Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kelimelerinin, kökeni, menşei, türk, türkiye, türklerin

Türklerin Kökeni ve Türk, Türkiye Kelimelerinin Menşei

Eski 09-08-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Türklerin Kökeni ve Türk, Türkiye Kelimelerinin Menşei






Türklerin Kökeni ve Türk, Türkiye Kelimelerinin Menşei

Türk Kelimesinin Menşei

Etimoloji

Târihî şahıs, boy ve millet adlarının teşekkülüne göre Türk kelimesinin aslı, "türümek" fiilinden gelmektedir Bu fiilden yaratılmış kişi ve insan manasına gelen "türük" ve nihayet hece düşmesiyle "Türk" kelimesi ortaya çıkmıştır Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de "yürümek"ten "yürük", "yörük" adını almışlardır Türk kelimesi, ayrıca çeşitli kaynaklarda; "töreli", "töre sahibi", "olgun kimse", "güçlü", "kuvvetli", "terk edilmiş", "usta demirci" ve "deniz kıyısında oturan adam" anlamlarında kullanılmaktadır[1]


Türk kelimesi, yazılı tarih kaynaklarında ilk kez Çin kaynaklarında; "Pinyin: dīng líng", "dīng líng", "chì lè", "tiě lè" olarak geçmiştir Milattan sonra 552'de kurulan Göktürk Kağanlığı bağlamında "tū kué" sözcüğü kullanılmıştır "Türk" sözcüğünün etimolojisi, yani kökeni ve özgün anlamı, açık değildir 10 yüzyıla ait Uygurca metinlerde Türk, "güç, kuvvet" anlamında kullanılmıştır Ancak Göktürk Kağanlığı'nın çözülmesinden iki yüzyıl sonrasına ait olan bu kullanımın, siyâsî / tarihî bir referansa sahip olması olasılığı güçlüdür En büyük insan topluluğu (türü)" anlamına geldiği de ileri sürülebilir[2]
Türk kelimesini Türk devletinin resmî adı olarak ilk defa kullanan devlet, milâdi 7 ve 8 yüzyıllarda (681-745) hüküm süren Göktürk Devleti'dir[1]


Türkiye Kelimesinin Menşei

Coğrafî ad olarak "Türkhia" (Türkiye) tâbiriyse 6 yüzyıldaki Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanılmıştır 9 ve 10yüzyılda Volga'dan Orta Asya'ya uzanan sahaya denilirdi Bu da Doğu ve Batı Türkhia olmak üzere ikiye ayrılıyordu Doğu Türkiye, Hazarlar'ın; Batı Türkiye ise Türk asıllı Macarların ülkeleriydi Memlüklerin ilk dönemlerinde Mısır'a da "Türkiye" deniliyordu Selçuklular döneminde 12 yüzyıldan itibâren Anadolu'ya denilmeye başlandı[1]


Türkler'in Kökeni

1 Teori: Türkler ve Nuh'un Oğlu Yafes

Türkler, dünyanın en eski, asîl, büyük devletler kurup pek çok meşhûr şahsiyetler yetiştiren medenî milletlerindendir Türkler, Nuh (AS)'nin Oğullarından Yafes'in "Türk" adlı oğlunun neslindendir


Nuh (AS)'nin oğlu Yafes, mü'mindi Evlâdı çoğalınca onlara reis olmuştu Hepsi de dedelerinin gösterdiği gibi Allah'a ibadet ediyorlardı Yafes, nehirden geçerken boğulunca; Türk ismindeki küçük oğlu, babasının yerine geçti Gittikçe artan nesli, Türk adıyla anılmaya başlandı Bu Türkler, ataları gibi mümin, sabırlı ve çalışkan insanlardı Zamanla çoğalarak Asya'ya yayıldılar
Türkler'in başına geçen bazı zâlim hükümdarlar, semâvî dini bozarak onları putlara taptırmaya başladı Bugün Sibirya'da yaşayan Yâkutlar, bunlardan olup hâlâ puta tapmaktadır Dinden uzaklaştıkça eski medeniyet ve ahlâklarını da kaybetmişlerdir
Bilinen en eski Türk kavmi, Çinliler'in "Hiong-nu" dedikleri MÖ 3 yüzyılın başından itibaren tarih sahnesinde görülen Hunlar'dır Bu kavmin ana yurdu, Tienşan'ın kuzey kesimiyle batıdaki Altay Dağları, Orta Urallar ve Hazar Deniz'inin kuzey sıırları içinde kalan vadiydi Şen-yu denilen hükümdarlarının ordugâhı, Orhun ırmağı kıyısında bulunuyordu Nüfusun artışı ve fütuhat isteği gibi iki büyük sebeple yayılmaya başladılar ve Çin hudutlarına kadar olan bölgeyi ele geçirdiler[1]


2 Teori: Tükler ve Yafes + Mu Uygarlığı

"Efendiler, Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef'in oğlu olan kişidir" [3]

Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 130 toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında böyle diyordu Tesadüfi bir konuşma değildi ve onun Türklerin kökenine ilgisinin devamı da gelecekti
Atatürk'ün cumhuriyetin ilk yıllarında bu alanda başlattığı araştırmalar, özellikle 1930'ların başında yoğunlaştı 1930'da Tarih Heyeti'ni oluşturarak Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitabı hazırlattı 1931'de ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin kuruluşuna ön ayak oldu ve adı daha sonra Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilen cemiyetin çalışma alanını Türk ve Türkiye tarihi olarak belirledi Kurumun bir yıl sonra gerçekleştirilen ilk genel kurulunda Türk Tarih Tezi kabul edildiTez iki ana eksen üzerine oturuyordu; "Türk uygarlığıi tarihin en eski uygarlıklarından biridir ve bu uygarlığın kökeni, Orta Asya'dır "

Bu çalışmaların bir ayağının eksik olduğunu düşünen Atatürk, Türk Dil Kurumu'nu da kurdurarak, ulusçuluğun ana öğelerinden olan dil konusunda da derin bir çalışma başlattı Onun Türk Tarih Kurumu'nun ikinci Dil Kurultayı'nda yaptığı konuşmada yer alan "Güneş" yaklaşımı, sonradan tanışacağı Mu Efsanesinin Güneş kültü ve kendi tezi Güneş Dil Teorisi'yle doğrudan ilintiliydi


Tarih çalışmaları, Türk tarihinin ana kaynaklarını araştırmak, arkeoloji yoluyla yeni bilgiler sağlamak, tarihte ve bugün ırk karakterlerini antropolojik yöntemlerle saptamak gibi noktalar üzerinde şekilleniyordu


Tarih ve Dil kurumlarının varlık nedeni de bu temellere yaslanıyordu Atatürk, uzmanların yabancı meslektaşlarına ihtiyaç duymadan arkeolojik kazılardan çıkacak yazıları inceleyebilmesi ve bu yoldan elde edilecek bilgilerle eski uygarlıkların gerçeğine ulaşmak amacıyla eski dillerin öğrenilmesi için de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ni kurdurdu

Türk Tarih Tezi'nde Türklerin kökeninin Orta Asya olduğu resmen dile getiriliyordu Ama Orta Asya uygarlıklarının kökü neredeydi? Mustafa Kemal bu sorunun yanıtı olabilecek anahtara 1932'de ulaştı İlkel diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek'in sunduğu ön raporda Güney Amerika uygarlıklarından Maya uygarlığının dil ve kültürleriyle Anadolu ve Orta Asya kültürleri arasındaki benzerliğe dikkat çekiliyordu


Mayatepek, bu süreci inceleyip Atatürk'e raporlar halinde iletmesi için 1935'de Meksika'ya maslahatgüzar atandı Çok geçmeden de arkeolog William Niven'in Meksika'da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden ve ardından James Churcward'ın Hindistan'da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk'ü haberdar etti O da söz konusu yazarların kitaplarının çevrilmesini emretti Sağlığı yerinde değildi ama, 1937 yılının önemli bir bölümünü geniş bir kurulca gerçekleştirilen bu çeviriler, üzerlerinde notlar alarak incelemekle geçirdi[4]


3 Teori: Türkler ve Hunlar

Türk İmparatorluğu'nu kuran Türk halkının köken efsanesine 8 yüzyıla ait olan Orhun Yazıtları'nda ve daha sonraki birçok kaynakta yer verilmiştir Buna göre Türklerin anayurdu Altay Dağları yakınında, Selenga ve Orhun ırmakları arasında bulunan Ötüken Ormanı idi Bu yer, Baykal Gölü'nün güney ucunun 250 km kadar güneyinde olup, günümüzde Moğolistan Cumhuriyeti sınırları içinde bulunmaktadır

Dilsel verilerden hareket eden bazı araştırmacılar Türk dillerinin nihai kökeninin daha kuzeyde, belki Baykal Gölü'nün kuzeyinde veya doğu Sibirya'da olabileceğini ileri sürmüşlerdir (Türk dillerinde ılıman ve soğuk iklim ormanlarına ilişkin kelimeler bozkır kuşağına ilişkin kelimelerden daha eski ve daha zengindir)
"Türk" adına tarihte ilk kez MS 6 yüzyıl ortalarında Orta Asya'da Türk İmparatorluğu'nu (Kök Türk veya Göktürk adıyla da bilinir) kuran bir boy veya aşiretin adı olarak tesadüf edilir Daha eski Çin kaynaklarında sözü geçen "Tu-kyu" veya "Tue-kue" halkının Türkler olup olmadığı konusunda çeşitli görüşler mevcuttur

Türk İmparatorluğu'nun kazandığı büyük prestijden ötürü, daha sonraki yüzyıllarda aynı dili konuşan (Oğuzlar, Kırgızlar, Türgişler gibi) çeşitli boylar da "Türk" adını benimsemiştir Ancak Sibirya'daki Sahalar (Yakutlar), Volga Bulgarları ve Çuvaşlar gibi merkezden uzak bazı boyların tarihte "Türk" adını hiç kullanmadığı görülmektedir Bu grupların Türk Halklarına dahil edilmesi, modern etnografik tasniflerin sonucudur[5]
Türk İmparatorluğu'nun ortaya çıkışından önce Türk dilleri konuşan kavimler hakkında tarihi ve epigrafik bilgi çok kısıtlıdır Arkeolojik buluntulardan hareketle oluşturulan hipotezler, doğal olarak, önemli oranda spekülatif malzeme içerir

Türk İmparatorluğu'ndan 700 yıl kadar önce, MÖ 2 yüzyılda, Çin kaynaklarında Hiung-nu olarak adlandırılan bir devlet Orta Asya'ya egemen olmuştur Modern tarihçilerin birçoğu bu devleti, MS 4 yüzyılda Avrupa'yı istila eden Hun'larla birleştirir Ancak gerek Hiung-nu, gerek Hunlar'ın kullandığı dil veya dillerin Türk dilleriyle bağlantılı olup olmadığı açık değildir (Türk İmparatorluğu, Hiung-nu İmparatorluğundan devlet yapısına ilişkin bazı gelenekleri, Tengri (tanrı) inancını ve bazı tarihi gizemleri devralmıştır Ancak bundan hareketle dilsel veya etnik süreklilik varsayılamaz)

Orta Asya'da bulunan arkeolojik kalıntılar, erken Neolitik çağa giden bir kültürün varlığını kanıtlamaktadır Bu kültürler ile tarihi dönemlerdeki Türk, Moğol, Tohar ve Tibet kültürleri arasında bazı devamlılıklar görülür Ancak bu olgu, prehistorik Orta Asya kültürlerini "Türk" veya "Moğol", "Tohar" vb olarak tanımlamak için yeterli değildir

Chicago Üniversitesi bünyesinde 2003'te yapılan bir araştırmada, Moğolistan'da Egyin Gol'de bulunan Hiung-nu dönemine ait insan kalıntılarıyla Anadolu'da derlenen veriler arasında bazı genetik benzerlikler tespit edilmiştir[6]


4 Teori: Türkler ve Etrüskler

İngiliz Guardian gazetesi, Avrupa İnsan Genetiği Konferansı'nda sunulan Etrüsk uygarlığının kökenine yönelik araştırmaya geniş yer ayırdı

Haberde, Roma İmparatorluğu'nun ilk yıllarında İtalya'nın Toskana dahil birkaç değişik bölgesinde hüküm süren ve bugüne dek kökenleri pek çok tartışmaya konu olan Etrüsklerin atalarının ayak izlerine Anadolu topraklarında rastlandığı belirtiliyor

Habere konu olan araştırmada, Etrüsk uygarlığının hüküm sürdüğü Volterra, Murlo ve Casentino kasabalarında 263 kişiden alınan DNA örnekleri İtalya, Balkanlar, Limni Adası ve Anadolu'daki 1200'ü aşkın kişinin DNA'larıyla karşılaştırıldı

Sonuçta Etrüsklerin genetik yapısının bir İtalyan'dan çok bir Türk'e benzediği ortaya çıktı Uzmanlar, özellikle Etrüsklerin Murlo kasabasındaki torunlarının genetik yapısının, birebir Türklerin genetik yapısıyla örtüştüğünü vurguluyor

Araştırma ünlü tarihçi Heredot'un, Etrüsklerin atalarının Anadolu'da hüküm süren Lidyalılarla akraba olduklarını, buradan önce Limni Adası'na ardından da İtalya topraklarına göç ettiği fikrini destekliyor

Milattan önce 1200-396 yılları arasında Toscana bölgesi ve civarında yaşayan Etrüskler, hiçbir zaman tam anlamıyla çözülemeyen gizemli dilleri, Roma İmparatorluğu'nu şekillendirdiğine inanılan adet ve yaşantılarıyla tarihte önemli tutan kavimler arasında yer alıyor [7]
James Bailey'nin araştırmalarına göre dünyanın muhtelif yerlerinde demir mağaraları bulunur Karbon 14 testlere göre Güney Afrika'da bir mağara MÖ 41250 senesinde işleniyordu Bailey'e göre binlerce yıl önce Tunç çağı denizci madencilik firmaları dünya'nın çeşitli yerlerinde demir ve başka madenler için kazı yapıyorlardı ve mağara duvarlarında "şirketlerinin logolarını" bırakıyorlardı Bunların arasında gamalı haç (svastika), haç, güneş sembolü, çifte balta, helezon ve paralel iki dalga en yaygın olanlar arasındaydı Türklerin ilk ataları, Ural-Altay dağlarında kadim ve kayıp uygarlığın madencilik kolonisi olabilir mi? Felaket geldiğinde ondan kurtulanlar arasında olup, yeni yurtları Orta Asya'da yayılmış olabilirler mi? Yoksa, Yafes oğullarının bir kolları mı idiler? Tanrıçaları "Turan" olan ve Troya'dan (Truva, Tür-va ?) Etrurya'ya (İtlaya/Tyrhenia) göç ettikleri söylenen ve şehirleri Tarkon tarafından kurulan Etrüskler (E-türk ?) ve ile bir bağlantıları var mıydı?

Bir denizci halkı olan Etrüsklerin Anadolu'dan geldiklerini ve Lidya'dan giden bir koloni oldukları Herodotus tarafından kaydedildiği halde, günümüzde bu ihtiyatla karşılanır Her ne kadar Lidyalıların baştanrıları Tarku adına taşıyorsa, Halikarnaslı Diyonysos iki toplumun arasındaki farkları işaret etmişti Heykel ve resimlerindeki çekik gözlü moğul-kokazoid figürler, at, şavaş ve güreş motifleri bir Türk köken tezine yol açmıştı, ancak bunu kanıtlayacak ciddi delil olmadığı gibi, dilleri de henüz çözülememiştir Ayrıca Türklerin kökeni en az Etrüsklerin kökeni kadar çözülmemiştir Elli yıl önceye kadar, Batı'da Türklere belirli bir hüviyet tanınırken ve Sümeroloji ile ilgili kitapların çoğunda Sümerlerin Turan asıllı olduğunu yazarken, günümüzde Türklerin adeta kökleri olmadığı yolundaki görüşler yaygındır Ancak, bundan alınmamak gerekir, çünkü varsayımcılığa karşı olan bu akım, diğer toplumları da aynı işleme tabi tutuyor[8]

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.