Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
belkıs, zeugma

Belkıs / Zeugma

Eski 09-08-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Belkıs / Zeugma



Belkıs / Zeugma



Gaziantep İli, Nizip İlçesi’nin 10 km doğusundaki Belkıs Köyü’nde, Fırat Irmağı kıyısında, Zeugma Antik Kenti bulunmaktadır

Tarih öncesi çağlardan beri kesintisiz iskan gösteren bu yerleşimin önemi, Fırat Irmağı’nın en kolay geçit verdiği iki noktadan birisinde olmasıdır Zaten “Zeugma” adı da “köprübaşı” veya “geçit yeri” gibi bir anlam taşımaktadır Günümüzde, üzerinde fıstık ağaçlı yetişmiş bulunan, 3-4 metre kalınlığında toprak tabakasıyla örtülüdürKent, Hellenistik Dönem’in önemli bir ticaret merkezidir Bölgenin Roma İmparatorluğu egemenliğine girmesinden sonra, burada “IV Lejyon” olarak adlandırılan askeri garnizonun yerleşmesi ile kentin önemi artmıştır Zeugma’da ticaretin ilerlemesiyle sanatsal etkinlikler artmış ve kültürel bir gelişme sağlanmıştır Antakya’dan Çin’e uzanan ipek yolunun Zeugma’dan geçmesi,


Samsat’dan ırmak yoluyla ticaret yapılması, IV Garnizon’nun burada konuşlandırılması sonucunda, tüccarların kente yerleştiği ve Fırat manzaralı teraslara villalarını yapmış oldukları anlaşılmaktadır Kentte, gelişmiş bir sınır ticareti ve buna bağlı olarak büyük bir gümrük olmalıdır İskeleüstü olarak adlandırılan tepede, bir arşiv odasında 65000 adet mühür baskısının ele geçmiş olması, bu kanıyı güçlendirmektedir Papirus, parşömen, para torbaları ve gümrük balyalarını mühürlemede kullanılan bu mühür baskıları, Zeugma’da, hem güçlü bir haberleşme ağının, hem de gelişmiş bir ticaretin varlığını göstermektedir


Büyük İskender’in generallerinden Seleukeia Nikator I İÖ 300′de Belkıs/Zeugma’nın ilk yerleşimi olan “Seleukeia Euphrates” kentini kurar Antik çağın önemli gezgin/tarihçilerinden biri olan Amasyalı Strabon, burasının Kommagene’nin dört önemli kentinden biri olduğunu ve burada ticaretin yapıldığını bildirmektedir Kent, İÖ 64′de Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılır ve adı “geçit”, “köprü” anlamına gelen ZEUGMA biçiminde değiştirilir İS 256′da Sasani kralı Şapur, Belkıs/Zeugma’yı ele geçirir, kentte önemli tahribat olur Bu tarihten itibaren Zeugma bir daha kendini toparlayamaz, Roma dönemindeki görkemine ulaşamaz Bölge ile birlikte kentte, İS 4 yüzyılda, Geç Roma, İS 5-6 yüzyıllarda ise Erken Bizans egemenliği görülür 7 yüzyıldaki Arap akınları sonucunda Belkıs/Zeugma terk edilir 10-12 yüzyıllar arasında küçük bir Abbasi yerleşimi görülür 17 yüzyılda Belkıs Köyü kurulur


Arkeolojik Kazılar


Kazılara 1987 yılında Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından Belkıs Tepesi’nin güneyinde başlanmıştır Ana kayaya oyulmuş oda mezar ve önünde yapılan bu kazıda, kaçakçılardan arta kalan çok sayıda heykel bulunarak Gaziantep Müzesi’ne taşınmıştır Mezar sahiplerine ait kireç taşından yapılmış olan bu heykeller, şimdi Gaziantep Müzesi’nin Belkıs Salonu’nda sergilenmektedir


1992-1997 yılları arasındaki kazılarda, Dionysos ve Ariadne’nin düğünü sahneli taban mozaiği ortaya çıkarılmıştır Kazılarda bir villa tamamen, diğer bir villa ise kısmen açığa çıkarılmıştır Villanın merkezinde, iç avlu içinde, tabanı geometrik desenli mozaik döşenmiş, sütunlu bir havuz vardır Zemin kat odaları bu avluya açılmaktadır Bu havuzun güneyindeki dikdörtgen planlı salonun tabanı Dionysos ve Ariadne’nin düğününün resmedildiği bir mozaik ile döşeliydi Bu mozaiğin 2/3′lük parçası, 1998 yılında yerinden sökülerek çalınmıştır


1993-1994 yıllarında Birecik Barajı’nın yapımı nedeniyle, yukarı terastaki Roma Villası’nı genişletme çalışmaları dışında, Şelte Deresi’nde, daha önceki yıllarda açılmış bir kaya mezarı önündeki terasta dizili olan kartal ve yün sepeti kabartmalı mezar stelleri, Çimlitepe Mevkii’nde, tonozlu bir mezarın önünde yer alan başı kesilmiş heykel ve Ayvaz Tepesi’nin kuzeybatısında, mevsim tanrıçalı resimli taban mozaiği, kaldırarak Gaziantep Müzesi’ne taşınmıştır


Gaziantep Müzesi’nin yaptığı kurtarma kazılarına 1993 yılında Batı Avustralya Üniversitesi’nden Prof Dr David Kennedy de katılmıştır Bu kazıda Kelekağzı Mevkii’nin doğusundaki tepede, ulaşılan ilk Roma Villası’nın taban mozaik döşemesinin, kaçakçılar tarafından sökülmüş olduğu görülmüştür Arta kalan harflerden, buradan sökülen resimlerin ölümsüz iki aşık Metiox ve Partenope’ye ait olduğu, yapılan araştırmada ise bunların ABD/Huston’daki özel Menil Koleksiyonu’nda bulunduğu saptanmıştır Bu Metiox-Partenope mozaiği, Kültür Bakanlığı’nın girişimleri sonucunda Haziran-2000′de Gaziantep Müzesi’ne iade edilmiştir


1996 yılında Birecik Barajı gövde duvarının temel kazısı sırasında bazı mozaik parçalarına rastlanması üzerine, çalışma durdurulmuş ve bu alanda arkeolojik kazı yapılmıştır Bu kazıyla Belkıs kent sınırının doğuda Belkıs Köyü’yle sınırlı olmadığı, köyün yaklaşık 1 km doğusuna doğru uzandığı saptanmıştır Burada yapılan Roma Hamamı kazısında bir külhan, üç Calidarium, üç Tepidarium odası ile iki havuz, iki Frigidarium ve iki Apoditerium odası, bir soğuk su havuzu ile bir Latrina’dan oluşan hamam yapısının temelleri bulunmuştur Hipokaust sistemi, taban mozaikleri, su künkleri, su dağıtım deposunun kaidesi ortaya çıkarılmış ve planı alınmıştır Duvarların hemen tamamı yok olmuş, temel üstünde, ancak 30-40 cm’lik bir kısmı kalmıştır Hamamdan elde edilen 36 parça geometrik mozaik kaldırılarak Gaziantep Müzesi’ne taşınmıştır


1996-1998 yıllarında ise Fransa/Nantes Üniversitesi’nden Dr Catherine Abadi Reynal sorumluluğundaki bir ekibin katılımıyla, Gaziantep Müzesi tarafından kurtarma kazıları yapılmıştır Bu kazıyla birlikte Zeugma, bütünüyle ele alınmıştır Kelekağzı Mevkii’nde yerleşim katları ve kanalizasyon sistemi ortaya çıkarılmıştır


Halme Deresi’nde Roma, Bizans evleri ve blok kesme taşlarla örülmüş kanalizasyon, Bahçedere Mevkii’nde zeytinyağı atölyesi açığa çıkarılmış olup, Belkıs kentini güneydoğu, güney, batı ve kuzeydoğudan yarım ay biçiminde saran nekropolisdeki mezarların tespiti yapılmıştır
1998-1999 yıllarında Kelekağzı Mevkii’nde yapılan kurtarma kazısında anıtsal bir yapının, yaklaşık 20×15 m boyutlarındaki bir salonunun resimli taban mozaik döşemesinin, önceki yıllarda parça parça sökülmüş olduğu saptanmıştır Buradan Akratos, Mevsim tanrıçası, Satir ve çingene adı verilen bir kadın başı eski eser kaçakçılarından kurtarılmıştır
Kelekağzıüstü Mevkii’ndeki I yerleşim terasında yapılan kurtarma kazısında, bir binanın üç odası ve iki havuzu açığa çıkarılmıştır İç avlu merkezindeki sütunlu havuzun taban mozaiğinde, ortada Okeanos ve Thetis’in büstleri, aralarında ise ırmak canavarı yer almaktadır Üç köşesinde yunus balığı üstüne binmiş, birbirine sırtı dönük yerleştirilen Eros betimleri vardır Sol üst köşede ise Pan, balık tutmaktadır Kalker ana kaya olması sebebiyle Fırat Irmağı, 1 terasın yaklaşık yarısını eritmiştir


Belkıs/Zeugma’nın ne kadar önemli ve hareketli bir şehir olduğunu ele geçen bu mozaiklerden başka, İskeleüstü Tepesi’nde bulunan Roma arşivi kanıtlamaktadır Arşiv olduğu anlaşılan mekanda toplam 65000 (altmışbeşbin) adet mühür baskısı ele geçmiştir Bu sayı, diğer antik kentlerin tamamında bulunan mühür baskılarından (Bulla) daha çoktur Üzerinde resimler olan mühür baskıları, papirüs, parşömen gibi dokümanların, değerli eşyaların konulduğu torbaların, yiyecek içecek kaplarının, gümrük balyalarının mühürlenmesinde kullanılmaktaydı Bu mühürler posta gönderilerinin “alındı” veya malzemelerin “açıldı” kanıtı olarak arşiv odasında korunmaktaydı


Ekim 1999 - 20 Haziran 2000 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışmaların ilk bölümünde, Mezarlıküstü Mevkii’nde, iki Roma villası tümüyle gün ışığına çıkarılmıştır İS 256′daki Sasanu saldırısı nedeniyle yangın katının altında kalan bu villalar, önce birinci katın eriyen kerpiç duvarları, daha sonra da yukarı teraslardan akıp gelen 3 m kalınlığındaki erozyon toprağı ile örtülerek günümüze kadar korunmuştur Bu sebeple oda içlerinde çok sayıda sikke, bronz şamdan, bronz ve pişmiş topraktan yapılmış kandil ve çömlek bulunmuştur Ayrıca mozaikler ve freskler sapasağlam ele geçmiştir Tonozlu kilerin ön kısmındaki iri erzak küplerinin arasında, bronz Mars heykeli sırt üstü yatık biçimde bulunmuştur

Anılan villalarda yemek ve dinlenme odaları, sütunlu havuzlar, hazneli çeşmeler, kiler, mutfak ve ana kayaya oyulmuş sarnıçlar gün ışığına çıkarılmıştır Villalarda dört adet sütunlu havuz ve hazneli çeşme ele geçmiştir Çeşmelerin haznesinin biri mermerle kaplanmış, bir diğerine ise mermer görünümlü freskler yapılmıştır Ayrıca çeşmelerin ikisinde, birbirinin benzeri, ağzında su akıtacağı boru tutan bronz aslan başı bulunmuştur Çeşme haznesine dolan su, sığ havuza tahliye edilerek taban mozaiğine canlı bir görüntü vermiş olmalıdır Korint mimarlık düzeni ağırlıklı sütun başlığına yumurta dizisi ve Ion kymationu yerleştirilmiş,

Dor sütun başlıklarına ise kuşak ve yumurta dizisi yapılmıştır Villaların temiz suyu, pişmiş topraktan yapılmış künklerle ve içi sıvalı, kapak taşlı kanallarla sağlanmıştır Atık su ise kaba yontulu taşlarla örülmüş, 30×60 cm boyutlarında kanallara tahliye edilmiştir Villaların zemin kat duvarları kesme taş bloklarıyla, 1 kat duvarları ise kerpiç ile örülmüştür Sadece kiler, mutfak, depo gibi yerlerde köşe ve duvar ortalarında kesme taş, aralarda ise kaba yontulu taş ve çamur kullanılmıştır


Bu villalarda altı sığ havuz, üç yemek odası, dört dinlenme odası, iki kiler ve üç soyunma odasında olmak üzere toplam on yedi taban mozaiği ele geçmiştir Bunlardan dört adeti geometrik, diğerleri mitolojik konuludur Sırasıyla Akhileus, Musalar, Eros, Priske, Fırat ırmak tanrıları, tanrıça Demeter, Dionysos-Telete-Skyrtos, Perseus-Andromeda, Satiros kılığındaki Zeus-Antiope, Galatia, Tanrı Poseidon-Okeanos-Tethis, Dionysos-Ariadne, Venüs’ün doğuşu ve Satiros-Anitope mozaiği, içinde bulundukları mekanın mimarisi, freskleri ve buluntularıyla birlikte kaydedilip, resimli çekilip, çizimi yapılarak belgelendikten sonra Gaziantep Müzesi’ne kaldırılmıştırİyi durumdaki mozaiklerden birinde, Fırat Irmağı’nın tanrısı Euphrates, bir kline üzerine uzanmış, dirseğinin altındaki testiden Fırat akmakta ve sulanan topraktan yeşillikler fışkırmaktadır


Fırat’ın çevresine sunduğu bolluk ve bereket, diğer bir mozaiğe daha konu olmuş, üç bin ırmak tanrısının kralı Akheloos, yemişler ve meyveler saçan bereket boynuzuyla birlikte betimlenmiştir Fırat çevresinde yetişen üzüm, armut, incir, nar, yenidünya, ayçiçeği vs meyvelerin resimleri, bu bordürde bereket boynuzu ve dallarla çevrilerek resmedilmiştir
Villaların oda duvarları zengin motifli fresklerle süslenmiştir Bu fresklerde tanrıça, tanrı, erkek, kadın, tavuskuşu, ördek, yılan ve kelaynak kuşları betimlerinin yanı sıra, bitkisel, üçgen, baklava dilimi vs gibi geometrik desenli resimler de bulunmaktadır İç avluya bakan duvarlarda ve çeşmelerde ise mermer görünümünde fresk yapılmıştır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Zeugma – Gaziantep

Eski 09-14-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Zeugma – Gaziantep



Zeugma – Gaziantep



Gaziantep, Nizip İlçesi’nin 10 km doğusundaki Belkıs Köyü’nde, Fırat Irmağı kıyısında, Zeugma Antik Kenti bulunuyor Tarih öncesi çağlardan beri kesintisiz yerleşime sahne olan bu antik kent, Fırat Irmağı’nın en kolay geçit verdiği iki noktadan birisinde yer alıyor Zaten “Zeugma” adı da “köprübaşı” veya “geçit yeri” anlamını taşıyor Günümüzde kentin üzeri 3-4 metrelik toprakla kaplı Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan antik kentin 1/3′ü, su tutulması nedeniyle Birecik Barajı göl alanı altında kalacak…



Fırat kıyısında yer alan Zeugma antik kenti GAP projesi kapsamındaki Birecik Baraj Gölü’nün suları altında kalacak Binlerce yıllık medeniyet izlerini, sulara terk etmemek ve gün ışığına çıkarmak için kazı çalışmaları var gücüyle devam ediyor Kazı ve kurtarma çalışmaları sırasında ulaşılan her bilgi, her buluntu Zeugma Antik Kenti’nin yeryüzü kültür zenginliğinin nasıl vazgeçilmez bir parçası olduğunu gözler önüne seriyor
Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla, Fırat nehrinin adını birleştirerek MÖ300 yılında burada Selevkos Euphrates ( Fırat’ın Silifkesi ) adında bir kent kurar Daha sonraları MÖ1yy’da kent Roma hakimiyetine girer



Bu hakimiyet değişikliğiyle birlikte kentin adı da değişerek köprü, geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle “ Zeugma” adını alır Kent, Helenistik dönemin önemli bir ticaret merkeziydi Bölgenin Roma İmparatorluğu egemenliğine girmesinden sonra, burada “IV Lejyon” olarak adlandırılan askeri garnizonun yerleşmesi ile kentin önemi artmıştı Antakya’dan Çin’e uzanan ipek yolunun Zeugma‘dan geçmesi, Samsat’dan ırmak yoluyla ticaret yapılması, IV Garnizon’un burada konuşlandırılması sonucunda, tüccarların kente yerleştiği ve Fırat manzaralı teraslara villalarını yapmış oldukları anlaşıldı 80 bin kişilik nüfusa ulaşan Zeugma’yı dünyanın en büyük kentlerinden biri haline gelmiştiÖrneklemek gerekirse Zeugma , komşusu sayılan Antakya (Antiokheia) ile Mısır’daki İskenderiye’den ( Aleksandreia) ‘dan daha küçük, Atina (Athena) ile aynı büyüklükteydi Pompei ve şimdi dev bir metropol olan Londra (Londinum) ‘dan ise birkaç kat büyüklükteydi Kentteki Akropolün üzerine kader tanrıçası Thyke’nin bir tapınağı yapılmıştı




Bu tapınak halen toprak altında Zeugma Antik Kenti kendi şehir sikkesi de basmış Roma Kentlerinden biri Sikkeler üzerine bir tarafına Thyke tapınağı, diğer tarafına da güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi basılmıştı Kentte, gelişmiş bir sınır ticareti ve buna bağlı olarak büyük bir gümrük olduğu düşünülüyor İskeleüstü olarak adlandırılan tepedeki arşiv odasında 65000 adet mühür baskısının ele geçmiş olması, bu kanıyı güçlendiriyor Papirus, parşömen, para torbaları ve gümrük balyalarını mühürlemede kullanılan bu mühür baskıları, Zeugma‘da, hem güçlü bir haberleşme ağının, hem de gelişmiş bir ticaretin varlığını gösteriyor Büyük İskender’in generallerinden Seleukeia Nikator I MÖ 300′de Belkıs/Zeugma‘nın ilk yerleşimi olan “Seleukeia Euphrates” (Fırat’ın Silifkesi ) kentini kurmuş




Antik çağın önemli gezgin/tarihçilerinden biri olan Amasyalı Strabon’dan, burasının Kommagene’nin dört önemli kentinden biri olduğunu ve burada ticaretin yapıldığını öğreniyoruz Kent, MÖ 64′de Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılmış ve adı “geçit”, “köprü” anlamına gelen Zeugma biçiminde değiştirilmişti MS 256′da Sasani kralı Şapur, Belkıs/Zeugma‘yı ele geçirmiş, kentte önemli tahribat yaratmıştı Bu tarihten itibaren Zeugma bir daha kendini toparlayamamış, Roma dönemindeki görkemine ulaşamamıştı Bölge ile birlikte kentte, MS 4 yüzyılda, Geç Roma, MS 5-6 yüzyıllarda ise Erken Bizans egemenliği görülmüştü 7 yüzyıldaki Arap akınları sonucunda Belkıs/Zeugma terk edilmiş 10-12 yüzyıllar arasında küçük bir Abbasi yerleşimi var 17 yüzyılda ise Belkıs Köyü kurulmuş

Mozaikler Kenti Zeugma

Zeugma’nın asıl önemi, kazılarla ancak küçük bir bölümü ortaya çıkarılabilen Roma Villaları ve bu villaların tabanlarını süsleyen mozaikler Benzerleri Türkiye sınırları içerisinde sadece Ephesus (Efes) Antik kentinde görülen bu yamaç villaları arkeolojik açıdan büyük önem taşıyor Sadece A bölgesi kazılarında gün ışığına çıkarılan mozaiklerin alanının 1000 metrekareyi bulması, Zeugma’nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu ortaya çıkarıyor Yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar Zeugma’daki kazıların tamamlanmasıyla Gaziantep Müzesi’nin dünyanın en büyük mozaik müzesi haline dönüşeceğini söylüyor Yolların kesişme noktasında bulunması ve ticaret ve garnizon kenti olması Zeugma’yı sanatçıların gözünde çekici yapmıştı Emekli olan subaylar bile kente yerleşmeye başlamışlar Güvenli ve zengin bir kent olan Zeugma’ya dönemin en iyi sanatçıları akın etmeye başlamışlar Böylelikle sanatçılar, kentte, günümüzde olaylar yaratan mozaikler, freskler ve heykeller bırakmışlar Zeugma çağımız yöneticilerinin nedenini bilmedikleri biçimde zenginleşirken, kültür ve güzel sanatlarda da gelişimini sürdürmüştü Kentin hemen tam karşı kıyısında bulunan ve şimdi çoktan sular altında kalan Apameia kenti ise Helenistik çağdan sonra Zeugma’nın her alandaki rekabetine dayanamayınca terkedilmişti MS2yüzyılda Zeugma’yı Apameia’ya bağlayan, ağaç kütüklerinden yapılmış salların oluşturduğu ahşap bir köprü bulunuyormuş Zeugma’daki villa tipi yerleşimler, bu köprünün Fırat kıyısından başlayarak, batı yönünde yaklaşık 300- 350 metre yüksekliğindeki Belkıs Tepesi’nin üstündeki Akropolis’in eteklerine kadar ulaşmıştı




Yamaçların güney ve batı bölgesi nekropol (mezarlık), doğu ve kuzeydoğu tarafı mahalleler, kuzey kesimi ise yönetsel bölümler ve lejyon bölgesiymiş Akropolis’in üzerinde ise Zeugma sikkelerinde sıkça rastlanan Tykhe (talih ve kader tanrıçası )Tapınağı bulunuyormuş Zeugma’nın genel topoğrafik yapısı, tam bir yamaç kenti görünümüne sahip Helenistik dönemde başlayan villa geleneğine göre, yüksek ve manzaralı alanlar seçiliyormuş Roma dönemine gelince, yüksek yerlerde oturmak, asillere özgü bir tercih ve ayrıcalık olarak kabul edilmekteymiş Bu nedenle kent ve villaları, arkasındaki tepelere doğru açılmış taraçalar üzerinde konumlandırılmıştı


Belkıs/Zeugma‘yı Anadolu’daki pek çok antik kent içinde ön plana çıkaran birçok özellik bulunuyor Bu özelliklerden birisi kendine has özellikler taşıyan heykeltıraşlık ekolüdür Belkıs/Zeugma‘da ele geçirilen heykeller, kabartmalar ve mezar stillerinde kendini gösteren bu ekole ait pek çok örneği Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli müzelerinde görmek mümkün




100 Bin Bulla
Zeugma kazıları sırasında ortaya çıkarılan bullalar” da Belkıs/Zeugma’yı eşsiz kılan özellikler arasında yer alıyor Bulla mühür baskısı anlamına geliyor Yani bir mektup, bir ferman ya da paketi başka yerlere göndermek gerektiğinde, kapatılıp üzerine vurulan özel mühür baskı demek Bu da Zeugma’nın devlet arşivinin günümüze yansıyan izleri sayılıyor Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen bu önemli koleksiyondaki mühür baskılarının sayısı 100000’i buluyor Arkeoloji uzmanları bu rakamın “ Dünyada bir müze kayıtlarında bulunan en fazla bulla “ olduğunu belirtiyor Pişmiş topraktan yapılan bu bullalar , üzerinde taşıdıkları son derece zengin tasvirler ile Belkıs/Zeugma’nın diğer antik kentlerle olan ilişkileri, dönemin ekonomik, sosyal ve dini hayatı üzerine benzersiz bilgiler edinmemizi sağlıyor


Çingene Mozaiği Gaia


Zeugma kazılarının kamuoyunun henüz gündemine girmediği 1992 yılında çıkarılan bu mozaikteki kadın figürü gizemli bakışları ile Zeugma‘nın simgesi oldu İlk çıktığı yıllarda kimliği konusunda kesin bir tanımlama yapılamayan bu mozaiğe figüründeki kadın resminin çingene kızlarını andırması nedeniyle çingene adı verildi Ancak bazı kaynaklar mozaikteki asma figürlerine dikkat çekerek, çingene olarak tasvir edilen kadının yer tanrısı GAİA olduğunu ileri sürmekte Gaia mitolojide, içinden tanrı soylarının çıktığı ilk element olarak kabul ediliyor Gaia, Hesiodos’un Theogonia’sında büyük bir rol oynamasına karşılık, Homeros’un şiirlerinde hiç görülmez Hesiodos’a göre Gaia, Khaos’tan hemen sonra ikinci olarak doğmuş, O’nun hemen ardından da Eros (aşk) gelmiştir



Gaia, hiç bir erkek element yardımı olmaksızın, çevresini saran Gök’u (Ouranos) ve Dağlar’ı, deniz unsurunuun kişileştirilmiş erkek şekli olan Pontos’u doğurdu Gök’ün doğuşundan sonra , Gaia O’nunla birleşti ve böylece sahip olduğu çocuklar, artık basit elemanter güç olmaktan çıkarak, tam anlamıyla birer tanrı oldular Önce altı titan: Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetus ve Kronos ile altı titanid: Theia, Reia, Themis, Mnemosyne, Phoibe ve Tehys doğdular Bunlar dişi tanrısal varlıklar Bu kuşağın en genci Kronos’tur Ardından Kyklopslar geldi:yıldırıma, şimşeğe ve gök gürültüsüne hükmeden tanrısal varlıklardı bunlarAdları:Arges, Steropes ve BrontesVe nihayet Ouranos’un aşklarından Kottos, Briareus ve Gyges adlı yüz kollu, devasa, şiddet yanlısı varlıklar olan Hekatogkheir’ler doğdu


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.