Zerdüşt-Zerdüşt Dininin Kurucusu |
02-18-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Zerdüşt-Zerdüşt Dininin KurucusuZerdüşt-Zerdüşt Dininin Kurucusu Bugün hâlâ yaşayan en eski dinlerden biri olan Zerdüşt dininin kurucusudur Eski Farsça'ya yakın bir dil olan Avesta dilinde Zarathushtra adıyla anılır İÖ 7 yüzyılın sonu ile 6 yüzyılın başlarında yaşayan Zerdüşt'ün yaşamına ilişkin kesin bilgi yoktur, ama Eski İran'ın Azerbaycan yakınlarındaki yaylalarında doğduğu sanılmaktadır Büyük olasılıkla bir rahipti Zerdüşt'e ilişkin efsanelerde, yeni dini kurması için kendisine 30-40 yaşlarında vahiy geldiği anlatılır Zerdüşt insanlara, yalnızca bir tek tanrının olduğunu söyledi ve onları çoktanrı-cılıktan vazgeçmeye çağırdı Kral Viştaspa'ya kendi dinini benimsetti Tüm İran'a yayılan bu yeni din bölgede bir savaşa yol açtı Zerdüşt'ün de bu savaşta öldürüldüğü sanılmaktadır Zerdüşt dininde tapınak ya da tapınılacak imgeler yoktur Bu dinin rahiplerine sonradan Mecusiler dendi Bu rahipler evrende her şeyin bir karşıtı olduğunu anlattılar Zerdüşt dininde, bilge tanrı Ahura Mazda'nın karşısında kötülüğü simgeleyen Ehrimen yer alır Altı kutsal ruh Ahura Mazda'ya eşlik eder Bunların her biri adalet, iyilik, doğruluk ya da bağlılık gibi bir ya da birkaç değeri temsil eder Bu altı kutsal ruhun altında, doğa güçlerini denetlediğine inanılan melekler vardır Lakabı Druc (yalan) olan Ehrimen'in yardımcıları ise daeva'lar denen kötü cinlerdir Ahura Mazda'nın verebileceği en büyük armağan zekâdır Zekâ insanlara iyiyle kötüyü ayırt etme gücü sağlar Zerdüşt dininde, iyilikle kötülüğün çatışmasının 3000'er yıl süren dört dönemden geçeceğine inanılır Bu 12 bin yıllık sürenin son 3000 yılı Zerdüşt'ün doğumu ile başlamıştır Zerdüşt dininin kutsal kitabı Avesta, özgün elyazması metinlerden artakalan parçalardır Özgün metinlerin Büyük İskender'in İran'a girdiği dönemde kaybolduğu düşünülmektedir Bugünkü Avesta, İS 3-7 yüzyıllarda Sasani hükümdarlarınca Orta Farsça ya da Pehlevi dilinde derlenmiştir Zerdüşt dini özellikle Sasaniler döneminde devlet dini olarak hızla yaygınlaştı Araplar'ın İran'ı işgal etmesinin ardından bir süre daha önemini koruduysa da, Zerdüşt dinine inananlar İS 8-10 yüzyıllarda dinsel baskılar nedeniyle İran'ı terk ettiler Parsiler olarak bilinen bu topluluk Hindistan'ın bazı bölgelerine yerleşti Günümüzde Zerdüşt dini Iran' daki Gebriler ve Hindistan'daki Parsiler arasında varlığını sürdürmektedir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Zerdüşt-Zerdüşt Dininin Kurucusu |
02-18-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Zerdüşt-Zerdüşt Dininin KurucusuBırakmayın dansınızı, ey sevimli kızlar! Kem gözlü bir oyun bozan değil aranıza gelen, kızlara düşman biri değil Tanrının sözcüsüyüm ben iblise karşı, iblis ise, ağırlığın ruhudur Nasıl, ey hafifcecik olanlar, ilahi rakslara düşman olurum ben? Ya da güzel topuklu genç kız ayaklarına? Ben bir ormanım kuşkusuz ve karanlık ağaçların gecesiyim: ama benim karanlığımdan korkmayan, servilerimin altında gül tarhları da bulur Genç kızların pek sevdikleri küçük Tanrıyı da bulur: pınarın başında sessizce yatar o, gözleri kapalı Gerçek, uyuya kalmış güpegündüz,tembel! Kelebekler ardından çok mu koştu yoksa? Ben o küçük tanrıyı azarlarsam birazcık, kızmayın bana, ey güzel dansözler! Bağıracak ve ağlayacaktır belki, - fakat ağlarken bile gülünçtür o! Ve yaşlı gözlerle bir raks rica edecektir sizden; ben de onun raksı için bir türkü söyleyeceğim: “Dünya Sultanı” dedikleri, en yüce ve kudretli iblisim üzerine, ağırlığın ruhu üzerine bir oyun ve alay türküsü- Ve “Küpid”le genç kızlar birlikte dans ederlerken işte söylediği türkü Zerdüşt’ün: Geçenlerde gözlerinin içine baktım, ey hayat! Ve ölçülemez derinliklere daldım gibi geldi bana Ama altın bir oltayla çekip çıkardın beni sen; derinliği ölçülemez dediğim için sana, alaylı alaylı bana güldün “Böyle konuşurlar bütün balıklar,” dedin; “kendilerinin ölçemediği derinlik ölçülmez derinliktir Halbuki ben değişkenim sadece,vahşiyim ve her bakımdan bir kadınım, erdemlisi de değil hem: Siz erkekler bana “derin”, yahut “vefalı”, yahut “ebedi”, yada “esrarlı” deseniz bile Ama siz erkekler kendi erdemlerinizi armağan edersiniz bize daima,-ah erdemli kişiler sizi!” Böyle güldü, o inanılmaz; ama kendisini yerdiği zaman, ona ve gülüşüne asla inanmam ben Ve başbaşa konuşurken ben vahşi bilgeliğimle, söyle dedi hayat bana öfkeyle: “Sen istiyorsun, arzu ediyorsun, seviyorsun; sırf bu sebeple hayatı övüyorsun!” Az kalsın aksi bir cevap verecek ve gerçeği söyleyecektim öfkeliye; insanın kendi bilgeliğine “gerçeği söylemesinden” daha aksi cevap da olamaz Üçümüzün arasındaki durum, işte böyleGönlümün derinliklerinden sırf hayatı seviyorum ben,- ve,doğrusu,en çok da ondan nefret ettiğim zaman! Ama bilgeliğe tutkunluğum, çoğu kez aşırı tutkunluğum, bana o kadar çok hatırlatmasındandır hayatı! Gözleri hayatın gözleri, gülüşü hayatın gülüşü, altın oltası bile aynı: bu kadar benziyorlarsa birbirlerine benim kabahatım mı? Ve bir gün hayat bana sorunca: “Kimdir peki bu bilgelik?” - cevap verdim hemencecik: “Ha,evet! Bilgelik!” İnsan susuzluk duyar da ona, doyamaz; ona tüller arasından bakar, ağlar arasından yakalar onu Güzel midir? Ne bileyim! Ama en ihtiyar sazanlar bile sarıyor hala yemine Anı anına uymaz onun, başına buyruktur; çok kez dudağını ısırarak saçını arkaya taradığını görmüşümdür onun Belki kötü ve yapmacıktır ve her bakımdan bir dişidir; ama kendini yerdiği zaman, işte o zaman baştan çıkarır en çok” Bunları söyleyince ben hayata, kötü kötü güldü ve gözlerini kapadı “Kimden bahsediyorsun sen?” dedi “Benden mi yoksa?” Haklı bile olsan, - yüzüme karşı söylenir mi bu! Fakat şimdi sen bilgeliğinden de bahset bakalım!” Ah, açtın yine gözlerini, ey sevgili hayat! ve tekrar ölçülemez derinliklere daldım gibi geldi bana - Böylece türkü söyledi Zerdüşt Lakin dans bitip genç kızlar gidince,mahzunlaştı “Çoktan batmış güneş” dedi nihayet, “çimenler nemli,serinlik geliyor ormandan Bilinmeyen bir şey etrafımda, düşünceli düşünceli bakıyor Ne! Yaşıyormusun sen hala,Zerdüşt! Niçin? Niye? Neden? Nereye? Nerede? Nasıl? Cinnet değil mi hala yaşamak? - Heyhat, dostlarım, akşamdır soruşturan böyle içimde Bağışlayın hüznümü! Akşam oldu: akşamın olmasını bağışlayın bana!” Böyle türkü söylüyordu Zerdüşt —-Friedrich W Nietzsche ” Zerdüşt Böyle Dedi”
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Zerdüşt-Zerdüşt Dininin Kurucusu |
04-30-2010 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Zerdüşt-Zerdüşt Dininin KurucusuZerdüşt: Zerdüştçülüğün kurucusu olan, 628-551 yılları arasında yaşamış kişi Bilgelik tanrısı Ahuramazda’nın kendisine görün-düğünü söyleyen Zerdüşt, Tanrı’nın kendisine Vohu Manah isimli bir melekle vahiy indirdiğini ve hakikati yayma görevi verdiğini söylemiştir İran kültüründe çoktanrıcılıktan tektanrıcılığa geçiş sürecinde oldukça önemli bir rol oynayan Zerdüşt’ün kurmuş olduğu din ise, Zerdüştçülük olarak bilinir MÖ 7 yüzyılda ortaya çıkmış olan, İran ve çevresinde yaşayan halkların bağlandığı eski bir din olarak Zerdüştçülük, iyi ve kötü arasındaki kavga dinin kozmolojisine de yansıtıldığı ve ışıkla karanlık arasındaki bir savaşla sembolize edildiği için, ahlâki bir karakteri olan, ikici bir dindir Zerdüştçülüğe göre, evrenin yaratıcısı, iyilik Tanrı’sı olan Ahuramazdadır Ahuramazda, insanlara kötülük etmeye çalışan kardeşi Ehrimen ile sürekli bir savaş halindedir Buna göre, Zerdüştçülükte, iyilik ve kötülük gibi, iki temel ilke vardır Aydınlık iyiliği, karanlık da kötülüğü gösterir İyiliği yayan Ahuramazda’nın karşısında, kötülüğü yayan Ehrimen bulunmaktadır İnsan ruhu, işte bu iki gücün, iyilikle kötülüğün çatışma alanıdır İnsan hangi taraf üstün gelirse Zerdüştçülüğe göre o tarafa yönelir Felsefe Tarihi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|