GöKKuŞaĞı
|
Üstâdın Manevi Oğlu Hilmi Oflaz
Plazalar temiz, düzenli  Plazalar sessiz, haşmetli  Ancak Yenibosna İkitelli kırsalında mevzilenen matbuat mensupları hayattan koptu gitti
Evet, yıllar evvel on muhabire tek daktilo gösterebilen gazete idareleri klimalı odalar, bilgisayarlı masalar sunuyorlar İnternet bağlantıları, digital makineler ve tek tuşla önümüze açılan sayfalar  
Lâkin Cağaloğlu’nun tadı başkaydı, Küllük’te, Kızlarağası’nda, iki bardak çay içenler, ediplerle, şairlerle tanışır, derin mevzulara yelken açarlardı
Gelgelelim ne edip ne de şair olan biri vardı ki ünlülerden fazla iz bırakırdı Şüphesiz eser verecek bilgi ve donanımdaydı ama yazmazdı, belki de yazdıklarını saklardı Evinde 30 bini aşkın kitabı vardı ve alayının da muhteviyatından haberdardı Sürekli dinler, lüzum olmadıkça konuşmazdı Eğer bir yanlışlık yer edecekse takır takır belge sayar, kapanışı yapardı
Aslında Mahmutpaşa’da mendil çorap pazarlayan bir işportacı parçasıydı Tezgahının bir yanını Büyük Doğu mecmualarıyla donatır, incik boncuk kovalayan kadınlara bile “dava” anlatırdı Takdir edersiniz ki bu zor olmalıydı, saman pazarında inci mercan satılmazdı Dergileri ekseri gelene gidene dağıtır, parasını cebinden verip hesabı kapatırdı
Ziyafet saati
İkindi ile akşam arası mutlaka Türk Ocağı’na uğrardı Gider teklifsizce musluk başına geçer, yanında getirdiği domatesleri peynirleri yıkardı Gençlere birer simit, ya da dumanı tüten çıtır ekmek dağıtır, katıkları gazete kağıtları üzerinde servis yapardı Her uzatandan sigara alır ve içsin içmesin herkese sigara tutardı Kendisi Bafra’dan caymaz, elinde biriken Maltepe ve Samsunları talebelere sunardı
Avurtları çökük, yüz çizgileri derin, boyun damarları belirgin ve bağrı daima açıktı Seven sevdiğine benzermiş derler, siması Necip Fazıl’ı andırırdı Mekâna yeni takılan gençlerle tanışır, kaynaşırdı Bir fırsatını buldu mu kenara çeker ve “paraya ihtiyaçları olup olmadığını” sorardı Düşünün kalabalık ailesiyle eğreti bir gecekonduya sığınan garip çorapçı, yenleri cepleri aşınmış ceketine, su çeken potinlerine bakmaz, talebelere burs vermeye kalkardı Üstadın ifadesiyle “Hilmi kamyon gibi yük çeker, uçaktan hızlı uçardı  ”
Hilmi Baba “hayatımda dört devre var: İkbal, idbar, ikmal ve icmal” dese de gençler onu bir başka kelimeyle hatırlarlardı: “İkram”
Hilmi Oflaz askere bile üç bavul kitapla gider, kışlayı kütüphane yapar Önceleri Çengelköy’de bir köşkte otururlar, vaziyetleri iyidir, kira gelirleri, Düzce’de tütün tarlaları filan  Ancak Hilmi Baba servetini artırmakla uğraşmaz, habire dağıtır, dua almaya bakar Nitekim köşk de uçar, kafasını Kuleli’deki gecekonduya zor sokar
Bazen hemşehrileri gelip nasihate kalkarlar: “Bak Hilmi yaşlanıyorsun kenara bir şeyler koy, şu yaşa geldin, elinde neyin var?”
-Dostlarım, kitaplarım ve sigaram!
Servet olursa olur, olmazsa da olmaz Ama dostluk ve muhabbet parayla tartılmaz Hilmi Baba bahçesinde beslediği tavuklara bile birer ad takar ve bunların alayını Büyük Doğu mecmuasına abone yapar Üstad satışımız arttı sanıp sevinsin yeter, son kuruşunu bile dergiye yollar Dini ve milli eserler basan yayınevleri ona “üç beş kuruş kazansın diye” konsinye kitap bırakırlar İyi de Hilmi Baba gençleri gördü mü dayanamaz, meccane dağıtır, borç boyunu aşar
Garip kuşun yuvasını Allah yapar derler ya, Hilmi Baba bir gün yolda Mehmed Niyazi’nin ağabeyi Ziya Özdemir’i görür Adamcağız “Hacca gidiyorum hakkını helal et” demeye kalmaz “ben de geliyorum” der arabasına atlar O nasıl Kabe-i Muazzama ve Server-i Kâinat aşkıysa parasız, pulsuz “ve pasaportsuz” üç ülke geçer nurlu seyahati gailesiz tamamlar Bizimki elini kolunu sallayarak geçerken sınır muhafızları tutulur kalır, adeta lâl olurlar
Mahallenin çocukları onu görür görmez etrafına toplanırlar, zira Hilmi Babanın cebinde şeker, çerez eksik olmaz Bayramlardada kandillerde paketler sardırır, yetim başı okşar
Gıybet yasak!
Dedikodu bilmez, boş konuşmaz Birinin aleyhinde atılıp tutulmaya başlandı mı mevzuyu değiştirir, bulunduğu yerde asla gıybet yaptırmaz Öyle ya da böyle bu davaya hizmeti geçen birine toz kondurmaz Eski bir mebus, birlikte vazife yaptığı arkadaşları aleyhine verip veriştirince “beyefendi söylemediklerinize saygımız sonsuz, ancak söylediklerinize katılamayacağız” der adamı fena bozar
Yine günün birinde (adını vermeyeyim şimdi) ünlü bir profesör İslam âlimlerini küçümseyerek “bence”li, “bana göre”li cümleler kurar Hilmi Baba kibarca ikaz ederse de Prof’umuz, üstüne basa basa “ben de âlimim” der “en az Ebû Hanife kadar ilmim var!  ”
Hilmi Baba adamın yüzüne bakar, bakar “öyleyse yaşasın cehaletim” der, çeker kapıyı çıkar
Bu derviş gönüllü insan 7 yıl kadar evvel bir bahar günü özlediklerine kavuştu, ekmeğini yedik Fatiha borcumuz var Hani yemeyenler de okusalar  
Aziz dostum!
N Fazıl’ın Toptaşı’nda çile doldurduğu günler (1960’lar)  Hilmi Baba tezgâhını satar, tam iki sene mapushane karşısında dikilir, bir hizmetim dokunur mu diye fırsat kollar Üstadı görebilir mi? Eh işte, ara sıra, hayal meyal Kendi ifadesi ile “bazen bulutlar dağılır, parmaklıklar arasından güneş doğar” o kadar
Aradan yıllar geçer, N Fazıl’ın dizi konferanslardan biri için Bursa’ya gelir Şerefine Çelik Palas’ta yemek verilir, iş adamları, mebuslar, bürokratlar  
Çıkışta sokak kalabalıklaşır, ki tezahurat yapan gençler arasında yaşlıca bir adam vardır  Üstad derhal yanına gider ve elini omzuna koyar Onu “fare tıkırtısından ürkecek kadar hassas, krallara diklenecek kadar gözü kara, aslanların önüne çıplak atlayacak kadar cesur” cümleleriyle tanıttıktan sonra “aziz dostum, işportacı Hilmi” der, noktayı koyar 
türkiye gazetesi
iz bırakanlar
ahmet sırrı arvas, irfan özfatura
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|