Yeniçeriler |
05-19-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
YeniçerilerYENİÇERİLER Osmanlı Devletinde pâdişâhın şahsına bağlı kapıkulu ocaklarının piyâde sınıfı Eyâletlerdeki topraklı veya timarlı sipâhilerle diğer eyâlet kuvvet Yeniçeriler Alm Janitscharen, Fr Janissaire, İng The Janissary Corps Osmanlı Devletinde pâdişâhın şahsına bağlı kapıkulu ocaklarının piyâde sınıfı Eyâletlerdeki topraklı veya timarlı sipâhilerle diğer eyâlet kuvvetlerinden tamâmen ayrı olarak Osmanlı devlet merkezinde pâdişâhların şahıslarına bağlı kapıkulu denilen yaya ve atlı maaşlı askerler vardı (Bkz Kapıkulu Ocakları) Kapıkullarının en meşhur sınıfı “Yeniçeri Ocağı” idi Osmanlı Devleti Rumeli tarafında genişlemeye başlayınca, dâimî bir orduya ihtiyaç duyuldu Savaşta esir alınan askerî şartlara uygun Hıristiyan çocukları, İslâm terbiyesiyle yetiştirilerek yeni bir askerî sınıf meydana getirildi Bu uygulamayı ilk olarak Orhan Gâzinin oğlu Şehzâde Süleymân Paşanın başlattığı rivâyet edilmektedir Yine rivâyete göre, kuruluşu sırasında Hacı Bektâş-ı Velî hazretlerinin duâsını alan bu ordu, yeniçeri ocağının kurulmasına kadar Osmanlı Devletinin tek ve muntazam ordusu olarak kaldı Orhan Beyin vefâtından sonra yerine geçen Sultan Birinci Murâd Han, Çandarlı Kara Halili yeniçeri ve acemi ocaklarını kurmakla vazifelendirdi Molla Rüstem Karamânî ile birlikte bu işi başarıyla yürüten Çandarlı Kara Halil, devlet hazînesi ve devletin mâlî teşkilatını da kurup çeşitli düzenlemeler yaptı Yeniçeri ocağına asker yetiştirecek ilk acemi ocağı Geliboluda kuruldu İslâm hukûkunda, harpte elde edilen esir ve ganîmetlerin beşte birinin beytülmâle âit olması hükmüne dayanılarak Pençik Kânunu çıkarıldı Bu kânunla, savaşlarda elde edilen her beş esirden biri devlet hesâbına ve asker ihtiyacına göre acemi oğlanı olarak alındı Daha sonra Devşirme Kânûnu çıkarılarak, pençik oğlanından başka, devşirme ismiyle, Rumeli tarafındaki Osmanlı tebaası olan Hıristiyanların çocuklarından da acemi oğlanı alınması kararlaştırıldı Sonraki yıllarda bu kânun Anadoludaki Hıristiyan tebaaya da uygulandı (Bkz Devşirme) Tespit edilen esaslara göre acemi oğlanları yetiştirildi Muhtelif hizmetlerde bulunan acemilerin yeniçeri ocağına kayıt ve kabullerine çıkma veya kapıya çıkma adı verilirdi Bunların kapıya çıkmaları umûmiyetle sekiz yılda bir yapılırdı Bu müddeti dolan acemi oğlanlarının isimleri İstanbul ağası tarafından düzenlenen defterlere kaydedilir ve yeniçeri ağasına sunulurdu Yeniçeriliğin ilk teşkilinde orduya bin nefer alındı Bunların her yüz kişisinin başına Yayabaşı adıyla bir kumandan tâyin olundu Ocak, 15 yüzyıl ortalarına kadar yaya bölükleri veya daha sonra cemâat adı verilen bir sınıftan ibâretken Fâtih Sultan Mehmed zamânından îtibâren “sekban bölüğü”nün de kurulmasıyla iki sınıf hâline getirildi 16 asır başlarında ise “ağa bölükleri” denilen üçüncü bir sınıf daha teşkil edildi Bu üç sınıf toplam 196 ortadan meydana geliyordu Bunun 101i cemâatli, 61i bölüklü, 34ü sekban ortasıydı Cemâat ortalarından 60, 61, 62 ve 63 ortalar İstanbulda otururlar, pâdişâhın merâsim günlerinde maiyet askerini teşkil ederlerdi Bunlara “solaklar” denirdi Diğerleri hudut kalelerine taksim edilmiş olup, bu kalelerin muhâfazasıyla vazifeliydiler Bölük ortalarından 31i İstanbulda sancak-ı şerîfin muhâfazasıyla vazifeliydiler Sekban ortaları ise, pâdişâhın av mâiyetiydi Osmanlı pâdişâhlarının eğitimi geliştirmek için tertipledikleri muhteşem ve büyük sürek avları sekbanlar tarafından hazırlanırdı İstanbul civârındaki mîrî çiftliklerin muhâfazası onlara bırakılmıştı İstanbulda bulunan cemâat ve bölük ortaları aynı zamanda büyük şehrin inzibat ve âsâyişiyle vazifeliydiler Her semt bir ortanın emrine verilmişti Her semtte kolluk denilen bir yeniçeri karakolhânesi vardı Her yeniçeri ortasının nişân denen bir bayrağı ve alâmeti vardı Nişanlar, bayrak üzerine işlenirlerdi Yeniçeri ocağının bayrağına, ocağın sünnî mezhebe mensup olduğunun işâreti olarak İmâm-ı Azam bayrağı denilirdi Bu; beyaz ipekten, üstüne altın sırma ile bir tarafına, “İnnâ Fetahnâ leke fethan mübînâ”, diğer tarafına da, “Ve yensurekellahü nasran azîzâ” âyet-i kerîmesinin işlendiği bir sancaktı Ordugâhta yeniçeri ağasının çadırı önüne dikilirdi Merâsimlerde yeniçeri ağasının atının önü sıra götürülürdü Bu bayrağı taşıyan yeniçeriye Başbayrakdar denilirdi Ocağın bir de alay bayrağı vardı ki, bu da yarısı sarı, yarısı kırmızı ipek bir bayraktı Her yeniçeri ortasının, üzerlerinde orta nişanlarının işlenmiş olduğu uçları çatal bayrağı vardı Her ortanın çorbacı denilen bir kumandanı, odabaşı denilen bir kumandan muâvini, Vekilharç ünvânlı bir idâre memuru ve bayraktârı, vardı Ortanın en kıdemlisine başeski, aşçıbaşısına usta, aşçı muâvinine başkarakollukçu denilirdi Yeniçeriler başlarına börk denilen beyaz keçeden bir külah giyerlerdi Bunun arkasında ise yatırtma denilen ve omuza kadar inen bir parça yer almaktaydı Yeniçeriler börklerini eğri, subayları da düz giyerlerdi Ayakkabıları şehirde ökçesiz yemeni, seferde yandan kopcalı bir çeşit çizmeydi Zâbitler (subaylar) sarı, neferler kırmızı sahtiyandan ayakkabı giyerlerdi Ocak zâbitleri her türlü tören ve ordu alaylarında özel üniforma kullanırlardı Her yeniçeri ortasının, içinde yemeklerini pişirdikleri büyük kazanları vardı Harpte kazânın düşman eline geçmesi, o orta için büyük felâket sayılırdı Ortaları ile ilgili bir işi görüşecekleri zaman kazânın etrâfında otururlardı İsyân ânında kışlalardan kaldırılan kazanlar, büyük törenle ihtilâlin idâre edileceği meydana götürülürdü Kazan kaldırmak; hükûmete karşı ayaklanmak, isyân etmek demekti İstanbulda eski odalar ve yeni odalar adıyla iki büyük yeniçeri kışlası vardı Eski odalar Şehzâde Câmiinin karşısında, yeni odalar da Aksarayda Etmeydanındaydı Her iki kışla da geniş bir avlunun etrâfını çeviren, önü revaklı odalardan meydana gelmişti Avlunun ortasında, OrtaCâmii denilen bir mescit vardı Yeniçeri ayaklanmaları arefesinde ilk toplantılar hep bu câmilerde yapılırdı Yeniçeri ocağının kaldırılmasından sonra bu kışlalar halk tarafından tahrip edildi Yeniçeri ocağı neferlerine ulûfe denilen maaş verilirdi Acemi bir yeniçeri neferine ilk devirlerde ocağa kaydı ile berâber, iki akçe yevmiye bağlanırdı Sonraları bu beş-altı akçeye çıkarılmıştı Gösterilen yararlıklar ve hizmetler karşılığı da ulûfeleri arttırılırdı Yapılan bu artışlara terakkî denirdi Bu sûretle yevmiyeleri on-on beş akçe olan yeniçeriler bulunurdu Harplerde “serdengeçti”, yâni “fedâi” yazılanlar, sağ döndükleri zaman yevmiye beş-on akçe terakkî alırlardı Ulûfeler üç aydan üç aya, yılda dört taksitte ve dîvân-ı hümâyunda düzenlenen törenle dağıtılırdı Taksitlere mevacib denirdi Neferlerin ulûfesinden başka her yeniçeri ortasına ekmek, et, yağ, bulgur ve mum verilirdi Her nefere de senede, bir kat elbise veya bedeli verilirdi Yeniçeri ocağının en büyük kumandanı yeniçeri ağasıydı Yeniçeri ağaları, 16 yüzyıl başlarına kadar ocaktan yetişirlerdi Fakat bir süre sonra bunların yolsuzlukları ve itâatsizlikleri görülünce, saraydan yetişmiş, pâdişâhın tam güvenini kazanmış kimseler yeniçeri ağası tâyin edilmeye başlandı On sekizinci asırdan îtibâren yine ocaktan tâyin edildiler Yeniçeri ağaları Süleymâniyede devlet malı bir konakta otururlardı Yeniçeri ağası, ağa dîvânının reîsiydi Dîvân-ı hümâyûn âzâsı olmamakla berâber, vezîr rütbesine hâiz olursa, dîvân toplantılarına katılırdı Pâdişâhın cumâ namazına çıkışında maiyetindeki yeniçerilerle berâber selâmlıkta bulunurdu Sefer sırasında da pâdişâhın koruyucusu ve has askeriydiler Aynı zamanda İstanbulun en büyük zâbıta âmiriydi Ağalık alâmeti iki tuğ olup bayrağı beyazdı Yeniçeri ağası sefere çıktığında yerine sekbanbaşı bakardı Yeniçeri ağaları terfi ettirilecekleri zaman, beylerbeyi ve kaptan paşa olurlardı Yeniçeri ağasının muâvinine kul kethüdâsı, kethüdâ bey veya kahyâ bey adları verilirdi Nefer sayısı 400-500 olan, pâdişâhın av köpeklerine bakmakla vazîfeli bulunan yeniçeri cemâat ortalarından 64 ortanın kumandanına zağarcıbaşı denirdi Sekson denilen ve bâzan ayı avında da kullanılan cenk köpeklerine bakan 71 ortanın kumandanına seksoncu veya samsuncubaşı adı verilirdi Tazılara bakan, turna kuşları besleyen 68 ortanın kumandanına turnacıbaşı, 14, 49, 66 ve 67 ortaların kumandanlarına haseki ağaları denirdi Pâdişâhın cumâ namazı alaylarında kıdemlerine göre, ikisi sağında, ikisi solunda pâdişâhın atının yanısıra yürürlerdi En kıdemlisine başhaseki denirdi Beşinci bölük ortasının kumandanı ve bütün yeniçeri ocağının çavuşuna başçavuş, bölük ortalarında muayyen olmayan bir ortanın kumandanına muhzir ağa denirdi Dîvânda yeniçeri ağasına hitâben yazılan fermanlar muhzir ağaya verilirdi Muhzir ağadan bir rütbe aşağı olup, muayyen olmayan bir ortanın kumandanına, kethüdâ ağa denirdi Kethüdâ bey sefere gittiğinde ona vekâlet ederdi Yeniçeri ocağına bağlı sanatkârlarla îmâlâthânelerin de en büyük âmiriydi 101 cemâat ortasının bütün kumandanlarının en kıdemlisine, yayabaşı ağa denirdi Diğerlerine de yayabaşı denirdi Vazîfeleri, ocak beytülmâlciliği, seferde hazîne bekçliği, zahîre tedâriki, kâdılara ve sancak beylerine sefer emirleri götürmek, yaralı nakletmek, kale muhâfızlığıy yapmaktı Bölük ortaları kumandanlarının en kıdemlisine bölükbaşı ağa; 60, 61, 62 ve 63 cemâat ortaları kumandanlarına da solakbaşı ağaları denirdi Cemâat ortalarından muayyen olmayan bir ortanın imâmlık yapmaya ehliyetli olan kumandanına ocak imâmı, bu ortaya da imâm ortası denirdi Beş vakit namazda ağa kapısındaki câmide yeniçeri ağasına imâmlık ederdi Yeniçeri ocağının künye defterini tutan vazîfeliye ocak kâtibi veya yeniçeri efendisi denirdi Bu ağaların hepsine birden katar ağaları denilirdi İçlerinden biri azledilince veya ölünce, alt derecede bulunanlar derece terfî ederek boşluğu doldururdu Ocak disiplini sağlam olduğu devirlerde yeniçeriler, geceleri kışlalarındaki koğuşlarından başka yerde yatmazlardı Askerlik tâliminden başka bir şeyle uğraşamaz ve emekliye ayrılıncaya kadar da evlenemezlerdi Emekliye ayrılan yeniçeriye oturak denilir ve kendisine ölünceye kadar emekli gündeliği verilirdi Emekli olduktan sonra evlenenler öldüğü zaman, geride bıraktığı dul ve yetimlere fodla denilen maaş bağlanırdı Suç işleyen yeniçeri ancak kendi ortası neferleri huzûrunda ve kendi koğuşunda cezâlandırılırdı Ocaktan kovulmaya keçe külah etmek denilirdi Bir yeniçeri, ortasını değiştiremezdi Ocak disiplininin bozulduğu devirlerde bir ortadan öbürüne geçmeye semer devirmek denilirdi Suçlu yeniçeri merâsimle ihtar edilir, hapsedilir, kale hizmetiyle sürgün edilir veya keçe külah edilip, ocaktan tard edilirdi Îdâma mahkûm edilen bir yeniçeri evvelâ ocaktan tard edilir, sonra boynu vurulmak sûretiyle îdâm edilirdi Bir yeniçeriye îdâm hükmü, ancak ağa dîvânında verilirdi Bir odabaşı da, emrindeki yeniçerilere ancak otuz dokuz sopaya kadar dayak cezâsı verebilirdi Yeniçerilerin 15 yüzyıl ortalarına kadar mevcutları 10000, Kânûnî Sultan Süleymânın vefâtı sırasında da 12000 dolaylarındaydı Bu sayı Sultan Üçüncü Mehmed Han zamânında 45000e kadar yükseldi Dördüncü Murâd Han zamânında ocak mevcudu tekrar düşürüldüyse de 17 yüzyılın sonunda 80000i bulan ocak mevcudu 19 yüzyılın başından îtibâren 100000i geçmiştir Yeniçeri ocağı 16 asrın sonlarına kadar Osmanlı ordusunun tâlimli, mükemmel bir yaya kuvveti olup, savaşlarda vurucu güç durumundaydı Osmanlı Devletinin asıl askerî gücünü meydana getiren timarlı sipâhilerin ehemmiyetini kaybettiği 16 yüzyıl sonlarında yeniçeri ocağına, Devşirme Kânununa aykırı olarak, yabancı efrad alınması ve ocak mevcudunun arttırılması yoluna gidildi Böylece tâlimsiz, başıboş kimselerin ocağa girmesiyle bu askerî teşkilât doğrudan siyâsete katılan, devlet adamlarını tâyin veya azlettiren, pâdişâhları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet hâline geldi Birinci Ahmed Handan îtibâren Osmanlı pâdişâhlarının ilerleme hamleleri veya disiplinli modern ordular kurma teşebbüsleri dâhilî ve hâricî düşmanlar tarafından hep yeniçeri ocağı kullanılmak sûretiyle baltalandı Düzeltilmesi için, her türlü fedâkarlıkta bulunulan ancak yola gelmeyen ocak, Sultan İkinci Mahmûd devrinde 2 Alternatif : Yeniçeriler Yeniçeri teşkilatı Sultan Orhan zamanında kuruldu Bu teşkilata ilkin yaya adı verildi ve savaş zamanında bir akça gündelikle askere alınırdı Savaş için teşkilatlanan ve savaş bitince yurtlarına bırakılan askerlerden yeter fayda elde edilemeyince Çandarlı Halil Paşa yeni bir akeri teşkilat projesi hazırlamış, böylece Yeniçeri Ordusu da doğmuşturYeniçeriler, bir Ocakkabul edilmiş Ocak ortalara, ortalar da zaman zaman Odalara bölünmüştü Ortalar zaman zaman 100, 400 bazen 3000 e kadar yükselmiştir Ortalar ilk zamanlarda bir bölük, sonra tabur, daha sonra alay seviyesine yükseltilmiştir Nitekim ilk kuruluşta 1000 kişilik bir mevcutla kurulan Yeniçerilik 1520 de 12000 1595 de 45000 e yükselmiş, 1789 da 110000, 1808 de 140000 kişiyi bulmuştur Ocağa alınan çocukların meydana getirdiği birliğe (Acemioğlan) adı verilmiştir 20 yaşına basınca ocağa verilir, yeniçeri olurlardı Yeniçeriler, yaya sınıfı teşkil eden askerlerdi İmparatorluk devrinde Ordu başlıca şu sınıflardan ve kısımlardan teşekkül etmekte idi 1 Kapıkulu 2 Yerlikulu 3 Ordu esnafı Kapıkulu: Askerliği meslek edinmiş,, gündelikli devşirmelerden olan askerlerdir Yerlikulu: Savaş sırasında çağrılan erlerden kurulurdu Ordu esnafı: Sermaye ve sanatlarını, ordu ihtiyaçlarına tahsis eden ve ordu ile savaşa katılanlardan meydana gelirdi Kapıkulu ise, yaya, atlı (Sipahi), Deniz (Tersane) askerlerinden meydana gelir Yeniçeri teşkilatını yönetenler şunlardı: Yeniçeri Ağası: Teşkilatın en büyük komutanı idi Ocaktan yetişerek liyakat gösterenler bu makama yükselebilirlerdi Yeniçeri isyanları XVI yüzyıl başlarında başlayınca, bu usul bırakılarak sarayın gözünün tuttukları bu mevkie getirildi Ağalık Sarayı Süleymaniyede idi Buraya bunun için Ağa kapısı adı verilmiştir Ocak işlerini görmek üzere bir Divan toplanırdı ki buna (Aga Divanı) adı verilirdi Ağalar terfi edince Beylerbeyi veya Kaptanpaşa olurlardı Vezir makamından Kahya beyliğine yükselinirdi Sekbanbaşı Ağa: Ocaktan ve erlikten yetişirlerdi Sekban ocakları bu ağaya bağlı idi Yeniçeri ağası sefere gidince istanbulun emniyetinden sorumlu olurve ona vekalet ederdi Kul Kethüdası: Ağanın muavini idi Kurmay başkanı vazifesinden sorumlu İdi Zağarcı Başı Ağa: 64 üncü Ortanın kumandanı idi Bu orta Padişahla ava gittiğinden ağasına bu isim verilmişti Samsuncu Başı: 71 inci ortanın bağı idi İri av köpeklerine bakan ayı ve vahşi hayvan avında işe yarayan bu hizmetin ağası idi Turnacı Başı: 68 inci ortanın komutanı idi Bu orta ,devşirme hizmetinde kullanılırlardı Haseki Ağa: 14, 49, 66, 67 inci Ortaların başları idi Selamlık merasimlerinde vazife alırlar, padişahın sağ ve solunda yürürlerdi Başçavuş Ağa: Beşinci bölük ortasının komutanı ve bütün ocağın idare amiri idi Kethüda Beyden sonra gelen bir payeye sahipti Muzhir Ağa: Sadrazamın maiyeti olan bölük ortasının kumandanına verilen addı Vezirin divan hizmetinde memurdu Kethüdayeri Ağa: Herhangi bir ortanın kumandanı bu vazifeye verilebilirdi Muhzirden sonra gelen bir rütbe ve makamdı Yayabaşı Ağa: Orta kumandanlarının en kıdemlisi idi ve ocak demirbaş eşyasından sorumlu idi Bölukbaşı Ağa: Bölük ortalarının en kıdemli komutanı idiler Solakbaşı Ağalar: 60, 61, 62, 63 üncü Cemaat ortalarının komutanları İdiler Ocak İmamı: Ağa kapısında namaz kıldırırdı Yeniçeri efendisi : Ocağın kayıt ve künye işleriyle uğraşırlardı 3 Alternatif : yeniçeriler Yeniçeri teşkilâtı Sultan Orhan zamanında kuruldu Bu teşkilâta ilkin “yaya” adı verildi ve savaş zamanında bir akça gündelikle askere alınırdı Savaş için teşkilâtlanan ve savaş bitince yurtlarına bırakılan askerlerden yeter fayda elde edilemeyince Çandarlı Halil Paşa yeni bir akerî teşkilât projesi hazırlamış, böylece Yeniçeri Ordusu da doğmuşturYeniçeriler, bir “Ocak”kabul edilmiş Ocak ortalara, ortalar da zaman zaman Odalara bölünmüştü Ortalar zaman zaman 100, 400 bazen 3000 e kadar yükselmiştir Ortalar ilk zamanlarda bir bölük, sonra tabur, daha sonra alay seviyesine yükseltilmiştir Nitekim ilk kuruluşta 1000 kişilik bir mevcutla kurulan Yeniçerilik 1520 de 12000 1595 de 45000 e yükselmiş, 1789 da 110000, 1808 de 140000 kişiyi bulmuştur Ocağa alınan çocukların meydana getirdiği birliğe (Acemioğlan) adı verilmiştir 20 yaşına basınca “ocağa” verilir, yeniçeri olurlardı Yeniçeriler, yaya sınıfı teşkil eden askerlerdi İmparatorluk devrinde Ordu başlıca şu sınıflardan ve kısımlardan teşekkül etmekte idi 1 Kapıkulu 2 Yerlikulu 3 Ordu esnafı Kapıkulu: Askerliği meslek edinmiş,, gündelikli devşirmelerden olan askerlerdir Yerlikulu: Savaş sırasında çağrılan erlerden kurulurdu Ordu esnafı: Sermaye ve sanatlarını, ordu ihtiyaçlarına tahsis eden ve ordu ile savaşa katılanlardan meydana gelirdi Kapıkulu ise, yaya, atlı (Sipahi), Deniz (Tersane) askerlerinden meydana gelir Yeniçeri teşkilâtını yönetenler şunlardı: Yeniçeri Ağası: Teşkilâtın en büyük komutanı idi Ocaktan yetişerek liyakat gösterenler bu makama yükselebilirlerdi Yeniçeri isyanları XVI yüzyıl başlarında başlayınca, bu usul bırakılarak sarayın gözünün tuttukları bu mevkie getirildi Ağalık Sarayı Süleymaniyede idi Buraya bunun için Ağa kapısı adı verilmiştir Ocak işlerini görmek üzere bir Divan toplanırdı ki buna (Aga Divanı) adı verilirdi Ağalar terfi edince Beylerbeyi veya Kaptanpaşa olurlardı Vezir makamından Kâhya beyliğine yükselinirdi Sekbanbaşı Ağa: Ocaktan ve erlikten yetişirlerdi Sekban ocakları bu ağaya bağlı idi Yeniçeri ağası sefere gidince istanbulun emniyetinden sorumlu olurve ona vekâlet ederdi Kul Kethüdası: Ağanın muavini idi Kurmay başkanı vazifesinden sorumlu İdi Zağarcı Başı Ağa: 64 üncü Ortanın kumandanı idi Bu orta Padişahla ava gittiğinden ağasına bu isim verilmişti Samsuncu Başı: 71 inci ortanın bağı idi İri av köpeklerine bakan ayı ve vahşi hayvan avında işe yarayan bu hizmetin ağası idi Turnacı Başı: 68 inci ortanın komutanı idi Bu orta ,devşirme hizmetinde kullanılırlardı Haseki Ağa: 14, 49, 66, 67 inci Ortaların başları idi Selâmlık merasimlerinde vazife alırlar, padişahın sağ ve solunda yürürlerdi Başçavuş Ağa: Beşinci bölük ortasının komutanı ve bütün ocağın idare âmiri idi Kethüda Beyden sonra gelen bir payeye sahipti Muzhir Ağa: Sadrazamın maiyeti olan bölük ortasının kumandanına verilen addı Vezirin divan hizmetinde memurdu Kethüdayeri Ağa: Herhangi bir ortanın kumandanı bu vazifeye verilebilirdi Muhzirden sonra gelen bir rütbe ve makamdı Yayabaşı Ağa: Orta kumandanlarının en kıdemlisi idi ve ocak demirbaş eşyasından sorumlu idi Bölukbaşı Ağa: Bölük ortalarının en kıdemli komutanı idiler Solakbaşı Ağalar: 60, 61, 62, 63 üncü Cemaat ortalarının komutanları İdiler Ocak İmamı: Ağa kapısında namaz kıldırırdı Yeniçeri efendisi : Ocağın kayıt ve künye işleriyle uğraşırlardı |
Yeniçeri Ocağı |
02-14-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Yeniçeri OcağıYeniçeri Ocağı Osmanlı Devleti'nin askeri örgütlenmesinde Yeniçeri Ocağı'nın önemli bir yeri vardı Osmanlı ordusu eyaletlerden gelen tımarlı sipahilerle merkezdeki kapıkulu askerlerinden oluşurdu Kapıkulu askerleri de atlı ve yaya olarak iki bölüme ayrılırdı Yaya askerler Yeniçeri Ocağı adıyla örgütlenmişti Yeniçeri Ocağı i Murad'ın padişahlığı döneminin (1361-89) başında Kazasker Kara Halil Hayreddin Paşa tarafından kuruldu {bak için ayırarak bunları asker olarak yetiştirmeye başladı Çandarli AİLESİ) Kara Halil Hayreddin savaşlarda tutsak düşen Hıristiyan gençlerin beşte birini devlet hizmeti Gelibolu' da kurulan Acemi Ocağı'nda yetişen bu askerlere yeni asker anlamında yeniçeri adı verildi Yeniçeriler önceleri savaş tutsaklarından oluşurken sonraları bu usul bırakıldı, Rumeli'nin ve Kafkasya'nın belirli bölgelerinden her yıl belirli sayıda Hıristiyan genç toplanmaya başlandı Devşirme denen bu sistemle alınıp Müslümanlaştırılan gençler Gelibolu ve İstanbul'daki Acemi Ocağı'nda eğitim gördükten sonra Yeniçeri Ocağı'nda asker olurlardı Bu sistem 17 yüzyılın ortasına kadar sürmüş, daha sonra Türkler'den ve başka Müslüman kavimlerden de yeniçeri alınmaya başlanmıştır Yeniçeri Ocağı iç örgütlenmesi bakımından cemaat ortalan, sekbanlar ve ağa bölükleri olarak üç bölüme ayrılırdı Cemaat ortaları ocağın ilk kurulan bölümüdür Önceleri her 100 asker bir orta oluşturur, başlarında da yayabaşı denen komutan bulunurdu Ortalardaki asker sayısı 17-18 yüzyıllarda artmışsa da, toplam orta sayısı her zaman 101 olarak kalmıştır Her ortanın bir bayrağı vardı ve bazı ortalar görevlerine göre deveci, turnacı, katrancı, zemberekçi gibi adlarla da anılırdı Sekbanlar Fatih Sultan Mehmed'in 1451'deki Karaman seferi sırasında yeniçerilerin buyruklarına karşı çıkması üzerine kendine bağlı askerlerden oluşturduğu bir birlik olarak ortaya çıktı Biri atlı, 34'ü yaya olmak üzere 35 ortadan oluşan sekbanlar sonraları bir orta sayıldı ve Yeniçeri Ocağı'nın 65 ortası olarak adlandırıldı Ağa bölükleri de II Bayezid'in tahta çıkışı (1481) sırasında, bu kez sekbanların ayaklanmaya kalkışmaları üzerine kurulmuştu Padişaha bağlı askerlerden oluşturulan ağa bölüklerinin sayısı 61'di Kanuni Sultan Süleyman döneminden (1520-66) başlayarak padişahlar da birinci ağa bölüğünün askeri sayılmıştır Yeniçeriler öbür kapıkulu askerleri gibi sürekli olarak görev yaparlar ve devletten aylık alırlardı Üç ayda bir ödenen ve ulufe denilen bu aylıktan başka her padişahın tahta çıktığında cülus bahşişi adıyla yeniçerilere para dağıtması da bir gelenekti Yeniçerilerin büyük bölümü İstanbul'da Etmeydanı'ndaki ve Şehzadebaşı'ndaki kışlalarda yaşardı Bir bölümü de sınır boylarındaki kalelerde görevliydi Disiplinli bir güç oldukları 15-16 yüzyıllarda yeniçeriler askerlikten başka bir işle uğraşmaz ve evlenemezlerdi Ama sonraları seferlerin azalması, disiplinin bozulması, evlenme yasağının hafiflemesiyle başka işler yapmışlar, özellikle İstanbul'da esnafa karşı zorbaca hareketlere girişmişlerdi Yeniçerilerin sayılarının zaman içinde artması da devlete ağır mali yük getirmiş, aylıkların zamanında ödenememesi gibi durumlar sonucunda çıkan ayaklanmalar da toplumsal düzeni büyük ölçüde sarsmıştır Yeniçeri Ocağı'nın başı olan yeniçeri ağası devletin yüksek görevlilerinden sayılırdı Genellikle ocaktan yetişenler arasından atanırken Fatih döneminde sekbanların başı olan sekbanbaşılardan da seçilmiş, 16 yüzyıldan sonra saray görevlilerinin yeniçeri ağası olarak atandıkları da görülmüştür İstanbul'un güvenliğinin korunması, divan toplantılarında düzenin sağlanması gibi görevleri de olan yeniçeri ağası vezirliğe yükseldiğinde divana üye olarak da katılırdı Kapıkulu askerleri padişahın özel ordusu sayıldığından yeniçeri ağası da ancak padişah sefere çıktığında onunla birlikte giderdi Ama bu gelenek artık padişahların sefere katılmamaya başladıkları 17 yüzyılda son bulmuştur Manevi olarak Hacı Bektaş Veli'ye bağlı sayıldıklarından yeniçerilere "Taife-i Bektaşi-yan", Yeniçeri Ocağı'na da "Hacı Bektaş Ocağı" denilirdi Ama bu bağ, ocağın bozulmaya yüz tuttuğu 17 yüzyıldan sonra giderek zayıflamıştır Osmanlı Devleti birbiri ardınca yenilgilere uğradığı 18 yüzyılda orduyu yeniden düzenleme çabalarına girişmişse de, bu çabalar her seferinde çıkarlarını, hatta varlıklarını tehlikede gören, başta Yeniçeri Ocağı olmak üzere bütün kapıkulu ordusunun sert tepkisiyle karşılaşmıştır 19 yüzyıl başına gelindiğinde hemen hemen bütün savaş yeteneğini yitirmiş bir başıbozuk topluluğu görünümündeki Yeniçeri Ocağı, II Mahmud'un kararlı girişimi sonunda 1826'da ortadan kaldırılmıştır (Ayrıca bak MAHMUD II; NİZAM-I CEDİD)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|