöresinde geniş bir alana dağılmış olan anıtlara Orhun ve Yenisey yazıtları da denir

Yazıtlar bulundukları bölgeye göre Kuzey Moğolistan Yazıtları, Yenisey Yazıtları, Altay Yazıtları, Doğu Türkistan Yazıtları, Orta Asya Yazıtları, gibi adlarla anılmaktadır
Kuzey Moğolistan'da Orhun, Tola ve Selenga ırmaklarının bulunduğu yöredeki yazıtların başlıcaları Kültigin Yazıtı, Bilge Kağan Yazıtı, Tonyukuk Yazıtı, Orgin Yazıtı, KüliÇur Yazıtı, Selenga Yazıtı, Karabalgasun Yazıtı
ve Suci Yazıtı'dır Kültigin ve Bilge Kağan yazıtları Orhun Irmağı'nın vadisindeki KoşoÇaydam Gölü'nün yakınlarında, birbirinden aşağı yukarı 1 km uzaklıkta bulunan iki mezar anıtıdır





Kültigin Yazıtı'nı Göktürk Kağanı Bilge Kağan kardeşi Kültigin için, onun ölümünden sonra diktirmiştir (732) Piramit biçiminde, yaklaşık 4 metre yüksekliğinde sert kireçtaşından olan bu yazıtın üç yüzünde Türkçe, bir yüzünde de Çince yazılar bulunmaktadır Yazıtın çevresinde ise Kültigin'in katıldığı savaşlarda öldürdüğü düşman sayısını göstermek üzere dikilen ve balbal denen taşlar yer almaktadır Yazıtta Kültigin'in halkı için yaptıkları, Bilge Kağan'ın ağzından övgüyle anlatılır

Bilge Kağan bazı bölümlerde ataları Bumin ve İstemi kağanlar döneminden söz eder; onların başarılarını, onlardan sonrakilerin başarısızlıklarını anlatır Kardeşi Kültigin ile katıldığı savaşları, elde ettikleri başarıları, kardeşinin yiğitliğini övgülü bir dille aktarır
Bilge Kağan'ın ölümü üzerine oğlu, babası için Bilge Kağan Yazıtı'nı diktirmiştir (735) Bu yazıtta da Bilge Kağan, Kültigin Yazıtı'nda olduğu gibi yaptıklarını anlatır; bazı bölümler Kültigin Yazıtı'ndan neredeyse aynen aktarılmıştır Ayrıca Kültigin'in ölümünden sonraki savaşlar eklenmiştir Bilge Kağan Yazıtı'nın çevresinde Bilge Kağan'ın anıtmezarı ve balballar bulunmaktadır

Aynı bölgedeki bir başka yazıt da BilgeKağan'ın danışmanı Tonyukuk için dikilmiş olandır İki taştan oluşan bu yazıtta Tonyukuk, İlteriş, Kapağan ve Bilge Kağan dönemlerinde, yaklaşık 46 yıl onların danışmanı olduğunu anlatır Bu yazıtın 726727 yıllarında dikildiği sanılmaktadır Öbür yazıtlar ise zamanla yıkıma uğramış, bazılarının üzerindeki yazılar büyük ölçüde silinmiş, bazıları birkaç parçaya bölünmüştür Türkler'in tarihine ışık tutan Orhun ve Yenisey yazıtlarından ilk kez 12 yüzyılda İlhanlı tarihçi Cüveyni Tarihi Cihangüşa (Dünyayı Fetheden Tarih) adlı yapıtında söz etmiştir Çin kaynaklarında da bu yazıtların Çinliler'ce bilindiği konusunda bilgiler yer almaktadır

Ne var ki, 18 yüzyıla değin bu yazıtlar bilim dünyasının dikkatini çekmemiştir 1709'da Poltava Savaşı'nda Ruslar'a esir düşen İsveçli subay Johann von Strahlenberg Sibirya'ya sürülmüş, burada sürgün sırasında yaptığı araştırmalarını yurduna döndükten sonra kitap olarak yayımlamıştır Bu tarihten sonra bilim adamları yazıtlarla ilgilenmeye başlamıştır Rus bilgini Yadrintsev Bilge Kağan ve Kültigin yazıtlarını bulmuş (1899), Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen ve Rus Türkolog Vasili Radlov yazıtların dilini çözerek ayrı ayrı yayımlamışlardır Daha sonraki yıllarda da Hüseyin Namık Orkun, Sergey E Malov, Annemarie von Gabain, Ahmet Caferoğlu, Talât Tekin, Muharrem Ergin yazıtlar üzerine araştırma yapmışlardır

Orhun ve Yenisey yazıtlarının alfabesi konusunda da bilim adamları farklı görüşler ileri sürmüşlerdir Bazı bilim adamları bu alfabenin Likya, Hitit, Arami, Soğdak alfabelerinden türediği, bazıları ise Türk damgalarından kaynaklandığı görüşünü benimsemişlerdir Orhun alfabesinde 38 harf vardır; bunlardan 4'ü ünlüleri, 34'ü de ünsüzleri gösterir Yazarken harfler birbiriyle bitiştirilmez, yazı da sağdan sola yazılır Aralarına konulan iki noktayla sözcükler birbirinden ayrılır

Orhun ve Yenisey yazıtları Türkçe'nin bugüne değin ele geçen ilk yazılı belgeleri olma özelliğini taşımaktadır Uzmanlar yazıtların dili üzerinde de durmuşlar, ortalama 800 sözcüğün kullanıldığı bu yazıtlarda dilin hayli işlenmiş olmasından yola çıkarak Türkçe'nin çok eski dillerden biri olduğu görüşünde birleşmişlerdir Düzyazı olarak yazılmış olan yazıtlar anı ile söylev karışımı bir türdedir

Orhun ve Yenisey yazıtları, Türk tarihi, toplum yaşamı ve kültürü üzerine ilginç bilgiler içeren tarih belgesi olarak da değerlendirilmektedir Yazıtlar Göktürk Kağanlığı'nın resmi tarihini anlatmaktadır Göktürkler'in siyasal yapısı merkezi otoriteye dayanmaktaydı Siyasal güç hemen bütünüyle kağanın elindeydi; ordu hem toplumsal hem de ekonomik yapının belirleyicisi durumundaydı Yazıtlarda, "Türklük bilinci oluşturularak Türk birliğinin sağlanması" teması işlenmiş, toplumsal dayanışma ve devletin sürekliliği siyasal ileti olarak verilmiştir Bu açıdan yazıtlar Türk tarihine yönelik araştırmaların en önemli kaynakları arasında yer almaktadır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Orhun Abideleri

Eski 05-28-2010   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Orhun Abideleri



Bilge Kağan'ın Türk Milletine Hitabesi

Orhun Abideleri



Türk milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın diye taşlara yazılan vasiyetname

"Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım; ölesiye, bitesiye çalıştım Aç milleti tok, az milleti çok, yoksul milleti bay kıldım"

Bilge Kağan


Orhun Abideleri Göktürk imparatorluğunun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma dikilitaşlardır Fakat bu dikilitaşlar hem maddî hem manevi bakımdan Türk tarihinin en değerli anıtlarıdır Bu anıtlardaki yazılar "Türk" kelimesinin, Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metindir Türk edebiyatının ilk şaheseri, Türk hitabet sanatının erişilmemiş örneğidir Türk yazı dilinin de ilk fakat çok işlek bir örneğidir Şüphesiz daha ön çeki devirlerden kalma Türkçe metinler ve kitabeler de vardırFakat Orhun Abideleri ve bu abidelerdeki yazılar her bakımdan bir şaheserdirOrhun Abideleri büyük Türk tarihinin bir dönemini en gerçek, en yalın ve en uyarıcı şekilde anlatan belgelerdir Fakat abideler yalnız Göktürklerin bir dönemini anlatmakla kalmıyor, genel olarak Türk milletinin karakterini, töresini, yüksek kültür ve medeniyetini, askerî dehasını, yurtseverliğini de yansılıyor Bu abideler Türk kağanların Türk milletine hesap vermesi, doğru yolu göstermesidir "Türk milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın" diye, yapılanları ve kendisinden sonra yapılması gerekenleri anlatmasıdır

Bu anıtlar, taşa yazılmış bir tarih, bir vasiyetname niteliğindedir

HEYKELİNİN BAŞI


Orhun Abidelerinde, Kül Tigin'in yanda görülen büstünden başka sağlam heykel kalmamıştır Maalesef diğer heykellerin hepsi meçhul kişiler tarafından meçhul zamanlarda kırılmıştır Esef ettiğimiz diğer bir husus da, abidelerin renkli, iyi çekilmiş resimlerini elde edememek olmuştur Fakat gurur kaynağımız olan bu anıtların renkli filmlerini er veya geç elde edeceğimizi umuyor, buna çalışıyoruz

GÖKTÜRKLER

6 yüzyılın başlarından 7 yüzyılın ortalarına kadar olan dönemde Göktürk İmparatorluğu Mançurya'dan İran'a kadar uzanıyordu Türk boyları güçlü hakanların buyruğunda birleşmiş, Batı Kağanlığı Doğu Kağanlığına tâbi olmuş, bir merkezden idare edilen Türkler Asya'nın hâkimi durumuna gelmişlerdi Fakat daha sonra imparatorluğu teşkil eden kavimler arasındaki çekişme, Türk Beyleri arasındaki dayanışmanın bozulması Çin'in entrikaları ve özellikle güçlü kağanların gelmeyişi İmparatorluğun çökmesine yol açtı Devletin doğu kısmı Çin hâkimiyetine geçti Çin daha sonra batı kısmına da yayılmaya başladı Türk illeri işgal, Türk boyları esir edildi
Fakat bu esaret uzun sürmedi, İlteriş Kağan dağılan milleti topladı; 680-682 yıllarında devleti Çin esaretinden kurtararak yeniden kurduBİLGE VE KÜL TİGİN KARDEŞLER

İlteriş Kağan öldüğü zaman oğulları Bilge ve Kül Tigin henüz 7 ve 8 yaşlarında idiler Onun için İlteriş Kağan'ın yerine kardeşi Kapgan Kağan geçti Kapgan Kağan zamanında devlet eski haşmetine ulaştı
Kapgan Kağan'ın ölümünden sonra Bilge Kağan Taht'a oturdu Kardeşi Kül Tigin ve buyrukçu (vezir) ihtiyar Tonyukuk' un yardımı ile devleti daha da kuvvetlendirdi Onun devrinde "Türk Birliği" tam olarak bir kere daha sağlandı Birliğin sağlandığı her devirde görüldüğü gibi, Bilge Kağan zamanında da Türk Devleti eşsiz bir kudret haline geldi


Kül Tigin 731'de, ağabeyi Bilge Kağan 734'de öldüler Kül Tigin öldükten bir yıl sonra, yani 732 yılında, Bilge Kağan kardeşi için bir ebedî taş yontturdu, başka deyişle bir anıt diktirdi Bu taştaki yazılar, o eşsiz kitabe, Bilge Kağan tarafından kaleme alınmıştır Bilge Kağan bu kitabede, kardeşinin yüceliğini, kahramanlığını, Türk milleti için unutulmaz hizmetlerini dile getirir Kendi ölümünden sonra oğlu tarafından onun adına dikilen anıtta yine Bilge Kağan konuşmaktadır Ebedî taşa, onun sağlığında söyledikleri, devleti nasıl kurdukları ve yücelttikleri, Türk milletine vasiyeti, nakşedilmiştir Her iki taşta benzer ve birbirinin aynı olan cümleler vardır Çünkü Bilge Kağan, unutulmaması gereken olayları ve kendisinden sonra tutulacak yolu ısrarla belirtmek istemişti



BUYRUKÇU TONYUKUK

Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtlarından başka, aynı yerde eşsiz bilici (danışman) ihtiyar vezir Tonyukuk için dikilmiş bir ebedî taş daha vardır Bu anıtı Bilge Tonyukuk, sağlığında, 720-725 yılları arasında kendisi için yaptırmıştı Bilge Tonyukuk, İlteriş Kağan'ın isyanına katılan daha sonra Kapgan Kağan'a ve Bilge Kağan'a başkumandanlık, baş vezirlik, baş danışmanlık yapan bu büyük devlet adamı, kağanların ve kendisinin yaptıklarını anlatıyor, bize eşsiz bir tarih hazinesi bırakmış oluyor




ABİDELERİN YERİ

Orhun Abideleri, bugünkü Moğolistan'da, Baykal Gölünün güneyinde, Orhun nehri vadisinde, Koşo Saydam gölü yakınlarındadır 48 enlem ve 107 boylam arasında kalan bölgededir

Anıtların olduğu yerde yalnız dikilitaşlar değil, daha pek çok ve son derece değerli kalıntılar da bulunmuştur Yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları ile kutsal yer, Türk'ün gurur kaynaklarından olan eski bir Türk başkentidir

Heykeller arasında Bilge Kağan'ın, eşinin, kardeşinin heykelleri de bulunmuştur Yazık ki bunların bazı parçaları kaybolmuş, kalan kısımları da kırık dökük bir durumda ele geçmiştir

ABİDELER NASIL BULUNDU

Orhun harfleriyle yazılı kitabelerden tarihçi Cüveyni "Talih-i Cihanküşa" isimli eserinde söz etmişti Eski Çin kaynaklarında da Türklerin böyle anıtlar diktikleri yazılıydı Fakat 18 ve 19 yüzyıllara kadar ilim dünyası bu anıtların nerede ve ne durumda olduklarını öğrenemedi

1709 yılında Rusya ile İsveç arasında yapılan Poitava savaşında, İsveç subaylarından Strahlenberg Ruslara esir düştü ve Sibirya'ya sürüldü 13 yıllık sürgün hayatında Kuzey Rusya'yı baştan başa dolaşan Strahlenberg, Yenisey'de eski Türklere ait bazı kitabeler buldu Bunlar, Orhun kitabelerinden iki-yüz yıl önce yazılmıştı Bu İsveçli subay ülkesine döndükten sonra anılarını yazdı ve Yenisey kitabelerinden söz etti Bunun üzerine tarihçilerin Türklerden kalan eserlere ilgisi arttı

ORHUN ABİDELERİ DE BULUNUYOR


1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev Orhun Abidelerini buldufakat yazılarını okuyamadı 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti abidelerin olduğu yere gittiler Resimler çekip bunları ilim dünyasına sundular Fakat yazılar hâlâ çözülemiyordu
Nihayet 1893'te Danimarkalı büyük ilim adamı Thomsen, Orhun yazısını çözmeğe muvaffak oldu Önce yazılarda çok geçen Tengri (Tanrı), Türk ve Kül Tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün yazıları okudu ve Türk milletine, Türk tarihine yaptığı bu hizmetten dolayı milletimizin şükranlarını kazandı

ORHUN ALFABESİ

Göktürk alfabesini Orhun anıtlarından öğrendik Onun için Göktürk alfabesi daha çok Orhun alfabesi olarak anılır Göktürk yazısı, Türk yazı dilinin ilk asırlarında ve özellikle 5 ve 9 yüzyıllar arasında yaygın olarak kullanıldı Fakat Türkistan'da, bu yazı ile yazılmış, Milâttan çok öncesine ait bazı kaya yazıları da bulunmuştur

Orhun alfabesi 38 harflidir Bunun 4'ü sesli, 4'ü sessiz harftir Yazıda harfler birbirine birleştirilmez Kelimeler de birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır Yazı sağdan sola, istenirse, yukarıdan aşağıya yazılır Orhun Abidelerinde satırlar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir


ORHUN YAZISI


Orhun yazısı sağdan sola yazılır Harfler bir-leştirilmez Kelimeler ise birbirinden üst üste konmuş iki nokta ile ayrılır Orhun alfabesi 4'ü sesli, 34'ü sessiz olmak üzere 38 harflidir Yukarıdaki yazı Kül Tigin anıtının güney cephesindeki metninden alınmış ilk cümlelerdir (Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağan) diye başlıyor "Tengri" kelimesi hem 'Tanrı", hem "gök"anlamına geliyor

KÜL TİGİN ANITI

Bilge Kağan'ın kağan olmasında, kahraman kardeşi Kül Tigin birinci derecede rol oynamıştı Bilge Kağan kardeşinin ölümüne çok üzülmüş, onun için bir türbe yaptırmış ve anıt diktirtmişti Bu anıttaki yazılar Bilge Kağan'ın sözleridir Bilge Kağan burada kardeşiyle birlikte yaptıkları savaşları, devleti nasıl güçlendirdiklerini, kardeşinin kazandığı zaferleri anlatıyor


Kül Tigin anıtı, kaplumbağa şeklinde oyulmuş bir kaideye oturtulmuş Bulunduğu zaman bu kaidenin yanında devrilmiş durumdaydı Sonradan yerine dikilmiştir Rüzgâra dönük tarafında bazı satırlar silinmiş



Anıtın yüksekliği 3,75 metredir Kireçtaşından yapılmıştır ve dört cephelidir Yukarısı aşağı kısmına göre daha dardır Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimdir Güney ve kuzey cepheleri ise aşağıda 46, yukarıda 44 santimdir Üst kısım kemer şeklinde bitmekte ve yukarıda beş kenarlı olmaktadır Doğu cephesinin üzerinde kağanın işareti bulunuyor

Kül Tigin anıtındaki satırların uzunluğu 235 santimdir Cetvelden çıkmış gibi düzgün ve güzel harflerle yazılmıştır

Bu anıtın etrafında türbenin enkazı, heykel parçaları, iki tarafında heykeller ve balbal denilen işaretli, kabartmalı taşlar dizili 4,5 km uzunluğunda bir yol bulunmuştur Heykel parçaları arasında Kül Tigin'in başı ile karısının gövdesi ve yüzünün bir kısmı da bulunmuştur Ne yazık ki bu heykeller çok parçalanmış, yüzlerini ve boylarını tam olarak gösteren örnekler bulunamamıştır

BİLGE KAĞAN ANITI

Kül Tigin anıtının bir kilometre uzağında ve yerleşme şekli bakımından aynıdır Yalnız birkaç santim daha uzundur

Bilge Kağan 734 yılında ölmüş, bu anıt 735 yılında oğlu tarafından diktirilmiştir Anıttaki yazılar yine Bilge Kağan'ın konuşmalarıdır Burada yine devletin nasıl büyüdüğü anlatılmakta, ayrıca Kül Tigin'in ölümünden sonraki olaylar ilâve edilmektedir Bunda ve Kül Tigin'in anıtında Bilge Kağan'ın konuşmasından başka, yeğeni Yuluğ Tigin'in kitabe kayıtları da yer alır

Bilge Kağan'ın türbe ve heykel kalıntıları da bulunmuştur Fakat hem anıt,hem heykeller daha çok tahrip edilmiş durumdadır

TONYUKUK ANITI


Tonyukuk anıtı iki dikilitaş halindedir İkisi de dört cephelidir Bulunduğu zaman taşlar devrilmemişti Fakat yazılar daha silik durumdadır

Tonyukuk, Bilge Kağan'ın babası İlteriş Kağan'ın , amcası Kapgan Kağan'ın ve Bilge Kağan'ın baş bilicisi, baş buyrukçusu yani baş veziri idi Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve oradaki yazılar da kendisine aittir


Tonyukuk, kendisi için diktirdiği taşlarda Göktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğunu, kurtuluş savaşını nasıl yaptıklarını,kendisinin neler yaptığını anlatır Tonyukuk anıtının birinci taşında 35, ikinci taşında 27 satır yazı vardır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.